Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
Onları paramparça etti, yalnız, ona baş vursunlar diye büyüklerini bıraktı.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
O, putların hepsini paramparça etti, yalnız kendisine başvursunlar diye, en büyük putu bıraktı.
Adem UğurAdem Uğur:
Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
(Nihayet İbrahim) belki ona gidip sorarlar diye, en büyükleri dışında putları paramparça etti.
Ahmet VarolAhmet Varol:
Böylece belki ona başvururlar diye büyükleri dışında putları paramparça etti.
Ali BulaçAli Bulaç:
Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
Nihayet o putları paramparça etti, yalnız bunların büyüğünü bıraktı ki, belki ona müracaat ederler (de hadiseyi sorarlar).
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
Onlar gidince hepsini paramparça edip içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
Bekir SadakBekir Sadak:
Hepsini paramparca edip, iclerinden buyugunu ona basvursunlar diye, saglam birakti.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
Derken İbrahim, onları parça parça etti; ancak dönüp başvururlar diye (putların) en büyüğünü kırmadı.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
Arkasından o putları kırıp paramparça etti, fakat bilgisine başvursunlar diye en büyük putu sağlam bıraktı.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
Edip YükselEdip Yüksel:
Hepsini param parça etti, ancak belki ona danışırlar diye en büyüklerine dokunmadı.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Arkasından o putları kırıp parça parça etti, fakat bilgisine (!) başvursunlar diye en büyük putu sağlam bıraktı.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Derken, ona başvururlar diye büyükleri dışında onların hepsini paramparça etti.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
Derken o, bunları parça parça etdi. Yalınız onların büyüğünü bırakdı, belki ona müracaat ederler diye.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
Nihâyet (İbrâhîm) onları (o putları) paramparça etti; ancak onların büyüğünü(bıraktı) ki, belki ona mürâcaat ederler!
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Derken hepsini paramparça edip içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Putların hepsini paramparça etti, putlara tapanlar döndüklerinde onu bulsunlar diye, yalnızca onların en büyüğünü bıraktı.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Sonra onları (putları) cüz cüz (parça parça) yaptı. Onların büyük olanı hariç. Umulur ki böylece onlar, ona rücu ederler (dönerler).
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine müracaat ederler diye onların büyüğünü sağlam bıraktı.
Muhammed EsedMuhammed Esed:
Ve en büyükleri dışında (putların) hepsini paramparça etti; belki dönüp (bu olup biten için) ona başvururlar diye.
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
Nihayet, onların tümünü paramparça etti; dönüp de kendisine başvurabilsinler diye (!) onların en iri yarı olanına dokunmadı.
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
Artık onları parça parça etti. Ancak onların bir büyüğünü değil, belki kendisine müracaat ederler diye.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Sonunda, onları paramparça etti. Ancak onların en büyüğünü bıraktı ki, onlar belki ona müracaat ederler, diye!
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Arkasından o putları kırıp parça parça etti, fakat bilgisine (!) başvursunlar diye en büyük putu sağlam bıraktı.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
Onların bütün putlarını paramparça etti, yalnız, halk, belki de olup biten olay hakkında kendisine sorarlar düşüncesiyle, onların büyüklerine dokunmadı.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Nihâyet (İbrâhim) onları parça parça etti, yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye(!)
Şaban PirişŞaban Piriş:
Sonunda İbrahim hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça kıldı; belki ona başvururlar diye.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
So he broke them to pieces, (all) but the biggest of them, that they might turn (and address themselves) to it.