1. Elif, Lâm Mîm, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Bu, içinde / hakkında kuşku olmayan, muttakiler için yol gösterici (hüden) bir kitaptır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Onlar ki gayba inanırlar, namazı gözetirler, kendilerini rızıklandırdıklarımızdan infak ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inanırlar. Ahiret konusunda da hiçbir kuşkuları yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. İşte bunlar, rablerinden (olan) bir hidayet üzerindedirler ve felaha erenler / erdirilenler bunlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Şüphesiz, kafirleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir / aynıdır; onlar inanmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Tanrı, kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinde perde vardır ve büyük azap onlaradır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. İnsanlardan öyleleri vardır ki "Tanrı’ya ve ahiret gününe inandık" derler; (oysa) onlar inançlı değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Tanrı’yı ve inananları aldatmak isterler / aldatırlar. Halbuki kendi kendilerini (nefslerini) aldatıyorlar. Bilincinde (şuurunda) bile değiller. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Kalplerinde hastalık (maraz) vardır. Tanrı da hastalıklarını arttırmıştır. Yalanlarından / yalanlamalarından dolayı onlar için acı bir azab vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Kendilerine "yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın" denildiğinde "bizler sadece düzeltenleriz / islah edicileriz" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Oysa asıl bozguncular / fesad çıkarıcılar onlardır; bilincinde (şuurunda) bile değiller. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Kendilerine "insanların inandığı gibi inanın" denildiğinde, "biz beyinsizlerin (süfeha) inandığı gibi mi inanıyoruz?" derler. Gerçek beyinsizler onlardır fakat bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. İnananlarla karşılaştıklarında "inandık" derler; fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında "kuşkusuz sizinle beraberiz, biz sadece alay etmekteyiz / alay edicileriz (istihza)" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Tanrı da onlarla alay eder ve taşkınlıkları (tuğyan) içinde bocalamalarına / şaşkınca dolaşmalarına (ya’mehun) süre tanır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. İşte bunlar hidayet karşılığında sapıklığı (dalaleti) satın almışlardır. Fakat bu ticaretleri bir yarar (kar) sağlamamış / getirmemiş, hidayeti de bulamamışlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Onların hali / örneği / durumu, ateş yakan kimsenin hali / örneği / durumu gibidir: Ateş çevresini aydınlatmaya başlayınca Tanrı onların ışığını (nur) giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakıverir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler; artık onlar dönmezler (rücu). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Ya da, karanlık, gökgürültüsü ve şimşekler arasında gökten boşanan bir yağmur altında yıldırımlardan ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkayan kimseye benzerler. Tanrı kafirleri böyle kuşatmıştır (muhiytun). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek! Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. Tanrı dileseydi işitmelerini de, görmelerini de gideriverirdi. Tanrı herşeye gücü yetendir (kadir). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan (haleka) rabbinize kulluk (ibadet) edin ki korunasınız / sakınasınız (tettekune). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. O, yeryüzünü sizin için bir döşek (firaşen) ve göğü de bir yapı (bina) kıldı / yaptı (ceale). Gökten su indirdi ve bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden (semere) rızk çıkardı. Öyleyse bile bile Tanrı’ya eşler (endaden) koşmayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Eğer kulumuza indirdiğimizden kuşku içinde iseniz / kuşkulanıyorsanız (rayb), buna benzer / bunun benzerinden / buna benzeyen (min misli) bir (tek) sure getirin (fe’tu). Tanrı’dan başka tüm tanıklarınızı da (yardıma) çağırın (ved’u), doğru (sözlü) / dürüst (sadık) iseniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Ama bunu yapamazsanız -ki asla yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanan ve yakıtı (kudüh) insanlar ile taşlar olan ateşten (nar) sakının (fettekunnarelletiy). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. İnanıp salih amellerde bulunanları müjdele: Gerçekten onlar için içlerinden / altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızk olarak bu ürünlerden (min semeretin rizkan) yedirildiğinde "Bu, daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu onlara (dünyadakine) benzer (müteşabihe) olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz (halidun) kalıcıdırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Tanrı küçük bir sivrisinekten daha büyüğüne kadar her çeşit örneği vermekten (yedribe meselen) çekinmez. İnananlar bunun rablerinden gelen bir gerçek (hakk) olduğunu bilirler. Kafirler ise "Tanrı bu örnek (mesel) ile neyi amaçladı (irade)?" derler. O, bununla bir kısmını / çoğunu (kesiyr) saptırır (yudıllü-dalalet) ve bir kısmını / çoğunu da doğruya iletir (yehdiy). O, bununla sadece fasıkları saptırır (dalalet). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Onlar ki Tanrı ile yaptıkları anlaşmayı (ahid) onayladıktan (misakihi) sonra onu bozarlar, Tanrı’nın birleştirilmesini buyurduğu şeyi keserler / ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparlar. İşte onlar zarara uğrayanlardır (hümülhasirun). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Tanrı’ya nasıl küfredersiniz? Siz ölüler (emvaten) idiniz, o sizi diriltti (feahyaküm). Sonra sizi öldürür (yümiytüküm) ve tekrar diriltir (yuhyiyküm) ve sonunda / sonra da ona döndürülüceksiniz / döneceksiniz (türceun). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. Yeryüzündekilerin tümünü sizin için yaratan (haleka) O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva) onu yedi gök olarak düzenledi. O her şeyi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Rabbin, meleklere şöyle demişti: "Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim / Yeryüzünde bir halife varedeceğim / Yeryüzünde (birisini) halife yapacağım (caılün)". Melekler de: "Orada bozgunculuk yapacak (yüfsidü), kan akıtacak (yesfiküddima) birisini mi yerleştireceksin / var edeceksin / (halife) yapacaksın? Halbuki biz seni hamdinle yüceltiyor (nüsebbihu) ve kutsuyoruz (nükaddisu)" dediler. "Sizin bilmediğinizi / bilmediklerinizi / bilemeyeceklerinizi ben bilirim" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Ve Adem’e tüm isimleri öğretti, sonra onları meleklere sunup (aredahüm), "Doğru sözlü / dürüst (sadık) iseniz, şunların isimlerini siz bana bildirin (enbiuniy)" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Dediler ki: "Sen yücesin (sübhaneke), senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz / bildiğimiz yok. Sen bilensin , hakimsin (aliymülhakiym)". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Dedi ki: "Ey Adem! Onların isimlerini şunlara bildir / bunları onlara isimleriyle bildir." İsimlerini onlara bildirince, "Size, göklerin ve yerin gaybını ben bilirim, açıkladıklarınızı / açığa vurduklarınızı da (tübdune) gizlediklerinizi de (tektümun) biliyorum / bilirim dememiş miydim?" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Ve meleklere, "Adem’e secde edin" dedik. İblis dışında (hepsi) secde ettiler, o ise diretti / yüz çevirdi (eba), büyüklüklendi / böbürlendi (vestekbere) ve kafirlerden oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Ve dedik ki: "Ey Adem! Eşinle birlikte cennette kal / yerleş / otur (üskün). Dilediğiniz yerden bolca yiyin ancak şu ağaca (hazihişşecerete) yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı. Nihayet, "Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir süre kalıp yaşayacaksınız" dedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Adem, rabbinden kelimeler aldı. Bunun üzerine onun tevbesini kabul etti. O, yönelişlere karşılık verendir, rahimdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. "Oradan topluca ininiz" dedik. "Yalnız benden size bir yol gösterici geldiği zaman, o yol göstericiye uyanlar için artık bir korku yok ve onlar üzülmeyecekler." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. "Küfredip ayetlerimizi yalanlayanlar ise ateşe mahkumdur, orada sürekli kalacaklardır". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Ey İsrailoğulları! Size bağışladığım (enamtü) nimetimi anımsayın, ahdime bağlı kalın (evfu) ki ben de ahdinize bağlı kalayım (ufi) ve yalnızca benden korkun / çekinin (iyyaye). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Yanınızdakini (meaküm) doğrulayıcı (musaddikan) olarak indirdiğime inanın. Ona küfredenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az bir değer karşılığında değişmeyin (teşteru) ve yalnızca benden korkun / çekinin (iyyaye). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Hakkı batıl ile örtmeyin (libas) ve hakkı gizlemeyin (tektümülhakka). Siz biliyorsunuz. (VEYA: Bildiğiniz halde hakkı batıl ile örtmeyin ve...) (VEYA: ...bildiğiniz halde hakkı gizlemeyin) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Namazı gözetin (kıyam), zekatı verin ve eğilenlerle / rüku edenlerle (ma’arrakiiyn) birlikte eğilin / rüku edin (verkeu). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. İnsanlara iyiliği (birr) buyururken kendinizi (enfüseküm) unutuyor musunuz? (tensevne) Üstelik kitabı da okuyorsunuz (tetlunelkitab). Akletmez misiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Sabır ve namazla yardım isteyin (veste’ıynu). Elbette bu, huşu duyanların / huşu sahiplerinin / saygılı olanların (E.Yüksel) (alel-haşiiyne) dışındakilere ağır gelir (lekebiyretün). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Nitekim onlar rablerine kavuşacaklarını / rableriyle karşılaşacaklarını (mülaku) ve O’na döneceklerini (raciun) bilirler (yezunnune). (S.Ateş’in notu: İbn Mesud’un mushafında yezunnun yerine yalemun yazıldığından bu anlamı tercih ettik.) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Ey İsrailoğulları! Size bağışladığım (enamtü) nimetimi ve sizi alemlere üstün kıldığımı (faddaltüküm) anımsayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Kimsenin kimse yerine birşey ödeyemeyeceği, aracılık (şefaat) kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da edilmeyeceği bir günden sakının. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. Size işkencenin en kötüsünü yapan, kadınlarınızı bırakıp oğullarınızı öldüren Firavun’un adamlarından sizi kurtarmıştık. Bu, rabbinizden büyük bir sınav idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Denizi yararak (ferakna) sizi kurtarmış (feenceynaküm), Firavun’un adamlarını / taraftarlarını / ordusunu da (ale) gözlerinizin önünde (tenzurun) boğmuştuk (ağrakna). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Hani Musa’yla kırk gece için sözleşmiştik (vaadna). Ancak siz onun ardından kendinize buzağıyı (Tanrı) edinmiş ve zalimler olmuştunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Bundan sonra, şükredersiniz diye sizi bağışladık (afevna). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Ve hidayete ermeniz için de Musa’ya kitabı ve furkanı verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Musa kavmine demişti ki: "Ey kavmim, sizler buzağıyı (Tanrı) edinmekle nefsinize zulmettiniz. Barinize tevbe edin ve nefsinizi öldürün (faktulü). Bu, bariniz katında sizin için daha hayırlıdır. (Bunun üzerine) O, tevbenizi (kabul etti) (fetabe aleyküm). Elbette O, tövbeleri kabul edendir (tevvab), rahimdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Ve demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Tanrı’yı apaçık (cehreten) görmedikçe sana inanmayız". Bunun üzerine yıldırım sizi almıştı / yakalamıştı / çarpmıştı (kümüssaıkatü). Ve siz bakıp duruyordunuz / bakıyordunuz (tenzurun). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Sonra, belki şükredersiniz diye ölümünüzün (mevtiküm) ardından sizi diriltmiştik (beasnaküm). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Sizi bulutlarla gölgelendirmiş ve sizin için manna ve bıldırcın (selva) indirmiştik: "Sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden (tayyib) yiyin (külu)" (dedik). Onlar bize zulmetmediler, ancak kendi nefslerine zulmetmişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Ve demiştik ki: "Şu şehre girin. Orada dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve "dileğimiz bağışlanmadır" deyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Muhsinlerin (alacaklarını / karşılıklarını / ecirlerini) arttıracağız (seneziydülmuhsiniyn)". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. Ancak zalimler kendilerine söylenen sözü (kavlen) (yani: ’dileğimiz bağışlanmadır’ı-?) başkasıyla değiştirdiler (bedele). Biz de fasıklık (yapma)larına karşılık o zalimlerin üzerine gökten iğrenç bir azap (riczen) indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Musa, bir zamanlar kavmi için su aramıştı / istemişti. "Değneğinle taşa vur (daraba)" demiştik de bunun üzerine taştan (hüsneta) on iki pınar / göze (ayn) fışkırmıştı (feceret). Böylece herkes içeceği yeri bilmişti. "Tanrı’nın rızkından yiyin için, yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak dolaşmayın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Demiştiniz ki: "Ey Musa! Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamayacağız. Rabbine bizim için dua et de bize yerin bitirdiklerinden kabak, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin / çıkartsın." (Musa:) "Hayırlı olanı daha değersiz olanla mı değiştirmek (bedele) istiyorsunuz? İsterseniz Mısır’a geri dönün / inin, orada aradığınızı bulabilirsiniz / istediğiniz var!" demişti. Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler / üzerlerine alçaklık ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Tanrı’nın gazabına uğradılar. Bu, kuşkusuz, Tanrı’nın ayetlerine küfretmeleri ve nebileri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı aşmalarındandı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. Kuşkusuz inananlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiilerden (kim) Tanrı’ya ve ahiret gününe inanır ve salih amellerde bulunursa, onların ödülleri / karşılıkları (ecir) rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzüntü duymayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Sina dağını üzerinize kaldırarak sizden söz (misak) almıştık: "Size verdiğimize kuvvetle / sımsıkı sarılın, içindekileri / onda olanı anımsayın ki korunasınız (tettekun)" (demiştik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Siz ise bundan sonra da yüz çevirdiniz / döneklik ettiniz (tevelleytüm). Tanrı’nın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı kaybedenlerden / hüsrana uğrayanlardan / kendini aldatanlardan / aldatılanlardan (hasiriyn) olurdunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. Sizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri elbette biliyorsunuz. İşte biz onlara "Aşağılık maymunlar olun" dedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. Bunu çağdaşlarına / yanında olanlara (lima beyne yedeyha) ve sonraki kuşaklara / gelecek olanlara (halfeha) bir ceza / azab / ibret verici ceza (nekalen) ve muttakiler için de bir öğüt / nasihat (mevızaten) yaptık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. Hani Musa kavmine: "Tanrı, bir sığır boğazlamanızı / kesmenizi buyuruyor" demişti. "Bizimle alay mı ediyorsun?" dediklerinde de "Cahillerden olmaktan Tanrı’ya sığınırım (euzü)" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun niteliğini / durumunu (hiy) bize açıklasın / bildirsin (yübeyyin)". (Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o ne yaşlı, ne de genç, ikisinin ortasında / arasında (avanün) bir sığırdır. Artık buyrulduğunuzu yapın / yerine getirin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun rengini açıklasın / bildirsin". (Musa) Dedi ki: "O diyor ki, rengi parlak sarı bir sığırdır, bakanların içini açar". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun niteliğini / durumunu (hiye) bize (biraz daha) açıklasın / bildirsin (yübeyyin)". Çünkü bize göre sığırlar birbirine benziyor. Tanrı dilerse doğru yolu / doğruyu (muhtedun) buluruz". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. (Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o sığır yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir sığırdır." "İşte şimdi gerçeği (hakk) getirdin" diyerek sonunda sığırı boğazladılar / kestiler; az kalsın bunu yapmayacaklardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. Hani bir kişiyi öldürmüş ve suçu birbirinize / birbirinizin üzerine atmıştınız / birbirinize düşmüştünüz (feddaretüm). Oysa Tanrı gizlediklerinizi (tektümun) açığa çıkaracaktı / çıkartıcıdır (muhricun). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. "(Sığırın) bir parçasıyla ona (öldürülene) vurun (daraba)" dedik. İşte, Tanrı ölüleri böyle diriltir ve ayetlerini böyle gösterir (yüriyküm) ki akledesiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri var ki onlardan nehirler fışkırır (yetefeccerü). Bazıları yarılır, bağrından su çıkarır. Öyleleri de vardır ki Tanrı’ya olan saygılarından (haşyetillah) dolayı yuvarlanır. Tanrı yaptıklarınızdan / işlerinizden (tamelun) habersiz (gafilin) değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. Onların size inanacaklarını (güveneceklerini) umuyor musunuz? Oysa onların bir bölümü / zümresi (feriykun) Tanrı’nın sözünü (kelam) işitip (yesmeune) aklettikten sonra, bile bile / bilerek (yalemun) onu değiştirirlerdi (yuharrifunehu). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. İnananlarla karşılaştıklarında "inandık" derler; başbaşa kaldıklarında ise "Tanrı’nın size açıkladığını / açtığını (fetehallahu) rabbiniz katında size (karşı) delil olarak kullanmaları / delil getirmeleri (liyuhacciküm) için mi onlara anlatıyorsunuz / söylüyorsunuz (etuhaddisunehüm)? Akletmez misiniz?" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. Bilmezler mi ki Tanrı gizlediklerini de (yüsirrune), açıkladıklarını da (yulinun) biliyor? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. Onlardan (bir bölümü) ümmidir / (İçlerinde / aralarında) ümmiler vardır, kuruntu ve söylentilerin / asılsız şeylerin (emaniyye) dışında kitabı bilmezler; yalnızca zannederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. Kitabı elleriyle yazdıktan sonra onu az bir değer karşılığında satmak için "bu Tanrı katındandır" diyenlerin vay haline. Ellerinin yazdığından dolayı vay haline onların. Kazandıklarından / kazanmakta olduklarından dolayı vay haline onların! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. "Sayılı birkaç gün dışında ateş bize değmeyecek" dediler. De ki: "Tanrı’dan böyle bir söz mü (ahid) aldınız -ki Tanrı sözünden (ahid) dönmez- yoksa Tanrı’ya karşı bilmediğiniz bir şeyi mi / bilmediğinizi mi söylüyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. Kim kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, artık onlar ateşin halkıdırlar, orada sürekli kalırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. İnanıp salih amel işleyenler ise cennet halkıdır (ashabülcennet); onlar da orada sürekli kalırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. Hani İsrailoğullarından "Tanrı’dan başkasına kulluk etmeyin, anaya babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın (ihsanen), insanlara güzel söz söyleyin, namazı gözetin ve zekatı verin" diye misak almıştık Sonra siz pek azınız dışında döndünüz / yüz çevirdiniz (tevelleytüm) ve (hala) yüz çeviriyorsunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarınızdan (diyariküm) çıkarmıyacaksınız diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız (akrertüm). Hala da buna tanıklarsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. (Tüm bunlardan) sonra, sizler hala birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir bölümü (ferai) yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmanız zaten size haramken, bu yetmiyormuş gibi size esir düştüklerinde bir de onlardan fidye istiyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmına küfür mü ediyorsunuz? Böyle davrananların cezası dünya hayatında rezil olmak ve diriliş gününde de azabın en çetinine uğratılmaktan başka ne olabilir? Tanrı yaptıklarınızdan gafil değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. İşte bunlar, ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden / bundan dolayı azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez (yunsarun). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. Andolsun (lekad) Musa’ya kitabı verdik ve ardından peşpeşe elçiler gönderdik / ardından elçileri sıraladık. Meryemoğlu İsa’ya da apaçık (deliller) (beyyinati) verdik ve onu Kutsal Ruh (ruhılkudüs) ile destekledik (eyyednahü). Ne zaman bir elçi hoşunuza gitmeyen bir şeyle size gelse büyüklük taslayarak bir bölümünüz onu yalanlayacak, bir bölümünüz de onu öldürecek misiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. "Kalplerimiz örtülüdür / kılıflıdır / fazlalıklıdır" (gulf) dediler. Hayır / Halbuki Tanrı küfürlerinden dolayı onları lanetlemiştir! Bundan dolayı onların pek azı inanır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. Tanrı katından yanlarında olanı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, daha önce küfredenlere karşı yardım isteyip dururlarken bilip tanıdıkları gelince ona küfrettiler. Artık Tanrı’nın laneti kafirlere olsun! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. Tanrı’nın kullarından dilediğine kendi fazlından indirmesini çekemiyerek (bagyen) Tanrı’nın indirdiğine küfretmekle nefslerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylece gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı (mühiyn) bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. Onlara "Tanrı’nın indirdiğine inanın" denildiğinde, "Biz bize indirilene inanırız" derler ve ondan sonrasına / başkasına / ötesine (veraehu) küfrederler. Oysa o / bu, yanlarındakini doğrulayan (musaddikan) gerçektir (hakk). De ki: "İnançlılar iseniz / idiyseniz neden daha önce Tanrı’nın nebilerini öldürüyordunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. Andolsun Musa size beyyinelerle gelmişti, fakat onun ardından buzağıyı (Tanrı) edindiniz ve (böylece) zalimler oldunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. Hani sizden misak almış ve üzerinize Tur (dağını) kaldırmıştık / yükseltmiştik: "Size verdiğime sıkıca sarılın ve dinleyin" (demiştik). Demişlerdi ki: "Dinledik ve karşı geldik / baş kaldırdık" (asayna). Küfürlerinden dolayı buzağı (tutkusu) kalplerine sinmişti / içirilmişti (üşribu). De ki: "Eğer inançlılar iseniz inancınız size ne kötü / çirkin (şeyler) buyuruyor VEYA inançlılar olsaydınız inancınız size kötü / böyle çirkin şeyler buyurmazdı". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. De ki: "Eğer Tanrı katında ahiret yurdu (darulahiret), hiçkimseye / diğer insanların değil yalnızca sizin ise VEYA diğer insanlara değil yalnızca size ayrılmışsa / özgü kılınmışsa (halisaten min duninnasi) ve bunda doğru sözlüyseniz / dürüstseniz / sadık iseniz o halde hemen ölümü dileyin / isteyin (fetemennevülmevte)" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. Oysa onlar (önceden) ellerinin işlediklerinden / sunduklarından (kaddemet eydihim) ötürü bunu ebediyen dilemiyeceklerdir / istemeyeceklerdir. Tanrı zalimleri bilir / bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. (Andolsun) onları yaşamaya / yaşama karşı (diğer) insanlardan ve şirk koşanlardan (bile) daha ihtiraslı bulursun. (Onlardan) herbiri bin yıl yaşamak / yaşatılsın ister. Oysa, bunca / uzun yaşaması onu azaptan uzaklaştırmaz / kurtarmaz. Tanrı, yaptıklarını / yapmakta olduklarını görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. De ki: "Cebrail’e kim düşman ise, (bilsin ki) gerçekten onu (kitabı) Tanrı’nın izniyle kendinden öncekileri (bence: yanınızda olanı / olanları) doğrulayıcı ve inançlılar için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O’dur. (A.Bulaç) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. Her kim Tanrı’ya, meleklerine, elçilerine, Cebrail’e ve Mikail’e düşman ise Tanrı da kafirlerin düşmanıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. Andolsun sana apaçık ayetler indirdik. Fasıklardan başkası bunlara küfretmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. Ne zaman bir ahidde bulundularsa, onların bir bölümü (feriykun) onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu inanmış değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. Ne zaman onlara Tanrı katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerin bir bölümü (feriykun), sanki bilmiyorlarmış gibi Tanrı’nın kitabını arkalarına (keennehüm) attılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. Ve onlar Süleyman’ın mülkü hakkında şeytanların anlattığına / okuduğuna (tetluşşeyatıynu) uydular. Süleyman küfretmedi ancak şeytanlar küfrettiler. Onlar insanlara büyücülüğü (sihr) ve Babil’deki iki meleğe, Harut ve Marut’a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi "Biz bir fitneyiz, (bu bilgiyi kötüye kullanıp) küfretmeyin?" demedikçe hiç kimseye onu / birşey öğretmezlerdi. Fakat onlardan koca (beynelmer) ile karısının (zevcihi) arasını açan şeyi öğrendiler / öğreniyorlardı. Oysa onunla Tanrı’nın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine yarar sağlayanı değil, zarar vereni öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın ahirette bir payı olmadığını da biliyorlardı. Karşılığında nefslerini sattıkları şey ne kötü. Bir bilselerdi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. Eğer gerçekten inanıp sakınsalardı, Tanrı katındaki sevap(ları) gerçekten daha hayırlı olurdu; bir bilselerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. Ey inananlar, "Raina (bize çobanlık et, bizi güt, bize bak)" demeyin; "Unzurna (bizi gözet)" deyin ve dinleyin. Kafirler için acı bir azap var. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. Kitap ehlinden olan küfredenler ve müşrikler rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini istemezler / arzu etmezler. (Oysa) Tanrı (ise) rahmetini dilediğine verir. Tanrı büyük fazl sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiç bir ayeti neshetmez veya unutturmayız. Bilmez misin ki Tanrı büyük fazl sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. Bilmez misin ki gerçekten göklerin ve yerin mülkü Tanrı’nındır. Sizin Tanrı’dan başka veliniz ve yardımcınız yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. Yoksa daha önce Musa’nın sorguya çekildiği gibi siz de resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim inancı küfür ile değişirse, artık o dümdüz yoldan sapmış olur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. Kitap ehlinden birçoğu / kitap ehlinin çoğu kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra nefslerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı inanmanızdan sonra sizi küfre / kafirliğe döndürmek arzusu duydular. Fakat Tanrı’nın buyruğu gelinceye kadar onları bırakın ve ilişmeyin. Hiç kuşkusuz Tanrı herşeye gücü yetendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. Namazı gözetin / dosdoğru kılın, zekatı verin. Önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Tanrı katında bulacaksınız. Kuşkusuz Tanrı yaptıklarınızı görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 111. "Yahudi veya Hristiyanlardan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez" dediler. Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz kesin kanıtınızı (burhan) getirin". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 112. Hayır / Doğrusu, kim (güzel davranış ve) iyilik yaparak / iyilikte bulunarak kendini Tanrı’ya teslim ederse, artık onun rabbi katında ecri vardır; onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyecektir / mahzun olmayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 113. Yahudiler: "Hristiyanlar bir şey (herhangi bir temel) üzere değillerdir" derken, Hristiyanlar da: "Yahudiler bir şey üzere değildir" dediler. Oysa onlar kitabı okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de onların söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Artık Tanrı, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde aralarında hüküm verecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 114. Tanrı’nın mescidlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılması için çalışan kimseden daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 115. Doğu da Tanrı’nındır, batı da. Her nereye dönerseniz Tanrı’nın yüzü orasıdır. Kuşkusuz ki Tanrı kuşatandır, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 116. "Tanrı oğul edindi" dediler. O (bu yakıştırmadan) yücedir. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur, hepsi O’na gönülden boyun eğmişlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 117. Gökleri ve yeri [bir örnek edinmeksizin] yaratandır. O, bir buyruğun olmasına karar verirse, ona yalnızca "ol" der, o da hemen oluverir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 118. Bilgisizler "Tanrı bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?" dediler. Onlardan öncekiler de onların bu söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Biz kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apaçık gösterdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 119. Kuşkusuz biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 120. Sen onların dinlerine uymadıkça, yahudi ve hristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: "Kuşkusuz doğru yol, Tanrı’nın (gösterdiği) yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan, senin için Tanrı’dan ne bir dost vardır ne de bir yardımcı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 121. Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona inananlar bunlardır. Kim de ona küfrederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 122. Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 123. Ve hiç kimsenin kimseden yana / hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardımın kesildiği / yardım görülmeyeceği bir günden sakının. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 124. Hani rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Tanrı İbrahim’e:) "Seni kuşkusuz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Tanrı:) "Zalimler benim ahdime erişemez" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 125. Hani Evi (Kabe’yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik (emna) yeri kılmıştık. "İbrahim’in makamını namaz yeri edinin". İbrahim ve İsmail’e de "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 126. Hani İbrahim: "Rabbim, burasını güvenli (aminen) bir şehir kıl ve ehlinden Tanrı’ya ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Tanrı: "Sadece inananları değil) küfredeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 127. İbrahim, İsmail ile birlikte Evin (Kabenin) temellerini / sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): "Rabbimiz, bizden (bunu) kabul et, kuşkusuz sen işitensin, bilensin". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 128. "Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (müslümanlar) kıl ve soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet çıkar / ver. Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Kuşkusuz sen tevbeleri kabul edensin, rahimsin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 129. "Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Kuşkusuz sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 130. Kendi nefsini aşağılık kılandan başka İbrahim’in dininden kim yüz çevirir? Andolsun biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 131. Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O:) "Alemlerin rabbine teslim oldum" demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 132. Bunu İbrahim oğullarına vasiyet etti. Yakup da: "Oğullarım, kuşkusuz Tanrı sizlere bu dini seçti, siz de ancak / yalnızca müslüman olarak can verin [diye benzer bir vasiyette bulundu]. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 133. Yoksa siz Yakub’un ölüm anında orada şahitler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin tanrına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın tanrısı olan tek bir tanrıya kulluk edeceğiz, biz O’na teslim olanlarız / bizler ona teslim olduk" demişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 134. Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız / siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 135. "Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız / hidayete eresiniz" dediler. De ki: "Hayır, (doğru yol) hanif olan İbrahim’in dini(dir); o müşriklerden değildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 136. Deyin ki: "Biz Tanrı’ya, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilen ile peygamberlere rabbinden verilene inandık. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız / Onlardan hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz. Biz sadece O’na teslim olanlarız". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 137. Şayet onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir ayrılık içindedirler. Onlara karşı Tanrı sana yeter. O işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 138. Tanrı’nın boyası... Tanrı’dan daha güzel boyası olan kimdir? Biz O’na kulluk edenleriz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 139. De ki: "Bizimle Tanrı hakkında mı tartışıyorsunuz? Oysa O bizim de rabbimiz, sizin de rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Biz O’na gönülden bağlanmış (muhlis) olanlarız". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 140. Yoksa siz gerçekten İbrahim’in, İsmail’in, İshak’ın, Yakub’un ve torunlarının Yahudi veya Hristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Tanrı mı? Tanrı’dan kendisinde olan bir şehadeti gizleyenden daha zalim kim olabilir? Tanrı yaptıklarınızdan gafil değildir". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 141. İşte onlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız / sorulmayacaksınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 142. Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Tanrı’nındır, batı da. O dilediğini doğru yola iletir". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 143. Böylece biz sizi, insanlara şahid olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinize şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun yönü [Kabe’yi] kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden (yenkalibu) ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu) Tanrı’nın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Tanrı inancınızı boşa çıkaracak değildir. Kuşkusuz Tanrı insanlara şefkat edendir, esirgeyendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 144. Yüzünü göğe çevirip durduğunu (tekallube) görüyoruz. Seni, hoşlanacağın / hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Kutsal Mescid’e / Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Tanrı, yaptıklarınızdan gafil değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 145. Andolsun kendilerine kitap verilenlere her türlü ayeti getirsen de onlar yine senin kıblene yönelmez / uymaz. Sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı bir kısmının kıblesine uymaz. Sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, o zaman sen elbette / gerçekten zalimlerden olursun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 146. Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü bildikleri halde gerçeği gizlerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 147. Gerçek (hak) rabbinden (gelen)dir. O halde sakın kuşkuya kapılanlardan olma. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 148. Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Nerede olursanız olun, Tanrı sizi bir araya getirir / getirecektir. Kuşkusuz Tanrı her şeye gücü yetendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 149. Her nereden (yola) çıkarsan çık, (namaz için) yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. Kuşkusuz bu rabbinden gelen bir gerçektir. Tanrı, yaptıklarınızdan gafil değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 150. Her nereden (yola) çıkarsan çık, (namaz için) yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına/yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, benden korkun. Üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 151. Öyle ki, size kendinizden, size ayetlerimi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek-öğretecek bir elçi gönderdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 152. Öyleyse (yalnızca) beni anın. Ben de sizi anayım. Ve yalnızca bana şükredin ve (sakın) küfretmeyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 153. Ey inananlar, sabırla ve namazla yardım dileyin. Tanrı sabredenlerle beraberdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 154. Ve sakın Tanrı yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Aksine onlar diridir fakat siz şuurunda değilsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 155. Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabır gösterenleri müjdele. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 156. Onlara bir musibet isabet ettiğinde, "Biz Tanrı’ya aidiz ve kuşkusuz O’na dönücüyüz" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 157. Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 158. Kuşkusuz Safa ve Merve (tepeleri) Tanrı’nın ayetlerindendir. Böylece kim Evi (Kabeyi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Kuşkusuz Tanrı şükrün karşılığını verendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 159. Gerçekten, apaçık belgelerden indirdiklerimizi ve insanlar için Kitapta açıkladığımız hidayeti gizlemekte olanlar; İşte onlara hem Tanrı lanet eder, hem de (bütün) lanet ediciler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 160. Ancak, tevbe edip (kendilerini ve başkalarını) düzeltenler ve (kitabı / indirileni) açıklayanlar hariç; onların tevbesini kabul ederim. Ben tevbeleri kabul edenim, Rahim’im. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 161. Kuşkusuz küfredip kafir olarak ölenler; Tanrı’nın, meleklerin ve tüm insanların laneti bunların üzerinedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 162. O durumda/Onda süresiz kalacaklardır. Azapları hafifletilmez ve ertelenmez/onlar gözetilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 163. Sizin Tanrınız tek bir Tanrıdır; O’ndan başka Tanrı yoktur. Rahman’dır, Rahim’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 164. Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Tanrı’nın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde akleden bir kavim için gerçekten ayetler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 165. İnsanlar içinde Tanrı’dan başkasını ’eş ve ortak’ tutanlar vardır ki onlar (bunları) Tanrı’yı sever gibi severler. İnananların ise Tanrı’ya olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Tanrı’nın olduğunu ve Tanrı’nın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 166. Öyle ki (o gün) kendilerine tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlardan uzaklaşıp kaçmışlardır. (Artık) onlar azabı görmüşlerdir ve aralarındaki bütün bağlar (ve ilişkiler) de parçalanıp kopmuştur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 167. (O zaman yönetilip) Uyanlar (tabi olanlar) derler ki: "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Tanrı, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle (veya: üzerlerine yığılmış hasretlerle; veya: pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak) gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 168. Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o size apaçık bir düşmandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 169. O size yalnızca kötülüğü, çirkin-hayasızlığı ve Tanrı’ya karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi buyurur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 170. Ne zaman onlara: "Tanrı’nın indirdiklerine uyun" denilse; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya ataları bir şey akledemeyen ve doğru yolu da bulamamış kimseler olsalar da mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 171. Kafirlerin örneği, bağırıp çağırmadan başka birşey işitmeyip (...) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akledemezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 172. Ey inananlar, size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O’na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Tanrı’ya şükredin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 173. O, size (sadece) leşi, kanı, domuz etini ve Tanrı ’dan başkası adına kesileni kesin olarak haram kıldı. Fakat kim (bunları yemeye) muhtaç / mecbur kalırsa, (suistimal yolunu) aramamak/taşkınlık yapmamak ve sınırı aşmamak koşuluyla (ölmeyecek oranda yiyebilir), ona bir günah yoktur. Gerçekten Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 174. Tanrı’nın indirdiği kitaptan bir şeyi gözardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Diriliş / kıyamet gününde Tanrı onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Onlara acı verici bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 175. Onlar, hidayet karşılığında sapıklığı ve bağışlanma karşılığında azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 176. Bu Tanrı’nın kitabı kuşkusuz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise doğrusu derin bir anlaşmazlık/ayrılık içindedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 177. Yüzlerinizi doğu veya batı yönüne çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Tanrı’ya, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanan; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştileştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 178. Ey inananlar, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kim (hangi katilin) lehine, onun (maktülün) kardeşi (varisi veya velisi) tararfından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktülün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Ancak kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 179. Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 180. Sizden birine ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması - Tanrı’ya karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak - size yazıldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 181. Bundan böyle kim onu (vasiyeti) işittikten sonra değiştirirse, günahı elbette onu değiştirenlerin üzerinedir. Kuşkusuz Tanrı işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 182. Bunun yanında, kim vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da günaha gireceğinden korkup da ikisini (tarafların) arasını bulup düzeltirse, artık ona günah yoktur. Gerçekten Tanrı bağışlayandır, rahimdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 183. Ey inananlar, sizden öncekilere yazıldığı gibi oruç size de yazıldı. Umulur ki sakınırsınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 184. (Oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta veya yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin (veya: güç yetiremeyenlerin) üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gönlünden bir hayır yaparsa (fidye oranını arttırmak, daha çok yoksul doyurmak vb.) bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız - eğer bilirseniz - sizin için daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 185. Ramazan ayı... insanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kuran onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahit olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Tanrı size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Tanrı’yı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 186. Kullarım beni sana soracak olurlarsa, muhakkak ki ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana inansınlar. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 187. Oruç gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Tanrı, gerçekten sizin nefslerinize ihanet etmekte olduğunuzu (veya: zaaf gösterdiğinizi ya da yazık ettiğinizi) bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Tanrı’nın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir (vakti) sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar Tanrı’nın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Tanrı insanlara ayetlerini böylece açıklar. Umulur ki sakınırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 188. Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin ve bile bile günahla insanların mallarından bir bölümünü yemeniz için onları hakimlere aktarmayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 189. Sana hilalleri (doğuş halindeki ayları) soruyorlar. De ki: "O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr), evlere arkalarından gelmeniz / girmeniz değildir, ama iyilik sakınan(ın tutumudur). Evlere kapılarından girin. Tanrı’dan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 190. Sizinle savaşanlarla Tanrı yolunda savaşın (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Tanrı aşırı gidenleri sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 191. Onları yakaladığınız / bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne öldürmekten beterdir. Onlar size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram’ın yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 192. Onlar (savaşa) son verirlerse (siz de son verin). Kuşkusuz Tanrı bağışlayandır, rahimdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 193. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din yalnızca Tanrı’nın oluncaya kadar onlarla savaşın. Son verirlerse, artık zalimlerden başkasına karşı düşmanlık yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 194. Haram ay ancak iki taraflı gözetilebilir/Haram ay haram aya karşılıktır. Ateşkese uymak da / hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa onların saldırdığı gibi siz de onlara saldırın. Tanrı ’dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı, muhakkak ki korkup sakınanlarla beraberdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 195. Tanrı yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Kuşkusuz Tanrı iyilik edenleri sever. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 196. Hac ve umreyi Tanrı için tamamlayın. Eğer [düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle] kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Sizden kim hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç, ya sadaka ya da kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe (emintüm) kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, hacc’da üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ehli (ailesi) Mescid-i Haram’da olmayanlar [Mekke ve çevresinde oturmayanlar] içindir. Tanrı’dan korkun ve bilin ki Tanrı muhakkak cezası pek çetin olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 197. Hac, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farzederse, (bilsin ki) hacda kadına yaklaşmak, fasıklık-yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz hayır adına ne yaparsanız Tanrı onu bilir. Azık edinin, kuşkusuz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, benden korkup sakının. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 198. Rabbinizden (hac bölgesinde ticaret yaparak) bir fazl istemenizde sakınca yoktur. Arafat’tan hep birlikte indiğinizde Tanrı’yı Meş’ar-ı Haram’da anın. O sizi nasıl doğru yola yöneltip ilettiyse, siz de O’nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan önce sapmışlardınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 199. Sonra, insanların (topluca) akın ettiği yerden siz de akın edin ve Tanrı ’dan bağışlanma dileyin. Tanrı, bağışlayandır, rahimdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 200. (Hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da güçlü bir anma ile Tanrı’yı anın. İnsanlardan öylesi vardır ki: "Rabbimiz, bize bu dünyada ver" der. Onların ahirette nasibi yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 201. Kimi de: "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver). Bizi ateşin azabından koru" der. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 202. İşte bunların kazandıklarına karşılık nasipleri vardır. Tanrı hesabı pek çabuk görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 203. Sayılı günlerde (Mina’da) Tanrı’yı anın. İki günde (Mina’dan dönmek için) elini çabuk tutana/acele edene günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. (Bu) sakınan için(dir). Tanrı’dan korkup sakının ve gerçekten bilin ki siz O’na döndürülüp toplanacaksınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 204. İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Tanrı’yı şahit getirir. Oysa o azılı bir düşmandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 205. O, iş başına geçti mi (veya: sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Tanrı ise bozgunculuğu sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 206. Ona: "Tanrı’dan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter. Ne kötü bir yataktır o. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 207. İnsanlardan öylesi de var ki, Tanrı’nın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Tanrı, kullarına karşılık şefkatli olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 208. Ey inananlar, hepiniz topluca islama girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin; çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 209. Size apaçık ayetler geldikten sonra yine ayağınız kayarsa, bilin ki Tanrı gerçekten üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 210. Onlar, bulut gölgeleri içinde Tanrı’nın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) buyruğunun gerçekleşmesini mi gözlüyorlar? Oysa (bütün) buyruklar Tanrı’ya döner. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 211. İsrailoğullarına sor, onlara nice apaçık ayet verdik. Kendisine geldikten sonra kim Tanrı’nın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) kuşkusuz Tanrı cezası pek şiddetli olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 212. Kafirler için dünya hayatı çekici kılındı (süslendi). Onlar, inananlardan kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Tanrı dilediğine hesapsız rızk verir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 213. İnsanlar tek bir ümmetti. Tanrı, müjdeciler ve uyarıcılar olarak elçiler gönderdi ve beraberlerinde, insanların ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan ’azgınlık ve kıskançlıkları’ yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o (kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Tanrı, inananları, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Tanrı kimi dilerse onu doğruya yöneltir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 214. Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar zorluk ve sıkıntıya uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki elçi ve beraberindeki inananlar "Tanrı’nın yardımı ne zaman?" dediler. Dikkat edin, kuşkusuz Tanrı’nın yardımı yakındır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 215. Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlaradır.Hayır olarak ne yaparsanız, Tanrı onu kuşkusuz bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 216. Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı. Olur ki hoşunuza gitmeyen birşey sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz bir şey de sizin için şerdir. Tanrı bilir de siz bilmezsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 217. Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Tanrı katında, Tanrı’nın yolundan alıkoymak, ona küfretmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve ehlini oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner (irtidat) ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri dünyada da ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 218. Kuşkusuz inananlar, hicret edenler ve Tanrı yolunda cihad edenler; işte onlar Tanrı’nın rahmetini umabilirler. Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 219. Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Tanrı size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz (tetefekkerun). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 220. Hem dünya (konusun)da, hem ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: "Onları islah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Tanrı bozgun çıkaranı islah ediciden bilir (ayırdeder). Eğer Tanrı dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Tanrı üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 221. Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Tanrı ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp düşünürler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 222. Sana ’kadınların aybaşı halini’ sorarlar. De ki: "O bir rahatsızlık (eza)dır. Aybaşı halinde olan kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine / ondan kurtuluncaya kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendiklerinde / Kurtuldukları zaman Tanrı’nın size buyurduğu yerden onlara gidin. Kuşkusuz Tanrı tevbe edenleri sever, temizlenenleri / arınanları da sever. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 223. Kadınlarınız sizin (tohum ektiğiniz) tarlalarınızdır. Tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için [geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar] takdim edin. Tanrı’dan korkup sakının ve bilin ki elbette O’na kavuşucusunuz. İnançlılara müjde ver. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 224. Bir de yeminlerinizi bahane ederek, iyilik yapmanız, sakınmanız ve insanların arasını düzeltmenize Tanrı’yı engel kılmayın. Tanrı işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 225. Tanrı sizi yeminlerinizdeki ’rasgele söylemelerinizden, boş, amaçsız sözler’den dolayı sorumlu tutmaz; ancak kalplerinizin kazandıklarından dolayı sorumlu tutar. Tanrı, bağışlayandır, yumuşak davranandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 226. Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde eşlerine) dönerlerse, kuşkusuz Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 227. (Yok) Eğer boşanmada kararlı davranırlarsa (boşanırlar). Kuşkusuz Tanrı işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 228. Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ’ay hali ve temizlenme süresi’ beklerler. Eğer Tanrı’ya ve ahiret gününe inanıyorlarsa Tanrı’nın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada (başkalarından) daha çok hak sahibidirler. Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var. Tanrı azizdir, hakimdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 229. Boşama iki defadır. (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiğiniz birşeyi geri almanız size helal değildir. Ancak ikisinin Tanrı’nın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka). Eğer ikisinin Tanrı’nın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar Tanrı’nın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Tanrı’nın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 230. Yine onu (kadını üçüncü defa) boşarsa, (kadın) onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz. Eğer (bu koca da) onu boşarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Tanrı’nın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanıyorlarsa, tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için günah yoktur. İşte bunlar Tanrı’nın sınırlarıdır; bilen bir topluluk için bunları (böyle) açıklar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 231. Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini (ecele) (üç aybaşını) tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa, artık o kendi nefsine zulmetmiş olur. Tanrı’nın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Tanrı’nın size verdiği nimeti ve size öğüt (va’z) olarak indirdiği kitabı ve hikmeti anın. Tanrı’dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı herşeyi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 232. Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini (ecele) de tamamlamışlarsa -birbirleriyle maruf (bilinen meşru biçimde) anlaştıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikahlamalarına engel çıkarmayın. İşte, içinizde Tanrı’ya ve ahiret gününe inananlara bununla (böyle) öğüt verilir. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Tanrı bilir de siz bilmezsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 233. Emzirmeyi tamamlamak isteyenler (babalar) için analar çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf)e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye güç yetireceğinin üzerinde (yük ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın. Mirasçı üzerinde (ki sorumluluk ve görev) de bunun gibidir. Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırmayı isterlerse, ikisi için de bir güçlük yoktur. Ve eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun olarak ödedikten sonra size bir sorumluluk yoktur. Tanrı’dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı yaptıklarınızı görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 234. İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine dört ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi (ecele) dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Tanrı işlediklerinizden haberi olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 235. (İddeti bekleyen) Kadınları nikahlamak istediğinizi (onlara) sezdirmenizde ya da böyle bir isteği gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Gerçekte Tanrı, sizin onları (kalbinizden geçirip) anacağınızı bilir. Sakın bilinen (meşru) sözler dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin. Bekleme süresi (ecelih) tamamlanıncaya kadar nikah bağını bağlamaya kesin karar vermeyin. Ve bilin ki elbette Tanrı kalbinizden geçeni bilmektedir. Artık ondan kaçının. Ve bilin ki, kuşkusuz Tanrı bağışlayandır, (kullara) yumuşak davranandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 236. Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini tesbit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Onları yararlandırın; zengin olan kendi gücü oranında, maruf bir şekilde yararlandırsın. (Bu) iyilik edenler üzerinde bir haktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 237. Eğer onlara mehir tesbit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tesbit ettiğiniz (mehir)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. (Veya: Birbirinize (karşı) faziletle davranmayı unutmayınız.) Kuşkusuz Tanrı yapmakta olduklarınızı görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 238. Namazları ve (özellikle) orta namazını (ikindi namazı) (üstlerine düşerek, titizlik göstererek) koruyun ve Tanrı’ya gönülden boyun eğiciler olarak (namaza) durun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 239. Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe (emintüm) girdiğinizde ise, yine Tanrı’yı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 240. İçinizde ölüp de (geride) eşler bırakanlar, (evlerinden) çıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet (bıraksınlar). Ama onlar (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların maruf (meşru) olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Tanrı üstün ve güçlü olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 241. (Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır. Bu sakınanlar üzerine bir hak (borç)tır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 242. İşte Tanrı size ayetlerini böyle açıklar ki akledesiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 243. Binlerce kişinin ölüm korkusuyla yurtlarından çıktıklarını görmedin mi? Tanrı onlara: "Ölün" dedi, sonra da onları diriltti. Kuşkusuz Tanrı insanlara karşı fazl sahibidir. Ancak insanların çoğunluğu şükretmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 244. Tanrı yolunda savaşın ve bilin ki kuşkusuz Tanrı işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 245. Tanrı’ya karşılığını çok arttırma ile kat kat arttıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Tanrı daraltır ve genişletir ve siz O’na döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 246. Musa’dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani nebilerinden birine: "Bize bir melik gönder de Tanrı yolunda savaşalım" demişlerdi. O: "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Tanrı yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı zaman, az bir kısmı dışında yüz çevirdiler. Tanrı zalimleri bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 247. Onlara peygamberleri dedi ki: "Tanrı size Talut’u (melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlığa ona göre çok daha hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?" dediler. O (şöyle) demişti: "Doğrusu Tanrı size onu seçti ve onun bilgisini ve bedensel gücünü arttırdı. Tanrı kime dilerse mülkünü verir; Tanrı (rahmeti ve gücü) geniş olandır, bilendir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 248. Peygamberleri onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının ayeti size Tabutun gelmesi (olacaktır ki) onda rabbinizden ’bir güven duygusu ve huzur’ ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inançlılar iseniz, bunda kuşkusuz sizin için bir ayet vardır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 249. Talut orduyla birlikte ayrıldığında (şöyle) dedi: "Doğrusu Tanrı sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tatmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber inananlarla (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Tanrı’ya kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Tanrı’nın izniyle galip gelmiştir. Tanrı sabredenlerle beraberdir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 250. Onlar Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kafirler kavmine karşı bize yardım et." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 251. Böylece onları Tanrı’nın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davut Calut’u öldürdü.Tanrı da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Tanrı’nın insanların bir kısmı ile bir kısmını def’i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Tanrı alemlere karşı büyük fazl sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 252. İşte bunlar Tanrı’nın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz. Sen de gönderilenlerdensin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 253. İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan Tanrı’nın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa’ya apaçık belgeler verdik ve O’nu Ruhul’l-Kudüs ile destekledik. Şayet Tanrı dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler birbirlerini öldürmezdi. Ancak, ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi küfretti. Tanrı dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Tanrı dilediğini yapandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 254. Ey inananlar, hiç bir alış-verişin, hiç bir dostluğun ve hiç bir şefaatin olmadığı gün gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 255. Tanrı... O’ndan başka tanrı yoktur. Diridir, kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O’nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 256. Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Kuşkusuz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp (yekfür) Tanrı’ya inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Tanrı işitendir, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 257. Tanrı, inananların velisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; kafirlerin velisi ise tağuttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar ateşin halkıdırlar; onda süresiz kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 258. Tanrı kendisine mülk verdi diye rabbi konusunda İbrahim ile tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: "Benim rabbim diriltir ve öldürür" demişti. O da: "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman) İbrahim: "Kuşkusuz Tanrı güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o kafir böylece afallayıp kalmıştı. Tanrı zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 259. Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Tanrı burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Tanrı onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Tanrı ona) "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara bir ayet kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Tanrı her şeye güç yetirendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 260. Hani İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Tanrı ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, kuşkusuz Tanrı, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 261. Mallarını Tanrı yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Tanrı dilediğine kat kat arttırır. Tanrı (ihsanı) bol olandır, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 262. Mallarını Tanrı yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 263. Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Tanrı hiç birşeye ihtiyaç ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 264. Ey inananlar, Tanrı’ya ve ahiret gününe inanmayan, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç birşeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Tanrı kafirler kavmine hidayet vermez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 265. Yalnızca Tanrı’nın rızasını istemek ve nefslerinde olanı kökleştirip güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Tanrı yaptıklarınız görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 266. Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Tanrı size ayetlerini böyle açıklar ki düşünesiniz (tetefekkerun). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 267. Ey inananlar, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, kuşkusuz Tanrı hiç birşeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 268. Şeytan sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin-hayasızlığı buyuruyor. Tanrı ise size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Tanrı (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 269. Kime dilerse hikmeti ona verir; kuşkusuz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 270. Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Tanrı onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 271. Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını örter (yükeffiru). Tanrı yaptıklarınızdan haberi olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 272. Onların hidayete ermesi senin üzerine (bir yükümlülük) değildir. Ancak Tanrı dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Tanrı’nın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -zulme uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 273. (Sadakalar) Kendilerini Tanrı yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, kuşkusuz Tanrı onu bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 274. Onlar ki mallarını gece, gündüz, gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 275. Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Tanrı alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, buyruğu Tanrı’ya aittir. Kim (faize) geri dönerse artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 276. Tanrı fazi yok eder de sadakaları arttırır. Tanrı günahkar kafirlerin hiç birini sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 277. İnanıp güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; kuşkusuz onların ecirleri rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 278. Ey inananlar, Tanrı’dan sakının ve eğer inançlılar iseniz faizden artakalanı bırakın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 279. Şayet böyle yapmazsanız, Allah’a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 280. Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) sadaka olarak bağışlamanız ise sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 281. Tanrı’ya döneceğiniz günden sakının. Sonra herkese kazandığı eksiksizce ödenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 282. Ey inananlar, belirli bir süre (ecelin) için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip onu doğru olarak yazsın; katip Tanrı’nın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve rabbi olan Tanrı’dan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu) düşük akıllı ya da za’f sahibi ise veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahit tutun; eğer iki erkek yoksa, şahitlerden rıza göstereceğiniz bir erkek veya biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahitler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle (ecelih) birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Tanrı katında en adil, sahitlik için en sağlam, kuşkulanmamanız için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alışveriş ettiğinizde de şahit tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) yaparsanız, o, kendiniz için fısktır. Tanrı’dan sakının. Tanrı size öğretiyor. Tanrı herşeyi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 283. Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız (emine), kendisine güven duyulan / güvenilen (tümine), rabbi olan Tanrı’dan sakınsın da emanetini ödesin. Şahitliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık kuşkusuz onun kalbi günahkardır. Tanrı yaptıklarınızı bilir. [Bu ayette emanet GERİ ALMAK ÜZERE BIRAKILAN NESNE anlamındadır. Bkz. 4/58, 8/27 ve 33/72] Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 284. Göklerde ve yerde ne varsa Tanrı’nındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Tanrı sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Tanrı herşeye güç yetirendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 285. Elçi, kendisine rabbinden indirilene inandı, inançlılar da. Tümü Tanrı’ya, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. "O’nun elçileri arasında hiç birini (diğerinden) ayırdetmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak sanadır" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 286. Tanrı hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge. Sen bizim mevlamızsın. Kafirler kavmine karşı bize yardım et." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster