Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
İstiyorduk ki onları yeryüzünde yerleştirip kuvvetlendirelim ve Firavun’la Hâmân’a ve askerlerine de, onlardan çekindikleri şeyleri gösterelim.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
İstiyorduk ki, onları yeryüzünde yerleştirip, kuvvetlendirelim ve Firavun’la, Hâmân’ı ve ordularını, İsrailoğulları eliyle korktukları şeye uğratalım.
Adem UğurAdem Uğur:
Ve o yerde onları hakim kılmak; Firavun ile Hâmân’a ve ordularına, onlardan (İsrailoğullarından gelecek diye) korktukları şeyi göstermek (istiyorduk).
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
Onları o bölgede güvenli kılalım; Firavun’u, Haman’ı (başrahibi) ve o ikisinin ordularını korktuklarına uğratalım!
Ahmet VarolAhmet Varol:
Ve onları o yerde hakim kılmak; Firavun’a, Haman’a ve o ikisinin askerlerine onlardan sakınmakta oldukları şeyi kendilerine göstermek (istiyorduk).
Ali BulaçAli Bulaç:
Ve (istiyoruz ki) onları yeryüzünde ’iktidar sahipleri olarak yerleşik kılalım’, Firavun’a, Haman’a ve askerlerine, onlardan sakındıkları şeyi gösterelim.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
Bir de o ezilmekte olan İsrailoğullarına Mısır ve Şam’da kuvvet ve üstünlük verelim de hem Firavun’a, hem (veziri) Hâmân’a ve ordularına, onlardan (Mûsa ve İsrailoğullarından) korktukları şeyi (helâklerini) gösterelim.
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
Onları o yerde iktidara getirelim de Firavun`a, Hâmân`a ve onların askerlerine, ezdikleri gruptan korktukları şeyi gösterelim.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
O yerlere yerleştirmeyi ve Fir’avn’a, Hâmân’a ve askerlerine onlardan (hep endişe duyup) kaçındıkları hususu göstermeyi diledik.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
Ve onları güvenlik içinde iktidar sahipleri olarak yeryüzünde yerleştirelim. Firavun`u, (veziri) Haman`ı ve onların ordularını da onların (İsrailoğulları`nın) eliyle korktukları şeye uğratalım (saltanatlarını onların elinden alalım).
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
Yeryüzünde onları kudret sahibi kılalım ve onların eliyle Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, çekinegeldikleri şeyleri gösterelim.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
Ve o yerde onları hakim kılmak; Firavun ile Hâmân’a ve ordularına, onlardan (İsrailoğullarından gelecek diye) korktukları şeyi göstermek (istiyorduk).
Edip YükselEdip Yüksel:
Ve onları yeryüzüne yerleştirelim, Firavun, Haman ve ordularına, korktukları şeyi gösterelim.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Ve o yerde onları hakim kılalım, Firavun ile Hâmân ve ordularına, onlardan çekinmekte oldukları şeyi gösterelim.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Ve onları o ülkede hakim kılalım. Firavun’a Haman’a ve askerlerine; başlarına gelmesinden korktukları şeyi gösterelim.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Ve (istiyoruz ki) onları yeryüzünde ’iktidar sahipleri olarak yerleşik kılalım’, Firavuna, Haman’a ve askerlerine, onlardan sakındıkları şeyi gösterelim.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Ve o yerde onları hakim kılmak; Firavun ile Hâmân’a ve ordularına, onlardan (İsrailoğullarından gelecek diye) korktukları şeyi göstermek (istiyorduk).
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
Onlara o yerde kudret (ve haakimiyyet) verelim, Fir’avna, Hâmâne ve bunların ordularına da onlardan kocunmakda oldukları şey’i (başlarına getirib) gösterelim.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
Ve onlara (İsrâîloğullarına) o memlekette imkân sağlayalım (oraya hâkim kılalım); Fir`avun ile (vezîri) Hâmân`a ve ordularına da, onlardan (İsrâîloğullarından) sakınmakta oldukları şeyi gösterelim!
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Ve onları memleketlerine yerleştirelim, Firavun’ a Haman’a ve ikisinin askerlerine çekinmekte oldukları şeyleri gösterelim.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
İsrail oğullarını yeryüzünde bir mekâna yerleştirdik. Sonra Firavun’un, Haman’ın ve ikisinin ordusunun, İsrail oğullarından neden korktuklarını (insanlara) gösterelim diye.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Ve onları, yeryüzünde (orada) yerleştirip, kuvvetli kılmak ve firavuna, Haman’a ve ikisinin ordusuna, onlardan (İsrailoğulları’ndan) hazar ettikleri (çekindikleri) şeyi göstermek (istedik).
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Ve onları yeryüzünde iktidar sahipleri olarak yerleşik kılmak; Firavun’a, Hâmân’a ve askerlerine, onlardan (İsrail oğullarından yana) sakınmakta oldukları şeyi (devrimi) göstermek (istiyorduk).
Muhammed EsedMuhammed Esed:
ve onları güvenlik içinde yeryüzünde yerleştirelim; Firavun’u, Haman’ı ve onların ordularını da onların (İsrailoğulları’nın) eliyle korktukları şeye uğratalım.
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
dahası onları yeryüzünde güvenli biçimde yerleştirelim; Firavun`u, Haman`ı ve bunların ordusunu, berikilerin eliyle korktukları şeye uğratalım.
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
Ve yeryüzünde onlara kudret vermek ve Fir’avun ile Haman’a ve ordularına onlardan kaçındıkları şeyi (bizler) göstermek istedik.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
Ve onlara o yerde kuvvet ve üstünlük verelim. Firavun’a, Hâmân’a ve askerlerine, korktukları şeyi başlarına getirelim.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Ve yeryüzünde onları söz sahibi/hâkim kılalım; Firavun’a, Hâman’a ve onların ordularına, korkuyor oldukları şeyleri gösterelim!..
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Ve onları o ülkede hakim kılalım. Firavun’a Haman’a ve askerlerine; başlarına gelmesinden korktukları şeyi gösterelim.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
(5-6) Biz ise o ülkedeki güçsüzlere ihsanda bulunmak, onları dünyada örnek şahsiyetler yapmak ve ülkeye onları vâris kılmak, onlara dünya hâkimiyeti vermek; Firavun’u, Haman’ı ve onların ordularını ise korktuklarına uğratmak istiyorduk.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Ve onları o yerde iktidâra getirelim de Fir’avn’a, Hâmân’a ve askerlerine, onlardan (ezdikleri zümreden) korktukları şeyi gösterelim.
Şaban PirişŞaban Piriş:
Onları ülkeye yerleştirip, Firavun, Haman ve ordularının korktuklarını onlara göstermek istiyorduk.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Ve (istiyoruz ki) onları yeryüzünde ’iktidar sahipleri olarak yerleşik kılalım’, Firavun’a, Hâmân’a ve askerlerine, onlardan sakınmakta oldukları şeyi gösterelim.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun’a, Hâman’a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
To establish a firm place for them in the land, and to show Pharaoh, Haman, and their hosts, at their hands, the very things against which they were taking precautions.