فَرَدَدْنَاهُ إِلَىٰ أُمِّهِ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَلِتَعْلَمَ أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Fe radednahü ila ümmihı key tekarra aynühaa ve la tahzene ve li ta’leme enne va’dellahi hakkuv ve lakinne ekserahüm la ya’lemun
Kelime
Anlamı
Kökü
فَرَدَدْنَاهُ
böylece onu geri verdik
إِلَىٰ
أُمِّهِ
annesine
كَيْ
için
تَقَرَّ
aydın olması
عَيْنُهَا
gözü
وَلَا
ve
تَحْزَنَ
üzülmesin (diye)
وَلِتَعْلَمَ
ve bilmesi için
أَنَّ
şüphesiz ki
وَعْدَ
va’di
اللَّهِ
Allah’ın
حَقٌّ
haktır
وَلَٰكِنَّ
ve fakat
أَكْثَرَهُمْ
çokları
لَا
يَعْلَمُونَ
bilmezler

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Derken, gözü aydın olsun, ışıklansın ve mahzûn olmasın ve Allah’ın vaadettiği şeyin, şüphesiz gerçek olduğunu bilsin diye tekrar anasına verdik onu, fakat insanların çoğu bilmez.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    İşte böylece, O’nu annesine kavuşturduk ki, gözü gönlü aydınlansın, artık üzülmesin ve insanlardan çoğu bu gerçeği bilmeseler bile, O Allah’ın verdiği sözün, mutlaka gerçekleşeceğini bilsin.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah’ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geriverdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Nihayet Onu anasına geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, mahzun olmasın ve bilsin ki, Allâh’ın vaadi Hak’tır... Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Böylece onu, gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri çevirdik. Ancak onların çoğu bilmezler.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    İşte böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah’ın vaadinin şüphe götürmez hak olduğunu bilsin. Fakat (Mısır halkının) çoğu bunu bilmezler.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Böylece biz onu, anasına “Gözü aydın olsun, gam çekmesin, Allah`ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin” diye, geri verdik. Fakat onların çoğu bilmezler.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Boylece onu, annesinin gozu aydin olsun, uzulmesin, Allah’in verdigi sozun gercek oldugunu bilsin diye, ona geri cevirdik. Fakat cogu bilmezler.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Böylece onu, tekrar anasına döndürdük ki gözü aydınlık olsun, üzülmesin ve Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin. Ne var ki onların çoğu bunu (bu gerçeği ve taşıdığı hikmeti) bilmezler.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    (Böylece) onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah`ın vadinin gerçek olduğunu, fakat insanların çoğunun bunu anlamadığını öğrensin.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah’ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Böylece onu annesine döndürdük ki gözü aydınlansın, üzülmesin ve ALLAH’ın sözünün gerçek olduğunu bilsin. Ne var ki çokları bilmez.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin, diye anasına geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Böylece biz onu annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çoğu bunu bilmez.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Tanrı’nın vaadinin hak olduğunu bilmesi için onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah’ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    İşte (böylece) onu anasına iaade etdik. Tâki gözü aydın olsun, tasalanmasın, Allahın va’dinin şübhesiz bir hak olduğunu bilsin. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    Böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, üzülmesin ve şübhesiz, Allah`ın va`dinin gerçek olduğunu bilsin! Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Böylece onun gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah’ın vaadinin mutlak gerçek olduğunu bilsin diye, annesine geri verdik. Ama onların çoğu bilmezler.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Musa’nın annesi sevinsin, üzülmesin diye ve sizinde Allah’ın vaadini mutlaka yerine getireceğini bilmeniz için, o bebeği annesine geri iade ettik. Fakat insanların çoğu bunları bilmiyor.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Böylece onu annesine geri verdik, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın ve Allah’ın vaadinin hak olduğunu bilsin diye. Ve lâkin onların çoğu bilmezler.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Böylelikle gözünün aydın olması, hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah’ın vaadinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    İşte böylece, o’nu annesine kavuşturduk ki gözü gönlü aydınlansın, artık üzülmesin ve onların çoğu bunu bilmeseler bile o, Allah’ın verdiği sözün mutlaka gerçekleşeceğini bilsin!

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Ve sonunda onu annesine döndürdük kü, gözü aydın olsun ve üzülmesin diye... Dahası insanların çoğu bunu bilmese de, kendisi Allah`ın vaadinin kesin bir gerçek olduğunu bilsin diye...

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Artık O’nu validesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın ve bilmiş olsun ki, Allah’ın vaadi şüphe yok ki haktır, velâkin onların çoğu bilmezler.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Böylece biz onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun da üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çoğu bunu bilmezler.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Böylelikle onu annesine geri verdik; (annesinin) gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah‘ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin! Fakat onların birçoğu bilmiyorlar.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Böylece biz onu annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çoğu bunu bilmez.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Böylece onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah’ın vâdinin gerçek olduğunu, fakat insanların çoğunun bunu anlamadıklarını öğrensin.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Böylece biz onu, annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allâh’ın va’dinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çokları bilmezler.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Böylece onu; gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Fakat, onların çoğu bilmezler.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Böylelikle, gözünün aydın olması, hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Nihayet Mûsa’yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah’ın vaadinin hak olduğunu bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    Thus did We restore him to his mother, that her eye might be comforted, that she might not grieve, and that she might know that the promise of Allah is true: but most of them do not understand.