1. Tâ-Sîn. Bu, Kur’ân’ın ve (hakkı, doğruyu) açıklayan kitabın âyetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Mü’minler için doğru yol ve müjdedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. O mü’minler ki, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Âhiret’e kesinlikle inanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Âhiret’e inanmayanlara ise amellerini süsleyip çekici kıldık da o sebeple onlar (inkâr ve azgınlıkları içinde) bocalayıp dururlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. İşte bunlar öyle kimselerdir ki, kendilerine azâbın kötüsü vardır ve bunlar Âhiret’te de ziyana uğrayanların kendileridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Şüphesiz ki sen (Ey Muhammed !) Kur’ân’ı O yegâne hikmet sahibi (her şeyi) bilenden alıyorsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Hani bir vakit Musâ kendi ailesine, «doğrusu benim bir ateşe gözüm ilişti; size ondan ya bir haber getireceğim, ya da ısınasınız diye bir kor getireceğim» demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Ne vakit ki o ateşe vardı, kendisine (şöyle) seslenildi: «Ateşin önündeki kimse ve çevresindekiler mubarek kılınmıştır. Âlemlerin Rabbı Allah (her türlü noksanlıktan, eş ve ortaktan) paktır, yücedir, münezzehtir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Ya Musâ ! Şüphen olmasın ki Ben, O çok üstün hikmet sahibi olan Allah’ım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Asâ’nı yere atıver.» Derken onu çok kıvrak bir yılan gibi hareket eder görünce dönüp kaçtı, arkasına bakmadı. «Ya Musâ ! Korkma ; çünkü gerçekten benim yanımda peygamberler korkmazlar.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Ancak zulmeden müstesna. Sonra da kötülüğün ardından onu iyiliğe çevirirse, şüphe etmesin ki ben cok bağışlayan ve cok merhamet edenim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. (Ya Musâ!) Elini koynuna sok da kusursuz bembeyaz pırıl pırıl çıksın, tâ ki Fir’avn’a ve milletine sunacağın dokuz mu’cize içinde yer alsın. Çünkü gerçekten onlar Hakk’ın yolundan çıkmış bir millettir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Mu’cize ve belgelerimiz onların gözleri önüne acık biçimde sergilenerek gelince, «bu açık bir sihirdir» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Mu’cizeleri, gönülleri kesinlikle kabul ettiği halde sırf haksızlık, azgınlık ve kendilerini yüksek görmek yüzünden onları inadla inkâr ettiler. Artık sen fesatçıların sonunun ne olduğuna bir bak ! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. And olsun ki Davud’a ve Süleyman’a ilim verdik. Onlar da «bizi mü’min kullarından bir çoğuna üstün kılan o Allah’a hamd olsun» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Ve Süleyman (babası) Davud’a (hem peygamberlik, hem hükümdarlıkta) vâris oldu da ; «Ey insanlar !» dedi, «bize kuş dili öğretildi ve bize (insanları idare edip yönetme hususunda) her şey verildi. Şüphesiz ki bu apaçık ortada (gözle görülebilen) bir üstünlüktür..» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Süleyman’ın (buyruğu gereği) cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen ordusu toplanıp bir araya getirildi ve bunlar (emredildiği cihete) gruplar halinde dağıtıldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Sonunda karıncaların (daha çok eyleştiği) vadiye geldiler. Dişi bir karınca, «ey karıncalar! Yuvanıza hemen girin ki Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi kırıp geçmesinler» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Bunun üzerine Süleyman, karıncanın o sözüne gülerek tebessüm etti ve «Ey Rabbim!» dedi, «bana, anama-babama verdiğin nimetlere şükretmemi ve senin hoşnut olacağın iyi-yararlı işde bulunmamı bana ilham eyle ve beni kendi rahmetinle sâlih kulların arasına sok.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Bir de kuşları denetleyip araştırdı, derken, «nerede Hüdhüd’ü (çavuşkuşu) göremiyorum, yoksa kayıplara mı karıştı ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. O, ya bana açık kesin bir kanıt getirmelidir, ya da ona çok şiddetli bir azâb ile azâb ederim veya onu keserim» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Derken çok beklemeden Hüd-hüd çıkageldi ve Süleyman’a dedi ki: «Senin (hükümdarlığınla bilip) kapsayamadığın bir şeyi kapsayıp öğrendim ; sana Sebe’ (ülkesin)den kesin bir haberle geldim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Şüphen olmasın ki ben, ülkesi halkına hükmeden ve (bu hususta gereken ne ise) kendisine her şeyden (bir pay) verilen, aynı zamanda büyük bir tahtı bulunan bir kadına rastladım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Onu ve milletini, Allah’ı bırakıp Güneş’e secde ettiklerini gördüm. Şeytan onlara işlerini süslemiş de (onları doğru yoldan) alıkoymuştur; bu yüzden onlar da doğru yolu bulamıyorlar.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. (Şeytanın bu süslemesi ve alıkoyması), göklerde ve yerde gizli (her şeyi) ortaya çıkaran ve sizin gizlediklerinizi de açıkladığınızı da bilen Allah’a secde etmemeleri(ni sağlaması) içindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Allah, Büyük Arş’ın Rabbıdır; Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Süleyman ona dedi ki: «Bir bakalım doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. «Şimdi bu mektubumu götür de onların yanına bıraktıktan sonra geri çekil, nasıl bir sonuca varacaklarına bir bak!» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. (29-30) (Hüdhüd verilen emri aynen yerine getirdi. Sebe’ Melikesi): «Ey ileri gelenler!» dedi, «doğrusu bana cok önemli bir mektup bırakıldı; şüphesiz ki o, Süleyman’dandır; Rahman ve Rahîm olan Allah adıyladır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. (29-30) (Hüdhüd verilen emri aynen yerine getirdi. Sebe’ Melikesi): «Ey ileri gelenler!» dedi, «doğrusu bana cok önemli bir mektup bırakıldı; şüphesiz ki o, Süleyman’dandır; Rahman ve Rahîm olan Allah adıyladır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. (Mektup şöyledir). «Bana karşı kendinizi yüksek görüp baş kaldırmayın ve (Hakk’a, bir olan Allah’a) teslimiyet göstererek bana gelin !» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. (Melike): «Ey ileri gelenler! Bu önemli işim hakkında görüşünüzü bildirin. Siz hazır olmadığınız takdirde bir işi kesin sonuca bağlayacak değilim» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Onlar dediler ki: «Biz kuvvet sahibiyiz ve oldukça şiddetli (savaşçı ve dayanıklı) kimseleriz. Ama emir size aittir; artık ne emredeceksen ona bak.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. (Melike); «Doğrusu hükümdarlar bir kasabaya (savaş niyetiyle) girecekleri zaman oranın düzenini bozarlar da aziz ve şerefli kişilerini aşağılık kılıp rezîl ederler. İşte (bir ülkeye giren düşmanlar) böyle yaparlar.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. «Doğrusu ben onlara bir he diye göndereyim de elçilerin ne (haber) ile döneceğine bir bakayım» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. (Melikenin gönderdiği elçi) Süleyman’a gelince, O, «siz mal ile mi bana yardım ve destekte bulunmak istiyorsunuz ? (Oysa) Allah’ın bana verdiği (nîmetler) size verdiğinden daha hayırlıdır. Hayır, siz hediyenizle sevinip duruyorsunuz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Sen artık (getirdiğin hediyenle) onlara dön. Yemin ederim ki, karşı koyamıyacakları bir ordu ile kendilerine geleceğiz ve onları aşağılayıp rüsvay edilmiş bir halde zelil ve hakîr olarak (yurtlarından) çıkaracağız,» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Süleyman, «ey ileri gelenler! Bana teslimiyet gösterip gelmelerinden önce sizden hanginiz o melikenin tahtını bana getirebilir ?» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Cinlerden bir ifrit, «sen yeninden henüz kalkmadan ben onu sana getiririm. Ben elbette ona karşı hem güçlüyüm, hem de güvenilirimdir,» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Yanında kitaptan (az-çok) bilgisi bulunan biri ise şöyle dedi: «Sen gözünü açıp kapamadan onu sana getiririm» derken Süleyman onu (melikenin tahtını) yanında karar kılmış bir halde görünce dedi ki: «Bu, Rabbimin lütf-u kereminden (bana verilen bir nîmet) dir ki şükür mü edeceğim, nankörlükte mi bulunacağım diye beni deniyor. Tabiî kim şükrederse, o ancak kendi lehine şükretmiş olur; kim de nankörlük ederse elbette Rabbim ganiy (=her şeyden müstağnidir, kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur; ama herkes O’na mutlaka muhtaç)dır. Kerîm (=iyilik ve ihsan sâhibi)dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Süleyman, «tahtını ona tanıyamıyacağı hale sokun da bakalım onu tanıyabilecek mi, yoksa tanımayanlardan mı olacak?» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Melike gelince, «tahtın böyle mi idi ?» denildi. O da «onun gibi bir şey; bundan daha önce bize bilgi verilmişti; bizler de teslîm olmuş idik,» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Melike’yi (bu teslimiyetten) alıkoyan, Allah’tan başka taptığı şeydi; çünkü o inkarcı bir milletten idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Ona, «köşke gir!» denildi. Melike köşkün (selâmlık kısmını) görünce onu derince büyük bir su (havuzu) sandı ve bacaklarını sıvadı. Süleyman, «o camdan kaplı bir salondur» dedi. Melike «Rabbim!» dedi, «doğrusu ben kendime haksızlık ettim ve artık Süleyman’la beraber âlemlerin Rabbı Allah’a teslîm oldum.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. And olsun ki, Semûd (kavmine) de Allah’a tapsınlar diye kardeşleri Salih’i (peygamber olarak) gönderdik. Fakat onlar, ansızın birbirleriyle sürtüşüp tartışan iki grup oluverdiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Sâlih, onlara: «Ey kavmim!» dedi, «neden iyilikten önce kötülüğü acele istiyorsunuz? Allah’tan bağışlanmanızı dileseniz a ; ola ki rahmete eriştirilirsiniz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Kavmi ona: «Biz seninle ve beraberinde bulunanlar sebebiyle uğursuzluğa uğradık» dediler. O da. «sizin uğursuzluğunuz Allah yanında (kötü amelinizden dolayı)dır. Hayır, siz ciddi bir imtihandan geçiriliyorsunuz!» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. O şehirde dokuz kişilik bir (fesâdçı) grubu bulunuyordu ki onlar yeryüzünde fesâd çıkarıp barış ve düzenden yana olmuyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. O (fesâdçılar) kendi aralarında yemin edip dediler ki: «Ona ve ailesine bir gece baskınında bulunalım, sonra da ona sahip çıkan yakınına, ailesinin yok edilmesine şâhid olmadık ve elbette bizler doğru kimseleriz, diyelim.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Onlar, bir hile ve düzen plânladılar, biz de onlar farkında değilken hilelerini başlarına geçirerek bir plân kurduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Onların hile ve düzeninin sonuna bir bak! Doğrusu onları ve kavimlerinin hepsini yok edip (ülkelerinin) altını üstüne getirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. İşte zulmettiklerine karşılık çatısı çökük evleri!. Şüphesiz ki bunda bilen bir millet için (ibret alınacak) belge ve öğüt vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. İmân edenleri kurtardık. Bunlar (Allah’tan) korkup (kötülüklerden) sakınanlar idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Lût’u da (kavmine peygamber gönderdik). Hani o, kavmine, «görüp bildiğiniz halde bu gibi hayasızlığı mı işleyeceksiniz, öyle mi ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere mi gidiyorsunuz ? Hayır siz (ne yaptığını) bilmeyen bir milletsiniz» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Bu uyarıya karşı milletinin cevabı sadece şu olmuştu : «Lût ailesini kasabanızdan çıkarın ; çünkü onlar fazlaca temizlenip arınmaya özenen insanlardır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Biz, Lût’u da, ailesini de kurtardık ; ancak karısını değil, onu geride kalıp (yok edilecekler) arasında takdîr ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık. O uyarılanların yağmuru ne kötüdür! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. De ki, hamd Allah’a, selâm da Allah’ın seçip beğendiği kullarına olsun. Allah mı daha hayırlıdır, yoksa (sapıkların) ortak koştukları mı ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. (Onlar mı) yoksa gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren mi (daha hayırlıdır) ? Ki o su ile göz ve gönül açan güzel bahçeler yetiştirdik. Oysa siz onun bir ağacını bile bitirecek (güce sahip) değilsiniz. Allah ile beraber başka bir tanrı mı ?! Hayır, onlar doğru yoldan sapan bir millettir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Yoksa yeri oturmaya uygun yaratan, aralarında ırmaklar meydana getiren; ona (denge sağlayıcı) dağlar sunan ve iki deniz arasında bir engel koyan mı ? Allah ile beraber başka bir tanrı mı ?! Hayır, onların çoğu (gerçeği) bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. Yoksa darda kalıp da duâ ettiğinde duasına olumlu cevap veren ; üzüntü ve sıkıntıyı açıp gideren ve sizi yeryüzünde öncekilerin yerine geçirip söz sahibi kılan mı ? Allah ile beraber başka bir tanrı mı ?! Ne de az düşünüyorsunuz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Yoksa kara ve denizin karanlıkları içinde size yol gösteren ve rahmetinin hemen önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi ? Allah ile beraber başka bir tanrı mı ?! Allah onların ortak koştuklarından çok yücedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Yoksa halkı yaratmaya başlayıp devam eden, sonra da onu (öldürdükten sonra) yeniden çevirip var kılan ; gökten ve yerden size rızık veren mi ? Allah ile beraber başka bir ilâh mı ?! De ki: Eğer doğrulardan iseniz haydi delil ve belgenizi getirin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka kimse bilmez ve onlar da ne zaman diriltilip kaldırılacaklarının bilincinde değillerdir. Hayır, onların Âhiret hakkındaki bilgisi kıt ve yetersizdir. Hayır, Âhiret hakkında (devamlı) şüphe içindedirler. Hayır, onlar Âhiret’ten yana (o hususta) kördürler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka kimse bilmez ve onlar da ne zaman diriltilip kaldırılacaklarının bilincinde değillerdir. Hayır, onların Âhiret hakkındaki bilgisi kıt ve yetersizdir. Hayır, Âhiret hakkında (devamlı) şüphe içindedirler. Hayır, onlar Âhiret’ten yana (o hususta) kördürler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. O küfredenler dediler ki: «Biz ve babalarımız toprak olduğumuz vakit mi, cidden bizler (kabirlerimizden diriltilip) çıkarılacak mıyız?!» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. «And olsun ki, bu bize ve daha önce babalarımıza da söylenegelen bir tehdittir; bu ancak eskilerin (uydurdukları) masallardır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. De ki: Yeryüzünde bir gezin de o suçlu günahkârların sonunun ne olduğunu bir görün. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Ve artık (ey Peygamber! Bu inkâr ve inatlarından dolayı) onlara karşı (onlardan yana) üzüntü çekme ve plânladıkları hile ve düzenden de sıkıntıya kapılma. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. Derler ki, doğrulardan iseniz bu va’diniz (tehdidiniz) ne zaman ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. De ki: O acele istediğiniz şeyin (azâbın) bir kısmı belki size yaklaşıp ensenize yapışmak üzeredir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. Ve şüphesiz ki Rabbın, insanlara karşı lütuf, iyilik ve ihsan sahibidir ; ne var ki onların çoğu şükretmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Hem gerçekten Rabbın, onların göğüslerinde neleri gizlediklerini ve neleri açığa vurduklarını elbette bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. Gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki o açık ve açıklayıcı kitapta (yazılı) olmasın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. Şüpheniz olmasın ki, bu Kur’ân, İsrail oğulları’na, hakkında ihtilâf ettikleri şeylerin pek çoğunu (yer yer, bölüm bölüm) anlatır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. Hem Kur’ân, şüphesiz ki imân edenlere doğru yolu gösterendir ve katıksız bir rahmettir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. Rabbın elbette onlar arasında kendi hükmünü verecektir ve O, çok üstündür, cok güçlüdür ve (her şeyi) bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. Artık Allah’a güvenip dayan. Çünkü sen mutlaka apaçık hakk üzeresin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. Şüphesiz ki sen ölülere işittiremezsin ; arkalarını dönüp gidecekleri vakit sağırlara da (Hakk’ın davetini) duyuramazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. Ve sen körleri bulundukları sapıklıktan kurtarıp doğru yola eriştirici de değilsin. Sen ancak âyetlerimize inanan kimselere (Hakk’ın sesini) duyurabilirsin. İşte (Hakk’a) teslîm olup esenliğe erişenler bunlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. Söylenen (tehdîd edildikleri şey) başlarına gelince, onlara yerden bir DÂBBE çıkarırız da, o, insanların âyetlerimize kesin kesin inanmadıklarını kendilerine bildirir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. Ve o gün, her ümmetten, âyetlerimizi yalanlıyanları birer grup halinde toplayıp biraraya getireceğiz ; onları birarada tutup (sonra da Cehennem’e) sevkedeceğiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. Sonunda (Mahşer alanına) geldiklerinde, (Allah onlara) «siz âyetlerimi anlayıp kavrayamazken onları yalan mı saydınız ? Yoksa neler yapıyordunuz?» der. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. İşledikleri zulümden dolayı söylenen söz (va’dedilen azâb) başlarına gelir de artık söz söyleyecek (güçleri) kalmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. Görmediler mi ki biz gerçekten dinlensinler diye geceyi oluşturduk, gündüzü de aydınlık kıldık. Şüphesiz ki bunda imân eden bir millet için deliller ve belgeler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. Sûr’a üfürüleceği gün, —Allah’ın dilediği kimseler dışında— göktekiler de, yerdekiler de boyunlarını bükerek aşağılanmış bir halde gelecekler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. (Ey Peygamber ve ey inananlar !) Dağları yerinde durur görürsün, oysa onlar bulutların geçişi gibi geçmektedirler. Her şeyi sapasağlam yapan Allah’ın sanatıdır bu. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan haberlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. Kim iyilikle gelirse, ona ondan daha hayırlısı var ve onlar, o gü nün müthiş korkusundan güven içindedirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. Kim de kötülük getirirse, yüzükoyun ateşe atılırlar. Sizler yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılacaksınız ?. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. Ben ancak hürmete lâyık gördüğü bu şehrin (Mekke’nin) Rabbına ibâdetle emrolundum. Her şey O’na aittir ve ben Müslümanlardan olmakla, Kur’ân okumakla da emrolundum. Artık kim doğru yolu bulup seçerse, o ancak kendi lehine bulmuş olur; kim de sapıtırsa, de ki: Ben ancak (kötü ve tehlikeli sonucu haber veren) uyarıcılardanım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. Ben ancak hürmete lâyık gördüğü bu şehrin (Mekke’nin) Rabbına ibâdetle emrolundum. Her şey O’na aittir ve ben Müslümanlardan olmakla, Kur’ân okumakla da emrolundum. Artık kim doğru yolu bulup seçerse, o ancak kendi lehine bulmuş olur; kim de sapıtırsa, de ki: Ben ancak (kötü ve tehlikeli sonucu haber veren) uyarıcılardanım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. Ve de ki: Hamd olsun O Allah’a ki size âyetlerini gösterecek de onları bilip anlayacaksınız. Hem Rabbim yapageldiklerinizden habersiz değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster