1. Allah`a hamdolsun ki, bu Kitab`ı (Kur`an`ı) kulu (Muhammed`)e indirdi ve onun manasında bir tutarsızlık ve lafzında bir çarpıklık yapmadı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. (2-4) (Allah onu), katından gelecek şiddetli bir azap ile (inanmayanları) uyarmak, faydalı eylemlerde bulunan mü`minleri, içlerinde ebedi kalacakları güzel mükâfat yurdu olan (cennet) ile müjdelemek ve “Allah, bir çocuk edindi” diyenleri de (korkutup) uyarmak için dosdoğru bir kitap kıldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. (2-4) (Allah onu), katından gelecek şiddetli bir azap ile (inanmayanları) uyarmak, faydalı eylemlerde bulunan mü`minleri, içlerinde ebedi kalacakları güzel mükâfat yurdu olan (cennet) ile müjdelemek ve “Allah, bir çocuk edindi” diyenleri de (korkutup) uyarmak için dosdoğru bir kitap kıldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. (2-4) (Allah onu), katından gelecek şiddetli bir azap ile (inanmayanları) uyarmak, faydalı eylemlerde bulunan mü`minleri, içlerinde ebedi kalacakları güzel mükâfat yurdu olan (cennet) ile müjdelemek ve “Allah, bir çocuk edindi” diyenleri de (korkutup) uyarmak için dosdoğru bir kitap kıldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. (Oysa Allah bir çocuk edindi diyenlerin) bu konuda ne kendilerinin bilgisi vardır ne de atalarının. Bu ağızlarından çıkan ne ağır bir sözdür! (Gerçekte) onların söyledikleri ancak yalandan ibarettir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Şimdi onlar bu söze (Kur`an`a) inanmayacak olurlarsa arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin! (öyle mi)? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. İnsanların hangisinin eylem bakımından daha güzel olduğunu tespit edelim diye, yeryüzünde olan şeyleri, ona ziynet/süs yaptık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Muhakkak ki biz, zamanı gelince yeryüzünün bütün göz alıcı yeşilliklerini kesinlikle kupkuru bir toprak haline getireceğiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Ne o, (Ey Resulüm!) yoksa sen, (sadece) Ashabı Kehf ve Rakım`ı mı bizim ibret verici delillerimizden sandın? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Hani o genç yiğitler mağaraya sığınmışlardı da, “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluşa ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır” demişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Bunun üzerine biz de nice yıllar onların kulaklarını (dış dünyaya) kapatmış ve onları uyutmuştuk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Sonra iki gruptan hangisinin ne kadar uyuduklarını doğru olarak hesap edebileceğini belirlemek üzere onları uyandırmıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Biz (şimdi) sana onların kıssalarını doğru olarak anlatıyoruz. Onlar Rablerine inanmış bir grup gençti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Kalplerini öyle sağlamlaştırmıştık ki, doğrulup (birbirlerine): “Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. Biz asla O`ndan başkasına yalvarıp yakarmayacağız, (eğer böyle bir şey yaparsak) çok çirkin bir şey yapmış oluruz!” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. “Şu bizim halkımız var ya, işte onlar O`ndan (Allah`tan) başka tanrılar edindiler. Onların tanrı olduklarına dair açık delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah`a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. (İçlerinden biri dedi ki:) ”Mademki, halkınızla ve onların Allah`ı bir yana bırakarak taptıkları ile ilişkinizi kestiniz, öyleyse mağaraya sığınınız, Rabbiniz engin rahmetinden size bir pay göndersin ve şu işinizde size kurtuluş yolu göstersin!” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. (Eğer orada olsaydın) görecektin ki, doğan güneş mağaralarının sağına sapıyor, batan güneş ise sol tarafa kayıyordu. Böylece mağara tabanının geniş bir alanına dağılmış olarak uyudukları halde güneşten rahatsız olmuyorlardı. Bu olay, Allah`ın mucizelerinden biridir. Allah kimi (iyi niyetinden dolayı) doğru yola iletirse, o doğru yolu bulur. O kimi de (kötü eylemlerinden dolayı) sapıklıkta bırakırsa, artık onun için asla yol gösteren bir dost bulamazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Uykuda oldukları halde, sen onları uyanık sanırdın. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu (ön ayaklarını) uzatmış (yatmakta idi.) Onlarla aniden karşılaşsaydın, (heybetlerinden dolayı) mutlaka yüz çevirip kaçardın ve (gördüklerin yüzünden) için korku ile dolardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık) . İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Ne kadar kaldınız?” Dediler ki: “Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık.” Dediler ki: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin. Ayrıca, çok nazik davransın (da dikkat çekmesin) ve sizi(n bulunduğunuz yer)i hiç kimseye sezdirmesin.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. "Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman ebediyyen iflah olmazsınız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Böylece, (insanları) onların durumundan haberdar ettik ki Allah`ın sözünün gerçek olduğunu ve kıyametin kopmasından şüphe edilmeyeceğini bilsinler. (Fakat onlar meseleyi böyle ele alacakları yerde) kendi aralarında o (mağarada uyuyanların) durumunu tartışmaya başladılar. Bazıları: “Onların üzerine (hatırasına) bir bina (anıt) yapın. Çünkü (onların durumunu biz bilemeyiz) Rableri onları daha iyi bilir” dediler. Fakat görüşleri ağır basanlar ise: “Mutlaka onların üstüne (hatırasına) bir mescit yapacağız” dediler (ve mağaranın kapısının önünde bir mescid yaptılar). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Kimileri (Ashabı Kehf`in sayıları hakkında): “Onlar üç kişi idi, dördüncüleri köpekleridir” diyecekler, kimileri “beş kişi idiler, altıncıları köpekleridir” diyecekler. (Bu sözler) karanlığa taş atmaktır. Kimileri de “yedi kişi idiler, sekizincileri köpekleridir” diyeceklerdir. De ki: “Onların sayısını hepimizden daha iyi Rabbim bilir. Onları pek az (insan) dışında kimse bilemez.” O hâlde, onlar hakkında (Kur`an`ın sana aktardığının) dışında kimse ile münakaşa etme ve bu konuda ileri geri konuşanlardan da hiçbir bilgi isteme! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. (23-24) Hiçbir şey hakkında sakın: “Yarın şunu yapacağım” deme! (Bunun yerine:) “İnşaallah (ancak Allah dilerse yapacağım de). Böyle (İnşaallah) demeyi unuttuğunda ise Rabbini an ve: “Umarım ki, Rabbim beni şimdikinden daha doğru davranışa muvaffak kılar” de. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. (23-24) Hiçbir şey hakkında sakın: “Yarın şunu yapacağım” deme! (Bunun yerine:) “İnşaallah (ancak Allah dilerse yapacağım de). Böyle (İnşaallah) demeyi unuttuğunda ise Rabbini an ve: “Umarım ki, Rabbim beni şimdikinden daha doğru davranışa muvaffak kılar” de. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. (25-26) (Bazıları) onların mağaralarında üç yüz yıl kaldı(ğını) söyledi, bazıları da buna dokuz yıl daha ilâve etti. De ki: “Onların (orada) ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri (yalnızca) O`nun elindedir. O ne güzel görür, ne güzel işitir! Onların O`ndan başka koruyucusu, kayırıcısı yoktur. O egemenliğine hiç kimseyi ortak etmez!” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. (25-26) (Bazıları) onların mağaralarında üç yüz yıl kaldı(ğını) söyledi, bazıları da buna dokuz yıl daha ilâve etti. De ki: “Onların (orada) ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri (yalnızca) O`nun elindedir. O ne güzel görür, ne güzel işitir! Onların O`ndan başka koruyucusu, kayırıcısı yoktur. O egemenliğine hiç kimseyi ortak etmez!” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Sana vahyedilen Rabbinin kitabını oku. O`nun sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. O`nun dışında sığınabileceğin başka bir kimse de bulamazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Ve Rablerinin rızasını (hoşnutluğunu) umarak sabah akşam O`na dua edenlerle beraber sen de sabret ve dünya hayatının cazibesine kapılıp da sakın gözlerini onların üzerinden ayırma! (İyi ve güzel olanı terk ederek yalnızca) bencil arzularının peşine düştüğü için kalbini zikrimize karşı duyarsız kıldığımız, işinde aşırı giden kimseye uyma! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. Ve de ki: “(Kur`an) Rabbinizden gelen bir haktır. Artık dileyen iman etsin, dileyen küfre sapsın.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, erimiş maden tortusu gibi yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Orası ne kötü bir barınaktır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. İman edip faydalı eylemlerde bulunanlara gelince; elbette biz güzel iş yapanların mükâfatını asla zayi etmeyiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. İşte bu kimseler için; altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada altın bilezikler takınırlar, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler giyerek tahtlar üzerinde otururlar. O ne güzel bir ödül ve orası ne güzel bir barınaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Onlara şu iki adamı örnek olarak anlat: Adamlardan birine iki üzüm bağı vermiştik, bağlarını hurma ağaçları ile çevirmiş ve iki bağın arasına bir tahıl tarlası koymuştuk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Her iki bağ da meyvelerini vermiş ve ürünlerinden hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Bu iki bağın arasından bir de nehir fışkırtmıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. (Bu adamın ayrıca) başka geliri de vardı. Bundan dolayı bu adam arkadaşıyla münakaşa ederken: “Ben malca senden daha zengin ve insan sayısı bakımından da senden daha güçlü ve üstünüm” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. (Böylece zenginliğiyle övünen) o kimse kendine zulmederek bağına girdi ve dedi ki: “Bu bahçenin bir gün yok olacağını asla düşünemiyorum!” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. “Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen ben, Rabbime döndürülsem bile andolsun bundan daha iyisini bulurum” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki: “Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir insan şeklinde düzenleyen (Allah)ı inkâr mı ediyorsun?” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. “Fakat (ben inanıyorum ki) O Allah benim Rabbimdir. Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. (39-41) “Her ne kadar beni kendinden mal ve evlat bakımından zayıf görüyorsan da, bahçene girdiğin zaman ‘Maşaallah (Allah`ın dilediği olur), bütün güç sadece Allah`ındır` demen gerekmez miydi? Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten yakıp yıkan bir afet gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir. Veya onun suyu dibe göçüverir de böylelikle onu arayıp bulmaya kesinlikle güç yetiremezsin.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. (39-41) “Her ne kadar beni kendinden mal ve evlat bakımından zayıf görüyorsan da, bahçene girdiğin zaman ‘Maşaallah (Allah`ın dilediği olur), bütün güç sadece Allah`ındır` demen gerekmez miydi? Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten yakıp yıkan bir afet gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir. Veya onun suyu dibe göçüverir de böylelikle onu arayıp bulmaya kesinlikle güç yetiremezsin.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. (39-41) “Her ne kadar beni kendinden mal ve evlat bakımından zayıf görüyorsan da, bahçene girdiğin zaman ‘Maşaallah (Allah`ın dilediği olur), bütün güç sadece Allah`ındır` demen gerekmez miydi? Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten yakıp yıkan bir afet gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir. Veya onun suyu dibe göçüverir de böylelikle onu arayıp bulmaya kesinlikle güç yetiremezsin.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Derken bütün serveti birden yok edildi. (Yıkılmış) çardakları üzerine çökmüş hâldeki bağına yaptığı harcamalar karşısında ellerini ovuşturmaya başladı ve şöyle dedi: “Keşke ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım!” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Onun, Allah`tan başka kendisine yardım edebilecek kimseleri yoktu. Kendi kendini kurtaracak güçte de değildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. İşte böyle bir durumda (ve her zaman) himaye ve dostluk yalnızca hak olan Allah`ın elindedir. En iyi mükâfatı da, en güzel sonucu da veren O`dur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. (Ey Muhammed!) Dünya hayatının gökten indirdiğimiz suya benzediğini onlara anlat: Öyle ki, yerin bitkileri onu emerek zengin bir çeşitlilik içinde boy verip birbirine karışırlar ama (bütün bu canlılık, çeşitlilik sonunda) rüzgârın savurup götürdüğü çer çöpe döner. Hiç kuşkusuz Allah`ın gücü her şeyi yapmaya yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Mallar ve evlatlar dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak olan dürüst ve erdemli davranışlar ise, karşılığı bakımından, Rabbinin katında daha değerli ve bir ümit kaynağı olarak daha verimlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. O gün dağları (yerlerinden) yürüteceğiz ve yeryüzünü çırılçıplak ve dümdüz göreceksin. Tek bir kişiyi gözardı etmeksizin tüm insanları (mahşerde) bir araya toplayacağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. (O gün) sıralar halinde hepsi Rablerinin huzuruna çıkarılacaklar. Onlara: “Andolsun, sizi ilk önce yarattığımız gibi (şimdi de çırılçıplak olarak, hiçbir şeyiniz olmaksızın) bize geldiniz. Oysa siz, sizin için hesaba çekileceğiniz bir zaman belirlemediğimizi sanmıştınız değil mi” denir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. (Amellerin yazılı olduğu) kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden dolayı korkuya kapılmış görürsün. Bir yandan da: “Vay başımıza gelenlere! Ne biçim kitapmış bu; küçük büyük hiçbir davranışımızı atlamamış” derler. Onlar (bütün) yaptıklarını (en ince detayına kadar önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Hani biz meleklere: “Âdem`e secde edin (onun önünde hürmetle eğilin)” demiştik de İblis`ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblisi ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir değiştirmedir/takastır/bedeldir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Ben onları göklerin ve yerin yaratılışına tanık etmediğim gibi, kendi yaratılışlarına da (şahit kılmadım). Ayrıca yoldan çıkan ve çıkaran kimseleri hiçbir zaman yardımcı da edinmem. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Ve o gün (Allah müşriklere): “(Şimdi) çağırın bakalım, benim ortaklarım olduğunu iddia ettiğiniz varlıkları!” diyecek. Bunun üzerine onları çağıracaklar, ama berikiler onlara bir karşılık vermeyecek. Çünkü onlarla ötekiler arasına aşılmaz bir uçurum koyacağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. O gün suçlular cehennem ateşini görünce oraya atılacaklarını anlayacaklar, fakat oradan dönecek (sığınacak) başka bir yer da bulamayacaklar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Andolsun ki, biz, bu Kur`an`da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Kendilerine doğru yolu gösteren (peygamber ve Kur`an) geldiği halde insanları, iman etmekten ve Rablerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan şey, ancak (onların) önceki (günahkâr) toplumlara uygulanan sürecin (bela ve musibetlerin) kendilerine de uygulanmasını ya da (nihai) azabın ahirette başlarına gelmesini beklemeleridir? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Biz, peygamberleri; sadece (cenneti) müjdeleyici ve (azaba karşı) uyarıcılar olarak göndeririz. İnkârcılar ise hakkı batılla ortadan kaldırmak için mücadele ederler. Onlar, benim ayetlerimi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Allah`ın ayetleri kendisine hatırlatıldığı halde, onlara sırt çevirenden ve işlediği kötülükleri unutandan daha zalim kim olabilir? Biz de (bu sebepten dolayı) onların kalplerini, o (Kur`an`)ı anlamalarına engel oluşturacak biçimde perdeledik ve kulaklarını sağırlaştırdık. Bu yüzden sen onları doğru yola çağırsan da doğru yola gelmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Ama senin Rabbin, (her şeye rağmen) çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Eğer yaptıkları yüzünden onları (dünyada) cezaya çarptırsaydı, elbette azaplarını çarçabuk verirdi. Fakat onlar için belirlenmiş bir gün vardır ki (o gün gelince) ondan (Allah`ın azabından) kaçıp sığınacak bir yer bulamayacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. İşte zulmettikleri yüzünden yok ettiğimiz memleketler. Helâk edilmeleri için de belli bir zaman tayin etmiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Hani Musa, hizmetinde bulunan genç arkadaşına: “Hiçbir güç beni durduramaz, (Hızır`ı bulmak için) ya iki denizin birleştiği yere varırım, ya da yıllarca yol yürürüm” demişti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. İki denizin birleştiği yere vardıklarında yanlarındaki balığı bir kenarda unuttular, o da bir yolunu bularak denize kaçtı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. (İki denizin birleştiği yeri) geçtiklerinde (Musa,) genç arkadaşına: “Azığımızı getir bakalım, gerçekten bu yolculuğumuzda çok yorgun düştük” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. (Genç arkadaşı Musa`ya) dedi ki: “Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı. Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Musa: “İşte bizim de aradığımız buydu” dedi. Bunun üzerine izlerini takip ederek gerisingeri (kayanın yanına) vardılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. Orada kendisine tarafımızdan rahmet sunduğumuz ve katımızdan dolaysız biçimde ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu (Hızır`ı) buldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. Musa, ona: “Doğruyu anlamak konusunda sana öğretilen ilimden bana da öğretmen için peşinden gelebilir miyim?” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. (67-68) (Hızır,) şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin. İç yüzünü kavrayamayacağın bir bilgiye nasıl sabredebilirsin ki?” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. (67-68) (Hızır,) şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin. İç yüzünü kavrayamayacağın bir bilgiye nasıl sabredebilirsin ki?” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. (Musa:) “İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın ve sana hiç bir işte karşı gelmeyeceğim” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. (O da) şöyle dedi: “O halde bana uyacaksan; ben sana anlatmadıkça herhangi bir şey hakkında soru sormayacaksın.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. Derken yola koyuldular. Nihayet bir gemiye bindiklerinde; (Hızır,) onu (gemiyi) deldi. (Musa:) “Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. (Hızır:) “Sen benimle asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. Musa: “Unuttuğum için bana çıkışma! Gücümün yetmediği şeyden beni sorumlu tutma!” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Derken yollarına devam ettiler. Sonunda bir erkek çocuğa rastladılar. O kul (Hızır) o erkek çocuğu öldürdü. Musa: “Bir cana karşılık olmaksızın tertemiz masum bir canı mı öldürdün? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. (Hızır yine:) “Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi?” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. (Musa:) “Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, benimle arkadaşlık etme. Artık özür dileyemeyecek hale geldim” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir köye vardılar. Köylüden yemek istediler, fakat köylü onları konuk etmek istemedi. Az sonra yıkılmaya yüz tutmuş bir duvarla karşılaştılar. O kulumuz (Hızır), hemen onu inşa etti. Musa ona: “Eğer isteseydin bu yaptığın işe karşılık bir ücret alabilirdin” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. (Bunun üzerine Hızır:) “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir. Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatayım” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. “O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere aitti. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. (80-81) “Oğlan çocuğa gelince; onun anne ve babası mü`min kimselerdi. (Bu çocuğun) onları ileride azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk. Ve böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. (80-81) “Oğlan çocuğa gelince; onun anne ve babası mü`min kimselerdi. (Bu çocuğun) onları ileride azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk. Ve böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. “Ve duvara gelince: O duvar kasabada yaşayan iki yetim oğlana aitti ve altında onlar için saklanmış bir hazine vardı. Onların babası dürüst ve erdemli biriydi. Bunun içindir ki, Rabbin onların erginlik çağına eriştiklerinde o hazineyi Rabbinden bir bağış olarak kazıp çıkarmalarını istedi. Ben (bütün) bunları kendiliğimden yapmadım. Senin sabır göstermediğin (olayların) iç yüzünün gerçek anlamı işte budur.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. (Ey Muhammed!) Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: “Size ondan öğüt ve hatırlatma olarak (bazı bilgiler) vereceğim.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. (84-85) Doğrusu biz, onu yeryüzünde büyük bir kudret sahibi kıldık ve ona her şeyin yolunu öğrettik. O da (Batı`ya gitmek için) bir yol tuttu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. (84-85) Doğrusu biz, onu yeryüzünde büyük bir kudret sahibi kıldık ve ona her şeyin yolunu öğrettik. O da (Batı`ya gitmek için) bir yol tuttu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. Nihayet güneşin battığı yere (okyanus kıyısına) varınca güneşi adeta kara bir balçıkta suya batar (gibi) buldu. Ve orada (kötülüğün her çeşidini işleyen) bir kavme rastladı. Ona: “Ey Zülkarneyn! Ya (hakka karşı direndikleri için onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. (Zülkarneyn) dedi ki: “Her kim (inkâr ederek) zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da kendisine görülmedik şiddetli bir azap ile azap eder.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. “Her kim de inandıktan sonra dürüst ve erdemli davranışlarda bulunursa, böyle birine mükâfat olarak daha güzeli vardır. Ve üstelik ona (yalnızca) emrimizden (yerine getirilmesi) kolay olanı söyleyeceğiz.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. (89-90) (Zülkarneyn) sonra (doğuya doğru) bir yol tuttu. Nihayet güneşin doğduğu yere (uzak doğuya) vardığı zaman, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız (çıplak) bir halk üzerine doğar buldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. (89-90) (Zülkarneyn) sonra (doğuya doğru) bir yol tuttu. Nihayet güneşin doğduğu yere (uzak doğuya) vardığı zaman, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız (çıplak) bir halk üzerine doğar buldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. İşte (Zülkarneyn `in) kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi sizin bilmediğiniz daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmıştık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. (92-93) Arkasından yine bir sebebe sarılarak yola koyuldu. Sonunda iki dağ arasına varınca setlerin eteğinde neredeyse hiç söz anlamayan (dil bilmeyen) bir topluluk buldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. (92-93) Arkasından yine bir sebebe sarılarak yola koyuldu. Sonunda iki dağ arasına varınca setlerin eteğinde neredeyse hiç söz anlamayan (dil bilmeyen) bir topluluk buldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. Onlar (Tercümanları aracılığıyla): “Ey Zülkarneyn! Ye`cüc ve Me`cüc bu ülkede bozgunculuk yapıyor. Sana bir miktar vergi versek, karşılığında onlar ile aramızda bir set (engel) yapar mısın?” dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. Zülkarneyn: “Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. “Bana (yeterince) demir (kütleleri) getirin”. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da: “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. Ve böylece (set inşa edilmiş oldu, öyle ki) artık onların düşmanları (Ye`cüc ve Me`cüc) ne onu aşabilirlerdi ne de onda gedik açabilirlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. (Zülkarneyn:) “Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince o (yapılan engel)i yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir” dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. O gün biz onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sur`a üflenince hepsini bir araya toplarız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. (100-101) O gün cehennemi, hakikati görmek hususunda gözleri perdeli olan, (Kur`an`ı) dinlemeye tahammül edemeyen inkârcıların karşısına dikeceğiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. (100-101) O gün cehennemi, hakikati görmek hususunda gözleri perdeli olan, (Kur`an`ı) dinlemeye tahammül edemeyen inkârcıların karşısına dikeceğiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. İnkârcılar, benim kullarım(dan herhangi birini) bana karşı (kendilerine) dost, koruyucu edinebileceklerini mi sandılar? Biz cehennemi hakkı inkâr edenler için bir konak yeri olarak hazırladık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. (103-104) De ki: “Size, yaptıklarında en büyük kayba uğrayan kimseleri haber vereyim mi? Onlar; iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. (103-104) De ki: “Size, yaptıklarında en büyük kayba uğrayan kimseleri haber vereyim mi? Onlar; iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. Onlar, Rablerinin ayetlerini ve O`nun huzuruna çıkacaklarını inkâr edenlerdir. Bu yüzden onların iyi işleri geçersiz olmuştur. Kıyamet günü onların yaptıkları işleri tartıya almayız, kendilerine değer vermeyiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. İşte, hem inkâr ettikleri, hem de  ayetlerimi ve peygamberlerimi alay konusu edindikleri için onların cezası cehennemdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. (107-108) (Ama) inandıktan sonra dürüst ve erdemli çalışmalar ortaya koyanlara gelince; onlara da konak yeri olarak Firdevs cennetleri vardır. Onlar orada sonsuza kadar kalacaklar (ve) oradan hiç ayrılmak istemeyeceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. (107-108) (Ama) inandıktan sonra dürüst ve erdemli çalışmalar ortaya koyanlara gelince; onlara da konak yeri olarak Firdevs cennetleri vardır. Onlar orada sonsuza kadar kalacaklar (ve) oradan hiç ayrılmak istemeyeceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. De ki: “Rabbimin sözlerini (ilmini) yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave etsek (denizlere deniz katsak); Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. De ki: “Ben de sizin gibi ancak ölümlü bir insanım. (Ne var ki) bana ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolundu. Öyleyse, artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koysun ve Rabbine özgü kullukta hiç kimseyi, hiçbir şeyi (O`na) ortak koşmasın!” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster