1. Tâ sin mim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Şunlar, o apaçık Kitabın âyetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. İnanan bir toplum için Mûsâ ile Fir’avn’ın haberinden bir parçayı, gerçek olarak sana okuyacağız: Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Fir’avn, orada ululandı (zorbalığa kalktı), halkını çeşitli gruplara böldü. Onlardan bir zümreyi (İsrâil oğullarını) eziyor, oğullarını kesiyor, kadınlarını sağ bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardan idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Biz de istiyorduk ki o yerde ezilenlere lutfedelim, onları önderler yapalım, onları (ötekilerin mülküne) mirâsçı kılalım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Ve onları o yerde iktidâra getirelim de Fir’avn’a, Hâmân’a ve askerlerine, onlardan (ezdikleri zümreden) korktukları şeyi gösterelim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Mûsâ’nın annesine, "O (çocuğu)nu emzir, başına bir şey gelmesinden korkuyorsan (bir sandık içinde) onu suya bırak, korkma, üzülme biz onu tekrar sana geri vereceğiz ve onu elçilerden yapacağız." diye vahyettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Nihâyet onu Fir’avn âilesi aldı ki, kendilerine bir düşman ve başlarına derd olsun. Gerçekten Fir’avn, Hâmân ve askerleri yanılıyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Fir’avn’ın karısı (çocuğu sandıktan çıkarınca): "Bana da, sana da göz bebeği (olacak, çok sevimli bir çocuk). Onu öldürmeyin, belki bize yararı dokunur, ya da onu evlâd ediniriz." dedi. (Onu almakla hatâ ettiklerini) anlamıyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Mûsâ’nın annesinin gönlü bomboş sabahladı (meraktan çıldıracak oldu). Eğer biz, (va’dimize) inananlardan olması için onun kalbini iyice pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse işi açığa vuracaktı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. (Mûsâ’nın) kızkardeşine "Onun izini takip et," dedi. O da onlar farkına varmadan onu uzaktan gözetledi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Biz daha önce ona, süt verenler(in sütünü emmey)i harâm etmiştik. (Hiçbir kadının sütünü emmiyordu. Fir’avn ve âilesi, çocuğun emeceği bir dadı bulma telaşı içinde idiler. Kızkardeşi uzaktan durumu görünce sokuldu): "Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt ver(ip onu güzelce eğit)ecek bir âileyi göstereyim mi?" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Böylece biz onu, annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allâh’ın va’dinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çokları bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. (Mûsâ), güçlü çağına erip, olgunlaşınca biz ona hüküm ve ilim verdik. İşte güzel davrananları böyle mükâfâtlandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Halkının (kendisinden) habersiz olduğu bir sırada şehre girdi, orada biri kendi taraftarlarından, öbürü de düşmanlarından olan iki adamın dövüştüklerini gördü. Kendi taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı Mûsâ’dan yardım istedi. Mûsâ da ötekine bir yumruk indirip onun işini bitirdi. (Sonra): "Bu dedi, şeytânın işindendir. O, gerçekten apaçık, şaşırtıcı bir düşmandır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. "Rabbim, ben nefsime zulmettim, beni bağışla!" dedi. (Allâh) onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. "Rabbim, dedi, bana lutfettiğin ni’metler hakkı için artık bir daha suçlulara arka olmayacağım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Şehirde korku içinde (sonucu) gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen (İsrâil oğlu), yine kendisine feryâded(ip yardım ist)iyor. Mûsâ, ona: "Belli ki sen bir azgınsın!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Nihâyet (Mûsâ) ikisinin de (kendisinin ve yardım isteyenin) düşmanı olan adamı yakalamak isteyince o dedi ki: "Ey Mûsâ, dün bir canı öldürdüğün gibi şimdi de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun, arabuluculardan olmak istemiyorsun." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. "Ey Mûsâ, dedi, ileri gelenler seni öldürmek için aralarında konuşuyorlar. Sen çık (git), ben sana öğüt verenlerdenim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. (Mûsâ, etrafı) kollayarak, korka korka oradan çıktı: "Rabbim, beni şu zâlim kavimden kurtar!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Medyen’e doğru yönelince: "Umarım ki Rabbim beni doğru yola iletir" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Medyen suyuna varınca onun başında birçok insanların, (hayvanlarını) suladıklarını gördü. Onların gerisinde de, (diğerlerinin hayvanlarına karışmasın diye hayvanlarını) sudan meneden iki kız buldu. (Mûsâ, onlara): "İşiniz nedir, (niçin hayvanları suya bırakmıyorsunuz)?" dedi. Dediler ki: "Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine sokulup hayvanlarımızı) sulamayız. Babamız da büyük bir ihtiyardır (O gelemez)." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Hemen (Mûsâ) onlarınkini de suladı, sonra gölgeye çekildi: "Rabbim, dedi, doğrusu bana indireceğin bir hayra muhtacım, (azıcık azık indir de şu karnımı doyur)." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. Derken o iki kızdan biri utana utana yürüyerek ona geldi: "Babam seni çağırıyor, bizim için (hayvanları) sulamanın ücretini verecek," dedi. (Mûsâ), o (kızların babaları)na gelip (başından geçen) hikâyeyi anlatınca o: "Korkma, o zâlim kavimden kurtuldun" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. O (kız)lardan biri: "Babacağım, dedi, bunu (çoban) tut işte, çünkü ücretle tuttuklarının en hayırlısı, güçlü, güvenilirdir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. O zât, (Mûsâ’ya) dedi ki: "(Bak), bana sekiz yıl hizmet etmen şartıyle şu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer (bu süreyi) on (yıl)a tamamlarsan artık o, senin tarafından (bir iyilik)dir. Ben sana zahmet vermek istemem. İnşallah beni iyilerden bulacaksın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. (Mûsâ) dedi: "Bu, seninle benim aramızda (bir sözleşme)dir. Demek hangi süreyi yerine getirsem, bana düşmanlık yok. Allâh dediğimize vekildir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. Mûsâ, süreyi bitirip âilesiyle yola çıkınca Tûr’un (sağ) yanında bir ateş gördü. Âilesine dedi ki: "Siz durun, ben bir ateş gördüm, belki ondan size bir haber getiririm, yahut bir ateş koru (getiririm) de ısınırsınız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Oraya gelince o mübârek yerdeki vadinin sağ kıyısındaki ağaçtan kendisine şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ, âlemlerin Rabbi Allâh benim, ben!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. "Asânı at!" (Mûsâ attığı kocaman) asâ’sının küçük bir yılan gibi titreş(ip hareket et)tiğini görünce (korkudan) öyle dönüp kaçtı (ki) arkasına bile bakmadı: "Ey Mûsâ, dön, korkma, sen güvende olanlardansın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. "Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve kanadını korkudan kendine çek. İşte bunlar, Fir’avn’a ve onun adamlarına (göstermek için) Rabbinden sana verilen iki delildir. Çünkü onlar yoldan çıkan bir kavim olmuşlardır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. "Rabbim, dedi, ben onlardan bir kişi öldürmüştüm, beni öldüreceklerinden korkuyorum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. "Kardeşim Hârûn, o, dil bakımından benden daha güzel konuşur. Onu da benimle beraber, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder. Zira ben, beni yalanlayacaklarından korkuyorum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. (Allâh) dedi: "Senin pazunu kardeşinle kuvvetlendireceğiz ve size öyle bir yetki vereceğiz ki, âyetlerimiz sayesinde onlar size asla erişemeycekler. İkiniz ve size uyanlar üstün geleceksiniz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Mûsâ, onlara açık açık âyetlerimizle gelince: "Bu uydurulmuş bir büyüden başka bir şey değildir. İlk atalarımız arasında böyle bir şey (olduğunu) işitmedik." dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Mûsâ, "Rabbim, kimin kendisinin yanından hidâyet getirdiğini ve bu (dünyâ) evin(in) sonun(da güzel sonuc)un kime âidolacağını daha iyi biliyor. Muhakkak ki zâlimler iflah olmaz" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Fir’avn dedi ki: "Ey ileri gelenler, ben sizin için benden başka bir tanrı bilmiyorum, ey Hâmân, haydi benim için çamurun üzerinde ateş yak(arak tuğla imal et de) bana bir kule yap, belki Mûsâ’nın tanrısına çıkarım, çünkü ben onu (Mûsâ’yı) yalancılardan sanıyorum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. O (Fir’avn) ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve kendilerinin bize döndürülmeyeceklerini sandılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Biz de onu ve askerlerini tuttuk, suya attık; bak, o zâlimlerin sonu nasıl oldu! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Biz onları ateşe çağıran önderler yaptık. Kıyâmet günü asla yardım olunmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Bu dünyâ hayâtında biz onların ardına bir la’net taktık (dâimâ la’netle anılacaklardır). Kıyâmet günü ise onlar çirkinleştirilenlerdendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Andolsun biz, ilk nesilleri (Nûh, Hûd, Sâlih ve Lût kavimlerini) helâk ettikten sonra Mûsâ’ya, insanların gönül gözlerini aydınlatacak nur ve onlara yol gösterici olarak Kitabı verdik, belki düşünür, öğüt alırlar diye. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Mûsâ’ya o işi yaptığımız (yani kendisine bildirmek istediğimiz işi ona vahyettiğimiz) vakit sen (Mukaddes Vâdinin) batı tarafında değildin, (o hâdiseyi) görenlerden de değildin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Fakat biz (Mûsâ’dan sonra) birçok nesiller yarattık da onların üzerinden uzun zamanlar geçti. Sen Medyen halkı arasında oturmuş değildin ki (orada olanları görüp öğrenesin de) âyetlerimizi bunlara okuyasın. (Bu, bir yerden görme, öğrenme ile değildir, fakat) Biz seni elçi olarak gönderdik (ve bu olayları sana vahyettik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. (Mûsâ’ya) ünlediğimiz zaman sen Tûr’un yanında değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik) ki senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan toplumu uyarasın; belki düşünüp öğüt alırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Kendi elleriyle yaptıkları (günâhları) yüzünden başlarına bir felâket geldiği zaman: "Ey Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsaydık." diyecek olmasalardı (seni göndermezdik. Bu bahanelerine fırsat vermemek için seni gönderdik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Fakat onlara katımızdan hak gelince: "Mûsâ’ya verilenin eşi, buna da verilmeli değil miydi?" dediler. Daha önce Mûsâ’ya verileni de inkâr etmemişler miydi? "Birbirine destek olan iki büyü", dediler. "Biz hepsini inkâr ederiz", dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. De ki: "Eğer doğru iseniz, Allâh katından bu ikisinden (yani Mûsâ’ya ve bana inen Kitaplardan) daha doğru bir Kitap getirin de ben ona uyayım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Eğer sana cevap veremezlerse bil ki onlar, keyiflerine uyuyorlar. Allah’tan bir yol gösterici olmadan, yalnız kendi keyfine uyandan daha sapık kim olabilir? Muhakkak ki Allâh, zâlim kavmi doğru yola iletmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye onlar için sözü(müzü) birbirine bitiştirdik (ardı ardına gerçeği kanıtlayan âyetler gönderdik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Bundan önce kendilerine Kitap verdiklerimiz, bu (Kur’â)n’a inanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Onlara (Kur’ân) okunduğu zaman: "Ona inandık, o, Rabbimizden gelen gerçektir... Zaten biz ondan önce de müslümanlar idik." derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. İşte onlara, sabretmelerinden ötürü mükâfâtları iki kez verilir; onlar kötülüğü iyilikle savarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (hayır yoluna) harcarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selâm olsun (haydi hoşça kalın), biz câhiller(le sohbet etmey)i istemeyiz" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. (Ey Muhammed), sen, sevdiğini doğru yola iletemezsin, fakat Allâh, dilediğini doğru yola iletir. O, yola gelecek olanları daha iyi bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Dediler ki: "Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız." Biz onlara kendi katımızdan bir rızık olarak, her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir mekân vermedik mi? Fakat çokları bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Biz refah içinde şımarmış nice kenti helâk ettik. İşte şunlar, onların meskenleri, onlardan sonra oralarda pek az oturuldu. Onlara hep biz vâris olduk (hepsi bize kaldı). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. Rabbin, Anakent (olan Mekke)de onlara âyetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe ülkeleri helâk edici değildir. Ve biz, halkı zâlim olmadan ülkeleri helâk ediciler değiliz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Size verilen her şey, dünyâ hayâtının geçimi ve süsüdür. Allâh’ın yanında olan ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Aklınızı kullanmıyor musunuz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. İmdi kendisine güzel bir söz verdiğimiz ve muhakkak o (söz verile)ne kavuşacak olan kimse; sırf kendisine dünyâ hayâtının geçici zevkini yaşattığımız ve sonra kıyâmet günü (yakalanıp) getirileceklerden olan insan gibi midir? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. O gün (Allâh) onlara seslenerek: "Benim ortaklarım (olduklarını) sandığınız şeyler nerede?" der. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. (Azâb) söz(ü) üzerlerine hak olanlar: "Rabbimiz, azdırdıklarımız şunlar. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. (Biz azdık, onlar da bize uydular. Onların yaptıklarından) uzak olduğumuzu, (bu hususta bizim suçumuz olmadığını) sana arz ederiz. Zaten onlar bize tapmıyorlardı (kendi arzularına tapıyorlardı)." derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. (Allâh tarafından) onlara: "(Bana), koştuğunuz ortakları çağırın!" denir. Onları çağırırlar. Fakat (çağırılanlar), bunların çağrısına cevap vermezler ve (bunlar), karşılarında azâbı görürler (sanki çağırdıkları şey, azâbın kendisi olmuştur). Ne olurdu (sanki dünyâda) yola gelselerdi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. (Allâh) Onlara seslenerek: "Elçilere ne cevap verdiniz?" dediği gün, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. O gün haberler, onlara kör olmuştur (yani sözler sanki kör olmuştur, hiçbir söz gelip onların ağızlarını bulamaz, yanıt verecek bir tek kelime bulamazlar) onlar, birbirlerine de soramazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. Ama kim tevbe eder, inanır ve iyi iş yaparsa, o kurtuluşa erenlerden olabilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Seçim, onlara âit değildir. Allâh, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. Rabbin, onların göğüslerinin neyi gizleyip neyi açığa vurduğunu bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. O, kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır. İlkte de, sonda da (dünyâda da, âhirette de) hamd O’na mahsustur. Hüküm de O’nundur ve O’na döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. De ki: "Baksanıza, eğer Allâh, üzerinize geceyi kıyâmet gününe kadar sürekli kılsa Allah’tan başka size ışık getirecek tanrı kimdir? (Söyleyin), işitmiyor musunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. De ki: "Baksanıza, eğer Allâh, üzerinize gündüzü, kıyâmet gününe kadar sürekli kılsa, Allah’tan başka, size dinleneceğiniz geceyi getirecek tanrı kimdir? Görmüyor musunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. Rahmetinden dolayı sizin için geceyi ve gündüzü var etti ki, geceleyin dinlenesiniz ve (gündüzün) Allâh’ın lutfunu arayasınız ve (Allâh’ın ni’metine) şükredesiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. O gün onlara seslenerek: "Ortaklarım sandığınız şeyler nerede?" der. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. Her ümmetten bir şâhid çıkarırız: "Delilinizi getirin!" deriz. Gerçeğin Allah’a âidolduğunu bilirler ve uydurdukları şeyler kendilerinden sapıp gider. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. Kârûn, Mûsâ’nın kavminden idi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz kendisine öyle hazineler vermiştik ki onun (hazinelerinin) anahtarlarını (taşımak), güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Kavmi ona demişti ki: "Şımarma, Allâh, şımarıkları sevmez." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. "Allâh’ın sana verdiği (bu servet) içinde âhiret yurdunu ara, dünyâdan da nasibini unutma, Allâh sana nasıl iyilik ettiyse sen de öyle iyilik et, yeryüzünde bozgunculuk (etmeyi) isteme, çünkü Allâh bozguncuları sevmez." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. "Bu (servet) bende bulunan bir bilgi sayesinde bana verildi" dedi. Bilmedi mi ki Allâh, kendisinden önceki kuşaklar arasında kendisinden daha güçlü ve daha çok cemaati bulunan nice kimseleri helâk etmiştir? Suçlulara günâhlarından sorulmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. (Kârûn) süsü, (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıktı. dünyâ hayâtını isteyenler: "Keşke Kârûn’a verilenin bir benzeri de bize verilseydi, dediler, gerçekten onun büyük şansı var!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. Kendilerine bilgi verilmiş olanlar ise: "Yazık size, dediler, inanan ve iyi iş yapan kimse için Allâh’ın sevâbı daha hayırlıdır. Buna ancak sabredenler kavuşturulur." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. Nihâyet onu da, evini barkını da yere batırdık. Allah’a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı. Kendi kendini (savunup) kurtaranlardan da değildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. Dün onun yerinde olmayı isteyenler: "Vay, demek Allâh kullarından dilediğine rızkı açar ve kısar. Allâh bize lutfetmiş olmasaydı, bizi de yere batırırdı. Demek gerçekten kâfirler iflâh olmaz!" demeğe başladılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. İşte âhiret yurdu: Onu yeryüzünde böbürlenmek ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere veririz. (Güzel) sonuç, (günâhlardan) sakınanlarındır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. Kim bir iyilik getirirse ona ondan daha güzeli vardır. Kim kötülük getirirse, kötülükleri yapanlar, ancak yaptıkları (kötülük) kadar cezâlanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. Kur’ân’ı sana (indiren ve) gerekli kılan (Allâh), elbette seni varılacak yere döndürecektir. De ki: "Rabbim kimin hidâyet getirdiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde bulunduğunu bilir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. Sen, o Kitabın, senin kalbine bırakılacağını ummazdın. Ancak Rabbinden bir rahmet olarak (Kitap senin kalbine bırakıldı). O halde kâfirlere arka olma. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. Ve Allâh’ın, âyetleri sana indirildikten sonra sakın seni onlardan alıkoymasınlar. Rabbine da’vet et, ortak koşanlardan olma. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. Allâh ile beraber başka bir tanrıya yalvarma. O’ndan başka tanrı yoktur. O’nun yüzü (zatı)ndan başka herşey helâk olacaktır. Hüküm O’nundur ve O’na döndürüleceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster