رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ ۙ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ
Ricalül la tülhıhim ticaratüv ve la bey’un an zikrillahi ve ikamis salit ve ıtaiz zekati yehafune yevmen tetekallebü fıhil kulubü vel ebsar
Kelime
Anlamı
Kökü
رِجَالٌ
erkekler (ki)
لَا
تُلْهِيهِمْ
kendilerini alıkoymaz
تِجَارَةٌ
ticaret
وَلَا
ve ne de
بَيْعٌ
alışveriş
عَنْ
-tan
ذِكْرِ
anmak-
اللَّهِ
Allah’ı
وَإِقَامِ
ve kılmaktan
الصَّلَاةِ
namaz
وَإِيتَاءِ
ve vermekten
الزَّكَاةِ
zekat
يَخَافُونَ
onlar korkarlar
يَوْمًا
günden
تَتَقَلَّبُ
ters döneceği
فِيهِ
onda
الْقُلُوبُ
yüreklerin
وَالْأَبْصَارُ
ve gözlerin

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Öyle erler vardır ki onları ne ticâret, ne alım satım, Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkar onlar.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    öyle kimseler vardır ki, bunları ne ticaret, ne de kazanma hırsı, Allah’ı anmaktan, namaza devamlı ve duyarlı olmaktan ve zekat vermekten alıkoyabilir. Onlar, kalplerle gözlerin dehşetle ters döneceği günden korkarlar.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Onlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    (Onlar o) Ricaldir ki, kendilerini ne ticaret ne de (dünyevî) alışveriş Allâh’ın Zikri’nden (hakikatlerini hatırlamaktan engelleyip), salâtın ikamesinden (hakikatini yaşamaktan) ve zekâtı vermekten (kendisindekini karşılıksız paylaşmaktan) alıkoymaz! Onlar, kalplerinde (şuurlarında açığa çıkan içsellikteki hakikat) ve gözleriyle görecekleri (âfakta müşahede edilecek dışsal gerçeklik) nedeniyle, dönüşülecek süreçten korkarlar.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymadığı adamlar (O’nu tesbih ederler). Onlar kalplerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    (Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ’tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Nice adamlar vardır ki, ne bir ticaret, ne de bir alış-veriş, Allah’ı anmaktan (O’na ibadet etmekten ve emirlerine bağlanmaktan), namazı gereği üzre kılmaktan ve zekât vermekten kendilerini alıkoymaz. Onlar, bir günden (kıyametten) korkarlar ki, o günde kalbler ve gözler korkudan halden hale döner kıvranır.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Toptan alım-satımların, ithalat ve ihracatın ve çarşılarda, pazarlardaki alışverişlerin, ticarî muamelelerin, kendilerini Allah’ı zikirden, Allah’ın övünç kaynağı kelâmını okumaktan, namazı adâbına riayet ederek aksatmadan kılmaktan, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı vermekten alıkoyamayacağı yiğit, samimi dindar insanlar, Allah’ı tesbih ederler. Onlar akılların, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Bunlari ne ticaret ve ne de alisveris Allah’i anmaktan, namaz kilmaktan, zekat vermekten alikoyar. Bunlar, gonullerin ve gozlerin donecegi gunden korkarlar.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Öyle adamlar ki, ne ticaret, ne alım-satım onları Allah’ı anmaktan, zekâtı vermekten alıkoymaz. Kalblerin ve gözlerin (korkudan) döneceği günden korkarlar.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (Öyle kimseler vardır ki) bu kimseleri ne ticaret, ne alışveriş Allah`ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin donakalacağı bir günün dehşetinden sakınırlar.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    (36-37) Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Kişiler vardır. Onları, ALLAH’ı anmaktan, namazı gözetmekten ve zekatı vermekten ne bir iş ne de bir ticaret alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Bir takım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alışveriş onları Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Bu kimseleri ne ticaret, ne alışveriş, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin hoplayacakları ve gözlerin donakalacağı bir günün dehşetinden korkarlar.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    (Öyle) Erkekler ki, ne ticaret, ne alışveriş onları Tanrı’yı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ’tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar kalplerin ve gözlerin çevrileceği (tetekallebu )[dehşetten allak bullak olacağı] günden korkarlar.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Onlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    (Öyle) adamlar (vardır ki) onları ne bir ticâret, ne bir alış veriş Allâhı zikretmeliden, dosdoğru namaz kılmakdan, zekâtı vermekden alıkoymaz. Onlar kalblerin ve gözlerin (dehşetle) döneceği gönden korkarlar.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    (Onlar) ne bir ticâretin, ne de bir alış-verişin kendilerini Allah`ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı erlerdir! (Onlar, dehşetten) kalblerin ve gözlerin kendisinde döneceği bir günden korkarlar.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Öyle erler ki; ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Ticaretin ve alış verişin Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alı koyamadığı adamlar var. Onlar kalplerin ve gözlerin yerinden fırladığı bir (kıyamet) günden korkarlar.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Ticaretin ve alışverişin, onları Allah’ın zikrinden, namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten alıkoymadığı adamlar ki (onlar), kalplerin ve gözlerin (dehşetten) döneceği günden korkarlar.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Bu kimseleri ne ticaret, ne de alışveriş Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten meşgul edip alıkoymaz; onlar kalplerin ve gözlerin (dehşetten) dönüp değişeceği günden korkarlar.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    kimseler (vardır ki,) bunları ne ticaret ne de kazanma hırsı Allah’ı anmaktan, salatta devamlı ve duyarlı olmaktan, arınmak için verilmesi gerekeni vermekten alıkoyabilir; böyleleri kalplerin ve gözlerin dehşetle döneceği Gün’den korkarlar;

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    nice yiğitler vardır ki, onları ne ticaret ne bir (başka) kazanç kapısı Allah`ı anmaktan, namazı hakkını vererek eda etmekten ve arınmak için verilmesi gerekeni vermekten alıkoyabilir; onlar kalplerin ve gözlerin dehşetle döndüğü günden korkarlar.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Birçok erler ki, onları ne bir ticaret ve ne de bir ticaret Allah Teâlânın zikrinden ve namazı hakkıyla kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin muzdarip olacağı bir günden korkarlar.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Öyle erler vardır ki, onları ne bir ticaret ne de bir alışveriş zikrullahtan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymaz. Onlar gönüllerin ve gözlerin hâlden hâle döneceği günden korkarlar.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Hiçbir ticaretin ve Hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan/düşünmekten, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Bu kimseleri ne ticaret, ne alışveriş, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin hoplayacakları ve gözlerin donakalacağı bir günün dehşetinden korkarlar.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    (36-37) O nûra, Allah’ın yükseltilmesine ve içlerinde kutlu isminin zikredilmesine izin verdiği evlerde (mescidlerde) kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O’nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allâh’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymadığı erkekler. (Onlar), yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği günden korkarlar.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Ticaretin, alışverişin, kendilerini Allah’ın zikrinden, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyamadığı adamlar... Onlar, gönüllerin ve gözlerin ters döneceği bir günden korkarlar.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    (Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne de alışveriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten ’tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alışveriş de onları Allah’ın zikrinden/Kur’an’ından, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    By men whom neither traffic nor merchandise can divert from the Remembrance of Allah, nor from regular Prayer, nor from the practice of regular Charity: Their (only) fear is for the Day when hearts and eyes will be transformed (in a world wholly new),-