Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir. Sûre, temel konu olarak peygamberlerden, onların tevhit davası uğrunda verdikleri mücadelelerden bahsettiği için bu adı almıştır
1.
İnsanlara yaptıklarının sonucunu görme süreci yaklaşmıştır! Onlar ise kozaları içinde aldırmaz bir hâldeler!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
Akılları fikirleri oyun eğlencede! O, nefslerine zulmedenler, aralarında fısıldaşıyorlar: "Sizden farklı bir beşer mi sanki! Ne olduğunu görüp dururken, sihirli sözlerine mi kapılıyorsunuz?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
Şöyle de dediler: "Konuştukları kuruntulardan oluşan rüyalarıdır! Muhtemelen uyduruyor... Hayır, O bir şairdir! (Eğer böyle değilse) geçmişte yaşamış Rasûllerdeki gibi mucizesini göstersin!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
Senden önce, kendilerine erkeklerden başkasını vahiy ile irsâl etmedik... Eğer bilmiyorsanız, geçmiş hakkında bilgi sahibi kişilere sorun.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
Onları (Nebi/Rasûlleri), yemeğe ihtiyacı olmayan bedenli olarak meydana getirmedik! (Onlar dünyada) ebedî kalıcılar da değillerdi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
Bilakis biz, Hakk’ı (hakikati) bâtılın (vehme dayalı fikirlerin) üzerine indiririz de, onun düşünce sistemini paramparça eder... Bir de bakarsın ki o can çekişerek yok olup gider... Tanımlamalarınızdan dolayı yazıklar olsun size!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Eğer o ikisinde (semâlar ve arz) Allâh’tan başka tanrılar olsaydı, elbette o ikisi de düzenini yitirirdi! Arş’ın Rabbi Allâh, onların vasıflamalarından münezzehtir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
Yoksa O’nun dûnunda tanrılar mı edindiler? De ki: "Kanıtınızı getirin hadi! Bu (lâ ilâhe illAllâh) benimle beraber olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir); benden önce olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir)"... Hayır, onların çoğunluğu Hakk’ı bilmiyorlar... Bundan ötürü yüz çeviricilerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
Senden önce bir Rasûl irsâl etmedik ki Ona: "Tanrı yoktur, sadece Ben! O hâlde bana kullukta olduğunuzu fark edin" diye vahyetmiş olmayalım.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
"Rahmân çocuk edindi" dediler! Subhan’dır O! Bilakis, ikrama nail olmuş kullardır (İsa ve Allâh’ın kızları diye vehmedilen melekler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Onların önlerindekini de, arkalarındakini de bilir... Onlar, ancak rızasını kazanmış kişilere şefaat ederler... Onlar, O’nun haşyetinden titrerler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
Onlardan kim: "Ben, O’nun dûnunda bir tanrıyım" derse; ona, bunun sonucunu cehennem olarak yaşatırız! İşte zâlimlere sonucunu böyle yaşatırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
O hakikat bilgisini inkâr edenler görmediler mi ki (atom altı boyutuyla) semâlar ve arz birleşik idi de biz onları (algılayıcı kuvvelerin yoğunlaşmasıyla) yarıp ayırdık! Her diri şeyi sudan (H2O) oluşturduk... Hâlâ iman etmiyorlar mı?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
Arzda, kendilerini sallayıp sarsmasın diye sâbit dağlar (vücutta organlar) oluşturduk... Dağlar arasında geniş yollar oluşturduk ki doğru yolu bulsunlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
"HÛ" ki, geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratmıştır. Her biri yörüngesinde (enerji - dalga okyanusunda) yüzmektedir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
Her nefs (bilinç) ölümü TADACAKTIR! Biz kuvvelerinizi keşfedesiniz diye sizi şerr ve hayır ile deneriz... Bize döndürülürsünüz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Hakikat bilgisini inkâr edenler seni gördüklerinde, "Bu mu tanrılarınız hakkında konuşan!" diyerek seni küçümsemekten başka bir şey yapmazlar... Oysa Hakikatleri olan Rahmâniyet hatırlatılınca, onu inkâr etmekteler!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
Hakikat bilgisini inkâr edenler, ne vechlerinden (iç dünyalarından) ne de sırtlarından (dıştan) yakanı önleyemeyecekleri; kendilerine yardım da olunmayacağı zamanı bir bilselerdi!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Bilakis (vadolunanı yaşatacak vefat {bedenin hayatiyetini yitirmesiyle meydana gelen kopuş}) onlara ansızın gelir de, kendilerini şaşkına çevirir! Artık onu ne geri çevirmeye güçleri yeter ve ne de kendilerine mühlet verilir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
De ki: "Gece ve gündüzünüzde, Rahmân’dan (özündeki Rahmânî hakikatin gereklerini yaşayamamanın sonucu olan azap hâlinden) sizi kim korur?"... Hayır, onlar Rablerinin zikrinden yüz çeviricilerdir!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
Yoksa onların, kendilerini koruyacak bizim dûnumuzda ilâhları mı var? (Oysa) onlar (vehmettikleri tanrılar), ne kendi nefslerini kurtaracak güce sahip olurlar; ne de tarafımızdan destek görürler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
Hayır, biz bunları ve atalarını (dünya nimetlerinden) yararlandırdık. O kadar ki, onlara ömür çok uzun geldi (bitmeyecekmiş gibi)! Görmüyorlar mı ki biz arza (fiziksel bedene) geliyoruz, onun etrafından onu noksanlaştırıyoruz (tâ ki yaşlanır ve ölümü tadar)... Galipler onlar mı?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
Yemin olsun, eğer onlara Rabbinin azabından bir esinti dokunsa elbette: "Yazık bize! Doğrusu biz zâlimlermişiz" derler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
Kıyamet sürecinde ulûhiyet hükümlerine göre ölçütler koyarız! Hiçbir nefs (benlik - bilinç) en küçük bir zulme uğramaz. Bir hardal tanesi ağırlığınca olsa dahi onu getiririz. Hesap görücüler olarak biz (hakikatlerindeki Hasiyb özelliği) kâfiyiz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
Andolsun ki biz Musa ve Harun’a Furkan’ı (Hak ile bâtılı ayırt edeni), korunmak isteyenler için bir ışık ve bir hatırlatıcı olarak verdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
56.
(İbrahim) dedi ki: "Hayır (oyun değil bu)! Rabbiniz, semâların ve arzın Rabbidir ki, onları belli bir işlev ve sistemle yaratmıştır! Ben buna şahitlerdenim."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
Sonra gene kafaları alt üst olup eski fikirlerinde ısrarla: "Sen gerçekten bilirsin ki, bunlar konuşmazlar!" (dediler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
Lût’a (gelince), Ona bir hüküm ve bir ilim verdik... Onu çirkin şeyleri işleyen o kentten kurtardık... Muhakkak ki onlar bozuk inançlı, kötü bir kavim idi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
Ona, kendilerindeki işaretlerimizi yalanlayan halka (karşı) yardım etmiştik... Muhakkak ki onlar kötü bir topluluk idi... Biz de onların hepsini birden suda boğduk.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
Davud ile Süleyman’ı da (an)... Hani o ikisi, o ekin hakkında hüküm veriyorlardı... Hani bir topluluğun koyunları (geceleyin) ekinin içinde (onları yemek için) yayılmıştı... Biz onların hükümlerinin şahitleriydik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
Biz Süleyman’ı bu konuda anlayışlı kıldık! Her birine bir hüküm ve bir ilim verdik. Davud da tespih ederken, dağları ve kuş cinsini hizmetine verirdik... Fâiller biz idik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
Ona (Davud’a), sizin için, savaş sıkıntılarınızdan sizi korusun diye, zırh yapma sanatını talim ettik... İmdi siz şükrediyor musunuz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
Süleyman’a da fırtınayı boyun eğdirdik... Onun (Süleyman’ın) hükmüyle, içinde bereketler oluşturduğumuz bölgeye doğru eserdi! Biz, her şeyde bilen biziz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
82.
Onun (Süleyman) için denizin dibine dalan ve daha başka iş de yapan şeytanlardan da (Süleyman’a hizmet verenler vardı)... Biz onların bekçileriydik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Biz de Ona icabet ettik ve hastalığından kurtardık... Ayrıca ona, indîmizden bir rahmet ve abidler (yakîn gelene kadar gerekli çalışmaları yapanlar) için hatırlatma olarak, ehlini ve onlarla beraber onların mislini de verdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
ZünNun (Yunus)... Hani kızarak çekip gitmiş ve kendisini sıkıştırmayacağımızı zannetmişti! Nihayet karanlıklar içinde: "Tanrı yok (benliğim yok); sadece Sen (hakikatimi oluşturan El Esmâ mânâların)! Senin (Esmâ mânâlarını açığa çıkaran olarak bu işlevimle) tespihindeyim! Muhakkak ki ben zâlimlerden oldum" diye yönelmişti.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
Zekeriya... Hani: "Rabbim... Beni hayatta tek başıma bırakma (bir vâris ihsan et)! Sen vârislerin en hayırlısısın" diye Rabbine nida etti.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Biz de icabet ettik, Ona Yahya’yı hibe ettik ve karısını Onun için ıslah ettik (çocuk doğurmak için uygun hâle getirdik)... Muhakkak ki onlar hayırlı işlerde yarışırlar; ümitle ve korkarak bize dua ederlerdi, huşû duyarlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
İffetini koruyan o dişiyi (Meryem’i)... Ona (Meryem’in rahmindeki {Âdemî yaratışın benzeri olarak} cenine) ruhumuzdan nefhettik (Onda Esmâ’mızdan bazılarının özel mânâlarını açığa çıkartarak İsa’yı {şuur varlığı} halkettik)... Onu ve oğlunu âlemler için bir mucize olarak meydana getirdik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
92.
Muhakkak ki bu tek bir ümmet olarak sizin ümmetinizdir! Ben, sizin Rabbinizim! O hâlde bana kulluğunuzun bilincine erin!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc kapılarının açıldığı zaman, her hadebden (yüksekçe yer - belki de uzay gemilerinden) hızlıca inerler!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
Ölüm yaklaştığında, bir de bakarsın ki hakikat bilgisini inkâr edenlerin gözleri dehşetle donar kalır! "Eyvah! Gerçekten biz kozamızda - dünyamızda yaşıyormuşuz (bu gerçeği fark edememişiz)! Hayır, zâlimler imişiz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
Onlar için orada şiddetli - horultulu inleme vardır ve onlar orada (dünyadaki sağırlıklarının devamı olarak) işitmezler!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
Bizden kendilerine güzellik, saadet takdir edilmiş olan kimselere gelince, işte onlar ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardırMealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
O en büyük korku (ölüm kavramı kalktığı için) onları üzmez ve melekler onları karşılar: "İşte bu vadolunduğunuz sizin gününüzdür."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
O gün, semâyı yazılı sayfaları dürer gibi düreriz! İlk yaratmaya başladığımız gibi (yer - gök bitişik hâle) onu iade ederiz! Bu vaadimizdir! Gerçekleştirecek olan Biziz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
108.
De ki: "Bana sadece şu vahyolunuyor: Sizin tanrı diye düşündüğünüz sadece Ulûhiyet sahibi TEK’tir! Siz müslimler misiniz (teslimiyetinizin farkında mısınız) peki?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Eşit olarak size bildirdim... Size vadolunan şey (uyarıldığınız ölüm) yakın mıdır uzak mıdır, bilmiyorum."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
111.
"Bilmiyorum, belki de süre tanınması sizin için bir denemedir (kendinizin ne olduğunu bizzat yaşayıp görmeniz için) ve sınırlı bir yararlanmadır."Mealleri KıyaslaSayfada Göster