بَلْ تَأْتِيهِمْ بَغْتَةً فَتَبْهَتُهُمْ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ رَدَّهَا وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ
Bel te’tıhim bağteten fe tebhetühüm fe la yestetıy’une raddeha ve la hüm yünzarun
Kelime
Anlamı
Kökü
بَلْ
doğrusu
تَأْتِيهِمْ
o onlara gelecek
بَغْتَةً
ansızın
فَتَبْهَتُهُمْ
onları şaşırtacak
فَلَا
يَسْتَطِيعُونَ
güçleri yetmeyecek
رَدَّهَا
onu reddetmeye
وَلَا
ve ne de
هُمْ
kendilerine
يُنْظَرُونَ
süre verilecek

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Hattâ o gün, onlara birdenbire geliverecek de şaşırtacak onları ve onu reddetmeye güçleri yetmeyeceği gibi mühlet de verilmeyecek onlara.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    Hayır, o kıyamet onlara aniden gelecek de, kendilerini şaşırtacak ve artık onu geri çevirmeye güç yetiremeyecekler ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Bilâkis kendilerine o (kıyamet) öyle âni gelir ki, onları şaşırtır. Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Bilakis (vadolunanı yaşatacak vefat {bedenin hayatiyetini yitirmesiyle meydana gelen kopuş}) onlara ansızın gelir de, kendilerini şaşkına çevirir! Artık onu ne geri çevirmeye güçleri yeter ve ne de kendilerine mühlet verilir.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Hayır o, onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkına çevirecek. Artık ne onu geri çevirmeye güç yetirebilecekler ne de kendilerine süre tanınacak.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Doğrusu bu azab (kıyamet), onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacaktır. Artık ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Bilakis, kendilerine o öyle ani gelir ki, onları şaşırtır. Artık ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Belki aniden gelecek de onlari sasirtacaktir. Artik onu geri ceviremezler; kendileri de ertelenmez.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Hayır, o onlara aniden gelecek de kendilerini şaşırtacak ve artık onu geri çevirmeye güç getiremiyecekler ve onlara süre de tanınmıyacak..

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    Doğrusu o aniden gelecek ve onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecek ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Şüphesiz o (tehdit edildikleri azap) onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkınlıktan dondurup bırakacak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek, ne de kendilerine göz açtırılacak.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Bilâkis kendilerine o (kıyamet) öyle âni gelir ki, onları şaşırtır. Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Nitekim, onlara ansızın gelecek ve onları şaşkına çevirecektir. Ne onu geri çevirmeye güçleri yeter, ne de kendilerine süre verilir.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Doğrusu bu azap onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacaktır. Artık ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Aslında o tehdit, apansız bir şekilde karşılarına çıkıverir de şaşkınlıktan donakalırlar. O zaman onu ne başlarından savabilirler ve ne de kendilerine mühlet verilir.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Bilâkis kendilerine o (kıyamet) öyle âni gelir ki, onları şaşırtır. Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Belki (bu), onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacakdır. Artık onu redde muktedir olamayacaklar (ı gibi), onlara mühlet de verilmeyecekdir.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    Bil`akis (kıyâmet) onlara ansızın gelecek de onları dehşete düşürecektir; artık ne onu geri çevirebilirler, ne de kendilerine (tevbe için) mühlet verilir!

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Doğrusu o aniden gelecek ve onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecektir. Ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Acele istedikleri Allah’ın vaadi ansızın onlara geldiği zaman, bu seferde gelen azap onları şaşkına çevirir. Azabı kendilerinden geri çevirmeye de güçleri yetmez. Onlara hiç bakılmaz.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Hayır, onlara (azap) ansızın gelecek. Böylece onları dehşette bırakacak. Artık onu reddetmeye (geri çevirmeye) güçleri yetmeyecek. Ve de onlara bakılmayacak.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Hayır, onlara ansızın gelecek de böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne de onlara süre tanınacak.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    Yoo, (o Son Saat) apansız gelip çatacak ve onları şaşkına çevirecek; öyle ki, ne onu geri çevirmeye güçleri yeter, ne de kendilerine soluk alacak zaman verilir.

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Ama hayır, o (an) birdenbire gelecek ve onları şaşkına çevirecektir; artık ne onu geri çevirebilecekler, ne de kendilerine zaman tanınacaktır!

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Belki onlara ansızın gelecek, hemen onları hayrette bırakacak, artık onu ne redde takat getirebileceklerdir ve ne de onlara mühlet verilecektir.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Doğrusu o, onlara ansızın gelecek ve onları şaşkına çevirecek. Artık onu ne geri çevirmeye güçleri yeter, ne de kendilerine mühlet verilir.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    O, onlara aniden gelir ve onları şaşkına çevirir! Sonra onu geri çeviremezler. Kendilerine mühlet de verilmez.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Aslında o tehdit, apansız bir şekilde karşılarına çıkıverir de şaşkınlıktan donakalırlar. O zaman onu ne başlarından savabilirler ve ne de kendilerine mühlet verilir.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Onların beklentilerinin hilafına, o ateş öyle apansız gelecek ki, kendileri birden donakalacaklar. Artık ne onu geri çevirecek güçleri olacak, ne de kendilerine süre verilecek!

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Doğrusu o, onlara ansızın gelecek, onları şaşırtacak, ne onu reddedebilecekler, ne de kendilerine süre verilecek.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    (Azap) onlara aniden gelecek ve onları dehşete düşürecektir. Onu geri çevirmeye asla güçleri yetmeyecek ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne de onlara süre tanınacak.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Doğrusu şu ki, o onlara ansızın gelecek de onları şaşkınlıktan donduracak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ne de yüzlerine bakılacak.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    Nay, it may come to them all of a sudden and confound them: no power will they have then to avert it, nor will they (then) get respite.