1. Eliif, Lââm, Miiim, Saaad. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Sana inzâl edilen bu Hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsi (Kitap), Onunla, (iman etmeyenleri) uyarman ve iman edenlere (neye - nasıl iman edip, neleri yapmaları konusunda) öğüt vermen içindir... Artık içinde, bundan dolayı bir sıkıntı olmasın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Rabbinizden size inzâl olunana tâbi olun... Rabbinizin dûnunda velîlere (dışsal {rabbanî hakikatinizden ayrı düşürecek bilgi verenler} veya içsel {nefsanî - şehevî}) tâbi olmayın... Bunu ne kadar az hatırlayıp, üzerinde derin düşünmüyorsunuz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Nice şehirlerdeki toplulukları helâk ettik; gece veya gündüz uykusu içindeyken, azabımız onlara geldi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Azabımız onlara geldiğinde, onların seslenişleri: "Biz gerçekten zâlimlermişiz" demekten başka bir şey olmadı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Andolsun ki, kendilerine Rasûl irsâl edilenlere de soracağız; irsâl olunan Rasûllere de soracağız! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Elbette onlarda olup bitenin hakikatini açacağız! Biz "gâib"ler (olanlardan bihaber olan) değiliz (Bâtın - Zâhir O’dur - Görünenin melekûtu Esmâ’mızdandır). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. O süreçte vezn (her şeyin Allâh hükümlerine göre artısıyla eksisiyle değerlendirilmesi) Hak’tır... Artık kimin mizanları (değerlendirilmeleri) ağır basarsa (nefsinde), işte onlar, engelleri yarıp kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Kimin de mizanları (değerlendirilmeleri) hafif gelirse, işte onlar da delillerimize zulmetmeleri dolayısıyla nefslerini hüsrana uğratanların ta kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Andolsun ki, sizi arzda yerleştirdik ve sizin için orada yaşamınızı devam ettirecek nimetler oluşturduk... Ne kadar az değerlendiriyorsunuz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Gerçek ki, sizi yarattık... Sonra sizi şekillendirdik... Sonra meleklere "Secde edin Âdem’e" dedik... İblis hariç secde ettiler; o secde edenlerden olmadı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Buyurdu: "Sana emrettiğimde seni secde etmekten engelleyen neydi?"... "Ben daha hayırlıyım Ondan; beni Nâr’dan (ateşten - radyasyon - bir tür dalga boyu yapı; {dikkat edile ki burada kullanılan ‘nâr’ kelimesi, cehennemdekileri yakacağı belirtilen ‘nâr’ kelimesiyle aynı anlamdadır. Bunun anlamı iyi düşünülmeli! A.H.}) yarattın, Onu tıynden (maddeden) yarattın" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Buyurdu: "İn makâmından!.. Bir başkasına büyüklük taslama makâmı değildir bulunduğun makâm! Çık! Muhakkak ki sen (böyle düşünmekle) kendini küçülttün!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. "(İnsanların ölüm sonrasında) Bâ’s olacakları güne kadar bana mühlet ver" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Buyurdu: "Muhakkak ki sen mühlet verilmişlerdensin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. "Yemin ederim ki, (yudillü men yeşau = dilediğine sapmayı yaşattırır; realitesince) beni sapıttırmanın sonucu olarak, onlara engel olmak için senin sırat-ı müstakimine oturacağım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. "Sonra andolsun ki, onlara önlerinden (hırslarını tahrik ederek - benliklerini yücelterek hakikati inkâra sürükleyerek), arkalarından (gizli şirke yönelterek - saptırıcı fikirlerle), sağlarından (senden alıkoyacak hayırları ilham ederek) ve sollarından (kötülükleri güzel - süslü göstererek) geleceğim... Onların çoğunluğunu, verdiklerini değerlendiren olarak bulamayacaksın!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Buyurdu: "Çık makâmından; aşağılanmış ve (hakikatini yaşamaktan) uzaklaştırılmış olarak!.. Andolsun ki, onlardan kim sana tâbi olursa, kesinlikle bilin ki cehennemi topunuzla dolduracağım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. "Ey Âdem! Sen ve eşin cenneti yaşam ortamı edinin... İkiniz de istediğiniz yerden yeyin... (Ancak) şu ağaca (bedene - kendini beden kabullenmenin getirisine) yaklaşmayın... Nefsine zulmedenlerden olursunuz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Derken şeytan, benliklerini/bedenselliklerini fark ettirmek için onlara vesvese verdi... Dedi ki: "Rabbinizin sizi şu ağaçtan (bedenselliğinizi yaşamaktan) yasaklamasının sebebi sizin iki melek olarak (kuvveler boyutunda) sonsuz yaşamamanız içindir!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Ve onlara: "Kesinlikle ben size nasihat edenlerdenim" diye de yemin etti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Böylece onları (vehimlendirerek - kendilerini beden yapı olarak kabul ettirerek) aldattı (bedenselliği fark ettirdi)... O ikisi, o malûm ağaçtan, (seks - üreme sisteminden) tadınca, bedenselliklerini hisseder oldular! Cennet yapraklarından üzerlerine örtmeye başladılar (nefslerindeki çeşitli Esmâ kuvveleri ile bedensellik hissini örtmeye çalıştılar)... Rableri onlara nida etti: "Ben size şu ağacı (bedenselliği yaşamayı) yasaklamadım mı; ben size demedim mi, kesinlikle şeytan sizin için apaçık düşmandır?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Dediler ki: "Rabbimiz! Nefsimize zulmettik... Eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmet etmez isen, biz kesinlikle hüsrana uğrayanlardan oluruz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Buyurdu: "Birbirinize (bilinç - beden ikilisi) düşman olarak (kuvveler boyutunda yaşamaktan beden boyutunun şartlarını yaşamaya) inin! Sizin için arzda (beden boyutunda - yeryüzünde) belli bir yaşam süreci ve belli bir süre, nasibinizdekileri almak söz konusudur." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. "Orada yaşayıp, orada öleceksiniz ve ondan (bedenden) çıkarılacaksınız" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Ey Âdemoğulları... Hakikaten size bedenselliğinizi örtecek giysi (hakikat bilgisi) ve süs-zinet olan giysi (fazlından gelen ikramlar) İNZÂL ettik... Korunma libası elbette en hayırlısıdır... İşte bu Allâh işaretlerindendir ki; belki düşünüp ders çıkarırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Ey Âdemoğulları! Şeytan (bedeniniz), sizin ceddinizi, bedenselliği kendilerine göstermek suretiyle libaslarını (melekî kuvvelerini) onlardan soyarak cennet yaşamından çıkardığı gibi, sizi de fitneye düşürmesin! Çünkü o ve onun işlevini paylaşanlar, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler... Biz, şeytanları (şaşırtıp saptırıcı kuvveleri - beş duyuya dayanan kabulleri), iman etmeyenler için velîler kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Ne zaman fahişet (şirk veya hakikati inkâra yol açan bir fiil veya düşünce) ortaya koysalar: "Babalarımızı da bu hâl üzere bulduk ve Allâh bunu emretti bize" dediler... De ki: "Kesinlikle Allâh fahşayı (ihtiva edenleri) emretmez! Bilgisine sahip olmadığınız şeyleri Allâh’a mı atfediyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. De ki: "Rabbim her şeyin hakkını vererek yaşamayı emretti... Her mescidde vechlerinizi ikame edin (tam teslim olmuşluğun sonucu olarak benliğinizin ortadan kalkışını yaşayın) ve Din anlayışınızı sadece O’na has kılarak O’na dua edin... Başlangıcınızdaki gibi (cennette Âdem’in yaratılışı üzere) O’na döneceksiniz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Bir kısmınıza hidâyet etti, bir kısmınız üzerine de dalâlet hak oldu! Muhakkak ki onlar (dalâlet hak olanlar), Allâh’ı bırakıp şeytanları (saptıranları) dostlar edindiler... Sanıyorlar ki kendileri hidâyet üzeredirler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Ey Âdemoğulları her secde mahallinde zinetinizi giyin... Yeyin, için (bunları değerlendirin), israf etmeyin (gereksiz şekilde kullanmayın)... Çünkü O, israf edenleri (elindeki nimetleri gereksiz yere kullananları) sevmez! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. De ki: "Kim Allâh’ın, kulları için çıkarmış olduğu güzelliklerini ve rızkın temiz - pak olanını haram etti?"... De ki: "Onlar, dünya hayatında iman edenlere helaldir; kıyamet gününde ise yalnızca onlara ait olacaktır." Kavrayabilecekler için işaretlerimizi işte böyle tafsil ediyoruz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. De ki: "Gerçek şu ki, Rabbim sadece şunları haram kılmıştır: Fuhşiyatın açık ve gizli olanını; ismi (Allâh indînde suç olanları); bağyi (başkalarındaki güzelliklere göz dikip ele geçirme hırsını); ortak koşmanız için, hakkında hiçbir delil olmayan şeyi şirk koşmanızı ve Allâh üzerine bilmediğiniz şeyleri konuşmanızı." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Her topluluğun takdir edilmiş bir ömrü vardır... Onların ömrünün sonu geldiğinde, ne bir an ertelenebilir, ne de öne alabilirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Ey Âdemoğulları... Aranızdan, işaretlerimi size anlatıp açıklayan Rasûller geldiğinde, kimler korunur ve kendini düzeltirse, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. (Esmâ özelliklerinin açığa çıkışı olan) işaretlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı benlik taslayıp büyüklenenler (var ya), işte onlar Nâr (ateş - dalga boyu yapı - radyasyon) ehlidirler! Onlar orada sonsuza dek kalıcılardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Allâh üzerine yalan uydurandan yahut O’nun işaretlerindeki varlığını yalanlayandan daha zâlim kimdir? İşte onlara Kitaptan (nâzil olan bilgideki) nasipleri ulaşır... Nihayet onları vefat ettirmek için Rasûllerimiz kendilerine geldiği vakit: "Allâh dûnunda yönelip var sandıklarınız nerede?" derler... "Bizden kaybolup gittiler" derler ve hakikat bilgisini inkâr hâlinde olduklarına kendi aleyhlerine şahitlik ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Buyurdu: "Sizden önce geçmiş cinden ve insten topluluklar arasında, Nâr’a (ateşe - radyasyona - yakıcı dalga boyu ortamına) dâhil olun"... Her topluluk dâhil oldukça, inancını paylaştığı yakınına lânet eder! Nihayet hepsi orada bir araya gelip birikince, sonrakiler öncekileri için: "Rabbimiz... İşte bunlar bizi saptırdılar... Onlara Nâr’dan (ateş - radyasyon) iki kat azap ver" derler... Buyurdu: "Hepsi için iki katı vardır, fakat bilmiyorsunuz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Öncekiler de sonrakilere: "Sizin bize bir üstünlüğünüz yok... Uygulamalarınızın getirisi olarak yaşayın azabı!" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. İşaretlerimizi yalanlayıp, onlara karşı büyüklenenler (var ya muhakkak ki) onlara semâ kapıları (hakikati müşahede boyutu) açılmaz ve halat iğne deliğinden geçinceye kadar (ki bu da olanaksızdır!) (onlar) cennete (varlıklarındaki Esmâ kuvvelerini yaşama şartlarına) dâhil olamazlar... Mücrimleri böyle cezalandırırız! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Onlara cehennemden bir döşek ve fevklerinden (bilinçlerinde) gavaş (perdeler, kılıflar) vardır... Zâlimleri böyle cezalandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. İman edip imanının gereği fiiller ortaya koyanlara gelince... Ki biz, hiçbir nefsi, kapasitesinin üstündeki ile mükellef kılmayız; işte onlar cennet ehlidirler... Onlar orada ebedî kalıcılardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Onların (cennet ashabının) içlerinde kin, sevgisizlik ne varsa söküp attık... Onların altlarından nehirler akar... "Bizi buna hidâyet eden Allâh’a aittir, HAMD! Eğer Allâh bize hidâyet etmeseydi, biz buna ulaşamazdık... Andolsun ki, Rabbimizin Rasûlleri Hak olarak gelmiştir" derler... "İşte yaptığınız çalışmalar sebebiyle mirasçı kılındığınız cennet!" diye (onlara) nida edilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Cennet halkı Nâr (ateş - radyasyon) ehline: "Rabbimizin bize söz verdiklerini hakkıyla bulduk... Rabbinizin söz verdiklerini hakkıyla buldunuz mu?" diye nida ettiler... Onlar da: "Evet" dediler... (Derken) aralarından bir seslenen: "Allâh lâneti zâlimler üzerinedir" diye ilan eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Onlar ki, Allâh yolundan engellerler ve onu eğri yollara saptırmak isterler... Onlar, geleceklerindeki sonsuz yaşam süreçlerini inkâr edenlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Onların ikisi (cennet ve cehennem) arasında bir perde vardır... A’rafta ise, her birini, onların yüzlerindeki alâmetlerden tanıyan RİCAL vardır... Cennet ashabına: "Selâmun aleyküm" diye seslenirler. (Bu Rical henüz) cennete dâhil olmamıştır... Onlar (cenneti) umarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Basarları (bakışları) Nâr (ateş - radyasyon) ehli yönüne çevrildiği vakit: "Rabbimiz! Bizi zâlimler topluluğu ile beraber kılma" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. A’raf ehli, sîmalarından kendilerini tanıdıkları (bazı cehennem ehli) ricale seslenerek şöyle dediler: "Ne zenginliğinizin, ne de büyüklenmenizin size hiçbir faydası olmadı!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. "Allâh kendilerini rahmetine nail etmez, diye yemin ettiğiniz kimseler şunlar mıydı?.." (Oysa şimdi onlara): "Dâhil olun cennete! Size bir korku yoktur... Siz mahzun da olmayacaksınız!" (denilmiş). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Nâr (ateş - radyasyon) ehli, Cennet halkına: "O sudan (ilimden) veya Allâh’ın sizi rızıklandırdıklarından (cennet yaşamını oluşturan kuvvelerden) bizim üzerimize de akıtın" diye nida ettiler... (Cevaben): "Muhakkak ki Allâh onları, hakikat bilgisini inkâr edenler üzerine haram kılmıştır" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Onlar, Din anlayışlarını (hakikat ve sistem - Sünnetullâh ilmini) eğlence ve oyuna çevirmiş, (sefil) dünya hayatına aldanmış kimselerdir... Onlar bugünlerine kavuşacaklarını unuttukları gibi; delillerimizi nasıl bile bile inkâr ediyorlardıysa; biz de bugün onları unuturuz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Gerçek ki onlara, iman eden topluluğa rahmet ve hidâyet kılavuzu olacak, ilime dayanan ayrıntılı bir BİLGİ kaynağı getirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Sadece tevilini (kesin anlamını) bekliyorlar? O’nun tevilinin açığa çıktığı süreçte, daha önce onu unutmuş olanlar şöyle derler: "Gerçekten Rabbimizin Rasûlleri Hakk’ı getirmiş... Acaba bizim için şefaatçilerden var mı ki, bize şefaat etsinler yahut döndürülelim de (daha önce) yaptıklarımızın gayrını yapalım!" Onlar gerçekten nefslerini hüsrana uğrattılar ve varsandıkları şeylerin boş olduğunu gördüler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Muhakkak Rabbiniz O Allâh’tır ki, semâlar ve arzı altı aşama sürecinde yarattı, sonra Arş’a istiva etti (sonra onlar üzerinde dilediğince tasarrufa başladı)... Geceyi hızla takip eden gündüze, gecenin örtüsünü bürür... Güneş, Ay, yıldızlar hükmünü yerine getirir... Kesinlikle bilin ki, yaratma da O’na aittir, hüküm de! Âlemlerin Rabbi olan Allâh ne yücedir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Rabbinize yalvararak ve derûnunuzla dua edin... Muhakkak ki O, haddini aşanları sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Düzene sokulduktan sonra arzda bozgunculuk yapmayın... Korkarak ve icabet edeceğine inanarak O’na dua edin! Muhakkak ki Allâh Rahmeti muhsinlerden yakındır (açığa çıkar, ulaşır). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. "HÛ", ki rahmetinin önünden rüzgârları müjdeci olarak irsâl eden... Nihayet rüzgârlar ağır bulutları kaldırıp taşırken, onu ölü bir beldeye sevk ederiz; onunla su inzâl eder ve onunla her türlü semereden (meyve) çıkarırız... İşte (biz), ölüleri böyle çıkarırız... Umulur ki bunun ne anlama geldiğini düşünürsünüz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Tayyib beldenin nebatı (o beldenin) Rabbinin izni ile (Bi - izni RabbiHİ) çıkar... Habisten ise, faydasız olandan başkası çıkmaz... İşte böyle, değerlendiren bir kavim için işaretleri evirip çevirip anlatıyoruz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. Andolsun ki, Nuh’u halkına irsâl ettik de: "Ey kavmim... Allâh’a kulluk edin... O’nun gayrı bir ilâhınız yoktur... Muhakkak ki ben, size gelip çatacak azîm sürecin azabından korkuyorum" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Halkından geleneksel görüşün ileri gelenleri dedi ki: "Doğrusu biz seni apaçık sapıklık içinde görüyoruz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. (Nuh) dedi ki: "Ey kavmim... Bir sapık görüş yok bende... Ne var ki ben, Rabb-ül âlemîn’den bir Rasûlüm." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. "Rabbimin risâletlerini size tebliğ ediyorum... Sizin hayrınıza konuşuyorum; (çünkü) Allâh’tan (gelen ilimle) sizin bilmediklerinizi biliyorum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. "Aranızdan bir adama, sizi uyarma görevi verilmesine; korunmanız ve belki rahmete ermeniz için Rabbinizden hatırlatma gelmesine şaştınız mı?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Onu yalanladılar... (Biz de) Onu ve onunla beraber olanları gemide kurtardık... (Esmâ’nın açığa çıkışı olan) işaretlerimizi yalanlayanları ise boğduk... Muhakkak ki onlar basîretsiz bir toplumdu! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. Ad (halkına), kardeşleri Hud’u... (O da): "Ey halkım... Allâh’a kulluk edin... O’nun gayrı ilâhınız yoktur... Hâlâ korunmayacak mısınız?" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. Halkından, hakikat bilgisini inkâr etmekte olan o toplumun ileri gelenleri dedi ki: "Seni çılgınlık içinde görüyoruz... Biz senin yalancı olduğunu zannediyoruz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. (Hud) dedi ki: "Ey kavmim... Bir çılgınlık yok bende... Fakat ben, Rabb-ül âlemîn’den bir Rasûlüm." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. "Rabbimin irsâl ettiklerini size tebliğ ediyorum... Ben sizin için güvenilir bir öğüt vericiyim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. "Sizi uyarmak için, sizden bir adama Rabbinizden bir öğüt gelmesine şaştınız mı? Hatırlayın, düşünün ki sizi, Nuh halkından sonra halifeler kıldı ve sizi, yaratılışta, donanımınız bakımından kat kat fazlalığa kavuşturdu... Allâh nimetlerini hatırlayıp değerlendirin ki, kurtuluşa eresiniz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Dediler ki: "TEK olan O Allâh’a kulluk edelim, babalarımızın tapınmakta olduklarını bırakalım diye mi bize geldin? Eğer doğru söylüyorsan, bizi tehdit ettiğini getir (görelim)!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. (Hud) dedi ki: "Gerçek ki Rabbinizden, üzerinize bir azap fırtınası ve gadab (şirk hâli) oluşmuş bile! (Var olduklarına dair) Allâh’ın hiçbir delil inzâl etmediği; (sadece) sizin ve babalarınızın taktığı asılsız tanrı isimleri hakkında benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. (Biz de) Onu ve onunla beraber olanları, rahmetimizle kuşatarak kurtardık... Âyetlerimizi yalanlayanların ise kökünü kestik... Onlar iman etmediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. Semud’a da kardeşleri Sâlih’i (irsâl ettik)... (O da): "Ey halkım! Allâh’a kulluk edin... O’nun gayrı bir ilâhınız olamaz... Size Rabbinizden apaçık bir kanıt geldi... İşte şu Allâh’ın dişi devesi sizin için bir mucizedir! Bırakın onu, Allâh’ın yeryüzünde yesin! (Sakın) ona bir kötülük düşünmeyin! Aksi takdirde acı bir azaba düşersiniz!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. "Hani sizi, Ad’dan sonra halifeler kıldı ve sizi arzda yerleştirdi... Ovalarından köşkler ediniyor ve dağlarını da yontup evler oluşturuyorsunuz! (O hâlde) Allâh’ın bu nimetlerini hatırlayıp düşünün; bozguncular olarak yeryüzünde taşkınlık yapmayın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. Rabbinden irsâl olmuş biri olduğuna iman ediyor musunuz?" dediler... (Onlar da): "Doğrusu biz onunla irsâl olunana (sanki bize irsâl olmuşçasına) iman edenleriz" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. O kendini beğenmiş kibirliler: "Gerçek ki, biz sizin o iman ettiğinizi, inkâr edenleriz" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. (Derken) dişi deveyi vahşice boğazladılar, Rablerinin emrine itaattan çıktılar ve: "Ey Sâlih... Eğer Rasûllerden isen, bizi tehdit ettiğin azabı getir" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. Onları çok şiddetli bir deprem yakaladı... Yurtlarında göçüp öldüler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. (Sâlih de) onlardan yüz çevirdi ve: "Ey halkım... Andolsun ki Rabbimin risâletlerini size tebliğ ettim ve size nasihat ettim; fakat siz, hayrınıza konuşanları sevmiyorsunuz" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. Lût... Hani kavmine dedi ki: "Geçmişte, dünyada hiç kimsenin yapmadığı o çirkin fiilleri mi yapıyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. "Siz, kadınları bırakıp erkeklerle yatıyorsunuz! Hayır siz, sınırları aşan bir toplumsunuz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. Toplumunun cevabı ancak: "Çıkarın onları şehrinizden... Çünkü onlar (bu işlerden) arınmış insanlar" demek oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. Onu ve Onun inananlarını kurtardık... Karısı hariç! O gelmeyip, yere göçenlerden oldu! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. Onların üzerine azabı bir yağmur gibi yağdırdık (volkan patlaması olduğu rivayet edilir)! Bir bak, suçluların sonu nasıl oldu! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı (irsâl ettik)... (O da): "Ey halkım... Allâh’a kulluk edin... O’nun gayrından bir ilâhınız yoktur... Size Rabbinizden apaçık kanıt geldi... (Artık) ölçmeyi ve tartmayı tam yapın... İnsanların hakkını vermemezlik etmeyin... Düzenin kurulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın... Eğer iman ediyorsanız, böylesi sizin için daha hayırlıdır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. "Tehdit ederek, iman edenleri Allâh yolundan alıkoyarak ve o yoldan sapmalarını isteyerek, inananların yolunu kesmeyin! Düşünün ki siz az idiniz, (O) sizi çoğalttı... Bir bakın nasıl oldu fesat çıkaranların sonu!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. "Şayet sizden bir grup getirdiğim hakikate iman etmiş, bir grup da iman etmemişse; aramızda Allâh hükmedinceye kadar sabredin... O, en hayırlı hükmedendir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. (Şuayb’ın) halkından, kendilerini büyük gören ileri gelenler dediler ki: "Ey Şuayb! Kesinlikle, ya seni ve seninle beraber iman edenleri şehrimizden çıkaracağız ya da mutlaka bizim atalarımızın dinine döneceksiniz"... (Şuayb da): "İstemesek de mi?" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. "Allâh bizi, o asılsız din anlayışından kurtardıktan sonra, eğer sizin atasal dininize geri dönersek, gerçekten Allâh üzerine yalan uydurmuş oluruz... Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir! Rabbimiz olan Allâh’ın dilemesi hariç... Rabbimiz, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır... Allâh’a tevekkül ettik (hakikatimizdeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman ettik)... Rabbimiz, bizimle toplumumuzun arasını Hak üzere birleştir... Sen en hayırlı Fatih’sin!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. Halkından hakikat bilgisini inkâr eden ileri gelenler: "Eğer Şuayb’a tâbi olursanız, o takdirde mutlaka hüsrana uğrayanlar olursunuz" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. Onları o şiddetli sarsıntı yakaladı... Yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki orada hiç yaşamamış gibi (yok oldular)... Şuayb’ı yalanlayanlar, hüsrana uğrayanlar oldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. (Bunun üzerine Şuayb) onlardan yüz çevirdi ve: "Ey kavmim!.. Andolsun ki Rabbimin risâletlerini size tebliğ ettim... Size öğüt verdim... Hakikat bilgisini inkâr eden bir topluluğa (artık) nasıl üzülebilirim?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. Biz (hangi) bölge halkına bir Nebi irsâl ettiysek, mutlaka onun halkını (kendini beğenmişliklerinden uzaklaştırmak için) sıkıntı, hastalık ile kuşattık; belki içtenlik ve alçak gönüllülükle yönelirler (diye). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. Sonra içine düştükleri sıkıntıyı iyilik ile değiştirdik... Nihayet refaha erip (mal, evlatça) çoğaldılar ve (bu defa): "Babalarımıza da sıkıntı ve refah dolu günler gelmiştir (bunda alınacak bir ders olamaz)" dediler... Biz de onları, ne olup bittiğini fark etmeden yakaladık! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. Eğer o bölgelerin halkları iman edip korunsalardı, elbette onlar üzerine semâdan ve yeryüzünden bereketler açardık... Ne var ki yalanladılar! Biz de onları yapmakta olduklarının getirisi ile yakalayıverdik! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. O bölgelerin halkları, gecenin bir vakti uyurlarken, kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden eminler mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. Yoksa o bölgelerin halkları, kuşluk vakti oynaşıp eğlenirlerken, kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden eminler mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. (Yoksa) Allâh’ın mekrinden (Allâh’ın yaptıklarının sonucunu onlara hiç fark ettirmeden yaşatmak suretiyle cezalandırmasından) emin mi oldular (bu şekilde yaptığımız karşılıksız kaldı, diyerek suç fiillerine devam ederler ve gittikçe batarlar)! Hüsrana uğrayan toplumdan başkası Allâh’ın mekrinden emin olamaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. Helâk olan toplumun mirasçısı olan halk (hâlâ) şu gerçeği fark etmedi mi: Eğer dilesek onların suçları yüzünden onlara musîbetler isâbet ettirir, kalplerini mühürleriz (bilinçlerini kilitleriz) de artık onlar algılayamazlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. İşte o çeşitli yerleşim alanındakiler ki onların haberlerinden sana art arda anlatıyoruz... Andolsun ki Rasûlleri, açık deliller olarak gelmişti... (Fakat) önceden yalanladıklarına (Din’e, B sırrınca) iman etmediler... İşte Allâh, hakikat bilgisini inkâr edenlerin kalplerini böyle mühürler (bilinçlerini kilitler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. Onların çoğunluğunda, verdikleri söze sadakat bulamadık... Onların çoğunluğunu, Hakk’a itaatten çıkmış bulduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. Sonra, onların ardından Musa’yı (Esmâ’nın açığa çıkışı olan) delillerimiz ile Firavun ve onun ileri gelenlerine bâ’s ettik... (Firavun ve ileri gelenleri ise) onlara (delillerimizin hakkını vermeyerek) zulmettiler... Fesat çıkaranların sonu nasıl oldu, bir bak! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. Musa dedi ki: "Ey Firavun! Muhakkak ki ben âlemlerin Rabbinden bir Rasûlüm." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. "Allâh üzerine Hak olmayanı söylememek, benim üzerime hakiki bir borçtur... Gerçekten ben size Rabbinizden apaçık bir delil ile geldim... (O hâlde) İsrailoğullarını benimle beraber gönder!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. (Firavun): "Eğer bir mucize ile geldinse, hadi getir mucizeni; eğer sözünde sadıksan!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. (Bunun üzerine Musa) asasını bıraktı, birden o asa büyük bir yılan olarak göründü! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. Ve (Musa) elini çekip çıkardı, birden o (el) parlayan beyaz ışık hâlinde göründü! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. Firavun’un halkının ileri gelenleri (rahipler): "Muhakkak ki bu çok şey bilen bir sihirbaz" dediler... Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. "Sizi arzınızdan (makâmınızdan) uzaklaştırmak istiyor"... (Firavun sordu): "Öneriniz ne?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 111. Dediler ki: "Onu ve kardeşini alıkoy... Şehirlere de haberciler yolla." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 112. "Bütün bilgili sihirbazları sana getirsinler." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 113. O sihirbazlar Firavun’a geldi... Dediler ki: "Eğer biz galip gelirsek, muhakkak ki bize bir mükâfat var, değil mi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 114. (Firavun): "Evet" dedi... "Muhakkak ki siz benim çok yakınlarımdan olacaksınız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 115. (Sihirbazlar): "Ey Musa... Önce sen at ya da önce biz atalım" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 116. (Musa): "Siz atın" dedi... (Sihirbazlar) atınca, insanların görüşleri etkilendi ve onları dehşete düşürdüler! Büyük bir sihir oluşturdular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 117. Biz de Musa’ya: "Asanı at" diye vahyettik... Bir de ne görsünler, o (asa), onların uydurdukları şeyleri kapıp yutuyor! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 118. İşte böylece Hak açığa çıktı ve onların yapmakta oldukları boşa gitti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 119. Orada yenildiler... Küçük düştüler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 120. Sihirbazlar secde edercesine yere kapandılar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 121. Dediler ki: "İman ettik Rabb-ül âlemîn’e..." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 122. "Musa ve Harun’un Rabbine!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 123. Firavun: "Ben izin vermeden mi Ona iman ettiniz? Muhakkak ki bu bir mekrdir (hiledir); halkı oradan çıkarıp götürmek için, bunu şehirde tezgâhlayıp kurdunuz... (Cezanızı) yakında göreceksiniz" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 124. "Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim... Sonra da sizin hepinizi toptan asacağım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 125. (İman eden sihirbazlar da): "Doğrusu biz Rabbimize dönücüleriz" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 126. "Sen bizden, Rabbimizin mucizelerindeki varlığına (Esmâ’sının açığa çıkışı olan işaretlerine) iman ettik diye intikam alıyorsun... Rabbimiz bize dayanma gücü ver ve bizi teslim olmuşlar olarak vefat ettir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 127. Firavun çevresindeki ileri gelenler: "Musa’yı ve halkını, yeryüzünde bozgunculuk yapıp, seni ve ilâhlarını terk etsinler diye mi bırakıyorsun?" dediler... (Firavun da): "Oğullarını öldürüp, kadınlarını diri bırakacağız... Biz onların üzerinde kahredici güce sahibiz" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 128. Musa kavmine dedi ki: "Allâh’tan (Ulûhiyeti dolayısıyla hakikatinizden; benliğinizi oluşturan El Esmâ’sındaki kuvveden) yardım isteyin ve sabredin... Muhakkak ki o yeryüzü, Allâh’ındır... Kullarından dilediğini ona mirasçı kılar... Gelecek, korunanlarındır!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 129. (Musa’nın kavmi) dediler ki: "Senin bize gelişinden önce de eziyet edildik, gelişinden sonra da"... (Musa) dedi ki: "Umulur ki Rabbiniz, düşmanınızı helâk eder ve (onların yerine) yeryüzünde sizi halifeler kılar da, neler yapacağınıza bakar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 130. Andolsun ki Âl-i Firavun’u, belki nedenini düşünürler diye, senelerle (kuraklık) ve ürün kıtlığıyla bunalttık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 131. Onlara bir iyilik geldiğinde: "Bu bizim getirimizdir" dediler... Onlara bir kötülük geldiğinde de, Musa ve onunla beraber olanların uğursuzluğuna yordular... Dikkat edin, onların uğursuzluk kabul ettiği, ancak Allâh indîndedir... Fakat onların çoğunluğu bunu kavrayamaz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 132. Ve dediler ki: "Bizi büyülemek için her ne mucize getirirsen getir, biz sana iman etmeyiz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 133. Biz de onların üzerine tafsilâtlı işaretler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan yağdırdık! (Yine de) büyüklendiler ve suçlu bir topluluk oldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 134. Üzerlerine bu azap geldiğinde: "Ey Musa! Sözleşmene dayanarak, bizim için Rabbine dua et... Şayet bu azabı bizden kaldırırsan, muhakkak ki sana iman edeceğiz ve mutlaka İsrailoğullarını seninle beraber göndereceğiz" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 135. Kendilerine verdiğimiz mühlet sona erene kadar onlardan bu azabı kaldırdığımızda, bir de bakarsın ki onlar yine sözlerinden dönmüşler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 136. (Bu sebeple) onlara yaptıklarının sonucunu şiddetle yaşattık; mucizelerimizi - işaretlerimizi yalanlamaları ve onlardan gaflete düşmeleri dolayısıyla, onları denizde boğduk! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 137. Hor görülüp güçsüz bırakılmış topluluğu, içinde bereketler oluşturduğumuz yeryüzünün doğularına ve batılarına mirasçı kıldık... Rabbinin İsrailoğullarına olan o en güzel sözü, sabretmeleri sonucu yerine geldi. Firavun ve halkının yapageldikleri şeyleri ve dikip yükselttiklerini de yerle bir ettik! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 138. İsrailoğullarına denizi geçirttik... Kendilerine ait putlara tapınan bir topluluğa ulaştılar. Dediler ki: "Ey Musa... Onların sahip olduğu ilâhlar gibi bizim için bir ilâh oluştur"... (Musa) dedi ki: "Muhakkak ki siz çok cahilsiniz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 139. "Muhakkak ki onların inanç ve uygulamaları helâkı oluşturur! Yapmakta oldukları da boştur." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 140. "O sizi âlemlere (insanlara) üstün kılmışken (hilâfet hakikatini bildirmesi nedeniyle), sizin için Allâh’tan gayrı bir ilâh mı düşüneyim" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 141. Hani (şunu da hatırlayın) sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık... (Hani onlar) azabın en kötüsünü size tattırıyorlardı; erkek çocuklarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı diri bırakıyorlardı... İşte bunda sizin için, Rabbiniz tarafından büyük deneme vardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 142. Musa’ya otuz geceyi vadettik... Sonra ona on ekledik; böylece Rabbinin tayin ettiği süreç kırk geceye tamamlandı... Musa, kardeşi Harun’a: "Kavmim içinde benim yerime geç, ıslah et ve fesat çıkarmak isteyenlere uyma!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 143. Musa, takdir ettiğimiz süreç tamamlandığında; Rabbi de Ona seslenince, (şöyle) dedi: "Rabbim, göster kendini, bakayım sana!"... (Rabbi) buyurdu: "Beni, asla göremezsin!.. Fakat dağa (benlik dağı) nazar et... Şayet (tecelli ettiğimde) dağ hâlâ durursa, beni görebilirsin!"... Rabbi dağa (benliğine) tecelli edince, onu yok etti... Musa da baygın (benliğini yitirmiş olarak) düştü! Kendine döndüğünde: "Subhansın sen (seni tenzih ederim)! Sana tövbe ettim... Ben iman edenlerin ilkiyim" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 144. Buyurdu ki: "Ey Musa! Muhakkak ki Ben seni, risâletlerim ve kelâmım ile insanlar üzerine seçtim... Al sana verdiğimi ve şükredenlerden (değerlendirenlerden) ol!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 145. Biz Musa için levhalarda, kaçınılması gereken şeyler hakkında öğüt ve yaşam için gerekli olan şeyleri detaylarıyla yazdık... "Bunları sıkıca tut ve kavmine, bunlara en güzel şekilde uyup muhafaza etmelerini emret... (Bu hükümlere uymayan) itaatten çıkmışların yurdunu göstereceğim size." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 146. Haksız olarak arzda büyüklenenleri, mucizevî kuvvelerimden uzak tutacağım; çünkü onlar hangi mucizeyi görseler, ona iman etmezler! Rüşd yolunu görseler, o yola girmezler... Sapıklık yolunu görseler, onu yol edinirler... Bu, onların (hakikate) işaretlerimizi yalanlamaları ve onlardan gâfiller olmaları dolayısıyladır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 147. (Hakikate) işaretlerimizi ve âhiret likâsını (sonsuz gelecek yaşamın getirisini) yalanlayanların yaptıkları boşa gitmiştir... (Onlar) sadece yapmakta olduklarının sonucunu yaşamıyorlar mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 148. Musa’nın halkı ondan sonra (yani Musa’nın Tur’a çıkışından sonra), kendilerinin değerli süs eşyalarından meydana gelen, (buzağı gibi) böğürebilen buzağı heykeli edindiler... Fark edemediler mi ki o (heykel) onlarla ne kelâm edebiliyor ne de bir yola hidâyet edebiliyor? Onu (ilâh) edindiler ve zâlimler oldular (nefslerine zulmettiler)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 149. Düşünüp, hakikatten sapmış olduklarını fark ederek pişman olduklarında: "Yemin olsun ki, Rabbimiz bize rahmet etmez ve bizi mağfiret etmez ise, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan oluruz" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 150. Musa halkına öfkeli ve üzgün olarak döndüğünde: "Arkam sıra ne kadar çirkin şeyler yaptınız! Rabbinizin hükmünü bekleyemediniz mi?" dedi... (Derken) levhaları yere bırakıp, kardeşinin başını tuttu ve onu kendine çekti... (Harun) dedi ki: "Anamın oğlu! Muhakkak ki bu topluluk beni zayıf - güçsüz buldu ve nerede ise beni öldüreceklerdi... Düşmanlarımı sevindirme ve beni şu zâlimler topluluğu ile bir tutma!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 151. (Musa) dedi ki: "Rabbim... Beni de kardeşimi de mağfiret et ve bizi rahmetine dâhil et... Sen, Erhamur Rahıymiyn’sin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 152. Muhakkak ki buzağıyı (tanrı) edinenlere, Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir aşağılanma ulaşacaktır... Biz iftiracıları böyle cezalandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 153. Ancak öyleleri (de var) ki, kötülükler yaptıktan sonra, ardından pişman olup tövbe ederek, iman ettiler... Muhakkak ki Rabbin ondan sonra elbette Ğafûr’dur, Rahıym’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 154. Musa’nın öfkesi geçince, levhaları aldı... O yazılı metinde, Rablerinden korkanlar için hüda ve rahmet vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 155. Musa, tövbe etmeleri için kararlaştırılan yere gelmek üzere, halkından yetmiş adam seçti... Ne zaman ki orada onları şiddetli sarsıntı yakaladı, (Musa şöyle) dedi: "Rabbim... Eğer dileseydin (hakikati örtme suçundan dolayı) onları da beni de daha önce helâk ederdin! Aramızdaki anlayışı kıtların yaptığı yüzünden bizi helâk mi edeceksin? O ancak, senin bir fitnendir; kimi dilersen onunla saptırır ve kimi dilersen hidâyet edersin... Sen Veliyy’mizsin; bizi mağfiret et ve bize rahmet kıl... Sen Ğâfir’lerin (bağışlayanların) en hayırlısısın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 156. "Bize hem şu dünyada güzellik yaz hem sonsuz gelecek yaşamında... Doğrusu biz sana yöneldik"... Buyurdu ki: "Azabımı, kime dilersem ona isâbet ettiririm... Rahmetim her şeyi kapsar! Onu, korunanlara, zekâtı verenlere ve işaretlerimizdeki hakikate iman edenlere yazacağım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 157. Onlar ki ellerindeki Tevrat ve İncil’de belirtilmiş O Rasûl’e, Ümmî (asıl fıtratı bozulmamış - yaratıldığı saflık üzere) Nebi’ye tâbi olurlar... Onlara, Allâh’a göre olumlu olanları emreder ve olumsuz fiilleri yasaklar; onlara temiz şeyleri helal kılar; pis, çirkin şeyleri haram eder; onlardan sırtlarındaki ağır yükü (benliklerinin getirilerini) kaldırır ve üzerlerindeki zincirleri (yüzlerini Allâh’a döndürmelerini engelleyen tüm bağlarını) çözer... İşte O’na iman eden, O’na saygı gösteren (destekleyen), O’na yardım eden ve O’nunla birlikte inzâl olunan Nûr’a (Kur’ân) tâbi olanlar var ya, işte onlardır kurtuluşa erenlerin ta kendileri! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 158. De ki: "Ey insanlar... Kesinlikle ben hepinize gelmiş Allâh Rasûlü’yüm... Semâların ve arzın mülkü ‘HÛ’nundur! İlâh yoktur sadece ‘HÛ’! Diriltir, öldürür! Bu yüzden iman edin, Esmâ’sıyla nefsinizin dahi hakikati olan Allâh’a ve Ümmî Nebi olan O Rasûl’e ki O, Esmâ’sıyla nefsinin dahi hakikati olan Allâh’a ve O’nun bildirdiklerine iman eder. O’na tâbi olun ki hakikate erdirilesiniz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 159. Musa halkından bir topluluk bulunur ki Hak olarak hakikati bildirirler ve hakikati yaşamanın gereği olarak, hakkını verirler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 160. Biz onları on iki gruba, topluluğa ayırdık... Halkı ondan su istediklerinde Musa’ya: "Asa olarak (kendindeki kuvvelerle asanı bütünleştirmiş olarak) taşa vur" diye vahyettik... Ondan on iki kaynak fışkırdı... Her grup kendi meşrebini (içeceği yeri) hakikaten bildi... Bulutu üzerlerine gölge yaptık ve kudret helvası ve bıldırcın inzâl ettik... (Dedik): "Sizi rızıklandırdığımız temiz - pak şeyleri yeyin"... Onlar bize zulmetmediler, nefslerine zulmetmekteydiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 161. Hani onlara: "Şu şehirde yerleşin... Ondan istediğiniz yerden yeyin. ‘Mağfiret et’, deyin ve kapısından secdenin anlamını yaşayarak girin ki, hatalarınızı sizin için mağfiret edelim... Muhsinlere daha da ziyade edeceğiz" denildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 162. Onlardan bilfiil zulmedenler, sözü, kendilerine söylenenden başka (söz) ile değiştirdiler... Bu yüzden zulümlerinin karşılığı olarak semâdan azap irsâl ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 163. Onlara, deniz kıyısında olan şehir halkından sor!.. Hani Sebt’te (Cumartesi gününde balık avlayarak) haddi aşmışlardı... Çünkü balıklar, Sebt gününde bollaşıp ortaya çıkardı da; diğer günler görünmezdi! Yoldan çıkmaları yüzünden, onları böyle denedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 164. Hani onlardan bir ümmet şöyle dedi: "Allâh’ın kendilerini helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir kavme niçin öğüt veriyorsunuz?"... Dediler ki: "Rabbiniz indînde mesûliyetimiz kalksın diye; ayrıca belki onlar da korunurlar (diye)." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 165. Kendilerine yapılan öğütleri unuttuklarında; kötülükten engellemeye çalışanları kurtardık; zulmedenleri ise yapmakta oldukları yanlış işler dolayısıyla, çetin bir azaba düşürdük! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 166. Ne zaman ki kibirlenip yasaklandıkları şeylerden dolayı kızıp hadlerini aştılar, kendilerine: "Aşağılık maymunlar (birbirini taklitle yaşayan, aklını kullanamayan mahlûklar) olun" dedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 167. Rabbin ilan edip bildirmiştir ki: "Kıyamet sürecine kadar, kendilerine azabın en kötüsünü yapacak kimseleri mutlaka bâ’s edecektir"... Muhakkak ki Rabbin, elbette "Seriy’ul Ikab"dır (işlenen suçun karşılığını anında oluşturan)... Muhakkak ki O elbette Ğafûr’dur, Rahıym’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 168. Onları yeryüzünde topluluklar hâlinde parçaladık... Onlardan sâlihler vardır... Onlardan bunun mertebe olarak altında olanları da vardır... Belki hakikate dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle denedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 169. Onlardan sonra, yerlerine hakikat bilgisine vâris olan, yeni nesiller geldi... Şu en sefil dünyanın zenginliğini elde etmek için yaşıyorlar, sonra da "Mağfiret olacağız nasıl olsa" diyorlardı. Şayet onlara onun misli bir dünyalık gelse, onu da alırlardı... Kendilerinden, Allâh üzerine Hak olmayanı söylemeyecekler diye hakikat bilgisi adına söz alınmamış mıydı? Onda olanı ders edinip incelemediler mi? Korunanlar için sonsuz olan gelecek yaşam ortamı daha hayırlıdır... Aklınızı kullanmayacak mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 170. Hakikat bilgisine (Kitap) sımsıkı sarılanlar ve salâtı ikame edenler (-e gelince); doğrusu biz ıslah olan ve ıslah edenleri mükâfatsız bırakmayız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 171. Hani o dağı sanki bir gölgelik gibi üstlerinde yükseltip kaldırmıştık da, o üzerlerine düşüp, kendilerini helâk edecek diye düşünmüşlerdi... "Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve onda olanı hatırlayıp düşünün ki korunabilesiniz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 172. Hani Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden (menilerinden, genlerinden) kendi zürriyetlerini alıp; onları kendi nefslerine şahitlendirerek sordu: "Elestu BiRabbiküm = Rabbiniz değil miyim?", (onlar da) "KALU = dediler, BELA = evet, Şehidna = bilfiil şahidiz"... Kıyamet sürecinde, "Biz bundan kozalıydık (gâfildik)" demeyesiniz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 173. Bir de "Daha önce atalarımız yalnızca müşrik olarak yaşarlardı; biz de onların devamı bir zürriyetiz (onların genetik özelliklerinin devamıyız); Hakk’ı inkâr eden atalarımız yüzünden bizi helâk mı edeceksin?" demeyesiniz (için yukarıdaki olayı açıkladık. Zira her insan İslâm fıtratı {programı} üzere yaratılır. Din anlayışı çevresinin şartlandırmasıyla başlar). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 174. Belki (hakikate) rücu ederler diye işte böylece delilleri - işaretleri tafsilâtlandırıyoruz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 175. Onlara şu şahsın haberini bildir: Biz ona işaretlerimizi verdiğimiz hâlde o ilimden sıyrılıp çıktı (hakikati unutup nefsaniyetiyle yaşamaya başladı)... (Derken) şeytan (kendini beden kabulü) onu (kendine) tâbi kıldı ve (nihayet o) azgınlardan oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 176. Eğer dileseydik, onu bu işaretlerle yükseltirdik... Fakat o arza (bedenselliğe) yerleşti ve boş asılsız dürtülerine tabi oldu! Artık onun meseli şu köpeğin meseli gibidir: Üstüne varsan da dilini sarkıtıp solur, terk etsen de dilini sarkıtıp solur... İşte işaretlerimizi yalanlayan topluluk, buna benzer! (Sen bu) kıssayı anlat, belki üzerinde düşünürler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 177. (Esmâ’nın çıkışı olan) işaretlerimizi yalanlayan ve (böylece) nefslerine zulmetmiş olan topluluğun durumu ne kötüdür! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 178. Allâh kime hidâyet eder ise, odur hakikate eren! Kimi de saptırır ise, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 179. Andolsun ki cin ve insten çoğunu cehennem yaşamı için yaratıp, çoğalttık! Ki onların kalpleri (şuurları) var, (hakikati) kavrayamazlar; gözleri var bunların, onlarla baktıklarını değerlendiremezler; kulakları var, onlarla duyduklarını kavrayamazlar!.. İşte bunlar en’am (evcil hayvanlar) gibidirler; belki daha da şaşkın! Onlar gâfillerin (gılaf içinde - kozalarında yaşayanların) ta kendileridir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 180. Esmâ ül Hüsnâ Allâh’ındır (o isimlerin işaret ettiği özellikler, TEK, SAMED Allâh’a işaret eder... Dolayısıyla bu isimler ve bu isimlerin işaret ettiği anlamlar sadece O’nundur; beşer anlayışıyla kayıt altına girmez. Nitekim Mu’minûn: 91’de: SubhanAllâhi amma yasıfun = onların vasıflamalarından Allâh münezzehtir, buyurulur)! O’na isimlerin mânâlarıyla yönelin... O’nun Esmâ’sında ilhada sapanları (şirke düşenleri) terk edin! Yapmakta olduklarının karşılığını göreceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 181. Yarattıklarımızdan (öyle) bir topluluk var ki, Hak olarak hakikate erdirirler ve O’nun ile her şeyin hakkını verirler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 182. (Hakikate) işaretlerimizi yalanlayanları, hiç bilmedikleri taraftan aşama aşama (mekr yollu) helâke götürürüz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 183. İstediklerini yapmaları için süre de tanırım onlara... Muhakkak ki benim ince düzenim metîndir (pek sağlamdır). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 184. Düşünmediler mi ki, sahiplerinde hiçbir cinnet (akılsızlık) yoktur! O sadece apaçık bir uyarandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 185. Semâlar ve arzın melekûtuna (kuvvelerine), Allâh’ın yarattığı herhangi bir şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? Artık bunlardan (ders almıyorlarsa) hangi söze iman ederler? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 186. Allâh kimi saptırırsa, artık ona hidâyet edecek yoktur... Onları kendi taşkınlıkları içinde kör ve şaşkın, bocalar hâlde bırakır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 187. Sana, "Ne zaman gelip çatacak o saat?" diye soruyorlar... De ki: "Onun ilmi ancak Rabbimin indîndedir... Onu, sırası geldiğinde açığa çıkaracak yalnız ‘HÛ’dur! (o tecellide zaman - mekân, eşya - kişi söz konusu olmaz)... Semâlara ve arza ağır gelmiştir... Size ancak ansızın gelir." Sanki sen onu (deneyimleyerek) bilensin gibi sana soruyorlar... De ki: "Onun ilmi, Allâh indîndedir... Fakat insanların çoğunluğu bilmiyorlar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 188. De ki: "Allâh’ın dilediği dışında, nefsim için ne bir fayda ve ne de bir zarar oluşturabilirim... (Mutlak) gaybı biliyor olsaydım, elbette hayrına çoğaltırdım... Bana kötülük de dokunmazdı... Ben ancak bir uyarıcı ve iman eden topluluğa bir müjdeleyiciyim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 189. "HÛ" ki, sizi TEK bir nefsten - benlikten (makro planda: Hakikat-i Muhammedî - Akl-ı evvel; mikro planda: insanlık şuuru - Akl-ı küll) yarattı ve ondan da eşini (makro planda: evreni; mikro planda: beyni) oluşturdu; ona yerleşsin diye... Onu (eşini) örtüp bürüyünce, (eşi) hafif bir yük yüklendi, onu taşıdı... Ağırlaştığında, ikisi birden Rableri olan Allâh’a: "Andolsun ki, eğer bize bir sâlih verirsen, mutlaka biz değerlendirenlerden oluruz" diye dua ettiler. (Bu âyet, hem âlemlerin oluşuyla ilgili olarak anlaşılabilir, hem de insanın oluşumuyla.) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 190. Onlara bir sâlih (evlat) verince, onlara verdiğine bağlı olarak Allâh’a ortaklar oluşturdular... Allâh onların ortak koştuklarından Yüce’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 191. Kendileri yaratılıyor oldukları hâlde (ve) bir şey yaratmayanları mı ortak koşuyorlar? (Bu iki âyette, insanların doğasal olay veya varlıkları, Allâh yanı sıra ilâh - tanrı konumunda düşünmelerine atıf vardır.) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 192. (Allâh’a ortak koşulanlar) onlara yardıma muktedir olamadıkları gibi, kendi nefslerine de yardım edemezler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 193. Şayet onları hüdaya (hidâyete) davet etseniz, size tâbi olmazlar... Ha onları davet etmişsiniz ha susmuşsunuz, ikisi de birdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 194. Allâh dûnunda yöneldikleriniz, muhakkak sizin benzerleriniz kullardır! Eğer (inancınızda) ısrarlıysanız hadi çağırın onları da, size icabet etsinler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 195. Onların yürüyecekleri ayakları; yahut tutacakları elleri; yahut görecekleri gözleri; yahut duyacakları kulakları mı var? De ki: "Çağırın ortak (koştuk)larınızı, bana tuzak kurun ve hiç göz açtırmayın bana!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 196. Muhakkak ki benim Veliyy’im, O hakikat BİLGİsini (Kitabı) tenzîl eden Allâh’tır! O, sâlihlere Veliyy olur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 197. Sizin O’nun dûnunda (yardıma) çağırdıklarınız ise, ne size yardım etmeye muktedirdirler ve ne de kendilerine yardım edebilirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 198. Onları hidâyet etmeleri için çağırsanız, işitmezler... Onları sana bakar sanırsın, ama görmezler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 199. Affedici ol, olumlu, yararlı şeylerle hükmet ve cahillerden yüz çevir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 200. Eğer şeytandan (bedenselliğin) bir dürtme seni dürterse (bedensel arzulara iteklerse hakikatini perdeleyecek şekilde), hemen Allâh’a (nefsinin hakikati olan Esmâ’sının kuvvesine) sığın... Çünkü O, Semi’’dir, Aliym’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 201. Korunanlara gelince, onlara şeytandan (bedensellik kabulünde yaşayan) bir taife dokunduğunda, (hakikatlerini) tezekkür ederler... Basîretle değerlendirme yaparlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 202. (Şeytanların) kardeşleri ise onları duygusallığa, azgınlığa sürüklerler... Sonra da yakalarını hiç bırakmazlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 203. Onlara bir âyet iletmediğinde: "Onu (kendinden) uydursaydın ya!" dediler... De ki: "Ancak, Rabbimden bana vahyolunana tâbi olurum... Bu (Kur’ân) Rabbinizden basîretlerdir (idrak ettirir), hüdadır (hakikat rehberi) ve iman eden topluluk için rahmettir (kemâlâtlarını açığa çıkarır)." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 204. Kur’ân kıraat edildiğinde, Onu dinleyin ve susun ki size rahmet edilsin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 205. Rabbini nefsinde, haddini bilerek, hissederek ve gizlice, gösterişsiz, sesini yükseltmeden, sabah - akşam zikret, hatırla ve derinliğine düşün! Gâfillerden olma! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 206. Muhakkak ki senin Rabbinin indîndekiler, asla O’na kulluktan büyüklenerek kaçınmazlar... O’nu tesbih ederler ve O’na (azameti indînde kendi hiçliklerini hissederek) secde ederler. (206. âyet secde âyetidir.) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster