1. (1-2) Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. (1-2) Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. (3-4) Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. (3-4) Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. (5-6) Ama irşada ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. (5-6) Ama irşada ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Halbuki kendisi arınmak istemiyorsa onun arınmamasından sana ne! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. (8-10) Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelenle sen ilgilenmiyorsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. (8-10) Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelenle sen ilgilenmiyorsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. (8-10) Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelenle sen ilgilenmiyorsun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Hayır! Öyle yapma! Çünkü o ayetler öğüttür, uyarıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Artık isteyen ders alır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. (13-16) O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. (13-16) O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. (13-16) O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. (13-16) O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Kahrolası kâfir insan, ne nankördür o! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. (18-22) Yaratan onu neden yarattı? Bir meni damlasından yarattı. Yarattı ve güzel bir biçim verdi. Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı. En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. (18-22) Yaratan onu neden yarattı? Bir meni damlasından yarattı. Yarattı ve güzel bir biçim verdi. Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı. En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. (18-22) Yaratan onu neden yarattı? Bir meni damlasından yarattı. Yarattı ve güzel bir biçim verdi. Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı. En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. (18-22) Yaratan onu neden yarattı? Bir meni damlasından yarattı. Yarattı ve güzel bir biçim verdi. Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı. En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. (18-22) Yaratan onu neden yarattı? Bir meni damlasından yarattı. Yarattı ve güzel bir biçim verdi. Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı. En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Hayır! İnsan, Allah’ın buyruğunu lâyıkıyla yerine getirmedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Bütün bunları sizin ve davarlarınızın faydalanması için yaptık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Ama vakti gelip de o kulakları patlatan dehşetli gün geldiği zaman Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. (34-36) İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. (34-36) İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. (34-36) İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. O gün onlardan her birinin başından aşkın derdi ve tasası vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Yüzler vardır o gün pırıl pırıldır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Güleçtir, sevinç doludur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Yüzler de vardır toza toprağa bulanmış, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Üstünü karanlık kaplamıştır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. İşte bunlar kâfir, günaha dadanan, haktan sapan kimselerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster