Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
Emrimiz gelince Hûd’u ve onunla berâber bulunan inanmış kişileri, bizden bir rahmet olarak kurtardık ve onlara ağır bir azaptan necat verdik.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
Azap emrimiz gelince, Hûd’u ve onunla beraber inanmış olanları, kendi tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; ve böylece onları, ahiretteki ağır ve zorlu azaptan da kurtarmış olduk.
Adem UğurAdem Uğur:
Emrimiz gelince, Hûd’u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik.
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
Hükmümüz oluştuğunda Hud’u ve onunla beraber iman etmişleri rahmetimizle kurtardık... Onları ağır bir azaptan kurtardık.
Ahmet VarolAhmet Varol:
Emrimiz gelince Hud’u ve beraberindeki iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Onları kaskatı bir azaptan koruduk.
Ali BulaçAli Bulaç:
Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmet ile Hud’u ve O’nunla birlikte iman edenleri kurtardık. Onları şiddetli-ağır bir azaptan kurtardık.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
Helâk emrimiz gelince, bizden bir rahmet olarak Hûd’u ve beraberindeki müminleri kurtardık; hem onları çok ağır bir azabdan kurtardık.
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
Emrimiz gelince, Hûd`u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik.
Bekir SadakBekir Sadak:
Buyrugumuz gelince, Hud’u ve beraberindeki inananlari, rahmetimizle kurtardik. Onlari cetin bir azabdan koruduk.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
Buyruğumu taşıyan hükmümüz gelince, kendi katımızdan bir rahmetle Hûd’u ve onunla birlikte olan mü’minleri kurtardık, onları oldukça ağır bir azâbdan selâmete erdirdik.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
Ve böylece, hükmümüz vaki olunca, Hud`u ve onunla aynı inancı paylaşanları katımızdan bir koruma lütfuyla kurtardık; ayrıca kendilerini (ahiretteki) ağır ve zorlu azaptan (da) koruduk.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
Helâk emrimiz gelince, Hûd’u ve beraberindeki iman etmiş olanları, tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları ağır bir azaptan kurtardık.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
Emrimiz gelince, Hûd’u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik.
Edip YükselEdip Yüksel:
Emrimiz gelince Hud’u ve beraberindeki gerçeği onaylayanları bizden bir rahmetle kurtardık. Onları dehşetli bir azaptan kurtardık.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Ne zaman ki emrimiz geldi, Hud’u ve beraberindeki iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık, ayrıca onları çok ağır bir azaptan da kurtardık.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Azaba ilişkin emrimiz geldiğinde Hud’u ve beraberindeki mü’minleri, rahmetimizin sonucu olarak, kurtardık; onları ağır azaptan koruduk.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Buyruğumuz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmet ile Hud’u ve O’nunla birtikte inananları kurtardık. Onları şiddetli / ağır bir azabtan kurtardık.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Emrimiz geldiğinde, tarafımızdan bir rahmet ile Hud’u ve O’nunla birlikte iman edenleri kurtuluşa erdirdik. Onları çok ağır bir azaptan da kurtardık.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
Vaktaki (azâb) emrimiz geldi. Hûd’ü de, maiyyetindeki mü’minleri de, bizden bir rahmet olarak, selâmete erdirdik, onları ağır azâbdan kurtardık.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
Nihâyet emrimiz gelince, Hûd`u ve berâberindeki îmân edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtuluşa erdirdik ve onları şiddetli bir azabdan kurtardık.
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Emrimiz gelince; Hud’u ve beraberindeki mü’minleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları katı bir azabtan kurtardık.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Azap emrimiz onlara geldiği zaman, bizden onlara bir rahmet olarak, Hud’u ve onunla birlikte iman edenleri, çok şiddetli bir azaptan kurtardık.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Ve emrimiz geldiği zaman, Bizden bir rahmet ile Hud (A.S)’ı ve âmenû olanları, onunla beraber kurtardık. Ve onları ağır (çok şiddetli) bir azaptan kurtardık.
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Buyruğumuz gelince, Hûd’u ve beraberindeki iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık ve onları çok ağır bir azaptan koruduk.
Muhammed EsedMuhammed Esed:
Ve böylece, hükmümüz vaki olunca, Hud’u ve onunla aynı inancı paylaşanları katımızdan bir koruma lütfuyla kurtardık; kendilerini (ahiretteki) ağır ve zorlu azaptan (da) kurtardık.
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
Ve (cezalandırma) talimatımız geldiğinde, Hud`u ve inançlarıyla onun yanında yer alanları katımızdan bir rahmetle kurtardık; dahası onların (ahiretin) ağır ve berbat azabından halas ettik.
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
Vaktâ ki emrimiz geldi. Hûd’u ve O’nunla beraber imân etmiş olanları Bizden bir rahmet ile kurtardık ve onları kaba bir azaptan da hâlâs ettik.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
Emrimiz gelince Hud’u ve beraberindeki iman edenleri katımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları çok çetin bir azaptan kurtuluşa erdirdik.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Emrimiz gelince; Hud’u ve onunla beraber inanan kimseleri, Bizden bir rahmetle kurtardık. Onları ağır bir azaptan kurtardık.
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Azaba ilişkin emrimiz geldiğinde Hud’u ve beraberindeki mü’minleri, rahmetimizin sonucu olarak, kurtardık; onları ağır azaptan koruduk.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
Azaba dair emrimiz gelince Hûd ve beraberinde olan müminleri, tarafımızdan bir rahmet eseri olarak kurtardık, onları pek ağır bir azaptan selâmete çıkardık.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Emrimiz gelince Hûd’u ve onunla beraber inanmış olanları bizden bir rahmetle kurtardık; onları katı bir azâbdan kurtardık.
Şaban PirişŞaban Piriş:
Emrimiz gelince Hûd’u ve yanındaki müminleri rahmetimizle kurtardık. Onları çetin bir azaptan koruduk.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmet ile Hûd’u ve onunla birlikte iman edenleri kurtardık. Onları şiddetli, ağır bir azabtan kurtardık.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Emrimiz gelince, Hûd’u ve onunla birlikte iman etmiş olanları bizden bir rahmetle kurtardık. Biz onları çok ağır bir azaptan kurtardık.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
So when Our decree issued, We saved Hud and those who believed with him, by (special) Grace from Ourselves: We saved them from a severe penalty.