Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
O gün deniz gibi dalgalanır, dalga dalga birbirlerine karışır onlar ve sûr üfürülür de onların hepsini toplarız.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
O kıyamet günü, biz Ye’cüc’ü ve Me’cüc’ü birbiri içinde dalgalanır vaziyette bırakmışızdır veya dalga dalga ülkeleri istila ederler veya halk, şaşkınlıktan dalgalar gibi birbirine çarpar, sarsılır, karışırlar, sûr’a da üflenmiştir ve onları hep bir araya toplamışızdır.
Adem UğurAdem Uğur:
O gün (kıyamet gününde bakarsın ki) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr’a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
O gün onları serbest bırakırız, dalgalar hâlinde (iki tür) birbirlerine girerler! Sur’a da üflenmiştir; artık hepsini cem etmişizdir.
Ahmet VarolAhmet Varol:
O gün onları birbirleri içinde dalgalanır halde bırakırız. Sur’a da üflenir ve artık onların tümünü biraraya toplarız.
Ali BulaçAli Bulaç:
Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur’a da üfürülmüştür, artık onların tümünü birarada toparlamışız.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
(Ye’cüc ve Me’cüc’un veya pek kalabalık insanların çıkacağı) o gün, onları, birbiri içinde dalgalanır hale bırakmışızdır; Sûr’a üfürülmüştür. Artık hepsini hesap için toplamışızdır.
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
O gün biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır. Sûr`a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.
Bekir SadakBekir Sadak:
Biz o gun onlari birakiriz, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sura uflenince hepsini bir araya toplariz.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
O gün onları bırakırız da dalgalanır halde kaynaşırlar. Sûr’a üflenince onları hep biraraya getiririz.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
O gün biz onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sur`a üflenince hepsini bir araya toplarız.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
O gün (kıyamet gününde bakarsın ki) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr’a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.
Edip YükselEdip Yüksel:
O gün onları bırakırız. Dalgalar halinde birbirlerine girerler. Boruya üflenir; hepsini bir araya toplarız.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Biz o gün (kıyamet günü) onları bırakıvermişizdir. Dalgalar halinde birbirlerine girerler, Sûr’a da üfürülmüştür. Böylece onların hepsini bir araya toplamışızdır.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
O gün biz insan yığınlarını önce dalgalanmaya bırakırız. Sonra Sur’a üflenince hepsini biraraya toplarız.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sura da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir arada toparlamışız.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
O gün biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr’a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
O gün biz onları birbiri içinde dalgalanır bir halde bırakmışızdır (bırakacağız. Artık) «Şuur» da üfürülmüşdür (üfürülecekdir.) Bu suretle hepsini (mahşerde) derleyip toparlamışızdır (toplayacağız).
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
(Ye`cüc ve Me`cüc`ün ortaya çıkacakları) o gün (o âhir zaman fitnesinde) onları birbiri içinde dalgalanır bir hâlde bırakmışızdır; nihâyet (mühletleri bittiğinde) sûra üfürülmüş, böylece onları hep berâber (mahşerde) bir araya getirmişizdir.
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
O gün; Biz, onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sur’a üflenince hepsini bir araya toplarız.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Kıyamet günü onları bırakırız ki birbirlerine karışsınlar. İşaret verilince (sura üfürülünce), onların hepsini bir araya toplarız.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Ve izin günü onları, birbirlerine karışmış halde bıraktık. Ve sur’a üfürüldü. O zaman onların hepsini topladık.
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıveririz. Sur’a da üfürülmüştür, ardından onların tümünü bir arada toplarız.
Muhammed EsedMuhammed Esed:
O gün onları bırakırız, dalga dalga yürüyüp birbirlerine karışsınlar; ve sura üflenir: Böylece hepsini bir araya toplarız.
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
O gün geldiğinde, Biz onları birbirini kıran dalgalar (gibi) çalkalanmaya terkederiz. Nihayet sur borusu çalınır; sonunda hepsini bir araya toplarız.
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
Ve o gün (Yecüc ile Mecüc’ün çıktıkları zaman) Onların bazılarını bazısı içinde dalgalanır (muztarip) bir halde bırakmışızdır ve sura üfürülmüştür, artık onların hepsini toptan toplamışızdır.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
O gün biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr’a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Biz o GÜN bazılarını bırakmışızdır, dalga dalga/izdiham halinde birbirlerine giriverirler. Sûr’a da üflenmiştir. Artık onların tümünü biraraya toplamışızdır.
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
O gün biz insan yığınlarını önce dalgalanmaya bırakırız. Sonra Sur’a üflenince hepsini biraraya toplarız.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
O gün, yani kıyamet günü onlar deniz dalgaları gibi birbirine çarparak çalkalanırlar. Sûr’a da üfürülür, insanların hepsini bir araya toplarız.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Biz o gün (Ye’cûc ve Me’cûc’u) bırakmışızdır: Birbiri içinde dalgalanır(lar). Sûr’a da üflenmiştir ve onları hep bir araya toplamışızdır.
Şaban PirişŞaban Piriş:
Günü gelince biz onları bırakırız. Dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sur’a üflendiği zaman da hepsini bir araya toplarız.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur’a da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir arada toparlamışız.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde dalgalanırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
On that day We shall leave them to surge like waves on one another: the trumpet will be blown, and We shall collect them all together.