1. Taa, Sîn, Mîm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Bunlar o hakikatleri açıklayan kitabın âyetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. (Habîbim) Onlar mü’min olmayacaklar diye aadetâ kendine kıyacaksın! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Eğer dilersek biz onların tepesine gökden bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Kendilerine O çok esirgeyici (Allah) dan (vahy ile) yeni bir öğüd gelmeye dursun, ille bundan yüz çeviricidirler onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Şimdi (kat’î suretde) tekzîb etdiler. (Fakat) istihza edegeldikleri (hakıykatların mühim) haberleri yakında onlara gelecekdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Yer (yüzün) e bir bakmadılar mı ki biz orada her güzel çiftden nice nebatlar bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Şübhesiz ki bunlardan (Hakkın kemâl-i kudretine) elbet birer, nişane vardır. (Fakat) onların çoğu îman edici değildirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Şüphesiz ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. (10-11) Hani Rabbin Musâya: «O zaalimler güruhuna, Fir’avnın kavmine git. Haalâ (fenâlıkdan) sakınmayacaklar mı onlar?» diye nida etmişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. (10-11) Hani Rabbin Musâya: «O zaalimler güruhuna, Fir’avnın kavmine git. Haalâ (fenâlıkdan) sakınmayacaklar mı onlar?» diye nida etmişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. O, dedi ki: «Rabbim, onların beni tekzîb edeceklerinden cidden korkarım». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. «Benim de göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Hâruuna (Cebrâili) gönder (ona da peygamberlik ver)». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. «Hem onların benim aleyhimde bir suç (da’vaları) da var. Bundan dolayı beni öldürmelerinden korkarım». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. (Allah) dedi: «Hayır. İkiniz de âyetlerimizle gidin. Şübhesiz ki biz sizinle beraberiz, (her şey’i) işidiciyiz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. (16-17) «Haydi Fir’avna gidin de: — Biz, israil oğullarını beraberimizde yollayasın diye aalemlerin Rabbinin gönderdiği gerçek (iki) peygamberiz» deyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. (16-17) «Haydi Fir’avna gidin de: — Biz, israil oğullarını beraberimizde yollayasın diye aalemlerin Rabbinin gönderdiği gerçek (iki) peygamberiz» deyin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. (Fir’avn) dedi ki: «Biz seni yeni doğmuş (bir çocuk) ken içimizde büyütmedik mi? Sen ömründen bir hayli seneler bizim aramızda kalmadın mı»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. «O yapdığın fi’li de sen işledin. Sen nankörlerdensin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. (Muusâ) dedi: «Ben bunu o vakit bilmezlerden olarak yapdım». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. «Sizden korkunca da hemen içinizden (bırakıb) kaçdım. Nihayet Rabbim bana bir hüküm verdi ve beni peygamberlerden yapdı». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. «Bana karşı imtinân etdiğin (başıma kakdığın) o ni’met, Isrâîl oğullarını kendine kul (köle) edindiğin içindi». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Fir’avn dedi ki: «Aalemlerin Rabbi (dediğin) nedir»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. (Muusâ): «Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan şeylerin Rabbidir. Eğer hakıykatı yakıynen bilmiye ehil kimselerseniz (Onun birliğine îman edin)» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. (Fir’avn) etrafında bulunan kimselere dedi ki: «İşitmiyor musunuz»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. (Muusâ sözüne devamla:) «(O) sizin de, evvelki atalarınızın da Rabbidir» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. (Fir’avn) «Her halde size gönderilen (bu) peygamberiniz, dedi, mutlak delidir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. (Muusâ yine devamla) dedi ki: «(O) Meşrıkla mağribin ve ikisi arasında bulunan her şeylerin Rabbidir. Eğer aklınızı kullanırsanız (idrâk edersiniz)». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. (Fir’avn): «Andolsun, dedi, eğer benden başka bir Tanrı edinirsen seni muhakkak ve muhakkak zindana girenlerden ederim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. (Muusâ) dedi ki: «Sana apaçık bir şey getirdimse de mi (zindana atacaksın)»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. (Fir’avn): «Doğru söyleyenlerdensen haydi getir onu» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Bunun üzerine (Muusâ) asaasını bırakıverdi. Birde (ne görsünler) o, apaçık bir ejderha! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Elini de çekib çıkardı. Bir de (ne görsünler) bu, temâşâ edenler için bembeyaz (ve nuur saçan bir el) dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. (Fir’avn), çevresindeki ileri gelenlere: «Hiç şübhesiz, dedi, bu mutlak çok bilen bir büyücüdür». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. «Ki sizi büyüsiyle yerinizden (yurdunuzdan sürüb) çıkarmak diliyor. Şimdi (buna) ne buyurursunuz»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. «Bunu ve kardeşini, dediler, gecikdir (eğle), şehirlere toplayıcılar yolla da», Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Çok bilen her büyücüyü sana getirsin (ler)». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Bu suretle muayyen bir günün belli bir vaktında bütün sihirbazlar bir araya getirildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Ve insanlara da: «Siz de toplamalar mısınız?» denildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. «Umarız ki (bizimkiler) gaalib olurlarsa biz de (kendi) büyücüler (imiz) e uyarız». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Nihayet büyücüler gelince Fir’avna: «Muhakkak üstün gelirsek bize herhalde bir mükâfat var mı?» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. (Fir’avn): «Evet, dedi, hem o takdîrde siz elbet ve elbet (benim) en yakınlar (ım) dan (olacak) sınız». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Muusâ onlara: «Ne atacaksınız (evvelâ) siz atın» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Onlar da ipleri ve sopalarını atıb «Fir’avnın izzeti hakkı için gaalib olanlar elbet biziz biz!» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Bunun üzerine Muusâ da asaasını bırakıverdi. Bir de (ne görsünler) o, (büyücüler) in düzer olduklarını yutuyor! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Büyücüler derhal secde ediciler olarak (yere) kapandı (lar). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. (47-48) «Aalemlerin Rabbine, Muusâ ile Hâruunun Rabbine îman etdik dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. (47-48) «Aalemlerin Rabbine, Muusâ ile Hâruunun Rabbine îman etdik dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. (Fir’avn) dedi ki: «Ben size izin vermeden siz ona îman etdiniz ha! Hakıykat size büyüyü öğreten büyüğünüzmüş o! O halde yakında bileceksiniz. Herhalde sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kesdireceğim, sizin topunuzu behemehal çarmıha gerdireceğim»! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Dediler: «(Bunda) bize hiçbir zarar yok. Biz şübhesiz ki Rabbimize dönücüleriz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. «Herhalde biz îman edenlerin ilki olduğumuz için Rabbimizin bizim günâhlarımızı yarlığayacağını umarız». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Muusâya: «Kullarımı gece yola çıkar. Çünkü ta’kîb edileceksiniz» diye vahyetdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Fir’avn da şehirlere toplayıcılar gönderdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. «Şübhesiz ki bunlar (Isrâîl oğulları) azar azar birer cemâatdir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. «(Böyle iken) onlar mutlakaa bizi darıltıcıdırlar». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. «Biz ise elbet uyanık bir cemâatiz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. (57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. (57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. İşte (çıkarışımız) böyle oldu ve onlara İsrâîl oğullarını mîrascı kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Derken (Fir’avncular) güneş doğarken onların arkalarına düşdüler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Vaktaki artık iki ordu birbirini görmüşdü. Muusânın ashaabı dedi ki: «Muhakkak erişilib yakalandık». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. (Muusâ) «Hayır, dedi, şübhesiz ki Rabbim benimle beraberdir. O, beni (selâmet) yol (una) iletecekdir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Bunun üzerine Muusâya: «Asaanı denize vur» diye vahyetdik. (Vurunca) derhal (deniz) yarıldı, her parça (sı) kocaman dağ gibi oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Ötekileri de buraya yanaşdırdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. Muusâ ile maiyyetinde bulunan kimseleri topdan kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. Sonra öbürlerini (suda) boğduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. Bunda elbette bir ibret vardı. (Fakat) onların çoğu îman etmiş değillerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. Şu muhakkak ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir. (Mü’minleri ise) çok esirgeyicidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. Onlara İbrâhîme aaid dosdoğru haberi de oku. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Hani o, babasına ve kavmine: «Siz neye tapıyorsunuz?» demişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. Dediler: «Putlara tapıyoruz. Onun için bütün gün onlara vakf-ı hizmet etmekde sabit ve dâimiz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. (İbrâhîm): «Siz, dedi, çağırdığınız vakit onlar sizi duyuyorlar mı»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. «Yahud size (taparsanız) bir fâide veya (tapmazsanız) bir zarar yapıyorlar mı»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Dediler ki: «Hayır, biz babalarımızı böyle bulduk (onlar da) böyle yapıyorlar (dı)». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. (75-76) (İbrâhîm): «Şimdi gördünüz mü, dedi, gerek sizin, gerek daha evvelki atalarınızın neye tapmakda olduğunuzu»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. (75-76) (İbrâhîm): «Şimdi gördünüz mü, dedi, gerek sizin, gerek daha evvelki atalarınızın neye tapmakda olduğunuzu»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. «işte onlar benim muhakkak düşmanımdır. Fakat aalemlerin Rabbi böyle değil». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. «(O Rabb) ki beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. «Bana yediren, bana içiren Odur». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. «Hastalandığım zaman bana şifâ veren Odur». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. «Beni öldürecek, sonra beni diriltecek olan Odur». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. «Ceza gününde kusurlarımı yarlığayacağını umduğum da Odur». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. «Rabbim, bana hüküm ihsan et ve beni saalihler (zümresine) kat». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. «(Benden) sonrakiler içinde benim için (bir) lisân-ı sıdk ver». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. «Beni Naıym cennetinin vârislerinden kıl». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. «Babamı da yarlığa. Çünkü o sapıklardandır». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. «(Kulların) kabirlerinden kaldırılacakları gün beni rüsvay etme». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. «O günde ki ne mal fâide eder, ne de oğullar». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. «Meğer ki Allaha (küfr-ü nifakdan) tamamen salim bir kalb ile gelenler ola». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. (O günde ki) cennet takva saahiblerine yaklaşdırılmışdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. Cehennem de azgınlara açılıb gösterilmişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. (92-93) Ve anlara: «Allâhı bırakıb da tapdıklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı, yahud kendi başlarına yardımları dokunuyor mu?» denilmişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. (92-93) Ve anlara: «Allâhı bırakıb da tapdıklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı, yahud kendi başlarına yardımları dokunuyor mu?» denilmişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. (94-95) Artık onlar da, o azgınlar da, İblîs orduları da topdan yüzleri koyun, (cehennemin) içerisine atılmışlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. (94-95) Artık onlar da, o azgınlar da, İblîs orduları da topdan yüzleri koyun, (cehennemin) içerisine atılmışlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. Orada birbiriyle çekişerek şöyle dediler: Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. «Allaha andolsun, hakıykat biz apaçık bir sapıklık içinde idik». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. «Çünkü sizi aalemlerin Rabbi ile bir seviyyede tutuyorduk». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. «Bizi o mücrimlerden başkası sapdırmadı». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. Artık bizim için ne şefaatçiler (den bir kimse), Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. «ne de candan bir dost yok». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. «Bizim için hakıykaten bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. Şübhesiz ki bunda mutlak bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. Senin Rabbin, muhakkak ki O, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. Nuuh kavmi gönderilen (peygamber) leri tekzîb etdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. Hani biraderleri Nuuh onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. «Şübhesiz ben size gönderilmiş emîn bir peygamberim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değildir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. «O halde Allahdan korkun ve bana îtâat edin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 111. Dediler ki: «Arkana hep bayağı kimseler düşmüşken biz sana îman eder miyiz»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 112. (Nuuh): «Benim onların neler yapmakda olduklarına bilgim yokdur» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 113. «Onların hesabı Rabbimden başkasına aaid değildir, eğer ince düşünürseniz... » Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 114. «Ve ben o mü’minleri (sizin hatırınız için) tardedici de değilim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 115. «Ben (gelecek tehlikelerle) apaçık korkutandan başka (bir kimse) de değilim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 116. Dediler ki: «Ey Nuuh, sen (bu dediğinden) vaz geçmezsen muhakkak ki taşlanmışlardan olacaksın». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 117. (Nuuh): «Rabbim, dedi, hakıykat kavmim beni tekzîb etdi». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 118. «Binâen’aleyh benimle onların arasındaki hükmü Sen ver de beni ve berâberimdeki mü’minleri kurtar». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 119. Bunun üzerine biz onu da, beraberinde olanları da o dolu (yüklü) geminin içinde selâmete erdirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 120. Sonra arkalarından arta kalanları da (suda) boğduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 121. Şübhe yok ki bunda mutlak bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 122. Şübhesiz ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 123. Aad (kavmi de kendilerine) gönderilen (peygamber) leri tekzîbetdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 124. Hani biraderleri Hûd onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 125. «Şübhesiz, ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 126. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 127. «Sizden buna karşı hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değildir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 128. «Siz, her yüksek yerde bir alâmet bina edib eğlenir misiniz»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 129. «Ebedî kalacağınızı umarak yer altında su mahzenleri edinir misiniz»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 130. «Tutub yakaladığınız vakit zorbalar gibi yakalar mısınız»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 131. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 132. «Size bilib durduğunuz şeylerle (nimetlerle) yardım eden», Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 133. (133-134) «Size davarlar, oğullar», «Bağlar, ırmaklar ihsan eden (Allahdan) korkun». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 134. (133-134) «Size davarlar, oğullar», «Bağlar, ırmaklar ihsan eden (Allahdan) korkun». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 135. «Ben cidden üstünüze (gelecek) büyük bir günün azabından korkuyorum». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 136. Dediler: «Va’z etsen de, yahud va’z edicilerden olmasan da bize göre birdir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 137. «Bu, evvelkilerin aadetinden başka (bir şey) değildir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 138. «Biz azaba uğratılacaklar da değiliz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 139. Hulâsa: Onu yalan saydılar da biz de kendilerini helak etdik. Şübhesiz bunda bir ibret vardır elbet. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 140. Hakıykat, senin Rabbin, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 141. Semud (kavmi de gönderilen) peygamberleri tekzîb etmişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 142. O zamanda ki biraderleri Saalih onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 143. «Şübhesiz ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 144. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 145. «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değildir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 146. «Siz burada (ki nimetlerin içinde) emîn emîn bırakılacak mısınız»? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 147. «Bağların, pınarların içinde», Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 148. «Ekinlerin ve tomurcukları nâzik, yumuşak hurma ağaçlarının içinde». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 149. «Dağlardan şımarık şımarık evler yontuyorsunuz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 150. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 151. «Müfritlerin emrine boyun eğmeyin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 152. «Ki onlar yer (yüzün) de fesâd yapar, ıslah etmez kimselerdir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 153. «Sen, dediler, ancak (hızlı) büyülenmişlerdensin»! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 154. «Sen bizim gibi bir beşerden başkası değilsin. Bununla beraber eğer (peygamberlik da’vaasında) doğruculardan isen haydi bir âyet (mu’cize) getir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 155. (Saalih) dedi: «İşte bu dişi deve. Su içme hakkı (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakkı da sizin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 156. «Ona bir kötülükle ilişmeyin. Sonra sizi büyük bir günün azâbı yakalar». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 157. Derken onu kesdiler. Fakat peşîman oldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 158. Çünkü kendilerini o azâb yakalayıverdi. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet (ibret) vardır. Böyle iken onların çoğu îman ediciler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 159. Hakıykat, senin Rabbin, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 160. Luut (kavmi de gönderilen) peygamberleri tekzîb etdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 161. Hani biraderleri Luut onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 162. «Şübhesiz ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 163. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 164. «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değildir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 165. (165-166) «Siz, Rabbinizin sizin için yaratdığı zevcelerinizi bırakıb da insanların içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır, (siz halâlden harama) tecâvüz eden bir kavmsiniz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 166. (165-166) «Siz, Rabbinizin sizin için yaratdığı zevcelerinizi bırakıb da insanların içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır, (siz halâlden harama) tecâvüz eden bir kavmsiniz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 167. Dediler: «Ey Luut, sen (bu davadan) vaz geçmezsen, andolsun, mutlak (memleketimizden koğulub) çıkarılanlardan olacaksın». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 168. (Luut) dedi: «Ben sizin bu yapdığınıza elbette buğz edenlerdenim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 169. «Ey Rabbim, beni ve ehlimi onların yapageldikleri (bu kötülüğ) ün (azâb) ından kurtar». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 170. Bunun üzerine biz onu ve ehlini kamilen kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 171. Geri kalanların içinde yalınız bir koca karı vardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 172. Sonra geridekileri (tam bir suretde) helak etdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 173. Üstlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki. (Bak) inzâr edilenlerin yağmuru ne kötüdür! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 174. Şübhesiz bunda elbette bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 175. Hakıykat, senin Rabbin, mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 176. Eyke yârânı da (gönderilen) peygamberleri tekzîb etmişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 177. O zamanda ki Şuayb onlara: «(Allahdan) korkmaz mısınız?» demişdi, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 178. «Şübhesiz ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 179. «Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 180. «Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım aalemlerin Rabbinden başkasına aaid değil». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 181. Ölçeği tam ölçün. Eksiltenlerden olmayın». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 182. «Doğru terazi ile tartın». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 183. «İnsanların hakkından bir şey’i kısmayın. Yer (yüzün) de fesadcılar olarak bozgunculuk etmeyin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 184. «(Gerek) sizi, (gerek sizden) evvelki ümmetleri yaratan (Allah) dan korkun». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 185. Dediler: «Sen ancak fazla büyülenmişlerdensin»! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 186. «Sen bizim gibi bir beşerden başkası değilsin. Biz senin muhakkak yalancılardan olduğunu zannediyoruz». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 187. «Eğer doğruculardan isen gökden üstümüze bir parça düşür». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 188. (Şuayb) dedi: «Ne yapıyorsanız Rabbim daha iyi bilicidir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 189. Hulâsa: Onu tekzîb etdiler de kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azâbı idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 190. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 191. Hakıykat, senin Rabbin mutlak gaalibdir, çok esirgeyicidir O. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 192. O (Kur’an) muhakkak ve muhakkak aalemlerin Rabbi (canibinden) indirilmedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 193. (193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma’nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 194. (193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma’nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 195. (193-194-195) Onu Ruuh-ul Emîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine ma’nâsı açık Arabca bir dil ile indirmişdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 196. Şübhe yok ki o (Kur’an) daha evvelkilerin kitablarında da vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 197. İsrâîl oğulları bilginlerinin bunu bilmesi de onlar için bir âyet (bir delîl) değil miydi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 198. Biz onu Arabca bilmeyenlerden birine indirseydik de, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 199. onlara karşı bunu okusaydı yîne buna îman edici kimseler değillerdi onlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 200. Biz (küfrü) o günahkârların kalbine Öyle bir sokduk ki, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 201. o pek çetin azâbı görecekleri (âna) kadar onlar (kaabil değil) bu (Kur’ana) inanmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 202. İşte bu (azab) onlara, kendileri de farkında olmayarak, ansızın gelecekdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 203. (Gelecekdir de «Acaba) bize bir mühlet verilir mî?» diyeceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 204. Onlar haalâ azabımızı çabuklatdırmak mı istiyorlar? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 205. (205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 206. (205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 207. (205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 208. (208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzâr edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 209. (208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzâr edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 210. Onu (Kur’ânı) şeytanlar indirmedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 211. Bu, onlara hem yakışmaz, hem onlar (buna esasen) güc yetiremezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 212. Şübhe yok ki onlar (meleklerin sözünü) işitmekden kat’î surerde azledilmişlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 213. Sakın Allah ile beraber diğer bir Tanrı daha çağırma. (Sonra) azâblandırılanlardan olursun. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 214. Sen (ilkin) en yakın hısımlarını inzâr et. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 215. Mü’minlerden sana tâbi’ olanlara kanadını indir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 216. Bunun üzerine eğer sana isyan ederlerse de ki: «Ben sizin yapageldiklerinizden hakikaten uzağım». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 217. Sen O mutlak gaalib, O çok esirgeyici (Allaha) güvenib dayan. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 218. (218-219) (Öyle mutlak gaalib, öyle çok esirgeyici) ki O, (namaza) kıyam etdiğin vakit seni ve secde edenler içinde dolaşmanı (dâima) görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 219. (218-219) (Öyle mutlak gaalib, öyle çok esirgeyici) ki O, (namaza) kıyam etdiğin vakit seni ve secde edenler içinde dolaşmanı (dâima) görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 220. Çünkü hakkıyle işiden, hakkıyle bilen bizzat Odur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 221. (Ey müşrikler) şeytanların kimlerin üzerine indiğini size haber vereyim mi ben? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 222. Onlar her günahkâr yalancının tepesine iner (ler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 223. Onlar dır ki (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 224. Şâirler (e gelince), onlara da sapıklar uyarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 225. (225-226) Onların her vâdîde hakıykaten ifrata (mübalağaya) düşegeldiklerini ve hakıykaten yapmayacakları şeyleri söyler (insanlar) olduklarını görmedin mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 226. (225-226) Onların her vâdîde hakıykaten ifrata (mübalağaya) düşegeldiklerini ve hakıykaten yapmayacakları şeyleri söyler (insanlar) olduklarını görmedin mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 227. Ancak îman edib de iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanlar, Allâhı çok zikredenler ve zulme uğratıldıklarından sonra öçlerini alanlar böyle değildir. O zulmedenler yakında hangi inkılâb ile sarsılacaklarını bileceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster