1. Tâ, Sîn, Mîm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Bunlar, (hak ile bâtılı) apaçık beyân eden Kitâb`ın âyetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. (Ey Resûlüm!) Sen (onlar) mü`min kimseler olmayacaklar diye, neredeyse kendi nefsini helâk edicisin! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Dilesek, onlara gökten bir mu`cize indiririz de boyunları ona eğilip kalanlar (olarak inanmaya mecbûr) olurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Hâlbuki onlara Rahmân`dan hiçbir yeni nasîhat gelmez ki ondan yüz çevirici kimseler olmasınlar! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Üstelik (onu) gerçekten yalanladılar; fakat kendisiyle alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine yakında gelecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Yeryüzünü görmediler mi? Orada her güzel çift (ve cins)ten nice bitkiler yetiştirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Şübhesiz bunda, (Allah`ın kudretine) apaçık bir delil vardır. Buna rağmen onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. (10-11) Hani Rabbin Mûsâ`ya: `O zâlimler topluluğuna, Fir`avun`un kavmine git!(Allah`a karşı gelmekten) hâlâ sakınmayacaklar mı?` diye nidâ buyurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. (10-11) Hani Rabbin Mûsâ`ya: `O zâlimler topluluğuna, Fir`avun`un kavmine git!(Allah`a karşı gelmekten) hâlâ sakınmayacaklar mı?` diye nidâ buyurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. (Mûsâ şöyle) dedi: `Rabbim! Muhakkak ki ben, (onların) beni yalanlamalarından korkarım!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. `Ve göğsüm daralır, dilim açılmaz; onun için (bana yardımcı olmak üzere)Hârûn`a da peygamberlik ver!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. `Hem onlar için benim aleyhimde (bana isnâd ettikleri) bir suç da var (onlardan birini hatâ ile öldürmüştüm); bu yüzden beni öldürmelerinden korkarım!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. (Allah) buyurdu ki: `Aslâ! (Sana bir şey yapamazlar.) Şimdi (ikiniz de)mu`cizelerimizle gidin; muhakkak ki biz (ben Azîmüşşân), (aranızda olacak şeyleri)dinleyiciler olarak sizinle berâberiz!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. (16-17) Haydi (ikiniz de) Fir`avun`a gidin de deyin ki: `Şübhe yok ki biz, İsrâiloğullarını bizimle berâber gönderesin diye âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. (16-17) Haydi (ikiniz de) Fir`avun`a gidin de deyin ki: `Şübhe yok ki biz, İsrâiloğullarını bizimle berâber gönderesin diye âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. (Fir`avun) dedi ki: `(Biz) seni çocukken içimizde yetiştirmedik mi? Ömrünün nice yıllarını aramızda geçirmedin mi?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. `Sonunda o yaptığın işi de yaptın; o hâlde sen nankörlerdensin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. (Mûsâ:) `Ben bunu o zaman (öyle kasdım olmadan, sonu ölüm olacağını)bilmeyen kimselerden olarak yaptım` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. `Sizden korkunca hemen içinizden kaçtım; sonra Rabbim bana hikmet verdi ve beni peygamberlerden kıldı.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. `(Sarayında yetişmekle) başıma kaktığın bu ni`met de, İsrâiloğullarını kendine köle edindiğin içindir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Fir`avun dedi ki: `Âlemlerin Rabbi de nedir?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. (Mûsâ:) `(O,) göklerin ve yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir! Eğer kat`î olarak bilen kimseler iseniz (bunu siz de anlarsınız)!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. (Fir`avun,) etrâfında bulunanlara: `İşitmiyor musunuz?` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. (Mûsâ:) `(O,) sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. (Fir`avun yine etrâfındakilere:) `Size gönderilen bu elçiniz şübhe yok, mutlaka delidir!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. (Mûsâ:) `(O,) doğunun ve batının ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir! Eğer aklınızı kullanırsanız (bunu siz de anlarsınız)!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. (Fir`avun:) `Yemin olsun ki benden başkasını ilâh edinirsen, seni mutlaka zindana atılanlardan ederim!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. (Mûsâ:) `Sana (peygamberliğimi) apaçık bildiren bir şey (bir mu`cize) getirmişolsam da mı?` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. (Fir`avun:) `Eğer (iddiânda) doğru kimselerden isen, haydi onu getir!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Bunun üzerine (Mûsâ) asâsını (yere) bıraktı; bir de baktılar ki o, apaçık bir ejderhâdır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Ve elini (koynundan) çıkardı; bir de gördüler ki o, bakanlara bembeyaz (parlayan, ışık saçan bir el)dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. (Fir`avun) etrâfındaki ileri gelenlere: `Şüb¬he¬siz ki bu, gerçekten bilgili bir sihirbazdır!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. `Sihri ile sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. `Bütün bilgili mâhir sihirbazları sana getirsinler.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. `Bütün bilgili mâhir sihirbazları sana getirsinler.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Böylece sihirbazlar, belli bir günün ta`yîn edilen vaktinde bir araya getirildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. İnsanlara da: `Siz toplanacak olan kimseler misiniz? (Haydi çabuk toplanın!)` denildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. (Ve yine:) `Umarız ki galib gelenler onlar olur da, (biz de) o sihirbazlara uyarız!`(dediler.) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Derken sihirbazlar geldiğinde Fir`avun`a: `Eğer galib gelenler biz olursak, şübhesiz bize elbette bir mükâfât var değil mi?` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. (Fir`avun:) `Evet, hem o takdirde doğrusu siz, elbette (bana) yakın kılınmış kimselerden olacaksınız` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Mûsâ onlara: `Siz (göz boyamak üzere) ne atacak kimseler iseniz, atın(bakalım)!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Bunun üzerine (onlar) iplerini ve değneklerini attılar ve (böbürlenerek:)`Fir`avun`un şerefi üzerine yemîn ederiz ki, muhakkak galib olanlar elbette ancak biziz!` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Sonra, Mûsâ asâsını bıraktı; bir de baktılar ki o, onların uydurmakta oldukları şeyleri yutuyor! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Sihirbazlar (bunun aslâ bir sihir olmadığını anlayıp) hemen secdeye kapanan kimseler olarak (yerlere) atıldı(lar). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. (47-48) `Âlemlerin Rabbine, Mûsâ ve Hârûn`un Rabbine îmân ettik!` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. (47-48) `Âlemlerin Rabbine, Mûsâ ve Hârûn`un Rabbine îmân ettik!` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. (Fir`avun:) `(Ben) size izin vermeden ona îmân ettiniz, öyle mi? Şübhesiz ki o, gerçekten size sihri öğreten büyüğünüzmüş. Ama ileride elbette göreceksiniz. Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi kesinlikle asacağım!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. (Onlar ise) dediler ki: `Zararı yok; çünki biz Rabbimize dönücü kimseleriz.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. `Doğrusu biz (bu mecliste) îmân edenlerin ilki olduğumuzdan, Rabbimizin bizim için hatâlarımızı bağışlayacağını umarız.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Nihâyet Mûsâ`ya: `Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünki siz (Fir`avun ordusu tarafından) ta`kib edilecek kimselersiniz!` diye vahyettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Sonra Fir`avun (İsrâiloğullarının yola çıktığını duyunca) şehirlere (asker)toplayıcılar gönderdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. (Askerler toplanınca, Fir`avun:) `Şübhe yok ki şunlar (İsrâiloğulları) elbette az bir topluluktur.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. `Ve şübhesiz ki onlar, bizi gerçekten kızdıran kimselerdir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. `Doğrusu biz ise, elbette uyanık bir cemâatiz` (dedi). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. (57-58) Böylelikle (İsrâiloğullarının peşine düşürerek) onları bahçelerden, pınarlardan, hazînelerden ve güzel yerlerden çıkardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. (57-58) Böylelikle (İsrâiloğullarının peşine düşürerek) onları bahçelerden, pınarlardan, hazînelerden ve güzel yerlerden çıkardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. İşte böyle! Artık oralara İsrâiloğullarını vâris kıldık! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Derken, (Fir`avun ve askerleri) gündoğumuna ulaşan kimseler iken (erkenden)onların peşine düştüler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Nihâyet iki topluluk birbirini görünce, Mûsâ`nın arkadaşları: `Muhakkak ki biz, elbet (kendilerine) yetişilmiş kimseleriz!` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. (Mûsâ:) `Aslâ! Rabbim şübhesiz benimle berâberdir; bana yol gösterecektir` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Bunun üzerine Mûsâ`ya: `Asânla denize vur!` diye vahyettik. (Vurunca deniz)hemen yarıldı (ve on iki yol açıldı) da herbir parça (pek) büyük dağ gibi oluverdi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Ötekileri (Fir`avun ve askerlerini) de buraya yaklaştırdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. Ve Mûsâ ile berâberinde bulunanların hepsini kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. Sonra ötekilerini suda boğduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. Şübhesiz ki bunda, elbette bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. (Habîbim, yâ Muhammed!) Onlara İbrâhîm`in haberini de oku! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Hani, babasına ve kavmine: `(Siz) nelere tapıyorsunuz?` demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. (Onlar:) `Birtakım putlara tapıyoruz, öyle ki (biz) onlara tapmakta devam eden kimseleriz` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. (İbrâhîm:) `Peki duâ ettiğiniz zaman (onlar) sizi işitiyorlar mı?` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. `Yâhut size fayda sağlıyor veya zarar verebiliyorlar mı?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. (Onlar:) `Hayır! (Biz) atalarımızı böyle yapar bulduk` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. (75-76) (İbrâhîm) dedi ki: `Siz ve önceki atalarınız, artık nelere tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. (75-76) (İbrâhîm) dedi ki: `Siz ve önceki atalarınız, artık nelere tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. `İşte şübhesiz ki onlar (ilâh edindiğiniz şeyler), benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi müstesnâ!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. `(O,) beni yaratandır; bana doğru yolu gösteren de O`dur!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. `Beni yediren de, beni içiren de ancak O`dur!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. `Hem hastalandığım zaman da bana O şifâ verir!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. `O ki, beni vefât ettirecek; sonra beni diriltecek.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. `Dîn (hesab) günü hatâlarımı benim için bağışlayacağını umduğum O`dur!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. `Rabbim! Bana hikmet ihsan buyur ve beni sâlih kimseler arasına kat!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. `Sonraki (ümmet)ler içinde benim için bir lisân-ı sıdk (güzel bir medihle anılmayı)nasîb eyle!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. `Ve beni Naîm Cennetinin vârislerinden kıl!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. `Babama da mağfiret eyle; çünki o dalâlete düşenlerdendir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. `Ve (insanların) diriltilecekleri gün, beni utandırma!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. O gün ki, (onda) ne mal fayda verir, ne de evlâd! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. Ancak Allah`a selîm (sağlam) bir kalble gelen müstesnâ. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. (O gün) Cennet takvâ sâhiblerine yaklaştırılır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. Cehennem de azgınlara açıkça gösterilir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. (92-93) Ve onlara: `Sizin, Allah`dan başka tapmakta olduklarınız hani nerededir? Sizeyardım ediyorlar mı, veya kendilerine yardımları dokunuyor mu?` denilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. (92-93) Ve onlara: `Sizin, Allah`dan başka tapmakta olduklarınız hani nerededir? Sizeyardım ediyorlar mı, veya kendilerine yardımları dokunuyor mu?` denilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. (94-95) Artık onlar ve azgınlar ve İblis`in askerleri, hepsi oraya (Cehenneme) yüzüstü atılırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. (94-95) Artık onlar ve azgınlar ve İblis`in askerleri, hepsi oraya (Cehenneme) yüzüstü atılırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. (96-97) Onlar orada (putlarıyla) çekişerek derler ki: `Allah`a yemîn olsun ki, (biz)elbette apaçık bir dalâlet içinde imişiz.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. (96-97) Onlar orada (putlarıyla) çekişerek derler ki: `Allah`a yemîn olsun ki, (biz)elbette apaçık bir dalâlet içinde imişiz.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. `Çünki, sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. `Bizi ancak günahkârlar dalâlete düşürdü.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. (100-101) `Şimdi artık bizim, ne şefâatçilerimiz, ne de yakın bir dostumuz vardır!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. ne de candan bir dostumuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. `Buna rağmen ah keşke, bizim için hakikaten (dünyaya) bir (dönüş) daha olsa da mü`minlerden olsak!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. Şübhesiz ki bunda, elbette bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. Nûh kavmi (de) peygamberleri yalanladı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. Kardeşleri Nûh onlara şöyle demişti: `(Allah`a karşı gelmekten) sakınmıyor musunuz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. “Bakın, ben O`nun tarafından size gönderilmiş, güvenilir bir elçiyim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. `Artık, Allah`dan sakının ve bana itâat edin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. `(Ben) buna (tebliğ vazîfeme) karşılık sizden bir ücret istemiyorum! Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbine âiddir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. `Artık Allah`dan sakının ve bana itâat edin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 111. (Onlar:) `Sana en düşük kimseler (fakirler) tâbi` olmuşken, (biz) sana îmân eder miyiz?` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 112. (Nûh) dedi ki: `Onların (o hakir gördüğünüz kimselerin) ne yapmakta olduklarıhakkında benim bilgim yoktur. (Ben onların zâhirdeki îmanlarına bakarım.)` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 113. `Eğer anlasanız, onların hesâbı ancak Rabbime âiddir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 114. `Ben mü`minleri (yanımdan) kovucu da değilim.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 115. `Ben sâdece apaçık bir korkutucuyum.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 116. (Onlar:) `Ey Nûh! Eğer (bu dediğinden) gerçekten vazgeçmezsen, mutlaka taşlana(rak öldürüle)nlerden olacaksın!` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 117. (Nûh ise şöyle) dedi: `Rabbim! Şübhesiz ki kavmim beni yalanladılar.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 118. `Artık, benimle onların arasını ayırarak aç (aramızda hüküm ver); beni ve benimle berâber bulunan mü`minleri de kurtar!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 119. Bunun üzerine onu ve onunla berâber bulunanları, o dolu gemi içinde kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 120. Sonra (bunun) ardından geride kalanları suda boğduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 121. Muhakkak ki bunda, elbette bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 122. Şübhesiz ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 123. Âd (kavmi) de peygamberleri yalanladı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 124. O vakit kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: `(Allah`a karşı gelmekten)sakınmıyor musunuz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 125. `Muhakkak ki ben, sizin için (gönderilmiş) emîn bir peygamberim.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 126. `Artık, Allah`dan sakının ve bana itâat edin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 127. `Buna karşılık sizden bir ücret de istemiyorum! Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbine âiddir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 128. `(Siz) her yüksek yere bir alâmet binâ edip (oralarda ve gelip geçenlerle)eğleniyor musunuz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 129. Ve `(Dünyada) ebedî kalırsınız ümîdi ile sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 130. `Yakaladığınız zaman da, (acımasızca) zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 131. `Artık, Allah`dan sakının ve bana itâat edin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 132. `Bilip durduğunuz şeyler (ni`metler) ile size yardım edenden sakının!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 133. (133-134) `(O,) size sağmal hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar ile yardım etmiştir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 134. “Bahçeler ve pınarlar verdi.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 135. `Şübhesiz ki ben, sizin üzerinize (dehşeti) büyük bir günün azâbından korkuyorum!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 136. (Onlar şöyle) dediler: `(Sen) nasîhat etsen de, nasîhat edenlerden olmasan da, bizim için birdir. (Biz vazgeçmeyiz!)` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 137. `Bu (getirdiğin şeyler) öncekilerin âdetinden başka bir şey değildir!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 138. `Biz, azâba uğratılacak olanlar da değiliz.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 139. Böylece onu yalanladılar da onları (şiddetli bir rüzgârla) helâk ettik. Şübhesiz ki bunda, elbette bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 140. Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 141. Semûd (kavmi de) peygamberleri yalanladı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 142. Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: `(Allah`a karşı gelmekten) sakınmıyor musunuz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 143. `Muhakkak ki ben, sizin için (gönderilmiş) emîn bir peygamberim.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 144. `Artık, Allah`dan sakının ve bana itâat edin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 145. `Buna (bu hizmetime) karşılık sizden bir ücret de istemiyorum! Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbine âiddir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 146. (146-148) `(Siz) burada (her belâdan) emîn kimseler olarak bahçeler, pınarlar, ekinler ve tomurcukları olgunlaşan hurmalıklar içinde bırakılacak mısınız (sandınız)?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 147. (146-148) `(Siz) burada (her belâdan) emîn kimseler olarak bahçeler, pınarlar, ekinler ve tomurcukları olgunlaşan hurmalıklar içinde bırakılacak mısınız (sandınız)?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 148. (146-148) `(Siz) burada (her belâdan) emîn kimseler olarak bahçeler, pınarlar, ekinler ve tomurcukları olgunlaşan hurmalıklar içinde bırakılacak mısınız (sandınız)?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 149. `(Kendi hâline bırakılacağını zanneden) şımarık kimseler olarak dağlardan evleryontuyorsunuz.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 150. `Artık, Allah`dan sakının ve bana itâat edin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 151. `Ve o haddi aşanların (kâfirlerin) emirlerine uymayın!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 152. `Onlar ki, yeryüzünde fesad çıkarırlar ve (gerek kendilerini, gerekse çevrelerinde bulunanları) ıslâh etmezler.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 153. (Onlar) dediler ki: `Sen ancak iyice sihirlenmiş kimselerdensin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 154. `Sen ancak bizim gibi bir insansın! Eğer (iddiânda) doğru kimselerden isen, haydi bir mu`cize getir!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 155. (Sâlih) dedi ki: `İşte (istediğiniz mu`cize kayanın içinden çıkan) bu dişi devedir; su içme (hakkı bir gün) onundur; belli bir günün su içme (sıra)sı da sizindir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 156. `Ve ona bir kötülükle ilişmeyin! Yoksa (dehşeti pek) büyük bir günün azâbı sizi yakalar!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 157. Derken onu kestiler; bunun üzerine (yaptıklarından) pişmanlık duyan kimseler oldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 158. Çünki, azab onları yakaladı. Şübhe yok ki bunda apaçık bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 159. Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 160. Lût kavmi (de) peygamberleri yalanladı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 161. Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: `(Allah`a karşı gelmekten) sakınmıyor musunuz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 162. `Şübhesiz ki ben, sizin için (gönderilmiş) emîn bir peygamberim.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 163. `Artık, Allah`dan sakının ve bana itâat edin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 164. `(Ben) buna (bu hizmetime) karşılık sizden bir ücret de istemiyorum! Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbine âiddir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 165. (165-166) `Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, el`âlemin (bütün insanların) içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır! Siz haddi aşan bir kavimsiniz!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 166. (165-166) `Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, el`âlemin (bütün insanların) içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır! Siz haddi aşan bir kavimsiniz!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 167. (Onlar:) `Ey Lût! Eğer (bundan) hakikaten vazgeçmezsen, mutlaka(memleketimizden) çıkarılanlardan olacaksın!` dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 168. (Lût) dedi ki: `Şübhesiz ki ben, (sizin bu) işinize buğz edenlerdenim!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 169. `Rabbim! Beni ve âilemi, bunların yapmakta oldukları şeyden kurtar!` (dedi.) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 170. Bunun üzerine onu ve bütün âilesini kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 171. Ancak geride kalanlar arasında bulunan (ve o kavmin çirkin âdetlerini hoş gören)bir kocakarı hâriç! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 172. Sonra diğerlerini helâk ettik! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 173. Üzerlerine (taştan) bir yağmur yağdırdık! Artık o korkutulanların (Lût kavminin)yağmuru ne kötüdür! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 174. Şübhesiz bunda, apaçık bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 175. Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 176. Eyke halkı (da) peygamberleri yalanladı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 177. Şuayb onlara (şöyle) demişti: `(Allah`a karşı gelmekten) sakınmıyor musunuz?` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 178. `Şübhesiz ki ben, sizin için (gönderilmiş) emîn bir peygamberim.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 179. `Artık, Allah`dan sakının ve bana itâat edin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 180. `(Ben) buna (bu hizmetime) karşılık sizden bir ücret de istemiyorum! Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbine âiddir.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 181. `Ölçüyü tam yapın; (alış verişlerinizde) eksiltenlerden olmayın!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 182. `Doğru terâzi ile tartın!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 183. İnsanların hakettikleri şeylerden, yoksun bırakmayın ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak, karışıklık çıkarmayın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 184. `Sizi ve önceki nesilleri yaratandan sakının!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 185. (Onlar şöyle) dediler: `Sen ancak iyice sihirlenmiş kimselerdensin!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 186. `Sen de ancak bizim gibi bir insansın; ve (biz) seni gerçekten yalancılardan sanıyoruz.` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 187. `Eğer (iddiâsında) doğru kimselerden isen, haydi üzerimize gökten parçalar düşür!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 188. (Şuayb:) `Rabbim, ne yaparsanız en iyi bilendir` dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 189. Böylece onu yalanladılar da kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Gerçekten o, (dehşeti pek) büyük bir günün azâbı idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 190. Şübhesiz ki bunda apaçık bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 191. Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 192. Hem muhakkak ki o (Kur`ân), gerçekten âlemlerin Rabbinin tenzîli (peyderpey indirmesi)dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 193. (193-195) Onu Rûhu`l-Emîn (Cebrâîl), korkutuculardan olman için, apaçık Arabca bir lisân ile senin kalbine indirmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 194. (193-195) Onu Rûhu`l-Emîn (Cebrâîl), korkutuculardan olman için, apaçık Arabca bir lisân ile senin kalbine indirmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 195. (193-195) Onu Rûhu`l-Emîn (Cebrâîl), korkutuculardan olman için, apaçık Arabca bir lisân ile senin kalbine indirmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 196. Ve şübhesiz ki o(nun zikri) daha öncekilerin kitablarında da elbet vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 197. İsrâiloğulları âlimlerinin bunu (kitablarında görerek) bilmesi, onlar için bir delil değil midir? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 198. (198-199) Eğer onu Arabca bilmeyen kimselerden birine indirseydik de, (o kimse) onu onlara (Mekkeli müşriklere) okusaydı, (yine de) ona îmân eden kimseler olmazlardı! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 199. (198-199) Eğer onu Arabca bilmeyen kimselerden birine indirseydik de, (o kimse) onu onlara (Mekkeli müşriklere) okusaydı, (yine de) ona îmân eden kimseler olmazlardı! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 200. (200-201)Onu, günahkârların kalplerine böyle soktuk. Bu yüzden, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 201. Elemli bir azâbı görmedikçe ona îmân etmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 202. İşte (bu azab) onlara haberleri olmadan, ansızın gelecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 203. Bunun üzerine (onlar): `Biz (acabâ îmân etmemiz için) mühlet verilen kimseler(olur) muyuz?` derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 204. Şimdi (alay ederek) bizim azâbımızı mı acele istiyorlar? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 205. (205-206) Söyleyin bakalım! Eğer onları senelerce (yaşatıp) ni`metlendirsek, sonra da o tehdîd edilmekte oldukları (azab) başlarına gelse (ne yapacaklar?) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 206. (205-206) Söyleyin bakalım! Eğer onları senelerce (yaşatıp) ni`metlendirsek, sonra da o tehdîd edilmekte oldukları (azab) başlarına gelse (ne yapacaklar?) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 207. Faydalandırılmakta oldukları şeyler (ni`metler o gün) kendilerine bir fayda vermez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 208. (208-209) Hâlbuki (biz) hiçbir memleketi, (halkına) nasîhat vermek üzere kendisine(gönderilen) korkutucuları (peygamberleri) olmadan helâk etmedik. Ve (aslâ) zâlimler olmadık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 209. (208-209) Hâlbuki (biz) hiçbir memleketi, (halkına) nasîhat vermek üzere kendisine(gönderilen) korkutucuları (peygamberleri) olmadan helâk etmedik. Ve (aslâ) zâlimler olmadık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 210. Hem onu (o Kur`ân`ı) şeytanlar indirmedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 211. Hem (bu) onlara düşmez; zâten güç de yetiremezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 212. Çünki onlar (meleklerin sözlerini) işitmekten elbette uzak tutulmuş olanlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 213. O hâlde Allah ile berâber başka bir ilâha (kulluk edip) yalvarma; sonra azâb edilenlerden olursun! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 214. Ve (önce) en yakın akrabâlarını korkut! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 215. Sana tâbi` olan mü`minlere de (şefkat ve tevâzu`) kanadını indir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 216. Buna rağmen sana karşı gelirlerse, artık (onlara) de ki: `Doğrusu ben sizin yapmakta olduğunuz şeylerden uzağım!` Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 217. Ve O Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)e, Rahîm (çok merhametli olan Allah)`a tevekkül et! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 218. O ki, (gece ibâdet için) kalktığın zaman seni görür! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 219. Secde edenler içinde değişik hâllere girmeni (eğilip doğrulmanı) da (görür)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 220. Şübhesiz ki Semî` (hakkıyla işiten), Alîm (kemâliyle bilen) ancak O`dur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 221. Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 222. (Onlar) iftirâya düşkün, çok günahkâr olan herkesin üzerine iner. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 223. (Onlar ise şeytanlara) kulak verirler; bunların çoğu da yalancıdırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 224. O şuarâ`ya (şâirlere) gelince, onlara azgınlar uyar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 225. Görmedin mi? Gerçekten onlar (o şâirler) her vâdide şaşkın şaşkın dolaşırlar (da her türlü yalan ve çirkin sözü söylerler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 226. Ve doğrusu onlar, yapmayacakları şeyleri söylerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 227. Ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler, Allah`ı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra (şiirleriyle) intikamlarını alan (mü`min şâir)ler müstesnâ!Zulmedenler ise, nasıl bir inkılab yerine (dünyadaki hâllerinin zıddına) döneceklerini yakında bilecek(ler)dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster