ذَٰلِكَ مِنْ أَنْبَاءِ الْقُرَىٰ نَقُصُّهُ عَلَيْكَ ۖ مِنْهَا قَائِمٌ وَحَصِيدٌ
Zalike min embail kur nekussuhu aleyke minha kaimüv ve hasıyd
Kelime
Anlamı
Kökü
ذَٰلِكَ
işte bu
مِنْ
أَنْبَاءِ
haberlerindendir
الْقُرَىٰ
o şehirlerin
نَقُصُّهُ
anlattıklarımız
عَلَيْكَ
sana
مِنْهَا
onlardan bazıları
قَائِمٌ
ayaktadırlar
وَحَصِيدٌ
(bazıları ise) tamamen silinmiştir

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Bunlar, mâceralarını sana hikâye ettiğimiz şehirlere âit haberler; o şehirlerden harâbeleri hâlâ duranlar var, biçilmiş ekin gibi yerle bir olanlar, eseri bile kalmayanlar var.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    Ey peygamber! İşte bütün bunlar, toplumları helak olmuş memleketlerin haberlerindendir. Biz onları sana ders ve ibret olsun diye anlatıyoruz. Bu kasabaların bazılarının izleri hâlâ yerinde duruyor, bazıları ise biçilmiş ekin gibi yok olup gitmiştir.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    (Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    İşte bunlar o bölgelerin haberlerindendir! Sana hikâye ediyoruz... Onlardan bir kısmı ayakta ve (bir kısmı da) biçilmiş ekin gibi olmuştur.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Bu sana anlattıklarımız, o şehirlerin haberlerindendir. Onlardan bazıları ayakta durmakta bazıları ise tamamen silinmiştir.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak aktardığımız (geçmişteki) nesillerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hala izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerlebir edilmiş, kalıntısı silinmiş) dir.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    İşte bu, helâk olmuş memleketlerin haberlerindendir ki, onu sana anlatıyoruz. O memleketlerin bâzısının izi kalmıştır, bâzısı da ekin gibi biçilmiş yok olmuştur.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    İşte bu, memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; bugüne kadar izleri kalan da vardır, biçilmiş ekin gibi yok olan da.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    «Bu sana anlattiklarimiz, kasabalarin basindan gecenlerdir. Onlarin bir kismi hala duruyor, bir kismi ise silinip gitmistir.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    (Ey Muhammed!) Bu, ilâhî azaba uğrayan kasabaların haberlerinden (bazı safhalar)dır ki, sana nakledip anlatıyoruz. Bu kıssalardan bir kısmının kalıntısı duruyor, bir kısmı ise biçilmiş ekin gibi (belirsiz olmuştur).

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (Ey Muhammed!) İşte bu sana anlattığımız (geçmişteki) o memleketlerin haberlerinden bazılarıdır. Onlardan (bıraktıkları eserlerden) ayakta kalan da var, yok olup giden de vardır.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    (Ey Muhammed!) Bunlar o memleketlerin haberlerinden bazılarıdır. Onları sana anlatıyoruz. Onlardan ayakta duranlar da var, yıkılıp gidenler de.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    (Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Sana bu aktardıklarımız, o kentlerin haberlerindendir. Onlardan kimi hâlâ ayakta, kimi de biçilmiştir.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    İşte bu helâk olmuş memleketlerin önemli haberlerindendir. Sana onu kıssa olarak anlatıyoruz. Onlardan yerinde duranlar da var, biçilenler (yok olup gidenler) de.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Ya Muhammed, sana anlattığımız bu olaylar, bu şehirlerin hikâyeleridir. Bu şehirlerin kimisi halâ duruyor, kimisi de biçilmiş ekin tarlasına dönüşmüştür.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak aktardığımız (geçmişteki) nesillerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hala izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerlebir edilmiş, kalıntısı silinmiş)dir.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    İşte bunlar sana kıssa olarak anlattığımız ülkelere ait haberlerdendir. Onlardan kiminin izleri hâlâ duruyor, kimi de biçilmiştir.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Sana kıssa olarak bildirmekde olduğumuz bu (haberler, helak olmuş) memleketlerin haberlerindendir ki onların kimi (nin izleri) ayakda kalmış, (kimi de) biçilmiş ekin (gibi yok olmuşdur).

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    (Habîbim, yâ Muhammed!) Bunlar (helâk edilen) şehirlerin haberlerindendir ki, onu sana anlatıyoruz; onlardan (hâlâ) ayakta olan da vardır, biçilmiş (ekin gibi yok) olan da!

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Bunlar; o kasabanın haberleridir ki, sana anlatıyoruz. Onların bir kısmı hala duruyor, bir kısmı ise silinip gitmiştir.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Bu sana anlattığımız kasabanın haberlerindendir. Onlar (bir zamanlar) ayakta idiler, sonra (biçilmiş ekinler gibi) yerle bir oldular.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    İşte bu sana anlattığımız, beldelerin haberlerindendir. Onlardan ayakta kalanlar (izleri hâlâ duranlar) ve hasat olanlar (izleri silinmiş olanlar) vardır.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    İşte bunlar, sana anlattığımız şehirlerin haberlerindendir. Onlardan kalan da var, biçilmiş ekine dönen de var.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    (İnsanlığa bir ders olsun diye) bu sana anlattıklarımız (gelip gitmiş) kasaba (halk)ları(nı)n başından geçenlerdir ki, bu (kasaba)ların bazıları hala yerinde duruyor, bazılarıysa biçilmiş tarlalar gibi (silinip gitmişler):

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Bütün bu kıssasını sana anlattıklarımız, (bilinen) kentlerin (acı) hakiyalerinden bir kısmıdır: onlardan (geriye) kalıntı bırakan da var, hasat edilmiş tarlalar gibi yerinde yeller esen de...

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    İşte bu, karyelerin haberlerindendir. Onu sana hikaye ediyoruz. Onlardan bâki olan da vardır, biçilmiş olan da.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Bunlar sana anlattığımız, o memleketlerin haberleridir. Onların bir kısmı hâlâ duruyor, bir kısmı ise silinip gitmiştir.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Işte bu sana anlattıklarımız, o şehirlerin haberlerindendir. Onlardan kimi hâlâ ayaktadır, kimi de biçilmiş ekin gibidir!

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Ya Muhammed, sana anlattığımız bu olaylar, bu şehirlerin hikâyeleridir. Bu şehirlerin kimisi halâ duruyor, kimisi de biçilmiş ekin tarlasına dönüşmüştür.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    İşte sana bildirdiğimiz bu haberler, helâk olmuş diyarların haberleri. Onların kiminin izleri hâlâ dururken, kimi biçilmiş ekin gibi yok olmuştur.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    (Ey Muhammed), bu sana anlattıklarımız, o kentlerin haberlerinden(başlarına gelen olaylardan)dır. Onlardan kimi hâlâ ayakta, kimi de biçilmiştir.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Bu sana anlattıklarımız, yerleşim yerlerinin haberleridir ki onlardan bir kısmı hala sağlamdır; bir kısmının da kökü kazınmıştır.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak aktardığımız (geçmişteki) kuşakların haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hâlâ izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerlebir edilmiş, kalıntısı silinmiş) dir.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    İşte bunlar o kentlerin/medeniyetlerin haberlerinden bir kısmı, anlatıyoruz sana. Kimi hâlâ ayakta onların, kimi kökünden biçilip gitmiştir.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    These are some of the stories of communities which We relate unto thee: of them some are standing, and some have been mown down (by the sickle of time).