Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır. Sûre, İslâm hukukunun ana konularıyla ilgili pek çok hüküm içermektedir.
9.
Tanrı’yı ve inananları aldatmak isterler / aldatırlar. Halbuki kendi kendilerini (nefslerini) aldatıyorlar. Bilincinde (şuurunda) bile değiller.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Kalplerinde hastalık (maraz) vardır. Tanrı da hastalıklarını arttırmıştır. Yalanlarından / yalanlamalarından dolayı onlar için acı bir azab vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
Kendilerine "insanların inandığı gibi inanın" denildiğinde, "biz beyinsizlerin (süfeha) inandığı gibi mi inanıyoruz?" derler. Gerçek beyinsizler onlardır fakat bilmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
Tanrı da onlarla alay eder ve taşkınlıkları (tuğyan) içinde bocalamalarına / şaşkınca dolaşmalarına (ya’mehun) süre tanır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
İşte bunlar hidayet karşılığında sapıklığı (dalaleti) satın almışlardır. Fakat bu ticaretleri bir yarar (kar) sağlamamış / getirmemiş, hidayeti de bulamamışlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
Onların hali / örneği / durumu, ateş yakan kimsenin hali / örneği / durumu gibidir: Ateş çevresini aydınlatmaya başlayınca Tanrı onların ışığını (nur) giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakıverir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
Ya da, karanlık, gökgürültüsü ve şimşekler arasında gökten boşanan bir yağmur altında yıldırımlardan ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkayan kimseye benzerler. Tanrı kafirleri böyle kuşatmıştır (muhiytun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek! Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. Tanrı dileseydi işitmelerini de, görmelerini de gideriverirdi. Tanrı herşeye gücü yetendir (kadir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan (haleka) rabbinize kulluk (ibadet) edin ki korunasınız / sakınasınız (tettekune).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
O, yeryüzünü sizin için bir döşek (firaşen) ve göğü de bir yapı (bina) kıldı / yaptı (ceale). Gökten su indirdi ve bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden (semere) rızk çıkardı. Öyleyse bile bile Tanrı’ya eşler (endaden) koşmayın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
Eğer kulumuza indirdiğimizden kuşku içinde iseniz / kuşkulanıyorsanız (rayb), buna benzer / bunun benzerinden / buna benzeyen (min misli) bir (tek) sure getirin (fe’tu). Tanrı’dan başka tüm tanıklarınızı da (yardıma) çağırın (ved’u), doğru (sözlü) / dürüst (sadık) iseniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
Ama bunu yapamazsanız -ki asla yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanan ve yakıtı (kudüh) insanlar ile taşlar olan ateşten (nar) sakının (fettekunnarelletiy).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
İnanıp salih amellerde bulunanları müjdele: Gerçekten onlar için içlerinden / altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızk olarak bu ürünlerden (min semeretin rizkan) yedirildiğinde "Bu, daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu onlara (dünyadakine) benzer (müteşabihe) olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz (halidun) kalıcıdırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
Tanrı küçük bir sivrisinekten daha büyüğüne kadar her çeşit örneği vermekten (yedribe meselen) çekinmez. İnananlar bunun rablerinden gelen bir gerçek (hakk) olduğunu bilirler. Kafirler ise "Tanrı bu örnek (mesel) ile neyi amaçladı (irade)?" derler. O, bununla bir kısmını / çoğunu (kesiyr) saptırır (yudıllü-dalalet) ve bir kısmını / çoğunu da doğruya iletir (yehdiy). O, bununla sadece fasıkları saptırır (dalalet).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Onlar ki Tanrı ile yaptıkları anlaşmayı (ahid) onayladıktan (misakihi) sonra onu bozarlar, Tanrı’nın birleştirilmesini buyurduğu şeyi keserler / ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparlar. İşte onlar zarara uğrayanlardır (hümülhasirun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Tanrı’ya nasıl küfredersiniz? Siz ölüler (emvaten) idiniz, o sizi diriltti (feahyaküm). Sonra sizi öldürür (yümiytüküm) ve tekrar diriltir (yuhyiyküm) ve sonunda / sonra da ona döndürülüceksiniz / döneceksiniz (türceun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
Yeryüzündekilerin tümünü sizin için yaratan (haleka) O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva) onu yedi gök olarak düzenledi. O her şeyi bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Rabbin, meleklere şöyle demişti: "Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim / Yeryüzünde bir halife varedeceğim / Yeryüzünde (birisini) halife yapacağım (caılün)". Melekler de: "Orada bozgunculuk yapacak (yüfsidü), kan akıtacak (yesfiküddima) birisini mi yerleştireceksin / var edeceksin / (halife) yapacaksın? Halbuki biz seni hamdinle yüceltiyor (nüsebbihu) ve kutsuyoruz (nükaddisu)" dediler. "Sizin bilmediğinizi / bilmediklerinizi / bilemeyeceklerinizi ben bilirim" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
Ve Adem’e tüm isimleri öğretti, sonra onları meleklere sunup (aredahüm), "Doğru sözlü / dürüst (sadık) iseniz, şunların isimlerini siz bana bildirin (enbiuniy)" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
Dedi ki: "Ey Adem! Onların isimlerini şunlara bildir / bunları onlara isimleriyle bildir." İsimlerini onlara bildirince, "Size, göklerin ve yerin gaybını ben bilirim, açıkladıklarınızı / açığa vurduklarınızı da (tübdune) gizlediklerinizi de (tektümun) biliyorum / bilirim dememiş miydim?" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
Ve meleklere, "Adem’e secde edin" dedik. İblis dışında (hepsi) secde ettiler, o ise diretti / yüz çevirdi (eba), büyüklüklendi / böbürlendi (vestekbere) ve kafirlerden oldu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
Ve dedik ki: "Ey Adem! Eşinle birlikte cennette kal / yerleş / otur (üskün). Dilediğiniz yerden bolca yiyin ancak şu ağaca (hazihişşecerete) yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı. Nihayet, "Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir süre kalıp yaşayacaksınız" dedik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
"Oradan topluca ininiz" dedik. "Yalnız benden size bir yol gösterici geldiği zaman, o yol göstericiye uyanlar için artık bir korku yok ve onlar üzülmeyecekler."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Ey İsrailoğulları! Size bağışladığım (enamtü) nimetimi anımsayın, ahdime bağlı kalın (evfu) ki ben de ahdinize bağlı kalayım (ufi) ve yalnızca benden korkun / çekinin (iyyaye).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
Yanınızdakini (meaküm) doğrulayıcı (musaddikan) olarak indirdiğime inanın. Ona küfredenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az bir değer karşılığında değişmeyin (teşteru) ve yalnızca benden korkun / çekinin (iyyaye).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
Hakkı batıl ile örtmeyin (libas) ve hakkı gizlemeyin (tektümülhakka). Siz biliyorsunuz. (VEYA: Bildiğiniz halde hakkı batıl ile örtmeyin ve...) (VEYA: ...bildiğiniz halde hakkı gizlemeyin)Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Sabır ve namazla yardım isteyin (veste’ıynu). Elbette bu, huşu duyanların / huşu sahiplerinin / saygılı olanların (E.Yüksel) (alel-haşiiyne) dışındakilere ağır gelir (lekebiyretün).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
Nitekim onlar rablerine kavuşacaklarını / rableriyle karşılaşacaklarını (mülaku) ve O’na döneceklerini (raciun) bilirler (yezunnune). (S.Ateş’in notu: İbn Mesud’un mushafında yezunnun yerine yalemun yazıldığından bu anlamı tercih ettik.)Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
Kimsenin kimse yerine birşey ödeyemeyeceği, aracılık (şefaat) kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da edilmeyeceği bir günden sakının.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
Size işkencenin en kötüsünü yapan, kadınlarınızı bırakıp oğullarınızı öldüren Firavun’un adamlarından sizi kurtarmıştık. Bu, rabbinizden büyük bir sınav idi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
Hani Musa’yla kırk gece için sözleşmiştik (vaadna). Ancak siz onun ardından kendinize buzağıyı (Tanrı) edinmiş ve zalimler olmuştunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Musa kavmine demişti ki: "Ey kavmim, sizler buzağıyı (Tanrı) edinmekle nefsinize zulmettiniz. Barinize tevbe edin ve nefsinizi öldürün (faktulü). Bu, bariniz katında sizin için daha hayırlıdır. (Bunun üzerine) O, tevbenizi (kabul etti) (fetabe aleyküm). Elbette O, tövbeleri kabul edendir (tevvab), rahimdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
55.
Ve demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Tanrı’yı apaçık (cehreten) görmedikçe sana inanmayız". Bunun üzerine yıldırım sizi almıştı / yakalamıştı / çarpmıştı (kümüssaıkatü). Ve siz bakıp duruyordunuz / bakıyordunuz (tenzurun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
Sizi bulutlarla gölgelendirmiş ve sizin için manna ve bıldırcın (selva) indirmiştik: "Sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden (tayyib) yiyin (külu)" (dedik). Onlar bize zulmetmediler, ancak kendi nefslerine zulmetmişlerdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
Ve demiştik ki: "Şu şehre girin. Orada dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve "dileğimiz bağışlanmadır" deyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Muhsinlerin (alacaklarını / karşılıklarını / ecirlerini) arttıracağız (seneziydülmuhsiniyn)".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
Ancak zalimler kendilerine söylenen sözü (kavlen) (yani: ’dileğimiz bağışlanmadır’ı-?) başkasıyla değiştirdiler (bedele). Biz de fasıklık (yapma)larına karşılık o zalimlerin üzerine gökten iğrenç bir azap (riczen) indirdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
Musa, bir zamanlar kavmi için su aramıştı / istemişti. "Değneğinle taşa vur (daraba)" demiştik de bunun üzerine taştan (hüsneta) on iki pınar / göze (ayn) fışkırmıştı (feceret). Böylece herkes içeceği yeri bilmişti. "Tanrı’nın rızkından yiyin için, yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak dolaşmayın."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
Demiştiniz ki: "Ey Musa! Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamayacağız. Rabbine bizim için dua et de bize yerin bitirdiklerinden kabak, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin / çıkartsın." (Musa:) "Hayırlı olanı daha değersiz olanla mı değiştirmek (bedele) istiyorsunuz? İsterseniz Mısır’a geri dönün / inin, orada aradığınızı bulabilirsiniz / istediğiniz var!" demişti. Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler / üzerlerine alçaklık ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Tanrı’nın gazabına uğradılar. Bu, kuşkusuz, Tanrı’nın ayetlerine küfretmeleri ve nebileri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı aşmalarındandı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
Kuşkusuz inananlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiilerden (kim) Tanrı’ya ve ahiret gününe inanır ve salih amellerde bulunursa, onların ödülleri / karşılıkları (ecir) rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzüntü duymayacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
64.
Siz ise bundan sonra da yüz çevirdiniz / döneklik ettiniz (tevelleytüm). Tanrı’nın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı kaybedenlerden / hüsrana uğrayanlardan / kendini aldatanlardan / aldatılanlardan (hasiriyn) olurdunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
Bunu çağdaşlarına / yanında olanlara (lima beyne yedeyha) ve sonraki kuşaklara / gelecek olanlara (halfeha) bir ceza / azab / ibret verici ceza (nekalen) ve muttakiler için de bir öğüt / nasihat (mevızaten) yaptık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
68.
Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun niteliğini / durumunu (hiy) bize açıklasın / bildirsin (yübeyyin)". (Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o ne yaşlı, ne de genç, ikisinin ortasında / arasında (avanün) bir sığırdır. Artık buyrulduğunuzu yapın / yerine getirin."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun rengini açıklasın / bildirsin". (Musa) Dedi ki: "O diyor ki, rengi parlak sarı bir sığırdır, bakanların içini açar".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun niteliğini / durumunu (hiye) bize (biraz daha) açıklasın / bildirsin (yübeyyin)". Çünkü bize göre sığırlar birbirine benziyor. Tanrı dilerse doğru yolu / doğruyu (muhtedun) buluruz".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
(Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o sığır yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir sığırdır." "İşte şimdi gerçeği (hakk) getirdin" diyerek sonunda sığırı boğazladılar / kestiler; az kalsın bunu yapmayacaklardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
"(Sığırın) bir parçasıyla ona (öldürülene) vurun (daraba)" dedik. İşte, Tanrı ölüleri böyle diriltir ve ayetlerini böyle gösterir (yüriyküm) ki akledesiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri var ki onlardan nehirler fışkırır (yetefeccerü). Bazıları yarılır, bağrından su çıkarır. Öyleleri de vardır ki Tanrı’ya olan saygılarından (haşyetillah) dolayı yuvarlanır. Tanrı yaptıklarınızdan / işlerinizden (tamelun) habersiz (gafilin) değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
75.
Onların size inanacaklarını (güveneceklerini) umuyor musunuz? Oysa onların bir bölümü / zümresi (feriykun) Tanrı’nın sözünü (kelam) işitip (yesmeune) aklettikten sonra, bile bile / bilerek (yalemun) onu değiştirirlerdi (yuharrifunehu).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
Onlardan (bir bölümü) ümmidir / (İçlerinde / aralarında) ümmiler vardır, kuruntu ve söylentilerin / asılsız şeylerin (emaniyye) dışında kitabı bilmezler; yalnızca zannederler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
Kitabı elleriyle yazdıktan sonra onu az bir değer karşılığında satmak için "bu Tanrı katındandır" diyenlerin vay haline. Ellerinin yazdığından dolayı vay haline onların. Kazandıklarından / kazanmakta olduklarından dolayı vay haline onların!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
"Sayılı birkaç gün dışında ateş bize değmeyecek" dediler. De ki: "Tanrı’dan böyle bir söz mü (ahid) aldınız -ki Tanrı sözünden (ahid) dönmez- yoksa Tanrı’ya karşı bilmediğiniz bir şeyi mi / bilmediğinizi mi söylüyorsunuz?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
83.
Hani İsrailoğullarından "Tanrı’dan başkasına kulluk etmeyin, anaya babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın (ihsanen), insanlara güzel söz söyleyin, namazı gözetin ve zekatı verin" diye misak almıştık Sonra siz pek azınız dışında döndünüz / yüz çevirdiniz (tevelleytüm) ve (hala) yüz çeviriyorsunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarınızdan (diyariküm) çıkarmıyacaksınız diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız (akrertüm). Hala da buna tanıklarsınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
(Tüm bunlardan) sonra, sizler hala birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir bölümü (ferai) yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmanız zaten size haramken, bu yetmiyormuş gibi size esir düştüklerinde bir de onlardan fidye istiyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmına küfür mü ediyorsunuz? Böyle davrananların cezası dünya hayatında rezil olmak ve diriliş gününde de azabın en çetinine uğratılmaktan başka ne olabilir? Tanrı yaptıklarınızdan gafil değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
86.
İşte bunlar, ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden / bundan dolayı azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez (yunsarun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
Andolsun (lekad) Musa’ya kitabı verdik ve ardından peşpeşe elçiler gönderdik / ardından elçileri sıraladık. Meryemoğlu İsa’ya da apaçık (deliller) (beyyinati) verdik ve onu Kutsal Ruh (ruhılkudüs) ile destekledik (eyyednahü). Ne zaman bir elçi hoşunuza gitmeyen bir şeyle size gelse büyüklük taslayarak bir bölümünüz onu yalanlayacak, bir bölümünüz de onu öldürecek misiniz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
"Kalplerimiz örtülüdür / kılıflıdır / fazlalıklıdır" (gulf) dediler. Hayır / Halbuki Tanrı küfürlerinden dolayı onları lanetlemiştir! Bundan dolayı onların pek azı inanır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
Tanrı katından yanlarında olanı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, daha önce küfredenlere karşı yardım isteyip dururlarken bilip tanıdıkları gelince ona küfrettiler. Artık Tanrı’nın laneti kafirlere olsun!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Tanrı’nın kullarından dilediğine kendi fazlından indirmesini çekemiyerek (bagyen) Tanrı’nın indirdiğine küfretmekle nefslerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylece gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı (mühiyn) bir azap vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
Onlara "Tanrı’nın indirdiğine inanın" denildiğinde, "Biz bize indirilene inanırız" derler ve ondan sonrasına / başkasına / ötesine (veraehu) küfrederler. Oysa o / bu, yanlarındakini doğrulayan (musaddikan) gerçektir (hakk). De ki: "İnançlılar iseniz / idiyseniz neden daha önce Tanrı’nın nebilerini öldürüyordunuz?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
92.
Andolsun Musa size beyyinelerle gelmişti, fakat onun ardından buzağıyı (Tanrı) edindiniz ve (böylece) zalimler oldunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
Hani sizden misak almış ve üzerinize Tur (dağını) kaldırmıştık / yükseltmiştik: "Size verdiğime sıkıca sarılın ve dinleyin" (demiştik). Demişlerdi ki: "Dinledik ve karşı geldik / baş kaldırdık" (asayna). Küfürlerinden dolayı buzağı (tutkusu) kalplerine sinmişti / içirilmişti (üşribu). De ki: "Eğer inançlılar iseniz inancınız size ne kötü / çirkin (şeyler) buyuruyor VEYA inançlılar olsaydınız inancınız size kötü / böyle çirkin şeyler buyurmazdı".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
De ki: "Eğer Tanrı katında ahiret yurdu (darulahiret), hiçkimseye / diğer insanların değil yalnızca sizin ise VEYA diğer insanlara değil yalnızca size ayrılmışsa / özgü kılınmışsa (halisaten min duninnasi) ve bunda doğru sözlüyseniz / dürüstseniz / sadık iseniz o halde hemen ölümü dileyin / isteyin (fetemennevülmevte)"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
(Andolsun) onları yaşamaya / yaşama karşı (diğer) insanlardan ve şirk koşanlardan (bile) daha ihtiraslı bulursun. (Onlardan) herbiri bin yıl yaşamak / yaşatılsın ister. Oysa, bunca / uzun yaşaması onu azaptan uzaklaştırmaz / kurtarmaz. Tanrı, yaptıklarını / yapmakta olduklarını görendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
De ki: "Cebrail’e kim düşman ise, (bilsin ki) gerçekten onu (kitabı) Tanrı’nın izniyle kendinden öncekileri (bence: yanınızda olanı / olanları) doğrulayıcı ve inançlılar için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O’dur. (A.Bulaç)Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
Ne zaman bir ahidde bulundularsa, onların bir bölümü (feriykun) onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu inanmış değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
Ne zaman onlara Tanrı katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerin bir bölümü (feriykun), sanki bilmiyorlarmış gibi Tanrı’nın kitabını arkalarına (keennehüm) attılar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
Ve onlar Süleyman’ın mülkü hakkında şeytanların anlattığına / okuduğuna (tetluşşeyatıynu) uydular. Süleyman küfretmedi ancak şeytanlar küfrettiler. Onlar insanlara büyücülüğü (sihr) ve Babil’deki iki meleğe, Harut ve Marut’a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi "Biz bir fitneyiz, (bu bilgiyi kötüye kullanıp) küfretmeyin?" demedikçe hiç kimseye onu / birşey öğretmezlerdi. Fakat onlardan koca (beynelmer) ile karısının (zevcihi) arasını açan şeyi öğrendiler / öğreniyorlardı. Oysa onunla Tanrı’nın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine yarar sağlayanı değil, zarar vereni öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın ahirette bir payı olmadığını da biliyorlardı. Karşılığında nefslerini sattıkları şey ne kötü. Bir bilselerdi!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
Ey inananlar, "Raina (bize çobanlık et, bizi güt, bize bak)" demeyin; "Unzurna (bizi gözet)" deyin ve dinleyin. Kafirler için acı bir azap var.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
Kitap ehlinden olan küfredenler ve müşrikler rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini istemezler / arzu etmezler. (Oysa) Tanrı (ise) rahmetini dilediğine verir. Tanrı büyük fazl sahibidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
106.
Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiç bir ayeti neshetmez veya unutturmayız. Bilmez misin ki Tanrı büyük fazl sahibidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
107.
Bilmez misin ki gerçekten göklerin ve yerin mülkü Tanrı’nındır. Sizin Tanrı’dan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
108.
Yoksa daha önce Musa’nın sorguya çekildiği gibi siz de resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim inancı küfür ile değişirse, artık o dümdüz yoldan sapmış olur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
Kitap ehlinden birçoğu / kitap ehlinin çoğu kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra nefslerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı inanmanızdan sonra sizi küfre / kafirliğe döndürmek arzusu duydular. Fakat Tanrı’nın buyruğu gelinceye kadar onları bırakın ve ilişmeyin. Hiç kuşkusuz Tanrı herşeye gücü yetendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
110.
Namazı gözetin / dosdoğru kılın, zekatı verin. Önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Tanrı katında bulacaksınız. Kuşkusuz Tanrı yaptıklarınızı görendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
111.
"Yahudi veya Hristiyanlardan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez" dediler. Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz kesin kanıtınızı (burhan) getirin".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
112.
Hayır / Doğrusu, kim (güzel davranış ve) iyilik yaparak / iyilikte bulunarak kendini Tanrı’ya teslim ederse, artık onun rabbi katında ecri vardır; onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyecektir / mahzun olmayacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
113.
Yahudiler: "Hristiyanlar bir şey (herhangi bir temel) üzere değillerdir" derken, Hristiyanlar da: "Yahudiler bir şey üzere değildir" dediler. Oysa onlar kitabı okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de onların söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Artık Tanrı, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde aralarında hüküm verecektir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
114.
Tanrı’nın mescidlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılması için çalışan kimseden daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
115.
Doğu da Tanrı’nındır, batı da. Her nereye dönerseniz Tanrı’nın yüzü orasıdır. Kuşkusuz ki Tanrı kuşatandır, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
116.
"Tanrı oğul edindi" dediler. O (bu yakıştırmadan) yücedir. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur, hepsi O’na gönülden boyun eğmişlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
117.
Gökleri ve yeri [bir örnek edinmeksizin] yaratandır. O, bir buyruğun olmasına karar verirse, ona yalnızca "ol" der, o da hemen oluverir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
118.
Bilgisizler "Tanrı bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?" dediler. Onlardan öncekiler de onların bu söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Biz kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apaçık gösterdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
119.
Kuşkusuz biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
120.
Sen onların dinlerine uymadıkça, yahudi ve hristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: "Kuşkusuz doğru yol, Tanrı’nın (gösterdiği) yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan, senin için Tanrı’dan ne bir dost vardır ne de bir yardımcı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
121.
Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona inananlar bunlardır. Kim de ona küfrederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
123.
Ve hiç kimsenin kimseden yana / hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardımın kesildiği / yardım görülmeyeceği bir günden sakının.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
124.
Hani rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Tanrı İbrahim’e:) "Seni kuşkusuz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Tanrı:) "Zalimler benim ahdime erişemez" dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
125.
Hani Evi (Kabe’yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik (emna) yeri kılmıştık. "İbrahim’in makamını namaz yeri edinin". İbrahim ve İsmail’e de "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
126.
Hani İbrahim: "Rabbim, burasını güvenli (aminen) bir şehir kıl ve ehlinden Tanrı’ya ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Tanrı: "Sadece inananları değil) küfredeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
127.
İbrahim, İsmail ile birlikte Evin (Kabenin) temellerini / sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): "Rabbimiz, bizden (bunu) kabul et, kuşkusuz sen işitensin, bilensin".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
128.
"Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (müslümanlar) kıl ve soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet çıkar / ver. Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Kuşkusuz sen tevbeleri kabul edensin, rahimsin."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
129.
"Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Kuşkusuz sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
130.
Kendi nefsini aşağılık kılandan başka İbrahim’in dininden kim yüz çevirir? Andolsun biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
132.
Bunu İbrahim oğullarına vasiyet etti. Yakup da: "Oğullarım, kuşkusuz Tanrı sizlere bu dini seçti, siz de ancak / yalnızca müslüman olarak can verin [diye benzer bir vasiyette bulundu].Mealleri KıyaslaSayfada Göster
133.
Yoksa siz Yakub’un ölüm anında orada şahitler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin tanrına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın tanrısı olan tek bir tanrıya kulluk edeceğiz, biz O’na teslim olanlarız / bizler ona teslim olduk" demişlerdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
134.
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız / siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
135.
"Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız / hidayete eresiniz" dediler. De ki: "Hayır, (doğru yol) hanif olan İbrahim’in dini(dir); o müşriklerden değildi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
136.
Deyin ki: "Biz Tanrı’ya, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilen ile peygamberlere rabbinden verilene inandık. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız / Onlardan hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz. Biz sadece O’na teslim olanlarız".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
137.
Şayet onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir ayrılık içindedirler. Onlara karşı Tanrı sana yeter. O işitendir, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
139.
De ki: "Bizimle Tanrı hakkında mı tartışıyorsunuz? Oysa O bizim de rabbimiz, sizin de rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Biz O’na gönülden bağlanmış (muhlis) olanlarız".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
140.
Yoksa siz gerçekten İbrahim’in, İsmail’in, İshak’ın, Yakub’un ve torunlarının Yahudi veya Hristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Tanrı mı? Tanrı’dan kendisinde olan bir şehadeti gizleyenden daha zalim kim olabilir? Tanrı yaptıklarınızdan gafil değildir".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
141.
İşte onlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız / sorulmayacaksınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
142.
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Tanrı’nındır, batı da. O dilediğini doğru yola iletir".Mealleri KıyaslaSayfada Göster
143.
Böylece biz sizi, insanlara şahid olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinize şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun yönü [Kabe’yi] kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden (yenkalibu) ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu) Tanrı’nın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Tanrı inancınızı boşa çıkaracak değildir. Kuşkusuz Tanrı insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
144.
Yüzünü göğe çevirip durduğunu (tekallube) görüyoruz. Seni, hoşlanacağın / hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Kutsal Mescid’e / Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Tanrı, yaptıklarınızdan gafil değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
145.
Andolsun kendilerine kitap verilenlere her türlü ayeti getirsen de onlar yine senin kıblene yönelmez / uymaz. Sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı bir kısmının kıblesine uymaz. Sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, o zaman sen elbette / gerçekten zalimlerden olursun.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
146.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü bildikleri halde gerçeği gizlerler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
148.
Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Nerede olursanız olun, Tanrı sizi bir araya getirir / getirecektir. Kuşkusuz Tanrı her şeye gücü yetendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
149.
Her nereden (yola) çıkarsan çık, (namaz için) yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. Kuşkusuz bu rabbinden gelen bir gerçektir. Tanrı, yaptıklarınızdan gafil değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
150.
Her nereden (yola) çıkarsan çık, (namaz için) yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına/yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, benden korkun. Üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
151.
Öyle ki, size kendinizden, size ayetlerimi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek-öğretecek bir elçi gönderdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
155.
Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabır gösterenleri müjdele.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
158.
Kuşkusuz Safa ve Merve (tepeleri) Tanrı’nın ayetlerindendir. Böylece kim Evi (Kabeyi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Kuşkusuz Tanrı şükrün karşılığını verendir, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
159.
Gerçekten, apaçık belgelerden indirdiklerimizi ve insanlar için Kitapta açıkladığımız hidayeti gizlemekte olanlar; İşte onlara hem Tanrı lanet eder, hem de (bütün) lanet ediciler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
160.
Ancak, tevbe edip (kendilerini ve başkalarını) düzeltenler ve (kitabı / indirileni) açıklayanlar hariç; onların tevbesini kabul ederim. Ben tevbeleri kabul edenim, Rahim’im.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
164.
Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Tanrı’nın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde akleden bir kavim için gerçekten ayetler vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
165.
İnsanlar içinde Tanrı’dan başkasını ’eş ve ortak’ tutanlar vardır ki onlar (bunları) Tanrı’yı sever gibi severler. İnananların ise Tanrı’ya olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Tanrı’nın olduğunu ve Tanrı’nın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
166.
Öyle ki (o gün) kendilerine tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlardan uzaklaşıp kaçmışlardır. (Artık) onlar azabı görmüşlerdir ve aralarındaki bütün bağlar (ve ilişkiler) de parçalanıp kopmuştur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
167.
(O zaman yönetilip) Uyanlar (tabi olanlar) derler ki: "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Tanrı, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle (veya: üzerlerine yığılmış hasretlerle; veya: pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak) gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
168.
Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o size apaçık bir düşmandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
170.
Ne zaman onlara: "Tanrı’nın indirdiklerine uyun" denilse; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya ataları bir şey akledemeyen ve doğru yolu da bulamamış kimseler olsalar da mı?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
171.
Kafirlerin örneği, bağırıp çağırmadan başka birşey işitmeyip (...) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akledemezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
172.
Ey inananlar, size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O’na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Tanrı’ya şükredin.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
173.
O, size (sadece) leşi, kanı, domuz etini ve Tanrı ’dan başkası adına kesileni kesin olarak haram kıldı. Fakat kim (bunları yemeye) muhtaç / mecbur kalırsa, (suistimal yolunu) aramamak/taşkınlık yapmamak ve sınırı aşmamak koşuluyla (ölmeyecek oranda yiyebilir), ona bir günah yoktur. Gerçekten Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
174.
Tanrı’nın indirdiği kitaptan bir şeyi gözardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Diriliş / kıyamet gününde Tanrı onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Onlara acı verici bir azap vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
175.
Onlar, hidayet karşılığında sapıklığı ve bağışlanma karşılığında azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
176.
Bu Tanrı’nın kitabı kuşkusuz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise doğrusu derin bir anlaşmazlık/ayrılık içindedir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
177.
Yüzlerinizi doğu veya batı yönüne çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Tanrı’ya, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanan; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştileştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
178.
Ey inananlar, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kim (hangi katilin) lehine, onun (maktülün) kardeşi (varisi veya velisi) tararfından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktülün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Ancak kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
180.
Sizden birine ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması - Tanrı’ya karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak - size yazıldı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
181.
Bundan böyle kim onu (vasiyeti) işittikten sonra değiştirirse, günahı elbette onu değiştirenlerin üzerinedir. Kuşkusuz Tanrı işitendir, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
182.
Bunun yanında, kim vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da günaha gireceğinden korkup da ikisini (tarafların) arasını bulup düzeltirse, artık ona günah yoktur. Gerçekten Tanrı bağışlayandır, rahimdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
184.
(Oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta veya yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin (veya: güç yetiremeyenlerin) üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gönlünden bir hayır yaparsa (fidye oranını arttırmak, daha çok yoksul doyurmak vb.) bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız - eğer bilirseniz - sizin için daha hayırlıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
185.
Ramazan ayı... insanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kuran onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahit olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Tanrı size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Tanrı’yı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
186.
Kullarım beni sana soracak olurlarsa, muhakkak ki ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana inansınlar. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
187.
Oruç gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Tanrı, gerçekten sizin nefslerinize ihanet etmekte olduğunuzu (veya: zaaf gösterdiğinizi ya da yazık ettiğinizi) bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Tanrı’nın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir (vakti) sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar Tanrı’nın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Tanrı insanlara ayetlerini böylece açıklar. Umulur ki sakınırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
188.
Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin ve bile bile günahla insanların mallarından bir bölümünü yemeniz için onları hakimlere aktarmayın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
191.
Onları yakaladığınız / bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne öldürmekten beterdir. Onlar size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram’ın yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
193.
(Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din yalnızca Tanrı’nın oluncaya kadar onlarla savaşın. Son verirlerse, artık zalimlerden başkasına karşı düşmanlık yoktur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
194.
Haram ay ancak iki taraflı gözetilebilir/Haram ay haram aya karşılıktır. Ateşkese uymak da / hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa onların saldırdığı gibi siz de onlara saldırın. Tanrı ’dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı, muhakkak ki korkup sakınanlarla beraberdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
195.
Tanrı yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Kuşkusuz Tanrı iyilik edenleri sever.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
196.
Hac ve umreyi Tanrı için tamamlayın. Eğer [düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle] kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Sizden kim hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç, ya sadaka ya da kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe (emintüm) kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, hacc’da üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ehli (ailesi) Mescid-i Haram’da olmayanlar [Mekke ve çevresinde oturmayanlar] içindir. Tanrı’dan korkun ve bilin ki Tanrı muhakkak cezası pek çetin olandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
197.
Hac, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farzederse, (bilsin ki) hacda kadına yaklaşmak, fasıklık-yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz hayır adına ne yaparsanız Tanrı onu bilir. Azık edinin, kuşkusuz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, benden korkup sakının.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
198.
Rabbinizden (hac bölgesinde ticaret yaparak) bir fazl istemenizde sakınca yoktur. Arafat’tan hep birlikte indiğinizde Tanrı’yı Meş’ar-ı Haram’da anın. O sizi nasıl doğru yola yöneltip ilettiyse, siz de O’nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan önce sapmışlardınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
199.
Sonra, insanların (topluca) akın ettiği yerden siz de akın edin ve Tanrı ’dan bağışlanma dileyin. Tanrı, bağışlayandır, rahimdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
200.
(Hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da güçlü bir anma ile Tanrı’yı anın. İnsanlardan öylesi vardır ki: "Rabbimiz, bize bu dünyada ver" der. Onların ahirette nasibi yoktur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
203.
Sayılı günlerde (Mina’da) Tanrı’yı anın. İki günde (Mina’dan dönmek için) elini çabuk tutana/acele edene günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. (Bu) sakınan için(dir). Tanrı’dan korkup sakının ve gerçekten bilin ki siz O’na döndürülüp toplanacaksınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
204.
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Tanrı’yı şahit getirir. Oysa o azılı bir düşmandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
205.
O, iş başına geçti mi (veya: sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Tanrı ise bozgunculuğu sevmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
207.
İnsanlardan öylesi de var ki, Tanrı’nın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Tanrı, kullarına karşılık şefkatli olandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
209.
Size apaçık ayetler geldikten sonra yine ayağınız kayarsa, bilin ki Tanrı gerçekten üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
211.
İsrailoğullarına sor, onlara nice apaçık ayet verdik. Kendisine geldikten sonra kim Tanrı’nın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) kuşkusuz Tanrı cezası pek şiddetli olandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
212.
Kafirler için dünya hayatı çekici kılındı (süslendi). Onlar, inananlardan kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Tanrı dilediğine hesapsız rızk verir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
213.
İnsanlar tek bir ümmetti. Tanrı, müjdeciler ve uyarıcılar olarak elçiler gönderdi ve beraberlerinde, insanların ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan ’azgınlık ve kıskançlıkları’ yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o (kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Tanrı, inananları, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Tanrı kimi dilerse onu doğruya yöneltir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
214.
Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar zorluk ve sıkıntıya uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki elçi ve beraberindeki inananlar "Tanrı’nın yardımı ne zaman?" dediler. Dikkat edin, kuşkusuz Tanrı’nın yardımı yakındır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
215.
Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlaradır.Hayır olarak ne yaparsanız, Tanrı onu kuşkusuz bilir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
216.
Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı. Olur ki hoşunuza gitmeyen birşey sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz bir şey de sizin için şerdir. Tanrı bilir de siz bilmezsiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
217.
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Tanrı katında, Tanrı’nın yolundan alıkoymak, ona küfretmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve ehlini oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner (irtidat) ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri dünyada da ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
218.
Kuşkusuz inananlar, hicret edenler ve Tanrı yolunda cihad edenler; işte onlar Tanrı’nın rahmetini umabilirler. Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
219.
Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Tanrı size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz (tetefekkerun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
220.
Hem dünya (konusun)da, hem ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: "Onları islah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Tanrı bozgun çıkaranı islah ediciden bilir (ayırdeder). Eğer Tanrı dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Tanrı üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
221.
Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Tanrı ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp düşünürler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
222.
Sana ’kadınların aybaşı halini’ sorarlar. De ki: "O bir rahatsızlık (eza)dır. Aybaşı halinde olan kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine / ondan kurtuluncaya kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendiklerinde / Kurtuldukları zaman Tanrı’nın size buyurduğu yerden onlara gidin. Kuşkusuz Tanrı tevbe edenleri sever, temizlenenleri / arınanları da sever.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
223.
Kadınlarınız sizin (tohum ektiğiniz) tarlalarınızdır. Tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için [geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar] takdim edin. Tanrı’dan korkup sakının ve bilin ki elbette O’na kavuşucusunuz. İnançlılara müjde ver.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
224.
Bir de yeminlerinizi bahane ederek, iyilik yapmanız, sakınmanız ve insanların arasını düzeltmenize Tanrı’yı engel kılmayın. Tanrı işitendir, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
225.
Tanrı sizi yeminlerinizdeki ’rasgele söylemelerinizden, boş, amaçsız sözler’den dolayı sorumlu tutmaz; ancak kalplerinizin kazandıklarından dolayı sorumlu tutar. Tanrı, bağışlayandır, yumuşak davranandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
226.
Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde eşlerine) dönerlerse, kuşkusuz Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
228.
Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ’ay hali ve temizlenme süresi’ beklerler. Eğer Tanrı’ya ve ahiret gününe inanıyorlarsa Tanrı’nın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada (başkalarından) daha çok hak sahibidirler. Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var. Tanrı azizdir, hakimdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
229.
Boşama iki defadır. (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiğiniz birşeyi geri almanız size helal değildir. Ancak ikisinin Tanrı’nın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka). Eğer ikisinin Tanrı’nın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar Tanrı’nın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Tanrı’nın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
230.
Yine onu (kadını üçüncü defa) boşarsa, (kadın) onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz. Eğer (bu koca da) onu boşarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Tanrı’nın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanıyorlarsa, tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için günah yoktur. İşte bunlar Tanrı’nın sınırlarıdır; bilen bir topluluk için bunları (böyle) açıklar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
231.
Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini (ecele) (üç aybaşını) tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa, artık o kendi nefsine zulmetmiş olur. Tanrı’nın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Tanrı’nın size verdiği nimeti ve size öğüt (va’z) olarak indirdiği kitabı ve hikmeti anın. Tanrı’dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı herşeyi bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
232.
Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini (ecele) de tamamlamışlarsa -birbirleriyle maruf (bilinen meşru biçimde) anlaştıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikahlamalarına engel çıkarmayın. İşte, içinizde Tanrı’ya ve ahiret gününe inananlara bununla (böyle) öğüt verilir. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Tanrı bilir de siz bilmezsiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
233.
Emzirmeyi tamamlamak isteyenler (babalar) için analar çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf)e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye güç yetireceğinin üzerinde (yük ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın. Mirasçı üzerinde (ki sorumluluk ve görev) de bunun gibidir. Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırmayı isterlerse, ikisi için de bir güçlük yoktur. Ve eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun olarak ödedikten sonra size bir sorumluluk yoktur. Tanrı’dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı yaptıklarınızı görendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
234.
İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine dört ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi (ecele) dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Tanrı işlediklerinizden haberi olandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
235.
(İddeti bekleyen) Kadınları nikahlamak istediğinizi (onlara) sezdirmenizde ya da böyle bir isteği gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Gerçekte Tanrı, sizin onları (kalbinizden geçirip) anacağınızı bilir. Sakın bilinen (meşru) sözler dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin. Bekleme süresi (ecelih) tamamlanıncaya kadar nikah bağını bağlamaya kesin karar vermeyin. Ve bilin ki elbette Tanrı kalbinizden geçeni bilmektedir. Artık ondan kaçının. Ve bilin ki, kuşkusuz Tanrı bağışlayandır, (kullara) yumuşak davranandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
236.
Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini tesbit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Onları yararlandırın; zengin olan kendi gücü oranında, maruf bir şekilde yararlandırsın. (Bu) iyilik edenler üzerinde bir haktır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
237.
Eğer onlara mehir tesbit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tesbit ettiğiniz (mehir)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. (Veya: Birbirinize (karşı) faziletle davranmayı unutmayınız.) Kuşkusuz Tanrı yapmakta olduklarınızı görendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
238.
Namazları ve (özellikle) orta namazını (ikindi namazı) (üstlerine düşerek, titizlik göstererek) koruyun ve Tanrı’ya gönülden boyun eğiciler olarak (namaza) durun.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
239.
Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe (emintüm) girdiğinizde ise, yine Tanrı’yı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
240.
İçinizde ölüp de (geride) eşler bırakanlar, (evlerinden) çıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet (bıraksınlar). Ama onlar (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların maruf (meşru) olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Tanrı üstün ve güçlü olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
241.
(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır. Bu sakınanlar üzerine bir hak (borç)tır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
243.
Binlerce kişinin ölüm korkusuyla yurtlarından çıktıklarını görmedin mi? Tanrı onlara: "Ölün" dedi, sonra da onları diriltti. Kuşkusuz Tanrı insanlara karşı fazl sahibidir. Ancak insanların çoğunluğu şükretmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
245.
Tanrı’ya karşılığını çok arttırma ile kat kat arttıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Tanrı daraltır ve genişletir ve siz O’na döndürüleceksiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
246.
Musa’dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani nebilerinden birine: "Bize bir melik gönder de Tanrı yolunda savaşalım" demişlerdi. O: "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Tanrı yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı zaman, az bir kısmı dışında yüz çevirdiler. Tanrı zalimleri bilir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
247.
Onlara peygamberleri dedi ki: "Tanrı size Talut’u (melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlığa ona göre çok daha hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?" dediler. O (şöyle) demişti: "Doğrusu Tanrı size onu seçti ve onun bilgisini ve bedensel gücünü arttırdı. Tanrı kime dilerse mülkünü verir; Tanrı (rahmeti ve gücü) geniş olandır, bilendir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
248.
Peygamberleri onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının ayeti size Tabutun gelmesi (olacaktır ki) onda rabbinizden ’bir güven duygusu ve huzur’ ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inançlılar iseniz, bunda kuşkusuz sizin için bir ayet vardır."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
249.
Talut orduyla birlikte ayrıldığında (şöyle) dedi: "Doğrusu Tanrı sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tatmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber inananlarla (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Tanrı’ya kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Tanrı’nın izniyle galip gelmiştir. Tanrı sabredenlerle beraberdir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
250.
Onlar Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kafirler kavmine karşı bize yardım et."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
251.
Böylece onları Tanrı’nın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davut Calut’u öldürdü.Tanrı da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Tanrı’nın insanların bir kısmı ile bir kısmını def’i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Tanrı alemlere karşı büyük fazl sahibidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
253.
İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan Tanrı’nın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa’ya apaçık belgeler verdik ve O’nu Ruhul’l-Kudüs ile destekledik. Şayet Tanrı dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler birbirlerini öldürmezdi. Ancak, ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi küfretti. Tanrı dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Tanrı dilediğini yapandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
254.
Ey inananlar, hiç bir alış-verişin, hiç bir dostluğun ve hiç bir şefaatin olmadığı gün gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
255.
Tanrı... O’ndan başka tanrı yoktur. Diridir, kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O’nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
256.
Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Kuşkusuz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp (yekfür) Tanrı’ya inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Tanrı işitendir, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
257.
Tanrı, inananların velisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; kafirlerin velisi ise tağuttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar ateşin halkıdırlar; onda süresiz kalacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
258.
Tanrı kendisine mülk verdi diye rabbi konusunda İbrahim ile tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: "Benim rabbim diriltir ve öldürür" demişti. O da: "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman) İbrahim: "Kuşkusuz Tanrı güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o kafir böylece afallayıp kalmıştı. Tanrı zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
259.
Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Tanrı burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Tanrı onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Tanrı ona) "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara bir ayet kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Tanrı her şeye güç yetirendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
260.
Hani İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Tanrı ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, kuşkusuz Tanrı, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
261.
Mallarını Tanrı yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Tanrı dilediğine kat kat arttırır. Tanrı (ihsanı) bol olandır, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
262.
Mallarını Tanrı yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
263.
Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Tanrı hiç birşeye ihtiyaç ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
264.
Ey inananlar, Tanrı’ya ve ahiret gününe inanmayan, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç birşeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Tanrı kafirler kavmine hidayet vermez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
265.
Yalnızca Tanrı’nın rızasını istemek ve nefslerinde olanı kökleştirip güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Tanrı yaptıklarınız görendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
266.
Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Tanrı size ayetlerini böyle açıklar ki düşünesiniz (tetefekkerun).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
267.
Ey inananlar, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, kuşkusuz Tanrı hiç birşeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
268.
Şeytan sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin-hayasızlığı buyuruyor. Tanrı ise size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Tanrı (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
269.
Kime dilerse hikmeti ona verir; kuşkusuz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
270.
Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Tanrı onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
271.
Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını örter (yükeffiru). Tanrı yaptıklarınızdan haberi olandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
272.
Onların hidayete ermesi senin üzerine (bir yükümlülük) değildir. Ancak Tanrı dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Tanrı’nın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -zulme uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
273.
(Sadakalar) Kendilerini Tanrı yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, kuşkusuz Tanrı onu bilir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
274.
Onlar ki mallarını gece, gündüz, gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
275.
Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Tanrı alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, buyruğu Tanrı’ya aittir. Kim (faize) geri dönerse artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
277.
İnanıp güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; kuşkusuz onların ecirleri rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
279.
Şayet böyle yapmazsanız, Allah’a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
280.
Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) sadaka olarak bağışlamanız ise sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
281.
Tanrı’ya döneceğiniz günden sakının. Sonra herkese kazandığı eksiksizce ödenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
282.
Ey inananlar, belirli bir süre (ecelin) için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip onu doğru olarak yazsın; katip Tanrı’nın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve rabbi olan Tanrı’dan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu) düşük akıllı ya da za’f sahibi ise veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahit tutun; eğer iki erkek yoksa, şahitlerden rıza göstereceğiniz bir erkek veya biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahitler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle (ecelih) birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Tanrı katında en adil, sahitlik için en sağlam, kuşkulanmamanız için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alışveriş ettiğinizde de şahit tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) yaparsanız, o, kendiniz için fısktır. Tanrı’dan sakının. Tanrı size öğretiyor. Tanrı herşeyi bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
283.
Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız (emine), kendisine güven duyulan / güvenilen (tümine), rabbi olan Tanrı’dan sakınsın da emanetini ödesin. Şahitliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık kuşkusuz onun kalbi günahkardır. Tanrı yaptıklarınızı bilir. [Bu ayette emanet GERİ ALMAK ÜZERE BIRAKILAN NESNE anlamındadır. Bkz. 4/58, 8/27 ve 33/72]Mealleri KıyaslaSayfada Göster
284.
Göklerde ve yerde ne varsa Tanrı’nındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Tanrı sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Tanrı herşeye güç yetirendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
285.
Elçi, kendisine rabbinden indirilene inandı, inançlılar da. Tümü Tanrı’ya, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. "O’nun elçileri arasında hiç birini (diğerinden) ayırdetmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak sanadır" dediler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
286.
Tanrı hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge. Sen bizim mevlamızsın. Kafirler kavmine karşı bize yardım et."Mealleri KıyaslaSayfada Göster