Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
Bunların, size inanıvereceklerini mi umuyor, buna mı tamah ediyorsunuz? İçlerinde bir bölük var ki Allah sözünü duyduktan, akılları o sözleri aldıktan sonra da bile bile değiştirirlerdi o sözleri.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
Ey peygamber ve müslümanlar! O kendilerine kitap verilenlerin, size inanacaklarını çok mu istersiniz? Aksine bunların birçoğu Allah’ın kelamını dinler ama, onu anladıktan sonra, bile bile çarpıtırlardı.
Adem UğurAdem Uğur:
Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah’ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
Şimdi siz ey iman edenler, (genetik geçmişi bu olan Yahudilerin) size inanmalarını mı ümit ediyorsunuz? Oysa onların bir kısmı vardı ki, kelâmullahı (Musa’yı) dinler, dediklerini anlar, sonra da bile bile tahrif ederlerdi (değiştirirler başka anlamlara çevirirlerdi).
Ahmet VarolAhmet Varol:
Siz onların size inanmalarını mı umuyorsunuz! Oysa onların içinde öyle bir topluluk vardı ki, Allah’ın sözünü duyuyor ve onu iyice kavradıktan sonra bile bile değiştiriyorlardı.
Ali BulaçAli Bulaç:
Siz (Müslümanlar,) onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah’ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
Ey müminler, Yahûdilerin size inanacaklarını umar mısınız? Halbuki onlardan bir zümre vardı ki, Allah’ın kelâmını (Tevratı) dinlerler ve duyarlardı da, hakkı anladıktan sonra, onu bile bile değiştirirlerdi.
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
Artık onların, size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Onlardan bir zümre vardı ki, Allah`ın kelâmını dinlerler ve kavrayıp anladıktan sonra, bile bile onda değişiklik yaparlardı.
Bekir SadakBekir Sadak:
Size inanacaklarini umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takimi Allah’in sozunu isitiyor, ona akillari yattiktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlardi.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
(Ey Peygamber ve mü’minler! Yahudilerin) size inanmalarını çok mu istiyorsunuz ? Halbuki onlardan bir topluluk Allah’ın Kelâmını (Tevrat’ı) dinlerler, ona akıl erdirdikten sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
Şimdi siz (ey inananlar) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Aksine, birçoğu Allah`ın kelamını dinler ama onu anladıktan sonra bilerek çarpıtırlar.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki, onlardan bir zümre, Allah’ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.
Edip YükselEdip Yüksel:
Onların sizi onaylayacaklarını mı umuyorsunuz? Halbuki onların bir kısmı, ALLAH’ın sözünü işitip kavradıktan sonra, bile bile çarpıtıp tahrif ederlerdi.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki, Allah’ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Şimdi siz onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlar arasında öyle bir grup var ki, Allah’ın kelâmını işitirler ve anlamına akılları yattıktan sonra, onu bile bile değiştirirlerdi.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Onların size inanacaklarını (güveneceklerini) umuyor musunuz? Oysa onların bir bölümü / zümresi (feriykun) Tanrı’nın sözünü (kelam) işitip (yesmeune) aklettikten sonra, bile bile / bilerek (yalemun) onu değiştirirlerdi (yuharrifunehu).
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Hala size inanacaklarını ümit eder misiniz? Halbuki onlardan bir grup var ki, Allah’ın kelamını işitirlerdi de sonra onu akıl erdirmelerinin ardından bildikleri halde onu tahrif etmekteydiler.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
Artık (ey mü’minler) onların (Yahudilerin) size inanacaklarını umar mısınız? Hâlbuki onlardan (hahamlık eden) bir zümre vardır ki Allah'ın kelâmını (Tevrâtı) dinlerlerdi de akılları aldıkdan sonra onlar bunu bile bile tahrif (ve tağyir) ederlerdi.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
(Ey mü`minler! Onların) size inanacaklarını mı ümîd ediyorsunuz? Hâlbuki gerçekten onlardan bir fırka vardı ki, Allah`ın kelâmını işitirler, sonra onu anlamalarının ardından, kendileri bile bile onu tahrîf eder (değiştirir)lerdi.
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Onlardan öyle bir zümre vardı ki, Allah’ın kelamını dinlerlerdi de akılları yattıktan sonra, bile bile bunu değiştirirlerdi.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
(Sizler ey inananlar) Kalpleri katılaşmış olanların size inanmalarını mı bekliyorsunuz? Onlardan bir gurup Allah’ın sözlerini dinlerler, çok iyi anladıkları halde, bile bile Allah’ın sözlerini bozarlar.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
(Ey mü’minler)! Şimdi bunların size inanacaklarını umuyor musunuz? Onlardan bir fırka (grup) vardı ki; Allah’ın kelâmını işitip ona arif olduktan (öğrendikten) sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Size iman edeceklerine mi tamah ediyorsunuz? Oysa onlardan bir takımı Allah’ın sözünü işitiyor, ona akılları yattıktan sonrada, bile bile onu tahrif ediyorlardı.);
Muhammed EsedMuhammed Esed:
Şimdi, onların tebliğ ettiğimiz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz? Aksine, bir çoğu Allah’ın kelamını dinler ama onu anladıktan sonra bile bile çarpıtırlar.
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
Bütün bu olanlardan sonra siz, onların size inanmalarını mı bekliyorsunuz? Oysa onlardan bir çoğu Allah`ın kelamını işitip ne demek istediğini kavradıkları halde, bile bile tahrif ediyorlar.
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
Artık sizin için onların imân edip inanacaklarını ümit eder misiniz? Onlardan muhakkak bir gürûh vardır ki Allah’ın kelâmını işitirler de O’nu akılları ile anladıktan sonra tağyire kalkışırlar. Halbuki onlar bilirler.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
(Ey müminler!) Şimdi siz onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan (hahamlık eden) bir zümre vardı ki, Allah’ın kelâmını (Tevrat’ı) işitirler de iyice anladıkları halde onu bile bile tahrif eder (değiştirirler) di.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi/çarpıtırlardı.
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Şimdi siz onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlar arasında öyle bir grup var ki, Allah’ın kelâmını işitirler ve anlamına akılları yattıktan sonra, onu bile bile değiştirirlerdi.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
Nasıl olur onların size güvenmelerini beklersiniz ki onlardan bir zümre vardı ki Allah’ın kelamını işitip akılları aldıktan sonra, bile bile onu tahrif eder, değiştirirlerdi.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Şimdi (ey mü’minler) siz, bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Oysa bunlardan bir grup vardı ki, Allâh’ın sözünü işitirlerdi de düşünüp akıl erdirdikten sonra, bile bile onu değiştirirlerdi.
Şaban PirişŞaban Piriş:
Size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan bir grup vardı ki Allah’ın sözünü işitirlerdi de düşünüp akıl erdirdikten sonra, bile bile onu bozarlardı.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Siz (müslümanlar,) onların (Yahudilerin) size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah’ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Şimdi siz bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Bunların içlerinden bir fırka vardı ki, Allah’ın kelamını dinliyorlar, sonra onu, kavramalarının ardından, bilip durdukları halde tahrif ediyorlardı.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
Can ye (o ye men of Faith) entertain the hope that they will believe in you?- Seeing that a party of them heard the Word of Allah, and perverted it knowingly after they understood it.