قَالَ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا لِلَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا أَنَحْنُ صَدَدْنَاكُمْ عَنِ الْهُدَىٰ بَعْدَ إِذْ جَاءَكُمْ ۖ بَلْ كُنْتُمْ مُجْرِمِينَ
Kalellezınestekberu lillezınestud’ıfu e nahnü sadednaküm anil hüda ba’de iz caeküm bel küntüm mücrimın
Kelime
Anlamı
Kökü
قَالَ
dedi(ler) ki
الَّذِينَ
kimseler
اسْتَكْبَرُوا
büyüklük taslayan(lar)
لِلَّذِينَ
kimselere
اسْتُضْعِفُوا
zayıf düşürülen(lere)
أَنَحْنُ
biz mi?
صَدَدْنَاكُمْ
engelledik
عَنِ
-ten
الْهُدَىٰ
hidayet-
بَعْدَ
sonra
إِذْ
جَاءَكُمْ
size geldikten
بَلْ
hayır
كُنْتُمْ
siz kendiniz
مُجْرِمِينَ
suç işliyordunuz

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Ululuk satanlarsa aşağılık sanılanlara biz mi derler, sizi doğru yoldan çıkardık, o doğru yol, size bildirildikten sonra? Hayır, siz suçlusunuz.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    "Nasıl olur, doğru yol size açıkça gösterildikten sonra, biz mi sizi zorla ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!" diyecekler.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Kibirli önderleri de, kendilerine tâbi olan zavallılara: "Size gelen hakikatten sizi biz mi alıkoyduk? Hayır, siz suçlusunuz!"

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    ’Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi alıkoyduk? Hayır siz kendiniz suçlular idiniz.’

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Büyüklük taslayanlar, za’fa uğratılan (müstaz’af)lara dediler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu-günahkarlardınız."

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Büyüklük taslıyanlar, düşüklere (cevab olarak şöyle) derler: "- Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçlu idiniz."

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Büyüklük taslayanlar, güçsüz durumda olanlara, “Size, doğru geldikten sonra sizi biz mi ondan çevirdik? Tam tersine, siz suç işliyordunuz” diye cevap verecekler.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Buyukluk taslayanlar, gucsuz sayilanlara: «Size dogruluk rehberi geldikten sonra ondan sizi biz mi alikoyduk? Hayir; zaten suclu kimselerdiniz» derler.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Büyüklük taslayanlar, âciz ve zayıf olanlara, «size doğru yolu gösteren geldikten sonra biz mi sizi alıkoyduk ? Hayır, siz esasen suçlu günahkârlar idiniz,» derler.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    Büyüklük taslayanlar, güçsüzlere: “Nasıl olur? Doğru yol size açıkça gösterildikten sonra biz mi sizi (zorla) ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!” derler.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, "Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz" derler.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Büyüklenenler, güçsüzleştirilen izleyicilerine, "Size hidayet geldikten sonra biz mi sizi saptırdık? Hayır, suçlu olanlar sizdiniz" derler.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Diğer taraftan büyüklük taslayanlar, zayıf düşürülenlere: «Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz.» derler.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Kendini beğenmiş elebaşları da güdülenlere derler ki; «Size doğru yola ilişkin mesaj geldikten sonra biz mi sizleri o yoldan alıkoyduk? Aslında siz kendiniz suça girdiniz»

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Büyüklük taslayanlar, zaafa uğratılan (müstezaf)lara dediler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu, günahkarlardınız."

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Büyüklük taslayanlar zâif sayılanlara: «Size hidâyet geldikden sonra, biz mi sizi ondan çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçlu idiniz» der (ler).

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    (O gün) büyüklük taslayanlar, o zayıf düşürülenlere der ki: `Size geldikten sonra sizi hidâyetten biz mi çevirdik? Bil`akis (siz kendiniz) günahkâr kimseler idiniz.`

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Büyüklük taslayanlar da güçsüz sayılanlara dediler ki: Size hidayet geldikten sonra biz mi sizi ondan alıkoyduk? Bilakis siz, suçlular idiniz.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Dünyada kendilerini büyük görenler zayıf bırakılmış olanlara "Size doğru yolu gösteren bir kitap geldikten sonra, ondan sizi biz mi alıkoyduk? Hayır hayır! Siz zaten günaha batmış suçlulardınız" derler.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Kibirlenenler, zaafa uğratılanlara: "Sizlere hidayet geldikten sonra, hidayetten sizleri biz mi engelledik? Hayır, siz (kendiniz) mücrimlerdiniz (suçlulardınız)." dedi(ler).

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Büyüklük taslayanlar, zaafa uğratılanlara derler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu günahkârlardınız."

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    Küstahça böbürlenenler ise güçsüzlere: "Nasıl olur? Doğru yol size açıkça gösterildikten sonra biz mi sizi (zorla) ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!" diyeceklerdir.

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Büyüklük taslayanlar mustaz`aflara "Ne! Ayağınıza kadar gelen hidayetten sizi Biz mi mahrum ettik yani? Asla! Siz zaten günahı hayat tarzı haline getirmiştiniz!" diye cevap verecekler.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Kendilerini büyük görmüş olanlar da zayıf sayılmış olanlara der ki: «Biz mi sizi hidâyetten alıkoyduk, size geldiği vakit? Hayır. Siz günahkârlar idiniz.»

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Büyüklük taslayanlar ise zayıf sayılanlara (kendilerine tâbi olanlara): "Size hidayet geldi de, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, kendiniz suçlu idiniz. " derler.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Büyüklük taslayanlar da horlanıp zayıf düşürülenlere dediler ki: "Size geldikten sonra, hidayetten (doğru yoldan) sizi, biz mi çevirdik/engelledik? Zaten kendiniz suçlular idiniz."

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Kendini beğenmiş elebaşları da güdülenlere derler ki; «Size doğru yola ilişkin mesaj geldikten sonra biz mi sizleri o yoldan alıkoyduk? Aslında siz kendiniz suça girdiniz»

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Öte yandan dünyada iken kibirlenenler o zebûn edilenlere, ezilenlere: "Size hidâyet geldikten sonra, biz mi sizi ondan uzaklaştırdık. Bilakis, siz zaten suçlu kimselerdiniz!"

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Büyüklük taslayanlar da zayıf düşürülenlere dediler ki: "Size hidâyet geldiği zaman sizi ondan biz mi engelledik? Hayır, zaten siz kendiniz suç işliyordunuz."

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Büyüklük taslamış olanlar da; sömürülenlere: -Size, doğruluk rehberi geldikten sonra biz mi engel olduk? Hayır, siz zaten suçlular idiniz, derler.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Büyüklük taslayanlar, za’fa uğratılan (müstaz’af)lara dediler ki: «Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu günahkarlardınız.»

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Büyüklük taslayanları ise basit görülüp horlananlara şöyle derler: "Hidayet size geldikten sonra, sizi ondan biz mi geri çevirdik? Hayır, siz kendiniz günahkârlardınız!"

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    The arrogant ones will say to those who had been despised: "Was it we who kept you back from Guidance after it reached you? Nay, rather, it was ye who transgressed.