وَقَالُوا إِنْ نَتَّبِعِ الْهُدَىٰ مَعَكَ نُتَخَطَّفْ مِنْ أَرْضِنَا ۚ أَوَلَمْ نُمَكِّنْ لَهُمْ حَرَمًا آمِنًا يُجْبَىٰ إِلَيْهِ ثَمَرَاتُ كُلِّ شَيْءٍ رِزْقًا مِنْ لَدُنَّا وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Ve kalu in netteblıl hüda meake nütehattaf min erdına e ve lem nümekkil lehüm haramen aminey yücba ileyhi semeratü külli şey’ir rizkam mil ledünna ve lakinne ekserahüm la ya7lemun
Kelime
Anlamı
Kökü
وَقَالُوا
ve dediler ki
إِنْ
eğer
نَتَّبِعِ
biz uyarsak
الْهُدَىٰ
doğru yola
مَعَكَ
seninle beraber
نُتَخَطَّفْ
atılırız
مِنْ
-dan
أَرْضِنَا
yurdumuz-
أَوَلَمْ
نُمَكِّنْ
biz bir mekan vermedik mi?
لَهُمْ
onlara
حَرَمًا
dokunulmaz
امِنًا
güvenli
يُجْبَىٰ
toplanıp getirildiği
إِلَيْهِ
ona
ثَمَرَاتُ
ürünlerinin
كُلِّ
her
شَيْءٍ
şeyin
رِزْقًا
bir rızık olarak
مِنْ
لَدُنَّا
kendi katımızdan
وَلَٰكِنَّ
fakat
أَكْثَرَهُمْ
çokları
لَا
يَعْلَمُونَ
bilmezler

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Ve dediler ki: Seninle berâber doğru yola uyarsak yerimizden, yurdumuzdan oluruz, bizi çıkarıverirler buradan. Biz onları, her çeşit yiyeceklerin, meyvelerin getirilip toplandığı emin bir haremde yerleştirmedik mi, onlara katımızdan rızık olarak vermedik mi bunları ve fakat çoğu bilmez.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    "Seninle beraber doğru yolu tutacak olsak, bizi ülkemizden koparıp atarlar" diyorlar. Oysa biz onları, katımızdan rızık olarak, her türlü ürünün getirilip toplandığı mukaddes Harem’de yerleştirmedik mi? Ne var ki, çokları bunun farkında değil.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme’ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hakikate uyarsak, yerimizden sökülüp çıkarılırız"... Biz onları, indîmizden (lütfederek), yaşam gıdası olarak her şeyin ürünlerinin toplandığı, güvenli bir Harem’e yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğunluğu (kıymetini) bilmezler.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    ’Seninle birlikte doğru yola girersek yurdumuzdan atılırız.’ Onları, tarafımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplandığı güvenli bir Harem’e yerleştirmedik mi? Ancak onların çoğu bilmiyorlar.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden (yurdumuzdan ve konumumuzdan) çekilip-kopartılırız." Oysa Biz onları, Kendi Katımız’dan bir rızık olarak herşeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli bir haremde yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    (Kureyş’liler) dediler ki: "- (Doğrusun amma), eğer biz doğru yola (dinine) uyar, seninle beraber olursak yerimizden (Mekke’den) kovuluruz." Tarafımızdan bir rızık olarak, onları, çeşitli bir çok mahsüllerin gelib toplanacağı emin bir Harem’de (içinde Beytullah olan hürmete değer bir yerde) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu (bunların Allah katından bir rızık olduğunu) bilmezler.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    “Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız” dediler. “Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.”

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    «eninle beraber dogru yolda gidersek, yurdumuzdan ediliriz» dediler. Onlari katimizdan bir rizik olarak her seyin urununun toplandigi guvenli ve kutlu bir yere yerlestirmedik mi? Ama cogu bilmezler.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Onlar (henüz imân etmeyenler) dediler ki: «Eğer biz seninle beraber doğru yola uyarsak yurdumuzdan atılırız.» Oysa biz onları güvenli, katımızdan rızık olarak her türlü ürünün taşınıp toplandığı Harem’e yerleştirmedik mi ? Ama çoğu (bu kutsal nimeti) bilmezler.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (Onlar:) “Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız” dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke`ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu (verilen bu nimetin kıymetini) bilmezler.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Onlar, "Sizinle beraber doğru yolu tutarsak, kendi yurdumuzdan koparılıp çıkarılırız" dediler. Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak, her türlü meyve ve mahsullerin kendisinde toplandığı, saygın ve güvenlikli bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    «Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız» dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme’ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Dediler ki, "Senin hidayetine uysak yurdumuzdan ediliriz." Onları, katımızdan her çeşit ürünün rızık olarak toplanıp götürüldüğü güvenli ve sınırlanmış bir bölgeye yerleştirmedik mi? Ne var ki çokları bilmez.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    «Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız» dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke- i Mükerreme’ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Dediler ki; «Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız.» Onları katımdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, kutlu bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden [yurdumuzdan ve konumumuzdan] çekilip kopartılırız." Oysa biz onları kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli (aminen) bir haremde yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    "Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız" dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekkei Mükerreme’ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Dediler ki: «Biz, eğer senin maiyyetinde doğru yolu (tutub) uyarsak derhal yerimizden (yurdumuzdan olub) kapılırız». Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak her şey’in mahsullerinin gelib toplanacağı korkusuz bir haremde yerleşdirmedik mi? Fakat onların çoğu (bu hakıykatı) bilmezler.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    Bir de; `(biz) seninle berâber hidâyete tâbi` olursak, yurdumuzdan hemen çıkarılırız` dediler. Hâlbuki onları, katımızdan bir rızık olarak herşeyin mahsûllerinin(toplanıp) ona getirildiği, emîn bir hareme (Mekke`ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu(üzerlerindeki ni`metimizi) bilmezler.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Dediler ki: Seninle beraber hidayete uyacak olursak, yerimizden oluruz. Halbuki onları katımızdan bir rızık olarak her şeyin mahsulünün toplandığı emin bir haremde yerleştirmedik mi? Ama onların çoğu bilmezler.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Onlar "Seninle birlikte doğru yola girersek topraklarımızdan atılırız" dediler. Peki bir takım uyulması gerekli yasakların olduğu güvenli bu topraklara sizi biz yerleştirmedik mi? Katımızdan rızık olarak her türlü meyveler oraya toplanılmadı mı? Fakat onların çoğu bunları bilmiyorlar.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Ve: "Eğer seninle beraber hidayete tâbî olursak (Allah’a ulaşmayı dilersek), yerimizden atılırız (yurdumuzdan kovuluruz)." dediler. Onları, katımızdan rızık olarak her çeşit üründen toplanıp, onlara getirildiği haram kılınan (hürmet edilen yerde, haremde) yerde emin olarak yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu (Allah tarafından olduğunu) bilmezler.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden çekilip kopartılırız." Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı güvenli bir Harem’de (Mekkei Mükerreme’de) yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    "Seninle aynı yolu izleyecek olursak kendi toprağımızdan koparıp atarlar bizi" diyorlar. Oysa, Katımızdan rızık olarak her türlü ürünün getirilip toplandığı, koruyucu örf altında güvenli bir yere yerleştirmedik mi onları? Ne var ki, çokları (bunun) farkında değil.

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Bir de: "Eğer seninle birlikte doğru yola girersek, yurdumuzdan yuvamızdan koparılırız" dediler. Ama onları, sayemizden her türlü ürünün gelip rızık olarak kendisinde toplandığı kutsal bir dokunulmazlığa sahip güvenli bir yere yerleştirmedik mi? Ne ki onların çoğu bunun farkında bile değil.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Ve dediler ki: «Eğer seninle beraber hüdaya (İslâm’a) tâbi olursak yerimizden hemen çıkarılırız. Biz onlar için bir emniyetli Harem’i metin bir mekân kılmadık mı ki, her şeyin semereleri Bizim tarafımızdan bir rızk olmak üzere onun için toplanır. Fakat onların ekserisi bilmezler.»

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    "Seninle beraber doğru yolda gidersek yerimizden oluruz. " dediler. Biz onları kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin mahsulünün toplanıp getirildiği emniyetli ve hürmetli (dokunulmaz) bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Dediler ki: "Eğer seninle beraber doğru yola gelir/uyar isek, yurdumuzdan atılırız." Oysa Biz, onları güvenli bir bölgeye yerleştirmedik mi? Her çeşit ürünün kendisine toplanıp getirildiği, yarattığımız birçok rızık da verdik. Fakat onların birçoğu bilmiyor.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Dediler ki; «Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız.» Onları katımdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, kutlu bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    "Doğru söylüyorsun, ama biz sana tâbi olup o doğru yolu tutarsak, yerimizden yurdumuzdan olur, burada barınamayız" dediler. Oysa tarafımızdan bir rahmet olarak Biz, onları her türlü ürünün getirilip toplandığı, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme’ye) yerleştirmedik mi? Ne var ki onların çoğu bu nimetin kadrini bilmezler.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Dediler ki: "Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız." Biz onlara kendi katımızdan bir rızık olarak, her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir mekân vermedik mi? Fakat çokları bilmezler.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    -Eğer, seninle birlikte doğru yolu tutacak olursak, ülkemizden sürülürüz, dediler. Oysa biz, onları katımızdan rızık olarak verdiğimiz ürünlerin gelip toplandığı emin ve saygın bir yere yerleştirmedik mi? Fakat, onların çoğu bilmezler.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Dediler ki: «Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden (yurdumuzdan ve konumumuzdan) çekilip kopartılırız» Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli bir harem’de yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Dediler ki: "Eğer seninle birlikte yol alırsak, yerimizden, yurdumuzdan oluruz." Biz onları, katımızdan rızık olarak gelen tüm ürünlerin derlenip toplandığı güvenli, saygıdeğer bir mekâna yerleştirmedik mi? Ama onların çokları bilmiyorlar.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    They say: "If we were to follow the guidance with thee, we should be snatched away from our land." Have We not established for them a secure sanctuary, to which are brought as tribute fruits of all kinds,- a provision from Ourselves? but most of them understand not.