1. Elif - Lâm - Mîm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. İşte bu kitab ki onda (Allah tarafından indirildiğinde) hiç şüphe yoktur. Muttakî (İlâhî buyruklara uyup kötülüklerden ve yasaklardan kaçınıp korunanları doğru yola irşâd eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. O korunanlar ki gayb (fizik ötesinden verilen ilâhî haberler)e inanırlar ; namazı vakitlerinde kılmaya devam ederler; kendilerine rızık olarak verdiğimiz nimetlerden (Allah’ın hoşnutluğuna erişmek için) harcarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Ve onlar ki, Sana indirilene de, Senden önce indirilene de imân ederler. Âhiret’e de ancak onlar kesin bir bilgiyle inanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. İşte bunlar, Rabları tarafından doğru yol üzeredirler ve korktuklarından kurtulup umduklarına kavuşanlar da bunlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Şüphesiz ki (ey sânı yüce peygamber!) o küfre saplanıp kalanları (inkâr ve inadları yüzünden tuttukları yanlış yolun tehlikeli sonucundan) korkutsan da, korkutmasan da onlara göre birdir; inanmazlar, d). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Allah (değişmiyen sünneti gereği) onların kalblerini, kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde ve onlar için büyük bir azâb vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. İnsanlardan öyleler de var ki, inanmadıkları halde Allah’a ve âhiret gününe inandık derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. (Zanlarınca) Allah’ı ve imân edenleri aldatırlar. Halbuki ancak kendilerini aldatırlar da farkında bile olmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Kalblerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını artırmıştır.. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azâb vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Hem onlara : «Yeryüzünde fesad çıkarmayın» denildiğinde, «biz ancak ıslâh edicileriz» derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Haberiniz olsun ki, onlar, onlardır ancak fesadçılar, ama farkında değillerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Onlara «Olgun insanların inandığı gibi inanın!» denildiği zaman, «O beyinsizlerin inandığı gibi inanalım mı ?» derler. Dikkat edin ki, onlar, onlardır asıl beyinsizler; fakat bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Onlar imân edenlere rastladıkları zaman «inandık» derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıkları zaman : «Doğrusu biz sizinle beraberiz. Biz ancak (o mü’minlerle) alay edicileriz,» derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Allah onlarla alay eder de kendilerini taşkınlıkları içinde bocalar şekilde bırakır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. İşte onlar öyle kimselerdir ki, doğru yola karşılık sapıklığı satın almışlardır. Bu alış verişleri kendilerine kâr sağlamamıştır; doğru yolu da bulmuş değillerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Onların durumu o kimselere benzer ki, bir ateş yakmak isteyip (yakılan) ateş çevrelerini aydınlatınca Allah ışıklarını tutup almış da onları zifiri karanlıklar içinde bırakmıştır. (Böylece onlar) göremez olmuşlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (doğru yola) dönmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Veya gökten (sağnak halinde) boşanan, içinde karanlıklar, bir gürleme, bir şimşek bulunan şiddetli yağmura (tutulmuş şaşkın kimselerin perişan haline) benzerler ki yıldırımın (dehşetinden) ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah (in kudreti, ilmi ve hükümranlığı) kâfirleri (her tarafından) kuşatmıştır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Çakan şimşek neredeyse onların gözlerini kapıp alır. Önlerini aydınlatınca da onun ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık çöktüğü zaman ise (oldukları yerde) dikilip kalırlar. Allah dileseydi onların işitmelerini de, gözlerini de alıverirdi. Şüphesiz ki Allah’ın her şeye gücü yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Ey insanlar! Sizi de, sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibâdet ediniz ki korunup sakınanlar olabilesiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Öyle (bir Rab) ki, yeryüzünü size bir döşek, göğü bir kubbe kıldı. Gökten su indirdi ve onunla size (çeşitli) meyvelerden (türlü türlü ürünlerden) rızık çıkardı. Artık siz de bildiğiniz halde (nankörlük ederek) Allah’a (gizli ve aşikâr) eşler (ve benzerler) koşmayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Eğer kulumuz (Muhammed)’a parça parça indirdiğimiz (Kur’ân)’den şüphede iseniz onun benzeri bir sûre (tertipleyip meydana) getirin ve Allah’tan başka (size yardımcı olacak, rehber olacak) şâhidlerinizi de çağırın, (eğer iddianızda) doğru iseniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Eğer (Onun bir benzerini) yapamazsanız ki yapamıyacaksınız da o takdirde kâfirler için hazırlanan yakıtı insanlarla taştan olan ateşten korkup sakının. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. Dosdoğru imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlara müjde ver ki, onlara altından ırmaklar akan Cennetler vardır. (Oraya girdikleri zaman) kendilerine oradaki meyveden ne kadar bir rızık verildiğinde, «bu daha önce de rızıklandığımız şeylerdendir» diyecekler. (Evet) onlara (renk ve çeşit bakımından az da olsa dünyadaki veya kendilerine az önce sunulan meyvalara) benzer (fakat lezzet ve nefaset bakımından çok farklı ve üstün meyvalar) verilecek. Hem onlar için orada (dünyada kadınlara arız olan her türlü kusurlardan arınmış) tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedî kalıcılardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Allah şüphesiz ki bir sivrisineği ve ondan (hilkat ve san’at inceliği bakımından) daha büyüğünü, (yapı itibariyle daha küçüğünü) misâl getirmekten çekinmez. İmân edenlere gelince, onlar bunun Rabları tarafından hak olduğunu elbette bilirler. Küfre saplananlar İse, «Allah bununla misâl olarak neyi murad etmiştir?» derler. (Allah) bununla (insanları imtihan ederek) bir çoğunu (bilgisizlikleri ve nankörlükleri yüzünden) şaşırtır. Bir çoğunu da (bilgili oldukları ve akıllarını hayra kullandıkları için) doğru yola iletir. (Fakat) bununla fâsıklardan başkasını şaşırtmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. 0 fâsıklar ki, Allah’ın (Elestu bi-Rabbiküm = Ben sizin Rabbınız değil miyim ? hitabındaki veya semavî kitaplarda geleceği haber verilen son peygambere inanmaları hususundaki) ahdini tevsîk ettikten sonra bozarlar. Allah’ın (biraraya getirilip) bitiştirilmesini emrettiği (dinî, ahlâkî, içtimaî bağları) keserler ve yeryüzünde fesad çıkarırlar. İşte zararda kalanlar ancak onlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Allah’ı nasıl inkâr edersiniz?! Halbuki siz ölüler (gibi) idiniz de O sizi diriltti. Sonra sizi yine öldürecek, sonra tekrar diriltecek. Sonra da (âhirette) yalnız O’na döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. Yeryüzündeki bütün şeyleri sizin yararınıza yaratan, sonra gökyüzüne iradesiyle, saltanatıyla yönetip onları yedi gök hâlinde sağlam bir (sistem ve) düzene koyan O’dur. O her şeyi hakkıyla bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Rabbin (ezelî irâdesi Âdem’i var kılmayı murad ettiğinde) meleklere : «Ben yeryüzünde herhalde (emirlerimi yerine getirecek, Benim adıma konuşacak) bir halîfe var kılacağım» demişti. (Melekler de) «Orada fesad çıkaracak, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın ?! Oysa biz Seni hamdinle tesbîh ve Seni takdîs ediyoruz» demişlerdi. (Allah), «Şüphesiz ki Benim bildiğimi siz bilmezsiniz» demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Allah, Âdem’e (gerekli olan) bütün (eşyanın) isimlerini öğretti. Sonra o eşyayı meleklere göstererek, (iddianızda) doğrular iseniz, bunların isimlerini Bana haber verin, buyurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. (Melekler de): «Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz ki Sen her şeyi bilensin, yegane hikmet sahibi de Sensin!» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. (Allah): «Ey Âdem! Bunlara onların isimlerini haber ver» buyurdu. Âdem onlara sözü edilen eşyanın isimlerini haber verince (Allah meleklere): «Size demedim mi, Ben göklerin ve yerin gaybını (görünmeyen, sizlerce bilinmeyen şeylerini de) elbette bilirim ve sizin açıkladığınızı da, gizli tuttuğunuzu da bilirim.» buyurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Ve Biz meleklere : «Âdem’e (saygı yollu) secde edin» dediğimizde, onlar hemen secde ettiler. Yalnız İblîs dayattı, (bunu) kibrine yediremedi de kâfirlerden oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Ey Âdem! dedik, (artık) sen ve eşin cennette sakin olun. Dilediğiniz yerde ondan (ondaki nimetlerden) refah ve huzur içinde yeyin. (Ancak) şu ağaca yaklaşmayın, sonra (Hakk’a karşı gelip kendine) zulmedenlerden olursunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. (Ne var ki) Şeytan onları oradan kaydırdı; ikisini de içinde bulundukları şeyden (sonsuz nimetlerden) çıkardı. (Bunun üzerine) Biz de (bundan böyle) kiminiz kiminize düşman olarak (oradan yeryüzüne) inin. Sizin için yeryüzünde (belli) bir süreye kadar bir karargâh ve yararlanacağınız şey (ler) vardır, dedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. (Bu kayma ve kendine zulmetme üzerine büyük bir pişmanlık duyup tevbe eden) Âdem, Rabbinden (gelen ve onun kalbine ilka olunan) kelimeleri karşılayıp aldı. Allah da onun tevbesini kabul etti. Çünkü tevbeyi çokça kabul eden ve çokça merhamette bulunan ancak O’dur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. (Evet) İnin oradan hepiniz! dedik. Benden size bir hidâyet (doğru yolu gösteren kitap ya da peygamber) gelecek olursa, artık kim hidâyetime uyarsa, onlara ne bir korku vardır ne de onlar mahzun olurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. (Bizi) inkâr edip âyetlerimizi (varlığımıza ve birliğimize delâlet eden belgelerimizi) yalanlayanlara gelince, işte onlar ateşin yakın dostu ve arkadaşlarıdır, onlar orada ebediyen kalıcıdırlar.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Ey İsrail oğullan! Size ihsan ettiğim nimetimi hatırlayın, ahdimi yerine getirin ki Ben de size olan sözümü yerine getireyim ve (ahde vefa etmemekte) ancak Benden korkun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Beraberinizdeki kitap (Tevrat)! tasdik edici olarak indirdiğime (Kur’ân’a) imân edin. Onu inkâr edenlerin ilki siz olmayın ve (sakın) âyetlerimi az (kıymetsiz) bir paha (bayağı bir menfaat) karşılığında değiştirmeyin. Ancak Benden korkup (bu gibi ölçüsüzlüklerden) sakının, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Bildiğiniz halde hakkı bâtıla karıştırıp gerçeği gizlemeyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Namazı kılın, zekâtı verin, rükû’ edenlerle beraber rükû’ edin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Kendi nefslerinizi unutursunuz da insanlara iyilikle mi emredersiniz ?! Halbuki siz Kitap (Tevrat)ı okuyup durursunuz. Artık aklınızı kullanmaz mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. (45—46) Sabır ve namaz ile (Allah’tan) yardım isteyin. Gerçi bu, Allah’a kavuşacaklarına ve ancak O’na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. (45—46) Sabır ve namaz ile (Allah’tan) yardım isteyin. Gerçi bu, Allah’a kavuşacaklarına ve ancak O’na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Ey İsrail oğulları! Size ihsan ettiğim nimetimi ve (bir zaman) sizi (n atalarınızı) diğer milletlerden üstün kıldığımı hatırlayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Ve hiç bir kimsenin hiçbir kimse için birşey ödeyemiyeceği, hiç kimseden (kâfirler hakkında) şefaat kabul olunmayacağı, hiçbir kimseden kurtuluş akçesi alınmayacağı ve onların yardım olunmayacağı günden korkup sakının. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. Hani size işkencenin en kötüsünü tattırıp yüklemekte devam eden, oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı (kızlarınızı) diri bırakmak isteyen Fir’avn’ın yoldaşlarından sizi (atalarınızı) kurtardığımız zamanı bir hatırlayın! Bunda da size Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Ve hatırlayın ki sizin için denizi yarıp sizi kurtardığımızı; Fir’avn’ in yoldaşlarını ise —sizler bakıp dururken— boğduğumuz zamanı! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Ve yine Musa’ya (Tevrat verilmek üzere Tûr’da kırk gece ibâdet edip beklemesi için) va’dettiğimizi (veya va’de verdiğimizi) hatırlayın ki siz onun ardından (nefsinize) zulmediciler olarak (Sâmirî’nin altından yaptığı) buzağıyı (ilâh) edinmiştiniz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Sonra bunun ardından da şükredersiniz diye sizi bağışlamıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Ve hani doğru yola erişesiniz diye Musa’ya kitap ve furkanı vermiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Musa da kavmine : «Ey milletim! Cidden buzağıyı (İlâh) edinmenizle kendinize zulmettiniz. Derhal (her kusurdan pak ve yüce olan) Yaradanınıza tevbe edin; (nefsinizin kötü arzularını kesin de Allah yolunda) kendinizi öldürün. Bu, Yaradanınız katında sizin için daha hayırlıdır,» demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbenizi kabul buyurmuştu. Şüphesiz ki O, O’dur tevbeleri çokça kabul eden, O’dur çokça merhamette bulunan. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Ve hatırlayın ki (sizden temsilci olarak yetmiş kişi Musa ile Tûr’a çıktığınızda): «Ya Musa! Biz Allah’ı açıkça meydanda görmedikçe sana asla inanmıyacağız...» demiştiniz de yıldırım size çarpmıştı ve siz de bakıp duruyordunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. (Bir bakıma) ölümünüzden sonra da şükredesiniz diye sizi (o baygın halden uyandırıp) kaldırmıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Ve (Sina çölünde sizi güneşin yakıcı sıcaklığından korusun diye) üstünüze bulutu gölge yapmış, üzerinize kudret helvası ve bıldırcın indirmiş ve «Size rızık olarak verdiklerimizin iyisinden yeyin,» demiştik. (Fakat onlar bu nimetlerin şükrünü yerine getirmeyip nankörlük etmekle) Bize zulmetmemişlerdi, ama kendilerine zulmetmişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Ve hatırlayın ki, bu şehre (Beytü’l-Makdis’e) girin, dilediğiniz yerde ondan (onun nimetlerinden) refah içinde bol bol yeyin. Kapısından da secde ederek (eğlip saygı göstererek veya baş yere koyup Hakk’a arz-ı şükranda bulunarak) girin ve «dileğimiz, günahlarımızın dökülmesidir» deyin. Biz de kusur ve suçlarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere (Allah’ı görürcesine davrananlara nimetlerimizi) daha da artıracağız, demiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. Kendilerine zulmedenler, söylenenleri başka bir sözle değiştirdiler. Bu yüzden o zulmedenler üzerine ilâhî buyrukların dışına çıkmalarına karşılık gökten kötü bir azâb indirdik.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Yine hatırlayın ki, Musa (çölde susuzluktan yok olmaya yüztutan) kavmi için su istemişti. «Asa’nı taşa vur!» demiştik. (O da vurunca) taştan oniki pınar kaynamıştı. (Böylece) her soy su alacağı pınarı bilmişti. (Onlara): «Allah’ın rızkından yeyin, için (fakat) fesad çıkararak yeryüzünde haddi aşmayın (ilâhî sınırların dışına taşmayın) denilmişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Ve hani: «Ey Musa! Biz bir çeşit yemek üzerine mümkün değil sabredemeyiz. Artık Rabbine bizim için duâ et de yeryüzünün bitirdiği sebze, hıyar, sarmısak, mercimek ve soğan (gibi) şeylerden bize çıkarsın» demiştiniz. Musa da «O hayırlı olanı daha âdi şeylere mi değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin de sizin istediğiniz şeyler orada vardır» demişti. (Sonra) onların üzerine zillet ve meskenet vuruldu; Allah’tan bir gazaba uğradılar. Bu da Allah’ın âyet (mu’cize ve açık belge)lerini inkâr etmelerinden, haksız yere peygamberleri öldürmelerindendi. (Evet) işte bu, isyan etmelerinden, haddi aşmalarından (dolayı) idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. Şüphesiz ki, İmân edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabitlerden kim dosdoğru Allah’a, âhiret gününe inanır ve iyi-yararlı amelde bulunursa, artık onlar için Rableri katında ecirler vardır, onlar üzerinde bir korku da yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Ve hatırlayın ki, sizden (atalaranızdan) (Tevrat ile dosdoğru amel edeceklerine dair) söz almıştık. Tûr’u üstünüze kaldırmış ve koruna-sınız, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye «Size verdiğimiz kitabı kuvvetle (imân ve idrâk ciddiyetiyle) tutun, içinde olan (buyrukları) hatırlayın» demiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Bundan sonra yine yüzçevirmiştiniz. Allah’ın size fazl-u rahmeti olmasaydı, nerhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. İçinizden Cumartesi gününde (ilâhî buyrukları ve o güne olan hürmeti çiğneyip) tecavüz edenleri elbette bilirsiniz. Biz onlara : «Rahmetten uzak hor ve hakir maymunlar olun!» demiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. İşte Biz bu (milletin tutumunu ve başlarına gelen kötü sonuçları) kendi devirlerinde yaşayanlara ve sonradan gelecek olanlara bir ibret ve takva (Allah’tan korkup kötülüklerden sakınan irfan) sahiplerine bir öğüt kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. Hatırlayın ki bir vakit de Musa, milletine : «Allah size bir sığır boğazlamanızı emrediyor» demişti. Onlar (atalarınız): «Bizi alaya mı alıyorsun ?!» demişlerdi. O da : «Öyle câhillerden olmaktan Allah’a sığınırım» demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. (Öyle ise) bizim için Rabbine duâ et de onun ne olduğunu bize açıklasın, demişlerdi. Musa da (aldığı emri beyânla): «Allah diyor ki: O ne pek kart, ne de pek genç, ikisi ortası bir dinç sığırdır. Artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin» demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. Onlar tekrar: «Bizim için Rabbine duâ et de o sığırın rengi nedir, bize açıklasın» demişlerdi. Musa da : «Rabbim buyuruyor ki, hiç şüphesiz o, bakanların içini açacak şekilde parlak sarı bir sığırdır» demişti.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Onlar yine : «Bizim için Rabbine duâ et de o sığırın mâhiyetini (iyice) bize açıklasın. Çünkü tarif edilen sığır bize (diğerlerine) benzer gibi geliyor. Allah dilerse, elbette (boğazlanması emrolunan sığırı) bulabiliriz» demişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. Musa da (aldığı emir üzerine) «Rabbim o, yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruğa girmemiş bir sığırdır, salmadır, hiç alacası lekesi yoktur, buyuruyor» demişti. Onlar: «İşte şimdi hakikatle geldin» demişlerdi. Bunun üzerine o sığırı boğazladılar. Az kalsın bunu yapmıyacaklardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. Hatırlayın ki, bir zamanlar bir adam öldürmüştünüz ve onun hakkında (birbirinizi suçlamak suretiyle) çekişmiştiniz. Allah da sizin gizlediğinizi meydana çıkarandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. «Sığırın bir kısmını öldürülen, adama vurun» demiştik. (Vurulunca da o dirilivermişti). İşte böylece Allah ölüleri diriltir. Aklınızı iyice kullanasınız diye âyetlerini size gösterir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Bundan sonra yine kalbleriniz katılaştı, taş gibi ve hattâ daha da katı oldu. Çünkü taştan öylesi var ki, ondan ırmaklar fışkırır, öylesi var ki, yarılıp ondan su çıkar, öylesi de var ki, Allah korkusuyla (ilâhî kanunlara boyun eğerek) aşağı düşüp (parçalanır). Allah işlediğiniz (ve işleyeceğinizden habersiz değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. (Ey Peygamber ve mü’minler! Yahudilerin) size inanmalarını çok mu istiyorsunuz ? Halbuki onlardan bir topluluk Allah’ın Kelâmını (Tevrat’ı) dinlerler, ona akıl erdirdikten sonra onu bile bile tahrif ederlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. Onlar imân edenlerle karşılaştıkları zaman, «inandık» derlerdi. Birbirleriyle tenha kaldıkları zaman, «Allah’ın size açtığı şeyi, Rabblniz katından size kanıt olarak getirsinler diye mi onlara anlatıyorsunuz? (Buna) aklınız ermiyor mu ?» derlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. Bilmezler mi ki, Allah onların gizlediklerini de, açıkladıklarını da elbette bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. Onlardan bir kısmı ümmîdir (okuyup yazması yoktur); Kitab (Tevrat)! bilmezler, ancak birtakım kuruntuları bilirler. Onlar sadece zan peşindedirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. Kitabı elleriyle yazdıktan sonra onu önemsiz bir paha karşılığında satmak için, «Bu Allah katındandır» diyenlerin vay haline! Elleriyle yazdıklarından dolayı vay onlara!. Vay, kazanmakta oldukları şeyden onlara!.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. (Yahudiler) «Ateş bize ancak sayılı birkaç gün dokunacaktır» dediler. De ki: Allah katından bir söz mü aldınız? ki böyle bir şey varsa, Allah verdiği sözünden asla caymaz Yoksa Allah’a karşı bilmediğiniz şeyi mi (uydurup) söylüyorsunuz?! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. Hayır (durum hiç de onların anladığı ve iddia ettiği gibi değildir) kim kötülük kazanır da isyan ve küfür onu çepeçevre kuşatırsa, işte onlar cehennemliktirler; onlar orada ebedî kalıcılardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. İmân edip iyi yararlı amellerde bulunanlar ise, işte onlar cennetliktirler, onlar orada temelli kalanlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. Hatırlayın ki, İsrail oğullarından, «Allah’tan başkasına tapmayın, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilikte bulunun ; insanlara (hitap ederken, onlarla bir konu üzerinde fikir alışverişinde bulunurken) iyi söz söyleyin ; namazı vakitlerinde dosdoğru kılın, zekâtı verin» diye (bildirmiş ve bu hususta gereken) sözü almıştık. Sonra siz pek azınız müstesna olmak üzere yüzçevirdiniz. Sizler zaten dönek kimselersiniz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. Ve hani birbirinizin kanlarını dökmeyin, birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayın, diye sizden söz almıştık. Sonra siz de bunu ikrar etmiştiniz ve buna hâlâ da şâhidlik ediyorsunuzdur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. Sonra siz o kimselersiniz ki, birbirinizi öldürüyorsunuz ve içinizden bir kısmını yurtlarından çıkarıyor da aleyhlerinde günah, düşmanlık ve haksızlıkla biribirinize yardım edip bileşiyorsunuz. (Bununla beraber) onlar size esir olarak gelecek olurlarsa fidyeleşir, (kurtuluş akçesi alıp verirsiniz). Halbuki onların (yurtlarından) çıkarılması size haram kılınmıştır. Yoksa Kitab’ın bir kısmına inanıyor, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz ? Sizden böyle yapanların cezası, ancak dünyada rüsvaylıktır; kıyamet gününde de en şiddetli azaba döndürülüp uğratılmaktadır. Allah yapageldiğiniz şeylerden habersiz değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. İşte onlar dünya hayatını âhirete karşılık satın alan kimselerdir. Bunun için azâb onlardan hafifletilmez ve onlar yardım da olunmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. And olsun ki, Musa’ya o kitabı verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da beyyineler (açık belgeler ve mu’cizeler) verdik ve O’ nu Ruhu’l-Kuds (Melek Cebrail) ile de destekledik. (Bütün bu peygamberler aynı esas ve çoğu aynı şeriat üzerine birbirini takip edip İsrail oğullarına gönderildiği halde) Size (Ey Yahudiler!) Ne kadar peygamber, nefslerinizin hoşlanmayacağı bir buyrukla geldiyse, büyüklük tasladınız. Öyle ki, bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz (ve öldürmeye devam etmek istiyorsunuz!). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. (Yahudiler) «Kalblerimiz kılıflıdır» (artık hiçbir şey te’sir etmez veya kalblerimiz ilim ve İrfanla doludur, başka şeye ihtiyacımız yoktur) dediler. Öyle değil, (siz o sözü bırakın). Allah küfürleri sebebiyle onlara lanet etti. Böyle olunca da pek azı imân ederler.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. Allah katından onlara, yanlarındaki kitab (Tevrat)ı tasdîk eden (yanlışlarını düzeltip semavî olduğunu bildiren) bir kitab (Kur’ân) gelince, ki daha önce inkâr edenlere karşı böyle bir fetih (yardım kapısının açılmasını) istiyorlardı (Tevrat’da vasfını görüp) tanıdıkları şey (Kur’ân ve Hz. Muhammed A.S.) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. O sebeple Allah’ın laneti inkâr edenler üzerinedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. Onlar Allah’ın kendi kullarından dilediği kimselere fazl-u kereminden indirdiği (âyetleri) haset ve azgınlık ile kıskanarak Allah’ın indirdiğini inkâr etmekle kendilerini ne kötü şey karşılığında (yok pahasına) sattılar da gazab üstüne gazaba uğradılar!. Kâfirler için ezici, horlayıcı bir azâb vardır.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. Onlara: Allah’ın (rahmet olarak) indirdiğine (Kur’ân’a) inanın, denildiği zaman, «Biz, bize indirilene (Tevrat’a) inanırız» derler ve ondan başkasını inkâr ederler. Halbuki (Kur’ân) onların yanındakini (Tevrat’ı) tasdîk eden hak (bir kitab)dır. De ki: Eğer (cidden) mü’minler iseniz bundan önce neden Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz ?. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. (Nerede Tevrat’a bağlılık ve imânınız ?) And olsun ki, Musa size apaçık mu’cizeler, belgeler getirdi de sonra onun ardından buzağıyı (tanrı) edindiniz; zâlim olduğunuz halde (bu gibi küfrü gerektiren yola girdiniz.) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. (Ve nerede sözünüzün doğruluğu ki) bir vakit sizden söz almıştık : Tûr’u üzerinde yükseltip size verdiğimiz (Tevrat)ı sıkı tutun, (buyruklarımızı iyice) dinleyin, demiştik. (Ama) onlar (yani atalarınız), «Dinledik ve karşı geldik» demişlerdi. Küfürleri sebebiyle buzağıya (tapma) sevgisi (içlerine) sindirilmişti. De ki: Eğer mü’minler (olduğunuzu İddia ediyor) iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. (Ey Peygamber!) De ki: Eğer âhiret yurdu Allah yanında başka insanlara değil de yalnız size mahsûssa, haydi ölümü temenni edin, doğru kişilerden iseniz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. Bunu, elleriyle işleyip önden gönderdikleri (fena amellerinden) dolayı asla temenni etmezler. Allah o zâlimleri hakkıyla bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. And olsun ki, onları (dünya) hayatına karşı diğer insanlardan ve (hattâ) Allah’a ortak koşanlardan daha düşkün ve hırslı bulursun! (O kadar ki) onlardan her biri kendisine bin yıl ömür verilmesini ister. Halbuki bu uzun ömür ile yaşama onu azâbdan uzaklaştırıcı değildir. Allah işleyegeldiğiniz şeyleri görüp bilendir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. De ki: Kim Cibril’e düşmansa (bilsin ki) o kendinden önceki kitapları tasdîk eden, inananlar için doğru yolu gösteren ve aynı zamanda müjde olan Kur’ân’ı Allah’ın izniyle Senin kalbine indirmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. Kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cibril’e ve Mikâil’e düşmansa, (bilsin ki) Allah da herhalde o kâfirlerin düşmanıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. (Ey Peygamber!) And olsun ki. Biz sana (dünya nizamını, toplum düzenini sağlayan, hakkı bütün açıklığıyla yansıtan) apaçık âyetler indirdik. Onları ancak yoldan çıkan sapıklar inkâr eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. Onlar (Yahudiler) ne kadar bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir kısmı onu bozup (peygamberlerin ve mürşitlerin yüzüne) atmadılar mı ? Zaten onların çoğu (ahde bağlı kalmaz ve) dosdoğru imân etmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. Onlara Allah katından yanlarındaki şeyi (Kitab’ı) tasdîk edici bir peygamber gelince, kendilerine kitab verilenlerden bir kısmı, sanki onu bilmiyorlarmış gibi. Allah’ın kitabını arkalarına attılar da. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. Şeytanların (o bozguncu kötü ruhluların Süleyman’ın mülkü hakkında uydurduklarına uydular. Halbuki Süleyman kâfir olmadı, fakat o şeytanlar (bozguncu ruha sahip olanlar) kâfir oldular da insanlara sihir öğretiyorlardı. B a b i l ’de melek (tabiatlı) Hârût ve Mârût üzerine (sihir ilmi ve benzeri) bir şey indirilmemişti. Zaten o ikisi, «Biz(im bilgimiz sizin için) bir fitne (imtihan)dır. Sakın (sihir ve büyü ilmini öğrenerek) kâfir olmayın!» demedikçe hiç bir kimseye (sihir) öğretmezlerdi. Fakat (sihir ve büyü meraklıları ve bunları geçim vasıtası yapanlar) o ikisinden, koca ile karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Halbuki Allah’ın izni olmadıkça onlar bir kimseye zarar verici olamazlar. (Çünkü her olay, Allah’ın kâinattaki câri kanunlarına göre meydana gelir). Ve onlar kendilerine zarar verecek, fayda sağlamıyacak şeyleri öğrenmeye devam ediyorlardı. And olsun ki, onu (sihri, ona ait bilgileri) satın alan kimsenin âhirette bir nasîbi olmadığını biliyorlardı. Onlar kendilerini nasıl da âdi, önemsiz şey karşılığında sattıklarını bir bilselerdi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. Ve eğer onlar (Yahudiler, Peygambere ve Kur’ân’a) İnanıp (sihir ve büyüden) sakınmış olsalardı, Allah katından (kendilerine verilecek) sevap daha hayırlı olurdu. Bunu bir bilselerdi!. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. Ey imân edenler! RÂİNÂ demeyin, UNZURNÂ deyin ve güzelce dinleyin. Kâfirler için elem verici bir azâb vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. Kitap ehlinden inkâra sapanlar da, Allah’a ortak koşanlar da Rabbinizden size bir iyilik indirilmesini istemezler. Allah ise rahmetini dilediğine tahsîs eder. Allah çok büyük lütuf ve iyilik sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. Herhangi bir âyeti nesheder (diğer bir âyetle hükmünü kaldırır) veya unutturursak, ondan daha hayırlısını ya da bir benzerini getiririz. Bilmez misin Allah’ın kudreti her şeye yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. Göklerin ve yerin mülkünün Allah’a ait olduğunu bilmez misin? Size de Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. Yoksa siz de daha önce Musa’dan sorulduğu gibi Peygamberinizi sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imânı küfürle değiştirirse, herhalde doğru yoldan sapmış olur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. Kitap ehlinden çoğu hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki hasedden dolayı sizi imânınızdan sonra küfre döndürmeyi çok arzu ederler. Allah’ın (bu husustaki) emri, hükmü gelinceye kadar (onları) bağışlayın ve (olgunluk gösterip) vazgeçin. Şüphesiz ki Allah’ in kudreti her şeye yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için önceden ne gibi bir hayr gönderirseniz Allah katında onu bulacaksınız; şüphesiz ki Allah işlediklerinizi çok iyi görüp bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 111. (Yahudilerle Hıristiyanlar) dediler ki: «Yahudi ve Hıristiyan olanlardan başkası elbette Cennet’e giremez.» Bu, onların kuruntularıdır. De ki: (Eğer bu iddianızda) doğru kimselerseniz haydi kesin bilgi veren delillerinizi getirin! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 112. Hayır, (nereden onu getirebilirler?) Kim Allah’ı görürcesine (bir duygu taşır da ibâdet ve günlük işlerinde) kendini Allah’a verip tam bir teslimiyet gösterirse, işte onun için Rabbi katında mükâfat vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 113. Yahudiler, «Hıristiyanlar kayde değer bir şey (hak bir din) üzere değillerdir,» dediler. Hıristiyanlar da, «Yahudiler kayde değer bir şey (hak bir din) üzere değillerdir,» dediler. Halbuki her iki taraf da kendilerine ait kitapları okurlar. Böylece bu hususta bilgisi olmayanlar da (takiîd yolunu seçerek) onların dediği gibi demeye başladılar. Allah kıyamet günü ayrılığa düştükleri hususta onlar arasında hükmedecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 114. Allah’ın mescidlerinde O’nun adının anılmasına (ya da namaz kılınıp ibâdet edilmesine) engel olup bunu yasaklayan ve onların yıkılıp viran hale gelmesine çalışanlardan daha zâlim kim (olabilir) ? Bunlar ancak mescidlere endişe ve korku içinde girebilirler. Dünyada rüsvaylık onlaradır, âhirette de büyük azâb onlar içindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 115. Doğu da Allah’ındır, batı da... Ne yana yönelirseniz Allah’ın vecdi (ilim ve kudreti, hoşnudluk ve sevabı) oradadır. Şüphesiz ki Allah(ın ilim ve kudreti) çok geniştir ve O her şeyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 116. Hem onlar (Yahudi ve Hıristiyanlar), Allah çocuk edindi, dediler. Allah (bu gibi beşerî sıfatlardan) münezzehtir. Bilâkis göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’na aittir, hepsi de O’na boyun eğip buyruğuna hazır vaziyettedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 117. (Allah) gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. O bir şeyi (yaratmayı) hükmedip yerine getirmek istedi mi, ona sadece «ol!» der, o da oluverir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 118. (Gerçeği) bilmeyenler, «Allah bizimle konuşsa ya..» Veya «bize bir âyet (mu’cize, açık belge) gelse ya..» derler. Bunlardan öncekiler de tıpkı bunların dedikleri gibi demişlerdi. Kalbleri ne kadar birbirine benzemiş! Hakikati bilip şüpheden kurtulanlara âyetlerimizi yeterince açıklamışızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 119. Şüphesiz ki Biz Seni bir müjdeci ve (sonucu felâket olacak yolun tehlikesini) haber verip uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Cehennemliklerden artık Sen mes’ul değilsin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 120. Ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar, onların dinine uymadıkça Senden asla hoşnud olmayacaklar. (Onlara) de ki: Herhalde (İslâm’ın ilettiği) yol, Allah’ın doğru yoludur. Sana gelen bunca ilimden sonra (bilfarz) onların heveslerine uyacak olursan, and olsun ki, artık Allah’tan Senin için ne hakiki bir dost, ne de gerçek bir yardımcı vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 121. Kendilerine kitap verdiklerimizden bilgili ve yetkili) kimseler önce onu gerçek mânada (anlayarak) gönüllerine indirerek okurlar. İşte onlar, buna imân ederler. Her kim de onu inkâr ederse, onlar da zarara uğrayanların kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 122. Ey İsrail oğulları! Size iyilik ve ihsanda bulunduğum (bunca) nimetlerimi ve sizi (bir zamanlar diğer) milletlere karşı üstün tuttuğumu hatırlayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 123. Ve sakının o günden ki, kimse kimseden yana bir şey ödeyemez, kimseden fidye (kurtuluş akçesi) kabul olunmaz ve kimseye de (Allah’ın izni olmaksızın) şefaat fayda vermez, onlar yardım da olunmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 124. Ve hatırlayın o zamanı ki, Rabbi, İbrahim’i birtakım kelimelerle denemiş, o da onları tamamlayıp yerine getirince, (Allah) ona : «Seni insanlara imam (bir rehber, bir önder) yapacağım» demişti. İbrahim : «Benim neslimden de...» deyince, Allah : «Benim ahdim (imamet ve önderlik rahmetim) zâlimlere erişmez,» buyurmuştu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 125. Ve hani biz Beytullah’ı insanlara dönüp varılacak toplantı, sevap ve emniyet yeri kılmıştık. Siz de İbrahim’in makamından bir namazgah edinin! Ve Biz İbrahim’le İsmail’e: «Evimi tavaf edenler, ibâdete kapananlar, rükû ve secde edenler için tertemiz tutun,» diye vahyettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 126. O vakit İbrahim, «Rabbim! Burayı emîn bir belde eyle, burada oturanları, (onlardan) Allah’a ve âhiret gününe inananları türlü meyvelerle (gıdalarla) rızıklandır» demişti de Allah, «Küfre sapanları da (yaşadıkları) az bir süre yararlandırırım da sonra onları Cehennem azâbıyla (karşı karşıya kalma) zorunda bırakırım. Varılacak yer ne fenadır!» buyurmuştu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 127. Hani İbrahim, Beyt-i Şerifin temellerini yükseltiyordu da İsmail ile birlikte (şöyle duâ ediyorlardı): «Ey Rabbimiz! Bunu kabul buyur bizden, şüphesiz ki daima İşiten, hakkıyla bilen ancak Sensin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 128. Ey Rabbimiz! İkimizi Müslüman olarak Sana boyun eğmekte sabit kıl, soyumuzdan da yalnız Sana teslimiyet gösterip boyun eğen bir ümmet meydana getir. Bize hac ibâdetimizi göster. Tevbelerimizi de kabul buyur. Şüphesiz ki tevbeyi en çok kabul eden, en çok merhametli olan Sensin Sen!. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 129. Ey Rabbimiz! Onlara kendilerinden bir peygamber gönder ki. üzerlerine Senin âyetlerini okusun, kendilerine kitabı ve hikmeti öğretsin, onları (her türlü şirk ve isyandan) temizlesin. Şüphesiz ki Sen çok üstün çok güçlü ve yegâne hikmet sahibisin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 130. İbrahim’in dininden ve açmış olduğu (yüksek ahlâk ve sağlam sünnet) yolundan, kendini bilmeyen beyinsizden başka kim yüzçevirir? And olsun ki. Biz onu dünyada (peygamberlik ve önderlik görevi için) seçip beğendik, âhirette de herhalde O, (kurtuluşa erişen) iyi-yararlı kişilerdendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 131. Ve hani Rabbin ona: «Teslimiyette devam et!» deyince, o da, «âlemlerin Rabbine teslim olup (boyun eğdim)» demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 132. Bunu (dini ve teslimiyeti) İbrahim kendi oğullarına tavsiye etti. Yâkub da tavsiyede bulunarak (dedi ki): «Oğullarım! Allah bu dini sizin için beğenip seçmiştir. Artık siz de ancak müslüman olarak (Hakk’a gönülden bağlanıp boyun eğerek) can verin.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 133. Yoksa (ey Yahudiler ve ey Hıristiyanlar!) Yâkub’a ölüm hazır olunca siz orada bulunuyor muydunuz ? Hani Yâkub (o sırada) oğullarına : «Benden sonra neye ibâdet edeceksiniz ?» demişti de, onlar da, «Senin Tanrına, babaların İbrahim, İsmail ve İshâk’ın tek olan Tanrısına ibâdet edeceğiz; biz ancak O’na teslim olmuşuzdur» diye cevap vermişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 134. O bir ümmetdi ki gelip geçti. Onların kazandığı kendilerine, sizin kazandığınız da size aittir. Onların işlediklerinden sorulacak değilsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 135. (Onların bunca yanlış ve o nisbette sapık tutumları yetmiyormuş gibi bir de) «Yahudi veya Hıristiyan olun ki doğru yolu bulaşınız» dediler. De ki: Hayır, (herhalde bir dine uymam gerekiyorsa) Hakk’a dosdoğru yönelmiş bulunan İbrahim’in dinine uyarız. O hiç bir zaman Allah’a eş-ortak koşanlardan olmadı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 136. Deyiniz ki, biz Allah’a ve bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshâk’a, Yâkub’a ve Esbat’a (Yâkub Peygamberin veya İsrail’in torunlarına) indirilene ; Musa ve İsa’ya ve (diğer) peygamberlere Rableri tarafından verilen (sahife, kitap ve vahy)e imân ettik. Onlardan hiç birini diğerinden farklı tutmayız. Biz ancak Allah’a boyun eğen Müslümanlardanız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 137. Eğer onlar (Yahudiler ve Hıristiyanlar) sizin imân ettiğiniz gibi imân ederlerse herhalde doğru yolu bulurlar. Yok eğer yüzçevirecek olurlarsa, ancak ayrı (bir yola) düşmüş olurlar. Bu takdirde de Allah onlara karşı Sana yeter ve O, gereği gibi işiten ve bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 138. Allah’ın (değişmiyen) boyasına gerekli olun! Boya cihetlyle Allah’tan daha güzel kim ? Biz ancak O’na ibâdet ederiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 139. De ki: Allah hakkında bizimle tartışıp çekişiyor musunuz? Halbuki O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimizin (karşılığı) bize aittir, sizin işlediklerinizin (karşılığı) size aittir. Biz ancak O’na içten gelen katıksız bir ciddiyet ve samimiyetle bağlanmışızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 140. Yoksa siz İbrahim’in, İsmail’ İn, İshâk’ın, Yâkub ve Esbat (Onun torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz ?! De ki: Sizler mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı ? Allah tarafından yanındaki bir şehadeti bilerek saklayandan daha zâlim kim olabilir? Allah sizin yapageldikleriniz şeylerden hiç de gafil değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 141. Onlar birer ümmetdi ki gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinedir; sizin de kazandıklarınız sizedir. Onların yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 142. İnsanlardan kendini bilmeyen beyinsizler, «Müslümanları bulundukları kıbleden çeviren nedir ?» diyecekler. De ki: «Doğu da Allah’ındır, Batı da Allah’ındır. O, kimi dilerse doğru yola iletir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 143. Ve işte böylece sizi (ifratla tefrit arasında) vasat bir ümmet kıldık ki, bütün insanlara karşı âdâlet örnekleri, hak şahitleri olasınız. Peygamber de size hakkıyla şâhid olsun. Üstünde durduğun (arzu edip istediğin Beytullah’ı) kıble yapışımız da sırf Peygamber’e uyanları, gerisi gerisine döneceklerden bilip ayırd etmemiz içindir. Her ne kadar bu, Allah’ın doğru yola ilettiklerinden başkasına ağır gelirse de (böyledir). Allah imânınızı zayedip boşa çıkaracak değildir. Herhalde Allah, insanlara şefkatla yaklaşıp çokça rahmet edendir ; aynı zamanda O çok merhametlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 144. Şüphesiz ki Biz, yüzünü (ilâhî buyruğu bekleyerek) göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Artık Seni —and olsun ki— hoşnud olacağın bir kıbleye döndürüyoruz: (Bundan böyle namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de (ey mü’ minler!) nerede bulunursanız (namazda) yüzünüzü oraya doğru çevirin. Kendilerine kitap verilenler bunun Rab’lerinden gelme bir hak olduğunu pek iyi bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 145. And olsun ki, kendilerine kitap verilenlere her türlü âyet (delil, belge, kanıt)ı getirsen yine de Senin kıblene uymazlar. (Elbetteki) Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onların kimi kiminin (Yahudiler, Hıristiyanların, Hıristiyanlar da Yahudilerin) kıblesine zaten uyacak değillerdir. And olsun ki. Sana gelen bunca ilimden sonra kalkar da (farzedelim) onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, şüphesiz ki o zaman Sen de zâlimlerden olursun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 146. Kendilerine kitap verdiklerimiz (Yahudiler ile Hıristiyanlar) O’nu (son peygamberi) öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Bununla beraber onlardan bir kısmı bilip durdukları halde hakkı gizlerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 147. Hak dâima Rabbin katındandır. Artık şüpheye düşenlerden olma sakın!. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 148. Her milletin bir yönü, yolu ve yöntemi vardır ki ona doğru yönelir. Siz ise (ey Muhammed ümmeti!) hayırlara yönelip (bu hususta) birbirinizle yarışın. Nerede olursanız olun Allah hepinizi toplayıp bir araya getirecektir. Şüphesiz ki Allah’ın her şeye kudreti yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 149. Her nerede (yola) çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i Harâm’a çevir. Şüphesiz ki bu, Rabbin tarafından (verilen) hak (bir emir)dir. Allah yapacaklarınızdan habersiz değildir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 150. (Evet, Peygamberim!) Nereden çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de (ey mü’minler!) nerede olursanız olun, yüzünüzü (namazda) o tarafa doğru döndürün; tâ ki insanlar için aleyhinize bir hüccet kalmasın; ancak içlerinden zulmedenler hâriç. Siz artık onlardan korkmayın. Benden korkun; hem size olan nimetimi tamamlayayım; ola ki doğru yolu bulursunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 151. Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik, sizi (ruhunuzun yüceliğiyle ters düşen, insanlığınızın ölçüsünü zedeleyen, ebedî mutluluğunuza engel olan her kötü şeyden) temizler; size kitap ve hikmeti öğretir; size bilmediğiniz şeyleri öğretip belletir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 152. O halde anın Beni, anayım sizi; şükredin Bana ve sakın nankörlük etmeyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 153. Ey imân edenler! Sabır ve namaz ile (Hak’tan) yardım isteyin. Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 154. (Sabredip de) Allah yolunda öldürülenler için «ölüler» demeyin ; bilakis onlar dirilerdir, ama siz farkında değilsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 155. And olsun ki, sizi biraz korku, biraz açlık ile, biraz da maldan, candan ve ürünlerden noksanlık vermekle deneriz. Artık sabredenleri müjdele.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 156. Onlar ki kendilerine bir musibet dokunduğu zaman «Biz Allah’a aidiz ve sonunda O’na döndürüleceğiz» derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 157. İşte onlar (o sabredip Allah’a bağlılık ve teslimiyet gösterenler var ya) onlara, Rab’larından bol mağfiretler ve rahmet vardır. Doğru yola erişenler de onlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 158. Şüphesiz ki, S a f â ile M e r v e Allah’ın (ibâdet yerleri olarak gösterdiği) alâmetlerdendir. Artık kim Beyt’i (Kabe’yi) hacceder veya umre (niyetiyle) ziyaret ederse, bu ikisini tavaf etmesinde bir sakınca yoktur. Her kim de gönülden (kendisine vâcib olmadığı halde) bir hayr ve iyilik işlerse, şüphesiz ki Allah (onu mükâfatlandırarak) şükrün karşılığını verendir ve O her şeyi bilendir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 159. (159-160) Şüphesiz ki, indirdiğimiz o açık belgeleri ve doğru yolu, Kitab’da insanlara açıkladıktan sonra gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah lanet eder, hem lânetçiler lanet eder. Ancak tevbe edip kendini düzeltenler ve hakkı açıklayıp ortaya koyanlar bu lanetin dışında kalır, işte Ben onların tevbesini kabul ederim. (Çünkü) tevbeleri çokça kabul eden, geniş rahmette bulunan ancak Benim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 160. (159-160) Şüphesiz ki, indirdiğimiz o açık belgeleri ve doğru yolu, Kitab’da insanlara açıkladıktan sonra gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah lanet eder, hem lânetçiler lanet eder. Ancak tevbe edip kendini düzeltenler ve hakkı açıklayıp ortaya koyanlar bu lanetin dışında kalır, işte Ben onların tevbesini kabul ederim. (Çünkü) tevbeleri çokça kabul eden, geniş rahmette bulunan ancak Benim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 161. (Hakkı, doğruyu) inkâr edip de inkarcı oldukları halde ölenler var ya, işte Allah’ın, meleklerin ve insanların hepsinin laneti onlaradır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 162. Lanette devamlı kalıcılardır ; azâb onlardan hafifletilmez ve (bir ân olsun) azâbdan geri bırakılıp bekletilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 163. Tanrınız tek bir tanrıdır. O’ndan başka tanrı yoktur. O’nun merhameti çoktur, rahmeti sonsuzdur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 164. Şüphesiz ki, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yarar sağlayan şeylerle denizde akıp giden gemilerde; Allah’ın gökten indirip, öldükten sonra yeri dirilttiği suda ve her canlıyı orada serpiştirip yaymasında, gökle yer arasında göreve hazır bekleyen rüzgârların ve bulutların değiştirilip döndürülmesinde, aklını kullanan bir topluluk için nice belgeler ve deliller vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 165. İnsanlardan bir kısmı Allah’ tan başkasını (O’na) denk ve ortak edinirler de Allah’ı sever gibi onları severler. İmân edenlerin ise Allah’ı sevmesi çok daha köklü ve devamlıdır. O zulmedip kendilerine yazık edenler azabı görecekleri zaman bütün kuvvet ve kudretin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın çok şiddetli azâb edici bulunduğunu bir bilselerdi!. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 166. (166-167) O zaman uyulanlar azabı görünce kendilerine uyanlardan uzaklaşırlar ve aralarındaki bütün bağlar kopuverir. Onlara uyanlar ise, «Ah! bir daha bizim için dünyaya dönüş olsaydı, bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık» derler. Böylece Allah onlara yaptıklarını hasret ve pişmanlıklar olarak gösterecektir ve onlar ateşten çıkacak da değillerdir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 167. (166-167) O zaman uyulanlar azabı görünce kendilerine uyanlardan uzaklaşırlar ve aralarındaki bütün bağlar kopuverir. Onlara uyanlar ise, «Ah! bir daha bizim için dünyaya dönüş olsaydı, bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık» derler. Böylece Allah onlara yaptıklarını hasret ve pişmanlıklar olarak gösterecektir ve onlar ateşten çıkacak da değillerdir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 168. Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerden helâl ve temiz olarak yeyin ; şeytanın adımlarına uymayın (ona adım uydurmayın). Çünkü o size apaçık bir düşmandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 169. O ancak size kötülüğü, hayâsızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 170. Onlara, «Allah’ın indirdiğine uyun» denilince, «hayır biz baba ve dedelerimizi üzerinde bulduğumuz şeye uyarız» derler. Ya baba ve dedeleri bir şey akledememiş ve doğru yolu bulamamışlarsa ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 171. İnkâra sapıp küfür üzere kalanların durumu, bağırıp çağırmaktan başka bir şey işitmeyen (ve tıpkı davarlara seslenen çoban) gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler ; bu yüzden akledip anlayamazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 172. Ey imân edenler! Sizi rızıklandığımız şeylerin iyi ve temiz olanından yeyin. Eğer yalnız Allah’a tapıp kulluk ediyorsanız O’na şükredin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 173. O, ancak size ölüyü (ölü hayvan etini), kanı, domuz etini; bir de Allah’dan başkası adına boğazlanan hayvanı haram kılmıştır. Ama (açlıktan) darda kalana, (başkasının hakkına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak şartiyle) günah yoktur. Şüphesiz ki, Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 174. Şüphesiz ki Allah’ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip onu az bir değere değiştirenler yok mu, işte onlar karınlarında ateşten başka bir şey yemezler. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz, onları temize çıkarmaz (ayıp ve günahlardan temizlemez); onlara elem verici bir azâb vardır.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 175. İşte onlardır ki doğru yolun karşılığında sapıklığı, günahlardan arınıp temizlenme yerine azabı satın almışlardır. Bunlar ateşe karşı ne de sabırlıdırlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 176. Bu azâb, Allah’ın Kitabını hak olarak indirmesindendir. Kitap hakkında ayrılığa düşenler, elbetteki uzak bir ayrılık (derin bir çıkmaz) içindedirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 177. Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz (hakikî imânı yansıtan) iyilik ve erdemlik değildir. Ama (gerçek) iyilik ve erdemlik: Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inananların, malı —ona olan sevgisiyle— yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere, köle ve esirleri kurtarmaya harcayanların, namaz kılan ve zekât verenlerin; andlaşıp anlaştıkları zaman verdikleri sözü yerine getirenlerin; zorda, darda ve savaşın kızıştığında sabredenlerin (bu. durumları ve imânlaradır. İşte bunlardır doğru olanlar ve bunlardır korunup sakınanlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 178. Ey imân edenler! Öldürülenler hakkında size kısas (eşit şekilde karşılık = misilleme) farz kılındı : Hürre hür, köleye köle, dişiye dişi... Bununla beraber kim (öldürülenin) kardeşinden az da olsa bağışlanırsa (kısas düşer); kendisine örfe uymak ve bağışlayana diyeti güzellikle ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azâb vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 179. Hem kısasta, ey akıl sahipleri sizin için hayat vardır. Ola ki (Allah’tan korkup) sakınırsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 180. Birinize ölüm geldiğinde, bir hayr (çokça mal) bırakacaksa, ana - babaya, yakınlara uygun ve meşru’ bir biçimde vasiyette bulunması, —Allah’tan korkup kötülüklerden sakınanlara yerine getirilmesi bir hak olmak üzere— size farz kılındı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 181. Artık vasiyyeti İşittikten sonra onu kim değiştirirse, günah ve vebalı değiştirenler üzerinedir. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 182. Kim de vasiyyet edenin hatâya düşüp haksızlığa kayacağından veya günaha gireceğinden endişe eder de ilgililerin arasını düzeltirse, ona hiç bir günah yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 183. Ey imân edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günlerde farz kılındı. Ola ki korunup sakınırsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 184. Sizden kim hasta ya da yolculuk halinde bulunursa, (tutamadığı) günler sayısınca diğer günlerde tutar. (Fazla yaşlılıktan veya iyileşmesi umulmayan bir hastalıktan dolayı) oruç tutmaya güç getiremiyenlere bir yoksulu (sabah-akşam) doyuracak fidye gerekir. Kim de gönülden (fidyeyi artırıp) hayr yaparsa, bu onun için daha iyidir. Bununla beraber oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 185. (O Ramazan ayı ki) içinde Kur’ân, insanlara doğru yolu gösterici ve doğru yolun, hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden ayırıcı belgeleri olarak indirildi. Artık sizden kim bu cıy’a hazır olursa, oruç tutsun. Kim de hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde (kaza etsin). Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. (Bu kolaylığı) sayıyı tamamlamanız ve size yol gösterip başarılı kıldığı için O’nu ululamanız içindir. Ola ki şükredersiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 186. Kullarım sana benden sorarlarsa, şüphesiz ki Ben (onlara çok) yakınım. Bana duâ edince, duâ edenin dileğini kabul ederim. O halde onlar da benim davetime gelsinler ve bana inansınlar (imânlarında devamlılık göstersinler) ki doğruya erişmiş, saadete kavuşmuş olsunlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 187. (Ramazan’da) Oruç (tuttuğunuz günlerin) gecesi kadınlarınıza cinsel yaklaşmada bulunmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah kendinize olan güveni kötüye kullanacağınızı biliyordu. (Bu hususta) tevbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Artık (geceleri) onlara yaklaşın ve Allah’ın size yazıp takdir ettiğini dileyin. Fecirde beyaz iplik siyah iplikten size seçilinceye (gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıp ayrılıncaya) kadar yeyin, için. Sonra da orucu geceye kadar tamamlayın. Mescidlerde itikatta bulunduğunuzda kadınlarınıza (geceleri de) cinsel yaklaşmada bulunmayın. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır; sakın yaklaşmayın. İşte Allah âyetlerini böylece insanlara açıklıyor. Ola ki sakınırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 188. Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin ; insanların mallarından bir kısmını bile bile günah işleyerek yemeniz için onu hâkimlere (rüşvet yolu) aktarmayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 189. Sana hilâllerden soruyorlar, de ki: O, insanların yararına ve bir de Hacc için vakit ölçüleridir. İyilik ve ibâdet, evlere arkalarından gelmeniz (girmeniz) değildir, fakat gerçek iyilik, kötülüklerden sakınıp korunan kimsenin (bu ölçü ve anlamda olan) iyiliğidir. Ve artık evlere kapılarından girin. Allah’tan korkup O’nunla korunun ki, kurtuluşa eresiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 190. Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın. Aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 191. Size savaş açanları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. Fitne adam öldürmekten daha kötüdür. (Yalnız) Mescid-i Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın; ama orada sizi öldürmeye kalkışırlarsa, siz de onları öldürün. İnkarcıların cezası işte böyledir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 192. Eğer inkârdan (ya da savaştan) vazgeçerlerse, şüphesiz ki, Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 193. Fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah’a ait oluncaya kadar onlarla savaşın; vazgeçerlerse artık düşmanlık ancak zâlimlere karşıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 194. Hürmetli ay hürmetli ay’a karşılıktır. Hürmetler birbirine denktir. O halde kim size saldırırsa siz de ona —size saldırdığının misliyle— saldırın. Bir de (bu hususta da) Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah kötülüklerden kaçınıp kendisinden korkanlarla beraberdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 195. Allah yolunda (mallarınızı belli bir ölçüye göre) harcayın; kendi elinizle (kendinizi) tehlikeye atmayın ve (özellikle) iyilikte bulunun, (işlerinizi) iyi yararlı ölçü ve anlamda yapın ; çünkü Allah şüphesiz ki iyilikte bulunanları, iyi yararlı iş yapanları sever. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 196. Hacc ve Umre’yi Allah için tamamlayın. Bundan alıkonursanız, o zaman kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden hasta olan veya başında bir eziyet ve rahatsızlığı bulunan kimseye (Kurban yerine varmadan tıraş olursa, bunun için) oruç ya da sadaka ya da kurbanlardan bir fidye (kurtuluş akçesi) vâcib olur. Güven içinde olursanız, her kim Hacc’a kadar Umre’den yararlanmak isterse, ona da kurbandan kolay geleni kesmek gerekir. Bunu bulamayan kimseye ise, üç gün Hacc’da, yedi de evinize döndüğünüzde oruç tutmak gerekir ki, bunlar tam on gündür. Bu, ailesi (evi ve çocukları) Mescid-i Harâm’da olmayanlar içindir. Allah’tan korkup kötülüklerden sakının ve bilin ki, Allah’ın cezası şiddetlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 197. Hacc bilinen aylardır (Şevval, Zilka’de, Zilhicce); kim o aylarda hacc’ı (ihrama girerek, sesini telbiye ile = Lebbeyk nidasıyla yükseltip) kendine farz ederse, artık ne cinsî yaklaşma ve benzeri davranışlar, ne şer’î sınırı aşma, ne sövüşme tartışma, ne de sürtüşme ve kavga vardır. Hayırdan ne işlerseniz Allah onu bilir. Azık edinin. Doğrusu azığın hayırlısı takva (Allah’tan saygı ile korkup kötülüklerden sakınmak)dır. Ve (ancak) Benden korkun ey akıl sahipleri! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 198. Rabbinizden (ticaret amacıyla) kâr ve yarar istemenizde size bir günah yoktur. Arafat’tan akıp geldiğinizde Meş’ar-i Haram yanında Allah’ı anın. O sizi nasıl doğruya eriştirdiyse siz de O’nu öylece anın ; her ne kadar bundan önce sapık kimselerdendiniz (ama şimdi doğru yola eriştirildiniz). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 199. Sonra insanların akıp geldiği yerden (İslâm birliğini, ’ Tevhîd İnancı’nın derin anlam ve hikmetini düşünerek) akıp gelin ve Allah’tan günahlarınızın bağışlanmasını dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayan ve cok merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 200. Hacc ile ilgili ibâdetinizi yerine getirince babalarınızı andığınız gibi ya da daha güçlü ve içli bir anışla Allah’ı anın.. İnsanlardan kimi, «Rabbimiz! bize Dünya’da ver» der. Artık onun için Âhiret’te bir nasîp yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 201. Kimi de, «Rabbimiz! bize Dünya’da da iyilik ve güzellik ver, Âhiret’te de iyilik ve güzellik ver ve bizi Cehennem ateşinden koru» der. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 202. İşte bunlara kazandıklarından nasîp var. Allah ise hesabı çabuk görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 203. Ve sayılı günlerde Allah’ı anın.. Kim iki günde (Minâ’dan ayrılmak için) acele ederse, ona hiçbir günah yoktur. Kim de geri kalırsa, ona da hiçbir günah yoktur. (Tabii bu) Allah’tan korkup günahlardan sakınan içindir. Artık Allah’tan korkun ve bilin ki herhalde siz O’na haşrolunacaksınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 204. İnsanlardan öylesi var ki, dünya hayatı hakkındaki sözü beğenmene yol açar ve kalbinde olana Allah’ı şahit tutar. Halbuki o (din) düşmanlığı güdenlerin en azılısıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 205. İş başına geçince de yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli yok etmeye çalışır. Allah bozguncuları hiç sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 206. Ona, Allah’tan kork, denilince onur ve gururu tutar da kendisini günaha iter. Artık ona Cehennem yeter; orası ne kötü yataktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 207. İnsanlardan öylesi de var ki, Allah’ın hoşnutluğunu dileyerek canını feda eder. Allah ise kullarına çok şefkatli ve çok merhametlidir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 208. Ey imân edenler! Hep birden (Allah’a itaat ve O’na kul olmanın derin anlam ve hikmetini anlayarak) sulh ve selâmete girin.. Şeytanın adımlarına uymayın. Şüphesiz ki o, sizin apaçık düşmanınızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 209. Size bunca belgeler geldikten sonra kayarsanız, biliniz ki, Allah çok üstün ve çok güçlüdür; yegâne hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 210. Onlar Allah’ın buluttan gölgelikler içinde meleklerle gelivermesini ve işin hemen bitiriverilmesini mi bekliyorlar ? (Halbuki) işler (eninde sonunda) ancak Allah’a döndürülür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 211. Sor İsrail oğullarına, onlara nice nice açık belge verdik. Kendisine Allah’ın nimeti geldikten sonra kim onu değiştirirse, şüphesiz ki Allah’ın azabı pek şiddetlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 212. İnkarcılara dünya hayatı pek süslendi. İnananlarla alay ediyorlar. Oysa Allah’tan korkup günah ve kötülüklerden sakınanlar Kıyamet günü onların (birçok derecelerle) üstündedir. Allah dilediğine (nimetler kapısını açıp) hesapsız rızık verir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 213. İnsanlar tek bir ümmet idi. (Düşünce ve inanç ayrılıklarına düştükleri için) Allah, peygamberleri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi ; insanların ayrılığa düştükleri konularda, aralarında hüküm vermek için beraberlerinde hak kitaplar indirdi. Ancak ne var ki kitap verilenler kendilerine açık belgeler geldikten sonra aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Bu nedenle Allah kendi izniyle inananları (diğerlerinin) ayrılığa düştükleri hak ve hakikate eriştirdi. Allah dilediği kimseyi doğru yola ulaştırır.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 214. Yoksa siz, kendinizden önce gelenlerin benzer durumu başınıza gelmeden Cennet’e gireceğinizi mi sandınız ?! Onlara ezici üzücü sıkıntı ve zorluklar gelip dokundu da sarsıldıkça sarsıldılar, o kadar ki Peygamber ve Onunla beraber olan inanmışlar: «Allah’ın yardımı ne zaman ?!» diyecek duruma gelmişlerdi. Haberiniz olsun ki, Allah’ın yardımı elbette yakındır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 215. Sana neyi harcayacaklarını soruyorlar, de ki: Hayırdan sarfedeceğiniz, ana baba, en yakınlar, yetimler, düşkünler ve yolda kalmışlar içindir. Hayırdan ne işlerseniz, şüphesiz ki Allah onu bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 216. Savaş (insanî duygularınızın gelişmesinden ve ilâhî rahmeti yansıtan bir ümmet olmanızdan dolayı), hoşlanmadığınız halde, size farz kılındı. Umulur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olabilir; sevip hoşlandığınız bir şey de sizin için şerr olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 217. Sana hürmetli ay (Receb) den ondaki savaştan soruyorlar, de ki: Hürmetli ay’da savaş büyük bir günahtır. (Ama) Allah yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek ve Mescid-i Harâm’a girmelerine engel olmak, halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne adam öldürmekten daha büyük (bir suç ve günah)tır. Onlar (Allah ve Peygamberini inkâr edenler, İslâm’ı din olarak kabul etmeyenler) güçleri yetse sizi dininizden döndürünceye kadar durmadan savaşırlar. Sizden kim dininden döner de kâfir olduğu halde ölürse, artık böylelerinin amelleri Dünya’da da, Âhiret’te de boşa gitmiştir ve işte cehennemlikler ve orada devamlı kalıcılar bunlardır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 218. Şüphesiz ki, imân edenler, Allah yolunda yurdunu terkedip bütün güçleriyle Allah yolunda savaşanlar yok mu, işte onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah ise çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 219. Sana hamr (alkollü içki)" den ve kumardan soruyorlar. De ki: İkisinde de hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) faydalar vardır; ama günahları (ve zararları) yararlarından daha büyüktür. Ve Sana (Allah için, O’nun yolunda) neyi harcayacaklarını soruyorlar; de ki: Artanı... Böylece Allah (Dünya ve Âhiret hakkında) düşünesiniz diye size âyetlerini açıklıyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 220. Hem sana yetimlerden soruyorlar, de ki: Onlardan yana işleri düzeltmek (onların yararına hayırlı teşebbüslerde bulunmak) daha hayırlıdır. Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, artık onlar kardeşlerinizdir. Allah (işlerini düzenleyip yetimleri yetiştirmeyi, faydalı birer insan yapmayı) bozanı düzeltenden ayırd edip bilir. Allah dileseydi sizi (bu hususta daha ağır bir sorumluluk altına sokup) sıkıntıya uğratabilirdi. Şüphesiz ki, Allah yegâne üstün ve sonsuz hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 221. Allah’a ortak koşup inkâr içinde bulunan kadınlarla —imân edinceye kadar— evlenmeyin. İnanan bir câriye, Allah’a ortak koşan bir kadından —bu sizi imrendirse bile— herhalde hayırlıdır. Allah’a ortak koşup inkâr içinde bulunan erkeklerle —imân edinceye kadar— Müslüman kadınları evlendirmeyin. Herhalde inanan bir köle —sizin hoşunuza gitse bile— Allah’a ortak koşan (hür) bir adamdan hayırlıdır. İşte onlar (sizi) ateşe çağırırlar. Allah ise kendi izniyle Cennet’e ve mağfirete (günahları temizleyip bağışlanmaya) çağırır da âyetlerini, ibret ve öğüt alsınlar diye insanlara (böylece) açıklar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 222. Sana kadınların ay hâlinden de soruyorlar, de ki: O bir ezâ (kadını sıkıcı, erkeği tiksindirici, fakat kadın için yararlı) bir şeydir. Bu sebeple ay hâlinde iken kadınlardan uzak durun ; temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri zaman Allah’ın size emrettiği yerden (üreme organından) onlara yaklaşın. Şüphesiz ki Allah çokça tevbe edenleri ve iyice temizlenenleri sever. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 223. Kadınlarınız sizin (ürün veren, insan yetiştiren) tarlanızdır; tarlanıza nasıl (ve ne zaman) isterseniz geliniz. Bir de kendiniz için önceden (güzel ve yararlı) amelleri sunun; Allah’tan korkun; O’na elbette kavuşacağınızı bilin. Ve Sen, inananları müjdele! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 224. İyilik etmeniz, Allah’tan korkup günah ve kötülükden sakınmanız ve insanların arasını düzeltmeniz için Allah’ı yeminlerinizle engel yapmayın. Allah işiten ve bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 225. Allah sizi, bilmeyerek rasgele yaptığınız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz. Ama kalblerinizin kasdettiği yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 226. Kadınlarına cinsî yaklaşmada bulunmamaya yemin edenlere dört ay beklemek gerekir. Şayet erkekler (bu süre bitmeden keffaret verip karılarına) dönerlerse, şüphesiz ki, Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 227. Yok eğer boşamaya azmederlerse, (o takdirde boşayabilirler.) Şüphesiz ki Allah her şeyi işiten ve bilendir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 228. Boşanan kadınlar kendi kendilerine üç ay hali (ya da ay halinden üç temizlenme) beklerler. Allah’ın onların dölyatağında yarattığını gizlemeleri kendilerine helâl olmaz ; Allah’a ve Âhiret gününe inanıyorlarsa bunu gizlemezler. Kocaları barışmak, arayı düzeltmek istiyorlarsa, belirlenen bekleme süresi (iddet) içinde eşlerini geri almaya daha haklıdırlar. Kadınların erkekler üzerinde, erkeklerin de kadınlar üzerinde örfe uygun denk hakları vardır. Ne var ki erkeklerin onlar üzerinde bir üstün derecesi mevcuttur. Allah elbette çok üstündür, çok güçlüdür ve hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 229. Boşama iki keredir. (Ondan sonra kadını) ya örfe uygun tutmak, ya da kendisine iyilikte bulunarak salıvermektir. Onlara (örf ve âdete uygun) verdiğinizden bir şey (geri) almanız size helâl olmaz. Ancak karı koca Allah’ın (evlilik hakkında) çizdiği sınırları yerine getirip ayakta tutamıyacaklarından korkar ve siz de onların bu sınırları koruyup ayakta tutamıyacaklarmdan endişe ederseniz, (bu durumda) kadının ayrılmak için (örfe uygun) hakkından vazgeçmesinde ikisi için de bir vebal yoktur. İşte bunlar Allah’ın koyduğu sınırlar (yasalar)dır; onları haksızlık yaparak aşmayın. Kim artık Allah’ın sınırlarını aşarsa, onlar evet onlar zâlimlerin kendileridir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 230. Eğer koca, karısını (iki defa boşadıktan sonra üçüncü defa boşarsa), artık o kadın başka biriyle evlenmedikçe ona helâl olmaz. Bu ikinci koca da onu boşarsa, Allah’ın koymuş olduğu sınırları koruyup ayakta tutabileceklerini umarlarsa eski karı kocanın birbirine dönüp yeniden evlenmelerinde ikisine de bir günah yoktur. İşte bu, bilen bir topluluk için Allah’ın açıkladığı sınırlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 231. Bir de kadınları boşadığınızda şer’î bekleme süresini bitirmek üzere iken onları ya örfe uygun iyilik ölçüleri içinde tutun, ya da örfe uygun iyilik ölçüleri içinde bırakın; haklarına tecavüz için zararlarına (sakın) tutmayın. Kim böyle yaparsa, kendine yazık etmiş olur. Allah’ın size olan nimetlerini ve size öğüt vermek için üzerinize indirdiği Kitap ve hikmeti düşünün. Allah’tan korkun, bilin ki Allah her şeyi yeterince bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 232. Kadınları boşadığınızda şer’î bekleme süresi sona erince aralarında örfe uygun iyilik ölçüleri içinde anlaştıkları takdirde, kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. Bununla sizden Allah’a ve Âhiret gününe inananlara öğüt veriliyor. Bu sizin için daha uygun ve daha pâk ve nezîhtir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 233. Analar çocuklarını, baba, süt emzirme süresinin tamamlanmasını istiyorsa, iki tam yıl emzirirler. Anaların yiyecek ve giyecekleri örfe uygun biçimde, çocuk kendisine ait olan babaya gerekir. Herkese ancak gücüne (malî yapısına) göre sorumluluk yüklenir. Ne anne çocuğundan dolayı, ne de çocuk kendisine ait olan baba çocuğundan dolayı zarara uğratılsın. Vârise düşen de aynı şeydir. Ana ile baba aralarında danışarak ve karşılıklı anlaşarak çocuğu (iki yıl tamamlanmadan) memeden kesmek isterlerse, kendilerine bir günah yoktur. Çocuklarınızı süt anne tutarak emzirmek isterseniz, emzirme ücretini örfe uygun ölçü ve miktarda verdiğiniz takdirde üzerinize yine bir vebal yoktur. Allah’tan (bu hususta da) korkun; bilin ki Allah elbette yaptıklarınızı görüp bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 234. Sizden ölenlerin geriye bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün beklerler; bekleme süresini doldurunca artık kendi haklarında örfe uygun meşru biçimde yaptıkları şeylerden dolayı size günah ve sorumluluk yoktur. Allah ne yaparsanız bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 235. Bu durumda olan kadınlara evlenme isteğinizi kapalı bir şekilde çıtlatmanızda, ya da içinizde gizli tutmanızda size bir vebal yoktur. Allah bilir ki onları herhalde anımsıyacaksınız; ama meşru sözler dışında kendileriyle gizlice söyleşmeyin; gerekli şer’î bekleme süresi sona ermeyince nikâh akdine kalkışmayın. Bilin ki, Allah içinizde olanları (içinizden geçenleri) bilir. Artık Allah’tan korkup sakının ve yine bilin ki, Allah çok bağışlayan ve çok yumuşak ve incelik yansıtan sabır sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 236. Kendileriyle cinsel yaklaşmada bulunmadığınız ya da bir mehir takdir etmediğiniz kadınları boşarsanız, üzerinize bir günah ve sorumluluk yoktur. Eli geniş olan kendi ölçüsüne, eli dar olan da kendi ölçüsüne göre, örfe uygun bir fayda ile onlara yarar sağlayın. Bu (daha çok) iyilik sevenler, iyilikte bulunmak isteyenler üzerine bir haktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 237. Eğer cinsel yaklaşmada bulunmadan önce onları boşar ve kendilerine bir mehir de belirlememişseniz, bunun yarısı onların hakkıdır; meğerki kadınlar bu hakkı bağışlamış olsunlar veya nikâh akdi elinde bulunan erkek affetsin. Ama (ey erkekler !) sizin bağışlamanız takvaya daha yakındır. Bir de aranızdaki üstünlük ve iyiliği, fazîlet ölçüsünü unutmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı görüp bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 238. Namazlara, özellikle orta namaza (ya da daha üstün olan namaza) devam edin, onu gerektiği gibi koruyun ve Allah’a saygı ve korku dolu bir gönül ile el bağlayıp durun, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 239. Eğer (düşman ve benzeri bir tehlikeden korkar da belirlenen şekilde huzurda duramazsanız) yaya ya da süvari olarak (namazı kılın). Korkuyu atıp güvene kavuştuğunuzda, size bilmediğiniz şeyleri öğrettiği gibi Allah’ı anın, namazı yine (belirlenen şekilde) kılmaya devam edin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 240. Sizden ölüp de kadınlarını geriye bırakanlar, kadınları için evlerinden çıkarılmaksızın yılına kadar geçimlerini karşılayacak bir intifa’ vasiyyet etsinler. Bununla beraber evlerinden çıkarlarsa kendi haklarında örfe uygun meşru biçimde yaptıklarından artık size hiçbir sorumluluk yoktur. Allah çok üstündür, çok güçlüdür ve hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 241. Boşanan kadınlara da örfe uygun bir yarar sağlanması, Allah’tan korkup günah ve kötülüklerden sakınanlar üzerine bir haktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 242. Allah böylece size âyetlerini açıklıyor; ola ki aklınızı kullanırsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 243. Sayıları binlerce olduğu halde ölüm korkusuyla ülkelerinden çıkanları görmedin mi? O sebeple Allah onlara «Ölün!» dedi. Sonra da onları diriltti. Şüphesiz ki Allah insanlara karşı merhamet, şefkat ve yardım edicidir. Ne var ki insanların çoğu şükretmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 244. Allah yolunda savaşın, bilin ki Allah elbette işitir ve bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 245. Kimdir ki Allah’a (faizsiz, karşılıksız) ödünç versin de, Allah onu kat kat artırıp çoğaltsın?! Allah (şaşmayan kanunu ve sünneti gereği) hem sıkıp daraltır, hem açıp genişletir ve ancak O’na döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 246. Musa’dan sonra İsrail oğulları’nın ileri gelenlerini görmedin mi? Hani peygamberlerinden birine: «Bize bir hükümdar gönder (ta’yîn et) de Allah yolunda savaşalım,» demişlerdi. O da : «Ya bir de savaş size farz kılınır da savaşmayacak olursanız?!» demişti. Onlar: «Bize ne olmuş da Allah yolunda savaşmıyalım; gerçekten yurtlarımızdan çıkarılıp ailemizden ayrı bırakıldık» diyerek (bu hususta kararlı olduklarını bildirmişlerdi). Bunun üzerine savaş onlara farz kılınınca, pek azından başkası (savaşmaktan) yüzçevirdiler. Allah ise zâlimleri çok iyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 247. Peygamberleri onlara : «İşte Allah size Tâlût’u hükümdar gönderdi !» dedi. «AA! ona bizim üzerimize hükümdar olma (yetki ve hakkı) neden ? Hükümdarlığa biz ondan daha çok hak sahibiyiz (ve lâyıkız); hem ona mal (ve servetçe) bir bolluk da verilmiş değil» dediler. Peygamber (onların haksız tepkisine karşı) dedi ki: «Şüphesiz ki Allah onu sizin üzerinize seçmiş ve ona bilgide ve vücutta bir gelişme ve üstünlük vermiştir. Allah mülkü (saltanat ve hükümranlığı) dilediğine verir. Allah (mülk ve kudret cihetlyle) çok geniştir; O her şeyi bilendir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 248. Hem peygamberleri onlara dedi ki: «Onun hükümdarlığının alâmeti, T a b u t ’un size gelmesidir ki onda Rabbinizden bir gönül yatışkanlığı, Musa ve Harun hanedanından kalma bazı (tarihî) eşya vardır; melekler onu taşıyıp getirecektir. Şüphesiz ki bunda sizin için —eğer inanmış kimselerseniz— açık belge ve öğüt vardır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 249. T â I û t orduyla beraber (işleri düzene koyup şehirden) ayrılıp çıkınca dedi ki: «Şüphesiz Allah bir ırmakla sizi deneyecektir; ondan su içen benden değildir; sadece ondan tatmayan bendendir. Ancak eliyle bir avuç alanlar müstesnadır (onlara izin vardır). Onlardan pek azının dışında diğerleri o sudan (doyasıya) içtiler. Ne vakit ki T â I û t ve beraberindeki mü’minler ırmağı geçtiler, (sağlam bir imân ve irfan sahibi olmayanlar), «Bugün C â I û t ’a ve ordusuna karşı (durup savaşacak) gücümüz yoktur» dediler. Allah’a kavuşacaklarını kesinlikle bilenler ise, «Nice az topluluk, çok topluluğa —Allah’ın İzniyle— üstün gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir» diyerek (teslimiyet ve tevekkül gösterdiler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 250. Onlar (o teslimiyet gösteren mü’minler) Câlût’a ve onun ordusuna karşı (savaşmak üzere) çıkınca (şöyle duada bulunup) dediler ki: «Rabbimiz ! Üzerimize sabır (güç ve kudretini) boşalt (tıpkı bolca yağan yağmur gibi). Ayaklarımızı (savaş alanında, düşman karşısında) sağlam ve sabit tut ve bize, İnkâr ve haksızlık içinde bulunan millete karşı yardım et!» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 251. Ve az sonra onları —Allah’ın izniyle— bozguna uğratıp dağıttılar. (İnanmışlar saftında yer alan) Dâvud ise Câlût’u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmeti (saltanat ve peygamberliği bir arada) verdi ve dilediğinden bazı şeyler ona öğretti. Eğer Allah insanların (azgınlık ve taşkınlığını) birbirleriyle savmasaydı, yeryüzünün düzeni herhalde bozulur, kargaşalık ortalığı kaplardı. Ama Allah milletlere karşı fazl-u kerem sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 252. İşte bunlar Allah’ın âyetleridir ! Onları sana bütün gerçeğiyle okuyoruz. Şüphesiz ki sen gönderilen Resullerdensin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 253. İşte bu peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık ; onlardan, Allah’ın kendileriyle söyleştiği kimseler vardır ve bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya açık belgeler verdik ve onu Rûhulkuds (Melek Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi bunların arkasından gelen (ümmet)ler kendilerine açık belgeler geldikten sonra artık birbirlerini öldürmezlerdi. Ama (her şeye rağmen) ayrılıp sürtüştüler : Kimi imân etti, kimi küfre saptı; fakat Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki Allah dilediğini işler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 254. Ey imân edenler! İçinde hiçbir alım-satım, içten dostluk ve şefaatin olmadığı gün gelmeden önce sizi rızıklandırdığımızdan (Allah için, Allah yolunda) harcayın. İnkarcılar ise hep o haksızlıkta bulunanlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 255. Allah ki, O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur, ancak O vardır; hep diridir O; yarattıklarını kudretiyle tedbiriyle tutup duran O; ne uyuklama tutar O’nu, ne de uyku...... Göktekiler ve yerdekiler O’nun. İzni olmaksızın O’nun katında şefaat edecek olan kim? Yarattıklarının önünde ne var, arkalarında ne var bilir. Onlar ise O’nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Kürsü’sü (yüce kudret ve saltanatı) gökleri ve yeri kuşatıp kaplamıştır. Her ikisini görüp gözetmek O’na ağır gelmez. O, çok yüce ve çok büyüktür.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 256. Dinde hiçbir zorlama yoktur. Şüphesiz doğru eğriden, hak bâtıldan, hidâyet dalâletten, hayır serden, imân küfürden (ayrılıp) açıkça ortaya çıkmıştır. Artık kim Hakk’a yönelir de ilâhî sınırları aşan sapıklık ve bilgisizliği, azgınlık ve aşırılığı tanımıyarak Allah’a inanırsa, gerçekten o kopmak nedir bilmeyen en sağlam kulpa tutunup yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 257. Allah, İmân edenlerin dost ve yardımcısıdır; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dost ve yardımcıları sapık azgınlardır, bâtılı temsîl edenlerdir. Onları aydınlık (hak dinin nûrun)dan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar Cehennem yaranlarıdır ve onlar orada ebedî kalıcılardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 258. Kendisine Allah (kendi hikmet ve sünneti gereği) mülk verdi diye (ölçüsüzlük ve aşırılık göstererek) İbrahim ile Rabbi hakkında hüccet getirme yarışına kalkışıp tartışanı görmedin mi ? İbrahim ona : «Benim Rabbim hem diriltir, hem öldürür» deyince, o: «Ben de diriltir ve öldürürüm» demişti. İbrahim bu defa : «Allah şüphesiz ki güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir» deyince, o küfreden sapık şaşırıp kalmış (cevap veremez olmuştu). Öyle ya, Allah haksızlık içinde olan milleti, doğru yolu bulmada başarılı kılmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 259. Veya çatıları çöküp altı üstüne gelmiş bir şehre uğrayan kimseyi görmedin mi? «Allah burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek ?» demişti. Bunun üzerine Allah o kimseyi yüz yıl ölü bıraktıktan sonra diriltmişti ve: «Ne kadar (ölü vaziyette) kaldın ?» diye sormuştu. O da : «Ya bir gün, ya da bir günden az bir zaman kaldım» diye cevap vermişti. Allah ona : «Hayır, yüz yıl kaldın ; öyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır; bir de merkebine dikkat et! Ve hem bunlar seni insanlara (canlı bir) ibret ve öğüt belgesi kılmamız içindir. Bir de o kemiklere bak, nasıl biraraya getirip yerli yerince düzene koyuyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz. Ne vakit ki (hakk) ona (bu suretle) apaçık (bir defa daha) belli oldu, dedi ki: «Artık biliyorum ki, Allah’ın gerçekten gücü her şeye yeter (kalbim iyice buna inanıp yatıştı).» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 260. Bir vakit de İbrahim: «Rabbim ! Ölüleri nasıl diriltirsin, bana göster ?» demişti. Allah ona : «İnanmadın mı ?» buyurmuştu. O da : «Hayır, inandım (ve inanıyorum) fakat kalbim yatışsın diye (arzuluyorum)» demişti. Allah : (Öyle ise) kuşlardan dört tane tut da onları kendine alıştırıp çevir ve parçalayıp her parçasını bir dağın üzerine koy, sonra da onları çağır, koşarak sana gelirler. Bil ki Allah çok üstündür, çok güçlüdür ve yegâne hikmet sahibidir,» buyurmuştu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 261. Mallarını Allah yolunda harcayanların misâli, yedi başak bitiren, her başağında yüz tane bulunan bir tohuma benzer. Allah dilediği kimseye (feyiz ve bereketini) kat kat artırır. Allah bol bol cömertçe verendir ; her şeyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 262. Onlar ki mallarını Allah yolunda harcar sonra da harcadıklarının arkasından başa kakmaz, gönül incitmezler, onlar için Rabları katında ecir vardır; onlara bir korku da yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 263. Güzel tatlı bir söz ve bağışlama (kusur görmeme), peşine eziyet takılan bir sadakadan hayırlıdır. Allah (her şeyden) ganî (doygun)dir ve halîm (lütuf ile muamele edip incitmeyen, aceleci olmayan)dır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 264. Ey imân edenler! Allah’a ve Âhiret gününe inanmayıp malını insanlara gösteriş için harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül incitmekle boşa çıkarmayın. Çünkü onun misâli, kaygan bir kayaya benzer ki, üzerinde azıcık toprak vardır, derken ona şiddetli bir yağmur dokunur da dazlak bırakır; işleyegeldikleri hiç bir şeye karşılık (bir sevap ve mükâfat) kazanmaya güç getiremezler. Allah inkarcıları doğru yola eriştirmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 265. Allah’ın hoşnutluğunu isteyerek ve kendilerini (imân ve İslâm, hürriyet ve bağımsızlık vadisinde) kökleştirip sağlam bir düzeye eriştirmek için mallarını harcayanların misâli, yüksekçe bir arazideki güzel bahçeye benzer ki, ona bol bol yağmur dokunmuş da yemişlerini iki kat vermiştir. Ona bol bol yağmur dokunmasa bile bir çisenti (dokunmak yeter). Allah işleye geldiklerinizi görüp bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 266. Sizden biriniz ister mi ki, hurmalık ve üzümlükten güzel bir bahçesi olsun, içinden ırmaklar aksın ; orada kendisinin her çeşit meyvası bulunsun da yaşlılık gelip çatsın ve (iş göremez âciz) zayıf çocukları olsun, derken o bahçeye ateşli bir kasırga dokunuversin de bahçe olduğu gibi yansın ? İşte Allah iyice düşünesiniz diye size âyetlerini böylece açıklar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 267. Ey imân edenler! Kazandıklarınızın iyi-temiz olanından ve yerden size çıkardıklarımızdan (Allah için muhtaçlara) harcayın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız bayağı-kötü şeyleri vermeye kalkmayın. Allah’ın (her şeyden) doygun ve övülmeye lâyık olduğunu bilin.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 268. Şeytan sizi fakirlikle tehdîd edip korkutur, cimrilik ve hayâsızlığa teşvîk eder. Allah İse kendi katından bir mağfiret ve fazla (bir kâr) va’deder. Allah’ın lûtfu ihsanı boldur, O her şeyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 269. Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, gerçekten ona çokça hayır verilmiştir. Bunu da ancak akıl sahipleri düşünüp anlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 270. Nafakadan ne harcadınız veya adaktan ne adadınızsa elbette Allah onu bilir. Zâlimlerin yardımcıları yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 271. Sadakaları açıkça verirseniz o ne güzel! Eğer onu gizler de öylece fakirlere verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve (Allah bu sebeple) günahlarınızdan bir kısmını örter (de bağışlar). Allah yaptıklarınızdan elbette haberlidir, (onları yeterince bilir).. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 272. Onları doğru yola iletip eriştirmek sana gerekmez, (senin görev sınırına girmez). Ama Allah dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. Hayır (ve iyilik)den ne harcarsanız bunun yararı kendinizedir. Zaten siz ancak Allah rızasını gözeterek harcarsınız. Hayırdan ne harcarsanız karşılığı tastamam verilir ve siz haksızlığa uğramış olmazsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 273. (Sadakalarınızı), kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşmayan (kapı kapı gezmiyen) fakirlere (verin) ki, onlar yüzsuyu dökmediklerinden, durumlarını bilmeyen, onları zengin sanır. Onları (siz Allah yolunda olanlar) çehrelerinden tanırsınız ; insanlardan yüzsüzlük ederek İstemezler. (Evet) hayırdan ne harcarsanız şüphesiz ki Allah onu bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 274. Onlar ki. mallarını gece gündüz, gizli ve açık (hayır İşleyerek) harcarlar, işte onların ecir (karşılık verilecek mükâfat)ları Rabları katındadır. Onlar üzerine bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 275. Riba (= faiz) yiyenler, (kabirlerinden) ancak Şeytan çarpmış kimse gibi kalkarlar. Bu, onların «Alım-satım da faiz gibidir», demelerindendir. Halbuki Allah alım-satımı helal, faizi haram kılmıştır. Artık bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişi kendisine, işi hakkındaki hüküm ise Allah’a aittir. Kim de faize döner, önce olduğu gibi faizcilik yapmaya tekrar başlarsa, işte onlar Cehennemliktir, orada hep kalıcılardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 276. Allah faizi, bereketini gidererek hep azaltır; sadakaları ise bereketlendirip arttırır. Hem Allah çok inkarcı hiçbir günahkârı sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 277. Şüphesiz ki imân edip yararlı işlerde bulunan, namazı kılıp zekâtı verenlerin mükâfat ve sevapları Rabları katındadır. Hem onlara hiçbir korku da yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 278. Ey imân edenler! Allah’tan korkun, faizden arta kalanı bırakın eğer gerçekten inanmışsanız (Rabbinizin emrine uyun). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 279. Yok eğer böyle yapmazsanız, artık Allah’a ve Peygamberine karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe edip (faizcilikten vazgeçerseniz) ana sermayeniz sizindir. Artık ne haksızlık eder, ne de haksızlığa uğramış olursunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 280. Eğer borçlu sıkıntıda ise, onu, bir kolaylık bulununcaya kadar beklemek (uygun olur). (Alacağınızı) sadaka olarak bağışlarsanız sizin için —eğer bilirseniz— daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 281. Allah’a döndürüleceğiniz ve sonra da herkese kazandığının (karşılığı) eksiksiz verileceği günden (o gündeki hesaptan) korkun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 282. Ey imân edenler! Birbirinize belirli bir süreye kadar borçlandığınızda, onu yazın ; aranızdan doğrulukla tanınmış bir kâtip de kendisine Allah’ın öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Bir de üzerinde hak bulunan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korksun, (borcundan ve vâdesinden) bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu (malını düşünmeden ya da bilmeden harcayan) bir bön veya zayıf ya da yazdıramıyacak kadar âcizse, velîsi doğruluk ölçüleri içinde yazdırsın ve erkeklerinizden iki de şâhid tutun ; eğer ikisi de erkek olarak bulunamıyorsa, o takdirde şâhidlerden razı olacağınız bir erkek, biri unutunca diğerinin ona hatırlatması için iki kadın (tutun). Şâhidler çağrıldıklarında kaçınmasınlar. Borç az olsun çok olsun onu vâdesine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah katında adalet ölçü ve anlamına daha uygundur; şâhidlik için en sağlam ve şüpheye düşmemeniz için de en yakın olanıdır. Ancak aranızda hemen devredeceğiniz peşin bir ticaret (alım-satım) ise, o takdirde bunu yazmamanızda size bir vebal yoktur. (Yazmalarında ise bir sakınca söz konusu değildir). Alım satımda bulunduğunuzda da şâhid tutun, yazana da, şâhidlik edene de zarar verilmesin, (gerekirse ikisinin de mesâisi değerlendirilsin). Eğer zarar verirseniz, herhalde bu sizin doğru yoldan çıkmanız olur. Allah’tan korkun ; Allah size (en doğrusunu) öğretiyor. Allah her şeyi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 283. Eğer yolculuk halinde iseniz ve bir kâtip de bulamıyorsanız, o takdirde alınan bir rehin yeter. Ama eğer birbirinize karşı güven besliyorsanız, güvenilen kimse üzerindeki emâneti (ve borcu) ödesin ; Rabbi olan Allah’tan korksun. Bir de şahitliği gizlemeyin. Onu kim gizlerse, herhalde kalbi günahkârdır. Allah işlediklerinizi bilir.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 284. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. İçinizdekini açıklasanız da, gizleseniz de Allah onunla sizi hesaba çeker, sonra da dilediğini bağışlar, dilediğine azâb eder. Allah’ın kudreti her şeye yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 285. Peygamber, Rabbinden indirilene imân etti; mü’minler de hepsi de Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine inandılar ve: «Peygamberlerinden hiç birini (diğerinden) ayırd etmeyiz» dediler ve «İşittik, itaat ettik ey Rabbimiz ! mağfiretini dileriz, varışımız ancak Sanadır» derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 286. Allah her kişiyi ancak gücünün yeteceğiyle mükellef tutar; herkesin kazandığı (iyilik ve güzellik) kendi yararınadır; yüklendiği (kötülük ve vebal) kendi zararınadır. Ey Rabbimiz ! Unutacak ya da yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin ağır bir yükü yükleme. Ey Rabbimiz! Güç getiremiyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et.. Sensin Mevlâmız (yegâne sahibimiz, koruyucumuz ve yakın dostumuz).. Artık kâfir milletlere karşı bize yardım et. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster