1. (1-2) Hâ - Mîm / Ayn - Sîn - Kaf. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. (1-2) Hâ - Mîm / Ayn - Sîn - Kaf. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. O çok üstün, çok güçlü yegâne hikmet sahibi Allah, böylece hem sana, hem senden öncekilere vahyeder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Göklerde olan her şey, yerde bulunan her şey O’nundur. O yücedir, uludur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Gökler neredeyse (ilâhî kudretin azametinden veya inkarcıların Allah’ı tanımamasından) üstünden yarılacak.. Melekler ise hamd ile tesbîh etmekteler ve yeryüzündekiler için bağışlanma dilemekteler. Haberiniz olsun ki, Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Onlar ki, Allah’ı bırakıp başka (tanrıları) dost ve sahip edindiler, Allah, onlar üzerinde görüp gözetleyicidir ve sen onlar üzerinde (koruyucu, savunucu, gözetleyici) vekîl değilsin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. İşte böylece biz sana Arapça Kur’ân indirdik ki, Ümmü’l-Kurâ’yı (Mekke halkını) ve çevresindekileri uyarasın ve meydana geleceğinde hiç şüphe olmayan o toplanma (Kıyamet) gününü hatırlatıp korkutasın. (O gün insanların) bir kısmı Cennette, bir kısmı da çılgın ateşli Cehennem’dedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Allah dileseydi hepsini bir ümmet yapardı. Ama O, dilediğini rahmetine sokar. Zâlimlerin ise ne bir dostu, ne de bir yardımcısı vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Yoksa onlar, Allah’tan başkasını dostlar ve sahip çıkanlar mı edindiler ?! Halbuki asıl dost ve sahip çıkan Allah’tır. Ve O, ölüleri diriltir ; O’nun kudreti her şeye yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Hakkında farklı görüşler ortaya koyduğunuz herhangi bir şey’in hükmü Allah’a aittir. İşte bu Allah, benim Rabbımdır; ancak O’na güvenip dayanır ve ancak O’na yönelip gönül veririm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Gökleri ve yeri misalsiz ve benzersiz yaratandır. Size sizden eşler meydana getirdi; davarları çift çift (erkekli dişili) yarattı. Böylece sizi ana rahminde üretip çoğaltıyor. O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Göklerin ve yerin hazinelerinin anahtarları O’nundur. Rızkı dilediğine genişletip yayar ve kısıp daraltır. Şüphesiz ki O, her şeyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. O, Nuh’a vasiyyet ettiği şeyleri, sana vahyettiklerimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyyet ettiklerimizi size şeriat yaptı da «dini dosdoğru ayakta tutun, onda ayrılığa düşmeyin!» (buyurdu). Allah’a ortak koşanlara, kendilerini davet ettiğin şey çok ağır gelmektedir. Allah dilediğini ona (o çağrıya veya kendine) seçer ve kendine yönelip gönül vereni doğru yola eriştirir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Onlar ancak kendilerine (Allah, Kitap, Peygamber ve Âhiret’le ilgili) bilgi geldikten sonra —sırf aralarındaki kin ve ihtiras yüzünden— tefrikaya düştüler. Eğer Rabbından belirlenmiş vakte kadar verilmiş bir söz geçmeseydi, elbette aralarında hükmedilerek iş bitirilmiş olurdu. Onlardan sonra Kitab’a vâris olanlar da kitaptan yana tam bir şüphe içindeydiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. İşte (ey Peygamber!), bunun için çağrına devam et, emredildiğin gibi dosdoğru ol; onların heveslerine uyma ve de ki: «Allah’ın indirdiği her kitaba imân ettim ve ben aranızda adaleti yerine getirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size aittir. Aramızda sürtüşme, tartışma ve iddialaşma diye bir şey yoktur. Allah bizi biraraya getirip toplar ve dönüş de ancak O’nadır..» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Allah’a olan çağrıya olumlu cevap verdikten sonra O’nun hakkında tartışıp duranların iddia ve delilleri Rabları yanında boş ve anlamsızdır. Üzerlerine gazab ve onlar için şiddetli azâb vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. O Allah, Kitab’ı hakk ile ve teraziyi (denge ve düzeni) indirmiştir. Ne bilirsin, belki o Kıyâmet’in kopuş saati yakındır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Kıyâmet’e inanmayanlar, onun hemen gelmesini isterler. İmân edenler ise, korkup çekinirler ve onun mutlaka hakk olduğunu bilirler. Haberiniz olsun ki, Kıyâmet’in kopuş saati hakkında tartışıp duranlar, gerçekten uzak bir sapıklık içindedirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Allah, kullarına çok lûtufkâr, çok şefkatli bol insanlıdır. Dilediğini rızıklandırır. O çok kuvvetli ve kudretlidir, çok üstün ve çok güçlüdür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Kim, Âhiret ekinini arzu ederse, onun arzuladığı ekini artırırız. Kim ele Dünya ekini isterse, ona da ondan veririz; Âhiret’te ise ona bir nasîb yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Yoksa Allah’ın izin vermediği dini, onlara meşru’ kılıp ortaya koyan ortaklar mı var ? Eğer kesin bir söz geçmemiş olsaydı, aralarında hükmedilirdi de iş olup biterdi. Zâlimlere elbette elem verici bir azâb vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Zâlimleri o gün, kazanıp elde ettikleri şeyden dolayı korku ve kuşku içinde görürsün. Oysa korktukları başlarına gelecektir. İmân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlar ise Cennet bahçelerindedirler. Onların dilediği her şey Rabları yanındadır. İşte bu, büyük lütuf, büyük ihsandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. İşte bununla Allah, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunan kullarını müjdeler. De ki: Ben, (Allah’ın buyruklarını tebliğ hususunda) yakınlıkta, hısımlıkta sevgiden başka sizden bir ücret istemiyorum. Kim çalışıp iyilik kazanırsa, ona, ondaki iyiliği artırırız. Çünkü Allah, gerçekten çok bağışlayandır ve şükredene nîmetini artırandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Yoksa (senin için) Allah’a karşı yalan uydurdu mu diyorlar ? Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah kendi sözleriyle bâtılı yok eder; hakkı isbât edip ortaya koyar. Şüphesiz ki O, gönüllerde dönüp dolaşanı bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. O ki, kullarının tevbelerini kabul eder, kötülüklerini affeder ve neler işlediklerini bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. İmân edip iyi-yararlı amellerde bulunanların (dilek ve dualarını) kabul eder de kendi bol nimetinden, geniş ihsanından onlara artırır. Kâfirlere gelince: Onlar için çok çetin bir azâb vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Eğer Allah, rızkı kullarına iyice genişletip bol bol verseydi, elbette azıp tuğyan ederlerdi. Fakat onu dilediği ölçüye göre indirir. Şüphesiz ki O, kullarından haberlidir, görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. O ki, (kulları) umutlarını kestikten sonra yağmur indirir de rahmetini yayar. (Gerçek) dost ve yardımcı O’dur, övülmeğe de lâyık O’ dur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. O’nun varlığına (delâlet eden) belgelerden biri de, göklerin ve yerin yaratılması ve ikisinde serpiştirip yaydığı canlılardır. O’nun, dilediği zaman onları toplayıp biraraya getirmeğe gücü ve kudreti yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Başınıza gelen her musîbet, ellerinizle işleyip kazandığınız (günah ve kötülükler) yüzündendir. (Bununla beraber) çoğunu affeder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Siz yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakacak (güçte) değilsiniz. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. O’nun (varlığına, birliğine delâlet eden) belgelerden biri de, denizde dağlar gibi yüzen gemilerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Dilerse rüzgârı durdurur da (yelkenli olanları) su üstünde durakalırlar. Şüphesiz ki bunda, çokça sabreden, çokça şükreden kimse için deliller, belgeler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Veya o (gemilerdekileri) işledikleri (günah ve vebal) yüzünden (gemileri batırarak) yok eder, çoğunu da affeder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Hem âyetlerimiz hakkında tartışıp iddialaşanlar, kendileri için kaçacak yer bulunmadığını bilsinler.. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Size verilen herhangi bir şey, Dünya hayatının kısa süreli bir geçimidir. Allah yanındaki ise daha hayırlı ve devamlıdır. (Bu da) imân edip Rablarına güvenip dayananlar; Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Günahın büyüklerinden ve hayâsızlıklardan kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar; Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Rablarının çağrısına olumlu cevap verenler; namazı dosdoğru kılanlar; işleri kendi aralarında danışma İle çözenler; kendilerine rızık olarak verdiklerimizden (Allah için) harcayanlar; Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Ve zulme, hakları tecâvüze uğradıkları zaman, yardımlaşıp kendilerini savunanlar içindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Bir kötülüğün cezası, misliyle kötülüktür. Artık kim affeder de barıştan yana olursa, onun mükâfatı Allah’a aittir. Çünkü Allah elbette zâlimleri sevmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Kim de haksızlığa uğradıktan sonra sadece hakkını alırsa, işte onlar aleyhine bir yol yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Ancak insanlara zulmedip yeryüzünde haksız yere yolsuzlukta bulunup haklara tecâvüz edenler aleyhine yol vardır. İşte onlara elem verici bir azâb vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Ve kim de sabredip bağışlarsa, şüphesiz ki bu, azmedilmeğe lâyık umurdandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Allah, kimi sapıklıkta bırakırsa, artık O’nun bundan sonra hiçbir dostu, sahip çıkanı bulunmaz. Azabı gördükleri zaman o zâlimleri bir görsen ; geri dönmeğe bir yol yok mudur? derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Onların, alçaklık ve aşağılıktan korktukları halde Cehennem azabına getirildiklerini, göz ucuyla ona baktıklarını görürsün. İmân edenler ise, şöyle derler: Şüphesiz ki hüsrana uğrayanlar, Kıyamet günü hem kendilerini, hem ailelerini ziyana sürükleyenlerdir. Haberiniz olsun ki, zâlimler şüphesiz devamlı azâb içindedirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Onlara Allah’tan başka yardım edecek dostlar, sahip de bulun maz. Allah, kimi saptırırsa, onun için bir yol da yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Allah tarafından geri çevrilmesi mümkün olmayan gün gelmeden önce Rabbınızın dâvetine olumlu cevâp verin. O gün sizin için ne bir sığınak, ne de inkâra çare vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Öyle iken yüzçevirirlerse, biz seni onlar üzerine koruyucu gözetici (bir bekçi) olarak göndermedik. Sana gereken, sadece tebliğdir. Şüphesiz biz, insana kendi katımızdan bir rahmet tattırsak onunla sevinir. Kendi ellerinin hazırlayıp öne sürdükleri şey sebebiyle başlarına bir kötülük gelirse, o takdirde insan çok nankör olur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır, dilediğine kız çocuğu bağışlar, dilediğine erkek çocuğu bağışlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Veya onları erkekli dişili çift (ikiz) olarak verir. Dilediğini de kısır bırakır. Şüphesiz ki O, bilendir, kudreti her şeye yetendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Allah’a yaraşır ve yakışır olmaz bir insanla konuşsun, ancak ya vahiy ile, ya perde arkasından konuşur, ya da elçi gönderip kendi izniyle dilediğini vahyeder. Şüphesiz ki O, yücedir, hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Ve böylece kendi emrimizden sana (kalblere canlılık veren) bir ruh (kitap) vahyettik. Oysa sen, kitap nedir, imân nedir, bilmezdin. Ama biz onu kullarımızdan dilediğimizi doğru yola iletmek için bir nûr kıldık ve sen gerçekten dosdoğru yolu gösterirsin ! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Göklerde ne varsa, yerde ne varsa kendisine ait olan Allah’ın yolunu gösterirsin. Haberiniz olsun ki, işler (eninde sonunda) Allah’a döner. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster