1. Allah’a hamdolsun ki O, kuluna Kitab’ı (Kur’ân-ı Kerim’i) indirdi. Ve O’nda, bir eğrilik kılmadı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. (Kur’ân-ı Kerim), kayyum (kıyâmete kadar devam edecek) olarak, katından şiddetli azapla uyarmak ve salih amel yapan mü’minlere en güzel ecrin onların olduğunu müjdelemek için (indirildi). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Orada ebedî olarak kalıcıdırlar (kalacaklardır). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Ve (Kur’ân-ı Kerim), "Allah, bir çocuk edindi." diyenleri uyarır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Onların ve babalarının (atalarının), ona (buna; Allah’ın evlât edinmeyeceğine) dair bir ilimleri yoktur. Onların ağızlarından çıkan kelimeler (sözler) çok büyük! Onlar, (söylerlerse) ancak yalan söylüyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Bu durumda eğer onlar, (Kur’ân-ı Kerim’deki) bu sözlere inanmazlarsa, onların arkalarından üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Muhakkak ki Biz, yeryüzünde olan şeyleri, onların hangisi daha güzel amel edecek diye imtihan etmemiz için, ona (arza) ziynet kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Ve muhakkak ki onun (arzın) üzerinde olan şeyleri, kuru toprak yapacak olan elbette Biziz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Yoksa sen, Ashabel Kehf ve Rakîm’in, bizim acayip âyetlerimizden biri olduğunu mu sandın? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Gençler mağaraya sığındıkları zaman şöyle dediler: "Rabbimiz, bize Senin katından bir rahmet ver. Ve bize emrimizden (bizim içimizden, senin emirlerinden bize ait olan rahmet ve salâvâtı ulaştıracak kişiyi) mürşidi tayin et." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Böylece mağarada kulakları üzerine (kalplerinin zikrini duyabilmeleri için yan üstü) senelerce yatırdık (uyuttuk). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Sonra ne kadar süre kaldıklarını, iki topluluktan hangisinin daha iyi hesap edeceğini bilmemiz (belirtmemiz) için onları beas ettik (dirilttik, uyandırdık). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Biz, sana onların haberlerini gerçek olarak kıssa ediyoruz. Muhakkak ki onlar, Rab’lerine âmenû olmuş gençlerdi. Ve onlara hidayeti artırdık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Onların kalpleri üzerine rabıta kurduk (kalplerini Bize bağladık). Ayağa kalktıkları zaman (kalkınca) şöyle dediler: "Bizim Rabbimiz, semaların ve arzın Rabbidir. O’ndan başkasına ilâh olarak asla dua etmeyiz. Öyle yaparsak, andolsun ki haddi aşarak yanlış söylemiş olurduk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. İşte bu bizim kavmimizdir. Onlara açıkça bir delil (sultan) gelmemesine rağmen Allah’tan başkasını ilâhlar edindiler. Öyleyse Allah’a yalanla iftira edenden daha zalim kim vardır? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Ve siz, Allah’tan başkasına kul olmayarak onlardan ayrıldığınız zaman artık bir mağaraya sığının! Rabbiniz size rahmetini neşretsin (ulaştırsın). Ve size, refik (destek) olarak işlerinizi kolaylaştırsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Ve güneşin doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde bulunuyorlardı. İşte bu, Allah’ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah’a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden evliya) bulunmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Ve onlar, uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırsın. Ve onları sağa ve sola doğru çeviririz. Onların köpeği, ön ayaklarını (mağaranın) giriş kısmına uzatmış vaziyettedir. Eğer sen, onlara muttali olsaydın (yakından görseydin), mutlaka onlardan kaçarak (geri) dönerdin. Ve mutlaka sen, onlardan korkuyla dolardın (çok korkardın). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Ve böylece aralarında sorsunlar diye onları dirilttik (uyandırdık). Onlardan konuşan biri şöyle dedi: "Ne kadar kaldınız?" "Günün bir kısmı veya bir gün (kadar)." dediler. (Diğerleri de): "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir." dediler. Artık sizden birisini, sizin bu gümüş paranızla şehre gönderin. Böylece en temiz yiyecek hangisi, baksın (da) ondan size bir rızık getirsin. Ve tedbirli (dikkatli) olsun. Sakın sizi bir kimseye sezdirmesin (varlığınızı hiç kimseye hissettirmesin). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Muhakkak ki onlar, eğer size karşı gâlip gelirlerse, sizi taşlarlar veya sizi kendi dînlerine döndürürler. O zaman asla ebediyyen kurtuluşa eremezsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Ve böylece "Allah’ın vaadinin hak olduğunu ve o saat (kıyâmet) hakkında şüphe olmadığını" bilsinler diye onları (şehir halkına) bildirdik. Aralarında onların durumu hakkında niza ediyorlar (çekişiyorlar)dı. "Onların üzerine binalar inşa edin." dediler. Onların Rabbi, onları en iyi bilir. Onların işlerinde gâlip olanlar (sözü geçenler): "Onların üzerine mutlaka mescid yapacağız." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Ve gaybı taşlayarak (bilmeden tahminde bulunarak) diyecekler ki: "(Onların sayısı) üçtür, dördüncü onların köpeğidir." "Beştir, altıncı onların köpeğidir." diyecekler. Ve "Yedidir, sekizinci onların köpeğidir." diyecekler. De ki: "Onların adedini en iyi Allah bilir. Pek azı hariç, onlar bilmezler." Onlar hakkında, zahir olandan (bilinenden) başka tartışma (mücâdele etme)! Onlar hakkında, onlardan birisine soru sorma (açıklama isteme)! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Bir şey hakkında "Ben, bunu yarın mutlaka yapacağım deme." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Ancak Allah’ın dilemesiyle (yapacağım de). Ve unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: "Rabbimin beni (Allah’a) bundan daha yakın (daha üstün) bir irşad seviyesine ulaştırmasını umarım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. Onlar, mağaralarında 9 fazlasıyla 300 yıl kaldılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. De ki: "Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir." Semaların ve arzın gaybı, O’na (Allah’a) aittir. Onu (gaybı) en iyi işitir, en iyi görür. Onların, O’ndan başka dostları yoktur. Hükmüne kimseyi ortak etmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Sana, Rabbinin Kitab’ından, vahyolunanı oku! O’nun kelimesini değiştirecek yoktur. Ve O’ndan (Allah’tan) başka yönelinecek bulamazsın (yönelinecek yoktur). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Sabah akşam, O’nun Vechi’ni (Zat’ını) isteyerek Rabbine dua edenlerle beraber nefsini sabırlı tut. Dünya hayatının ziynetini dileyerek gözünü onlardan çevirme! Kalbini zikrimizden gâfil kıldığımız ve hevasına (heveslerine) tâbî olan kimselere isteyerek, işinde haddi aşmış olanlara itaat etme! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. De ki: "Hak Rabbinizdendir." Bundan sonra artık dileyen inansın ve dileyen inkâr etsin. Muhakkak ki Biz, zalimler için kenarları, onları (kâfirleri) ihata eden (saran, kaplayan) bir ateş hazırladık. Ve eğer onlar yağmur isterlerse (ateşe karşı), erimiş maden gibi koyu ve kaynar, yüzleri kavuran bir su yağdırılır. Ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dost (yardımcı). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Muhakkak ki âmenû olanlar (ölmeden önce ruhunu Allah’a ulaştırmayı dileyenler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar, Biz kesinlikle en güzel amel işleyen kimselerin ecrini (karşılığını) zayi etmeyiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. İşte onlara (onlar için) adn cennetleri vardır. Onların altından nehirler akar. Orada altın (dan) bileziklerle süslenirler. İnce ipek ve atlastan yeşil elbiseler giyerler. Orada tahtlar üzerine yaslanırlar. Ne güzel bir sevap ve ne güzel bir destek. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Onlara, iki adamın durumunu örnek ver. İkisinden birisine üzüm bağından iki bahçe kıldık (yaptık). Ve ikisini de hurmalıklarla kuşattık (çevirdik). Ve ikisinin arasında ekinler bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. İki bahçenin ikisi de meyvelerini verdi. Ve ondan bir şey eksik kalmadı. İkisinin arasından bir nehir akıttık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Ve onun serveti (de) vardı. Bu sebeple arkadaşı ile konuşurken ona: "Benim senden daha çok malım var ve (ailemdeki) fertler bakımından senden daha üstünüm." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Ve o, nefsine zulmederek bahçesine girdi. Şöyle dedi: "Bunun (bu bağın) ebediyyen helâk olacağını zannetmiyorum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Ve ben, (kıyâmet) saatinin kaim olacağını (vukû bulacağını) zannetmiyorum. Ve eğer Rabbime döndürülürsem mutlaka ondan daha hayırlısına dönüşmüş olanı bulurum. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Onunla konuşan (sohbet eden) arkadaşı, ona dedi ki: "Seni, (önce) topraktan, sonra bir nutfeden (bir damla sudan) yaratan sonra da seni bir adam hüviyetine sevva (dizayn) edeni (Allah’ı), sen inkâr mı ediyorsun?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Fakat O, Allah ki; benim Rabbimdir. Ve ben, Rabbime hiçbir şey ile şirk koşmam. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Beni mal ve evlât (bakımından) daha az (yetersiz) görsen bile, sen bahçene girdiğin zaman: "(Bu bağ), Allah’ın dilediği (bağ)dır. Allah’tan başka kuvvet yoktur." deseydin olmaz mıydı?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Belki Rabbim, bana senin bahçenden daha hayırlısını verir. Ve onun (senin bahçenin) üzerine semadan (husbân) felâketler gönderir. Böylece kaygan bir toprak haline gelir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Veya onun (bahçenin) suyu, yerin içine çekilir. Artık onu elde etmeye asla gücün yetmez (sen muktedir olamazsın). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Onun (o kimsenin) ürünleri ihata edildi (mahvedildi). Ve çardakları, (bahçenin) üzerine yıkılmış haldeydi. Orada sarfettiği (emek ve para) için ellerini (avuçlarını) ovuşturuyor ve "Keşke ben, Rabbime (hiç)bir şeyle şirk koşmasaydım." diyor(du). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Ve Allah’tan başka ona yardım edecek kimseler yoktu. Ve o, yardım alan (yardım edilen) olmadı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. İşte burada velâyet (yardım, dostluk) Allah’a ait bir haktır. O (Allah), sevap (mükâfat) açısından da akıbet (sonuç) açısından da hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Onlara dünya hayatını örnek ver ki; o, semadan indirdiğimiz su gibidir. Yeryüzünün nebatları (bitkileri), onunla karıştı (yeşerdi, büyüdü). Sonra da kuruyup, ufalandı ki rüzgâr, onu savurur. Ve Allah, herşeye muktedir olandır (gücü yetendir). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Mal ve çocuklar dünya hayatının ziynetidir (süsüdür). Bâki (kalıcı) olan salih ameller (nefsi ıslâh edici ameller), sevap olarak ve emel (ümit) olarak, Rabbinin katında daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Ve o gün dağları yürüteceğiz. Ve (o gün) yeryüzünü bariz (açık ve net) olarak görürsün. Ve onları, (huzurumuzda) haşredip toplamak suretiyle (insanlardan) onlardan (hiç) birini bırakmayacağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Saf saf Rabbine arz olundular (sunulacaklar). Andolsun ki siz, Bize, ilk yarattığımız gibi geldiniz (geleceksiniz). Hayır, size vaadedileni yapmayacağımız zannında bulundunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. Ve kitap (hayat filmi ortaya) kondu. O zaman mücrimleri görürsün. Onun (kitabın) içindekilerden korkarlar ve "Bize yazıklar olsun. Bu kitap, nasıl ki (nasıl bir kitap ki), küçük ve büyük hiçbir şeyi sayıp hesap etmeden bırakmıyor." derler. Ve yaptıkları şeyleri (hayat filmlerinde) hazır buldular. Ve senin Rabbin, (hiç) kimseye zulmetmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Ve meleklere, "Âdem’e secde edin." demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel (cehennem). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Ben, onları (iblis ve zürriyyetini) semaların ve arzın yaratılışına ve onların (kendilerinin de) yaratılışına şahit tutmadım. Ve Ben, dalâlette bırakanları yardımcı edinmedim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. O gün (kıyâmet günü Allahû Tealâ) şöyle diyecek: "Benim ortaklarım olduğu, zannında bulunduğunuz şeyleri çağırın!" Böylece onları davet ettiler (edecekler). Fakat onlara (kâfirlere), icabet etmediler (etmeyecekler). Ve onların aralarına helâk edici (bir engel) kıldık (kılacağız). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Ve mücrimler, ateşi (cehennemi) gördü. O zaman içine düşeceklerini zannettiler (idrak ettiler). Ve ondan uzaklaşacak (kaçacak) bir yer bulamadılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Ve andolsun ki; bu Kur’ân-ı Kerim’de, insanlara bütün meseleleri (misalleri) açıkladık. Ve insan, konuların çoğunda cidalleşen (kavga eden)dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Ve insanları, onlara hidayet geldiği (hidayete davet edildikleri) zaman Rab’lerinin mağfiretini dilemekten ve mü’min olmaktan men eden (alıkoyan) şey, sadece evvelkilerin sünnetinin, onların başına gelmemesi veya azapla karşı karşıya kalmamalarıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Biz, resûlleri sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak göndeririz. Kâfirler (ise) hakkı bâtılla iptal etmek için mücâdele ederler. Âyetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri alay (konusu) ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Rabbinin âyetleri zikredildiği (hatırlatıldığı) zaman ondan yüz çeviren ve elleriyle takdim ettiklerini (günahlarını) unutan kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki Biz, onların kalplerinin üzerine (fıkıh etmeyi engelleyen) ekinnet kıldık. Ve onların kulaklarında (işitmeyi engelleyen) vakra vardır. Sen, onları hidayete davet etsen de bundan sonra onlar, ebediyyen asla hidayete eremezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Senin Rabbin, mağfiret ve rahmet sahibidir. Eğer onları muaheze etseydi (sorgulasaydı) elbette onlara azap için acele ederdi. Hayır, onlara, vaadedilmiş bir zaman vardır. Onlar, O’ndan (Allah’tan) başka sığınacak bir yer asla bulamazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. Ve işte o ülkeler (halkı), zulmettikleri zaman onları helâk ettik. Ve onların helâk edilmesi için bir zaman kıldık (tayin ettik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Ve Musa, genç arkadaşına: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar (yoluma) devam edeceğim veya senelerce (uzun süre) gideceğim." demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Böylece ikisinin (iki denizin) birleştiği yere ulaştıkları zaman ikisi de balığı unuttu. O zaman (balık), denizin içine doğru kendi yolunu tuttu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. (Buluşma yerini) geçtikten sonra (Musa A.S) genç arkadaşına (şöyle) dedi: "Sabah kahvaltımızı getir. Andolsun ki bu yorgunluğa, yolculuğumuz sebebiyle maruz kaldık." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. (Genç şöyle) dedi: "Gördün mü kayaya sığındığımız zaman ben gerçekten balığı unuttum. Onu hatırlamamı, bana şeytandan başkası unutturmadı. Ve o (balık), acayip bir şekilde denizin içine doğru kendi yolunu tuttu." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. (Musa A.S): "Bizim aradığımız şey, işte bu." dedi. Böylece kendi izlerini takip ederek geri döndüler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. Böylece katımızdan, kendisine rahmet verdiğimiz ve ledun (gizli) ilmimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul buldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. Musa (A.S) ona şöyle dedi: "Rüşde ulaşmak üzere, sana öğretilen (ilmi ledun) den bana öğretmen için, sana tâbî olabilir miyim?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. (Hızır A.S): "Muhakkak ki sen, benim maiyetimde (iken vuku bulacak olaylara) sabretmeye asla güç yetiremezsin." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. Ve haberdar edilmediğin cihetle, ihata edemediğin şeye nasıl sabredeceksin? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. (Musa A.S): "İnşaallah (Allah dilerse), beni sabırlı bulacaksın. Ve sana emirlerde asi olmayacağım." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. (Hızır A.S): "Bana tâbî olduğun taktirde, sana anlatmadığım konularda (anlatmadıkça) bana bir şey sorma." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. Böylece ikisi (yola) çıktılar. Gemiye bindikleri zaman onu deldi. (Musa A.S): "Onun ehlini (gemide bulunanları), boğmak için mi onu deldin? Andolsun ki sen, (vebali) büyük bir iş yaptın." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. (Hızır A.S şöyle) dedi: "Muhakkak ki sen, benimle beraber sabırlı olmaya asla güç yetiremezsin, demedim mi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. (Musa A.S): "Unutmam sebebiyle beni muaheze etme (azarlama), (bana verdiğin) emirlerinde, bana zorluk çıkarma." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Böylece bir (erkek) çocuğa rastlayıncaya kadar gittiler. (Hızır A.S), onu (çocuğu) öldürdü. (Musa A.S): "Sen, temiz (masum) bir kişiyi (başka) bir nefse karşılık olmaksızın mı öldürdün? Andolsun ki sen, kötü (şeriate uymayan) bir şey yaptın." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. (Hızır A.S şöyle) dedi: "Sana, ’muhakkak ki sen, benimle beraber sabırlı olmaya asla güç yetiremezsin.’ demedim mi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. (Musa A.S) şöyle dedi: "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık benimle arkadaşlık etme! (Benimle arkadaşlık etmemen için) benim tarafımdan (kabul edilebilir) bir özüre ulaşmış oldun." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. Böylece ikisi yola çıktılar. Bir kasabanın halkına geldikleri zaman onun (şehrin) halkından, yemek istediler. Fakat onları (ikisini), misafir etmekten (şehirdekiler) çekindiler. Orada yıkılmak üzere bir duvar buldular. (Hızır A.S), hemen onu düzeltti. (Musa A.S) dedi ki: "Eğer sen dileseydin, elbette onun (bu hizmetin) için bir ücret alırdın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. (Hızır A.S) şöyle dedi: "Bu, benimle senin aranda ayrılıktır. Sabırlı olmaya güç yetiremediğin şey(ler)in tevîlini (yorumunu) sana haber vereceğim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. Lâkin gemi, denizde çalışan fakirlerindi. Onu kusurlu yapmak istedim. Onların arkasında, bütün gemileri gasbederek (zorla) alan bir melik (kral) vardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. Fakat çocuğa (çocuk meselesine) gelince, onun anne ve babası mü’minlerdi. Onları azgınlık ve küfre (inkâra) sürüklemesinden korktuk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. Böylece onların Rabbinin, onu (öldürülen genci) ondan daha hayırlı, temiz ve merhamete daha yakın olanla değiştirmesini istedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. Ve duvar ise şehirde iki yetim (erkek) çocuğa aitti. Onun altında, onlara ait bir define vardı. Ve onların babası salih (bir kimse) idi. Bu sebeple Rabbin, o ikisinin gençlik çağına erişmesini ve Rabbinden bir rahmet olarak, defineyi çıkarmalarını istedi. Ve ben, onu kendi emrim ile (kendi isteğimle) yapmadım (Allah’ın emriyle yaptım). İşte bu, sabırlı olmaya güç yetiremediğin şeylerin (olayların) yorumudur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. Ve sana "Zülkarneyn"den sorarlar. De ki: "Ondan bahsederek size tilâvet edeceğim (açıklayacağım)." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. Muhakkak ki Biz, onu yeryüzünde kuvvetlendirdik (destekledik). Ve ona sebep olan herşeyden verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. Böylece bir sebebe tâbî oldu (yola koyuldu). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. Güneşin grup ettiği yere ulaştığı zaman, onu (güneşi) bulanık bir pınarda batarken buldu. Ve onun (o pınarın) yanında bir kavim (topluluk) buldu. (Ona şöyle) dedik: "Ya Zülkarneyn! Dilersen onlara azap edersin, dilersen onlara karşı güzel davranış ittihaz edersin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. (Zülkarneyn): "Fakat kim zulmederse ona azap edeceğiz. Sonra kendi Rabbine reddedilir (geri gönderilir). Böylece ona dehşetli bir azapla azap edilir." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. Fakat kim âmenû olursa (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dilerse) ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlerse, bundan sonra onun mükâfatı güzeldir (cennettir ve dünya saadetidir). Ve ona, emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz (uygulayacağız). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. Sonra bir sebebe tâbî oldu (yola koyuldu). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman onu (güneşi), ondan (güneşten) korunacak bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğarken buldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. İşte böylece Biz, onun yanında oluşan şeyleri (olayları), haberdar olarak, (ilmimizle) ihata ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. Sonra (başka) bir sebebe tâbî oldu (yola koyuldu). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. İki sed arasına ulaştığı zaman o ikisinden (o iki kavimden) başka, (neredeyse hiç) söz anlamayan bir kavim buldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. "Ey Zülkarneyn! Muhakkak ki yecüc ve mecüc, yeryüzünde fesat çıkaranlardır. Bu sebeple, onlarla bizim aramıza bir set yapman için, sana harç verelim mi?" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. (Zülkarneyn): "Bu konuda Rabbimin beni kuvvetlendirdiği (desteklediği) şeyler daha hayırlıdır. Şimdi (siz) bana kuvvet ile yardım edin. Onlarla sizin aranıza çok sağlam bir engel yapayım." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. "Bana demir parçaları getirin. İki dağın arası aynı seviye olunca üfleyin (körükleyin)." dedi. Onu ateş haline koyunca, "Bana erimiş bakır getirin, onun üzerine dökeceğim." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. Artık ona zahir olmaya (onu aşmaya) güçleri yetmez ve onu delmeye muktedir olamazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. (Zülkarneyn): "Bu, Rabbimden bir rahmettir. Ama Rabbimin vaadi geldiği zaman, onu kırıp ufalar (yerle bir eder). Ve Rabbimin vaadi haktır." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. Ve izin günü onları, birbirlerine karışmış halde bıraktık. Ve sur’a üfürüldü. O zaman onların hepsini topladık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. Ve izin günü cehennemi, kâfirlere çok şiddetli birarz edişle, arz ettik (gösterdik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. Onlar, gözleri "Beni zikretmekten" perdeli olanlardır. Ve onlar, (Beni) işitmeye muktedir olamadılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. Yoksa kâfirler, kullarımın Benden başka dostlar edineceklerini mi zannettiler? Muhakkak ki Biz, cehennemi kâfirlere bir ikram (kalacak yer) olarak hazırladık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. De ki: "Ameller açısından en çok hüsrana uğrayanları size haber vereyim mi?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. Onlar, dünya hayatında amelleri (çalışmaları) sapmış (kaybettikleri dereceler, kazandıkları derecelerden daha fazla) olanlardır. Ve onlar, güzel ameller işlediklerini zannediyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. İşte onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. (Âyetlerimi) örtmeleri (inkâr etmeleri) ve âyetlerimi ve resûllerimi alay konusu edinmeleri sebebiyle, onların cezası işte bu cehennemdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. Âmenû olanlar (ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar; onların ikramı, firdevs cennetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. Onlar, orada ebediyyen kalanlar (kalacaklar)dır. Oradan ayrılmayı istemezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. De ki: "Denizler, Rabbimin kelimeleri için (kelimelerini yazmak için) mürekkep olsaydı ve onun bir mislini daha imdada (yardıma) getirmiş olsaydık bile, Rabbimin kelimeleri bitmeden, denizler mutlaka tükenirdi." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. De ki: "Ben sizin gibi sadece bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. O taktirde kim Rabbine mülâki olmayı (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı) dilerse, o zaman salih amel (nefs tezkiyesi) yapsın ve Rabbinin ibadetine başka birini (bir şeyi) ortak koşmasın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster