وَكَذَٰلِكَ مَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ
Ve kezalike ma erselna min kablike fı karyetim min nezırin illa kale mütrafuha inna vecedna abaena ala ümmetiv ve inna ala asarihim muktedun
Kelime
Anlamı
Kökü
وَكَذَٰلِكَ
ve işte böyle
مَا
أَرْسَلْنَا
göndermedik
مِنْ
قَبْلِكَ
senden önce
فِي
herhangi
قَرْيَةٍ
bir kente
مِنْ
hiçbir
نَذِيرٍ
uyarıcı
إِلَّا
dışında
قَالَ
diyenlerden
مُتْرَفُوهَا
oranın zenginleri
إِنَّا
elbette biz
وَجَدْنَا
bulduk
ابَاءَنَا
babalarımızı
عَلَىٰ
üzerinde
أُمَّةٍ
bir din
وَإِنَّا
ve biz de
عَلَىٰ
اثَارِهِمْ
onların izlerine
مُقْتَدُونَ
uyarız

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Ve böylece senden önce de hiçbir şehre bir korkutucu göndermedik ki o şehrin, hâli vakti yerinde olanları, şüphe yok ki biz, atalarımızı bir dîne, bir inanca sâhip bulduk ve şüphe yok ki biz de onların izine uyduk demesinler.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    "Doğrusu biz babalarımızı bir din ve inanç üzerinde bulduk ve biz de onların izinden gideriz."

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    İşte böyle... Senden önce hangi topluma bir uyarıcı irsâl ettiysek, oranın zengin ileri gelenleri şöyle dediler: "Biz atalarımızı bu din anlayışı üzere bulduk ve biz onların eserlerine (şartlanmaları, genleri) uyanlarız."

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    ’Biz atalarımızı bir din üzere bulduk ve biz onların izlerine uymaktayız’ demişlerdir.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun ’refah içinde şımarıp azan önde gelenleri’ (şöyle) demişlerdir: "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Yine böyle (senin kavmin dediği gibi), senden önce hangi memlekete bir peygamber gönderdikse, (o memleket halkının) ileri gelenleri şöyle demişti: "- Biz, atalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de onların izlerine uyarız."

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Senden önce, peygamber gönderdiğimiz bütün beldelerin şımarıkları da aynı şekilde, “Şüphesiz biz babalarımızı bir yol üzerinde bulduk, biz de onların izlerini takip ediyoruz” demişlerdi.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Senden once, herhangi bir kasabaya gonderdigimiz uyariciya, o kasabanin simarik varliklari sadece: «Dogrusu babalarimizi bir din uzerinde bulduk, biz de onlarin izlerini izlemekteyiz» derlerdi.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    İşte böylece senden önce bir kasabaya ne kadar uyarıcı bir peygamber gönderdikse mutlaka oranın ileri gelen refah içindeki şımarık zenginleri şöyle dediler: «Doğrusu biz babalarımızı bir din ve inanç üzerinde bulduk ve şüphesiz onların izlerine uyup gitmekteyiz.»

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri: “Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz” demiş olmasınlar.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri, "Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz" demiş olmasınlar.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Tıpkı bunun gibi, senden önce, bir kente her ne zaman bir uyarıcı gönderdiysek elit tabaka, "Biz, atalarımızı bir yol üzerinde bulduk ve biz onların öğretilerini izliyoruz" derlerdi.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın şımarık varlıklı kimseleri: «Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız.» dediler.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    İşte böyle senden önce hangi memlekete uyarıcı gönderdiysek, mutlaka oranın ileri gelen zenginleri: «Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız» dediler.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun ’refah içinde şımarıp azan önde gelenleri’ (şöyle) demişlerdir: "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Senden önce hangi memlekete bir uyarıcı gönderdiysek, mutlaka oranın şımarık varlıklıları, "Babalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk, biz onların izlerine uymuşlarız" dediler.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Senden evvel her hangi bir memlekete fena akıbetleri haber verici hiçbir peygamber göndermedik ki ille oranın refah erbabı da böylece «Gerçek biz atalarımızı bir ümmet (bir dîn) üzerinde bulduk. Biz de hakîkaten onların izlerine uymuşlarız» demiş (ler) dir.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    İşte böyle, (biz) senden önce de hangi şehre bir korkutucu gönderdiysek, mutlaka oranın ni`met içinde (şımarmış) olanları dedi ki: `Doğrusu biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, elbet biz de onların izlerine tâbi` olanlarız.`

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Senden önce de hangi kasabaya bir uyarıcı gönderdiysek; o kasabanın varlıklıları sadece dediler ki: Doğrusu biz, babalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve biz de onların izlerine uymaktayız.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Senden önce birtakım şehirlere ne zaman uyarıcılardan birini gönderdiysek, o şehrin önde gelenleri "Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk ve biz ancak atalarımızın açtıkları yolu takip ederiz" dediler.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Ve tıpkı bunun gibi, senden önce bir ülkeye bir nezir göndermiş olmadık ki, onun (o ülkenin) refah içinde olanları: "Muhakkak ki biz, babalarımızı bir ümmet (dîn) üzerinde bulduk. Ve mutlaka biz, onların izlerine tâbî olanlarız." dememiş olsunlar.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Senden önce hangi memlekete bir uyarıcı gönderdiysek, mutlaka oranın şımarık varlıklıları, "Babalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk, biz onların izlerine uymuşlarız" dediler.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    İşte böyle: Biz, ne zaman, senden önce herhangi bir topluluğa bir uyarıcı gönderdiysek, halkın keyif ve haz peşinde koşan kesimi daima şöyle dediler: "Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk, biz ancak onların izinden gideriz!"

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    İşte böyle: Biz senden önce hangi beldeye bir uyarıcı göndermişsek, oranın refah içinde şımarmış seçkinleri hep şunu söylediler: "Biz atalarımızı geleneksel bir inanç üzerinde bulduk; şu halde bize düşen onların izini takip etmektir."

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Ve böylece senden evvel bir kasabaya bir korkutucu göndermedik ki, illâ onun refah içinde yaşayanları dedi ki: «Biz babalarımızı bir büyük tarikat üzere bulduk ve şüphe yok ki, biz de onların emrine uymuş kimseleriz.»

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    İşte böyle. Senden önce de, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, oranın refah içinde şımaranları mutlaka şöyle demişlerdir: "Doğrusu biz atalarımızı bu din üzerinde bulduk ve biz de onların izlerinde gitmekteyiz. "

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Işte böyle; senden önce de hangi kente bir uyarıcı gönderdiysek, oranın ileri gelen/refah sahipleri şöyle dediler: "Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk ve biz de onların izlerine bağlı kalanlarız".

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    «Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız» dediler.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    İşte böylece senden önce, uyarıcı bir resul gönderdiğimiz hiçbir şehir yoktur ki oraların varlıklı kişileri: "Biz babalarımızı bir dine bağlanmış gördük. Biz de onların izlerine uyduk!" demiş olmasınlar.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    İşte böyle, senden önce de hangi kente uyarıcı gönderdiysek mutlaka oranın varlıklıları: "Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız." dediler.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Senden önce de bir beldeye uyarıcı gönderdiğimizde hemen oranın refahtan şımarmış ileri gelenleri: -Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinden gidiyoruz, demişlerdi.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    İşte böyle; senden önce de (herhangi) bir memlekete bir peygamber göndermiş olmayalım, mutlaka onun ’refah içinde şımarıp azan önde gelenleri’ (şöyle) demişlerdir: «Gerçek şu ki, biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuşlarız.»

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız."

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    Just in the same way, whenever We sent a Warner before thee to any people, the wealthy ones among them said: "We found our fathers following a certain religion, and we will certainly follow in their footsteps."