وَكَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ بَطِرَتْ مَعِيشَتَهَا ۖ فَتِلْكَ مَسَاكِنُهُمْ لَمْ تُسْكَنْ مِنْ بَعْدِهِمْ إِلَّا قَلِيلًا ۖ وَكُنَّا نَحْنُ الْوَارِثِينَ
Ve kem ehlekna min karyetim betırat meıyşeteha fe tilke mesakinühüm lem tüskem mim ba’dihim illa kalıla künna nahnül varisın
Kelime
Anlamı
Kökü
وَكَمْ
ve nicesini
أَهْلَكْنَا
helak ettik
مِنْ
-den
قَرْيَةٍ
kent(ler)-
بَطِرَتْ
şımarmış
مَعِيشَتَهَا
refah içinde
فَتِلْكَ
İşte şunlar
مَسَاكِنُهُمْ
onların meskenleri
لَمْ
تُسْكَنْ
oralarda oturulmadı
مِنْ
بَعْدِهِمْ
onlardan sonra
إِلَّا
ancak
قَلِيلًا
pek az
وَكُنَّا
ve biz olduk
نَحْنُ
biz
الْوَارِثِينَ
varisler

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Ve biz, geçim bolluğuna nâil olmuş ve şükretmemiş nice şehirlerin halkını helâk ettik; işte pek azı müstesna, kendilerinden sonra insanlara yurt olmayan evleri ve oralara biz vâris olmuşuzdur.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    Oysa biz, varlık ve konfordan dolayı azgınlaşan nice toplumları yok etmişizdir. İşte gözler önünde, onların yaşadıkları yerler, pek azı dışında onlardan sonra oralarda kimse yerleşmemiştir. Onlara hep biz varis olduk, hepsi bize kaldı.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Dünyalığın getirdiği refahla şımarmış nice şehri yok ettik! İşte onların meskenleri! Onlardan sonra, azı hariç, oturanı olmadı! Vârisler biz idik.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Biz, geçim rahatlığı dolayısıyla şımarmış nice beldeleri helak ettik. İşte konakları; onlardan sonra ancak çok az oturulmuştur. (Oralara) hep biz varis olduk.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Biz, yaşama biçimleriyle ’refah içinde şımarıp azmış’ nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar Biziz.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Biz (böyle) geçimi ile şımarıb azmış nice memleket halkını helâk ettik. İşte meskenleri, (seyahatlerinizde gördüğünüz harabeye dönmüş evleri) ki, kendilerinden sonra pek azı iskân edilmiştir!... Varis olan (bâkî kalan ve hakikî mutasarrıf bulunan) da ancak biz olduk.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Refahın şımarttığı nice memleketleri helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Nimet ve refaha karsi nankorluk eden nice kasabalari yok etmisizdir. Iste yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimseler oturabilmistir. Oralara Biz varis olmusuzdur.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Biz, geçimleri konusunda refah içinde şımaran nice kasaba halkını yok ettik. İşte onların kalıntıları; kendilerinden sonra pek az kimseler o yerlerde oturabilmiştir. (Onlara) biz, evet biz vârisler olduk.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    Oysa biz, varlık ve refahtan ötürü şımarıp azmış nice toplumları helak ettik. İşte, onların yaşadıkları yerler! Onlardan sonra oralarda pek az insanın dışında kimse yerleşmedi. Onların tamamına biz varis olduk (çünkü herkes göçüp gittikten sonra, ebediyen kalacak olan yalnızca biziz).

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Biz nimetler içinde şımaran nice memleket halkını helâk etmişizdir. İşte kendilerinden sonra içlerinde pek az oturulmuş yurtları! (O yurtlara) biz varis olduk, biz.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Kendilerine verilen nimetlere nankörlük eden nice toplumları yok etmişizdir. İşte şunlar, kendilerinden sonra pek az kimse tarafından ikametgah edinilmiş evleridir. Oralara biz varis olduk.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Biz, maişetleriyle şımarmış nice memleketi helak etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz varis olmuşuzdur.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Biz refah içinde şımarmış nice şehirleri helak ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimse oturabilmiştir. Onlara hep biz varis olmuşuzdur.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Biz, yaşama biçimleriyle ’refah içinde şımarıp azmış’ nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Biz, (bol) geçimi ile (halkı) şımarmış nice memleket (ler) helak etdik. İşte kendilerinden sonra ancak pek az kimselerin konabileceği (haraab) meskenleri! (Bütün onlara.) biz vâris olmuşuzdur.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    Hâlbuki (bol ve rahat) geçimleri ile şımarmış nice şehir (halkını) helâk ettik. İşte şu (harâb olmuş) meskenleri! Kendilerinden sonra (oralarda) ancak pek az oturulabilmiştir. Çünki (onlara) vârisler, biz olmuşuzdur.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Biz; nimet ve refahıyla şımarmış nice kasabaları yok etmişizdir. İşte kendilerinden sonra çok az kimselerin oturabileceği yerleri. Ve oralara varis olanlar Biz’dik, Biz.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Biz geçimliklerini beğenmeyip inkârcı davranan nice şehirleri yok ettik. Onların bıraktığı bu topraklara, onlardan sonra pek az insan yerleşti. Zaten oraların sahibi biziz.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Ve azarak, maişetlerine şükretmeyen nice ülkeyi helâk ettik. İşte bunlar, onların meskenleri, onlardan sonra (çok) az bir süre hariç, iskân edilmedi (oturulmadı). Ve Biz, onların varisleri, Biziz.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Biz, yaşama biçimleriyle refah içinde şımarıp azmış nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    Oysa, Biz, varlık ve refahtan ötürü azgınlaşan nice toplumları yok etmişizdir; işte, (gözönünde) onların yaşadıkları yerler: pek azı dışında, onlardan sonra oralarda kimse yerleşmemiştir; çünkü herkes göçüp gittikten sonra, ebediyyen kalacak olan yalnızca Biziz!

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Ama Biz, refahın şımartıp azgınlaştırdığı nice ülkeyi helak etmişiz. Bakın, işte onların yaşadıkları mekanlar! Pek azı dışında arkalarından oralara bir daha yerleşen olmadı: ve zaten her şeyin ebedi varisi sadece Biziz.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Ve bir nice kasabayı da helâke uğrattık ki, (ahalisi) maişetlerinin çokluğuyla şımarmış idi. İşte şu onların konaklarıdır ki, onlardan sonra pek azı müstesna (kimseye) ikametgâh olmadı ve Bizler varisler olduk.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Biz nice memleketleri helâk etmişizdir ki, halkı bol geçimleri ve refahıyla şımarmıştı. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az bir zaman hariç, kimse oturmadı. Onlara biz vâris olmuşuzdur.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Ve halkı refah içinde şımarmış olan, nice şehirleri yıkıma uğrattık. İşte onların meskenleri! Onlardan sonra oralarda az bir süre oturulabilmiştir. Onlara vâris olanlar Biziz.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Biz refah içinde şımarmış nice şehirleri helak ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimse oturabilmiştir. Onlara hep biz varis olmuşuzdur.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Bununla beraber Biz, kazançlarının çokluğu sebebiyle şımarmış pek çok memleketi helâk ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturuldu. Bütün onlara Biz vâris olduk (hepsi geçti, bâki Biz’iz).

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Biz refah içinde şımarmış nice kenti helâk ettik. İşte şunlar, onların meskenleri, onlardan sonra oralarda pek az oturuldu. Onlara hep biz vâris olduk (hepsi bize kaldı).

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Biz, geçim bolluğu içinde yaşamış fakat, hakkı kabul etmemiş nice şehirleri helak ettik. İşte yerleri, onlardan sonra orada çok az oturan oldu. Onların mirasçısı biz olduk.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Biz, yaşama biçimleriyle ’refah içinde şımarıp azmış’ nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Yaşayışı şımarıklık ve gösterişe yol açmış nice kenti helâk ettik biz. İşte yerleri yurtları! Onlardan sonra oralarda çok az oturuldu. Biziz vâris olanlar, biz.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    And how many populations We destroyed, which exulted in their life (of ease and plenty)! now those habitations of theirs, after them, are deserted,- All but a (miserable) few! and We are their heirs!