Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
Kendileri de bunlara adamakıllı inandıkları, bunları iyice bilip anladıkları halde zulümle, ululanmayla inadına inkâr ettiler; bak da gör, bozguncuların sonları ne oldu.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
Firavun ve çevresinin, vicdanları da Musa’nın getirdiğinin doğruluğuna, tam bir kanaat getirdikleri halde, haksızlığı kendilerine yol edinmiş olmaları ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından dolayı, mesajlarımızı inkâr ettiler. Bak işte, bu bozguncuların sonu nasıl oldu!
Adem UğurAdem Uğur:
Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
Enfüsleri onlara (Musa’nın bildirdiği hakikatlere) yakîn duyduğu hâlde; zulüm ve büyüklük duygusuyla bile bile onları inkâr ettiler... Bir bak, o bozguncuların sonu ne oldu!
Ahmet VarolAhmet Varol:
Vicdanları (doğruluğunu) kesin olarak anladığı halde zulüm ve büyüklenme yüzünden onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
Ali BulaçAli Bulaç:
Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
(Mucizelerin Allah tarafından olduğunu) kalbleriyle yakînen bildikleri halde, nefislerine zulüm yaparak ve kibrederek bütün mucizeleri (açıktan) inkâr ettiler. Ey Rasûlüm, bak ki müfsidlerin (kâfirlerin) akıbeti nasıl oldu! (Nasıl boğulup gittiler!...)
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
Kendileri de mucizelerimize kesin olarak inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden dolayı, onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Bekir SadakBekir Sadak:
Gonulleri kesin olarak kabul ettigi halde, haksizlik ve buyuklenmelerinden oturu onlari bile bile inkar ettiler. Bozguncularin sonunun nasil olduguna bir bak!
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
Mu’cizeleri, gönülleri kesinlikle kabul ettiği halde sırf haksızlık, azgınlık ve kendilerini yüksek görmek yüzünden onları inadla inkâr ettiler. Artık sen fesatçıların sonunun ne olduğuna bir bak !
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
Ve vicdanları bunların doğruluğuna kesin bir kanaat getirdiği halde sırf zulüm ve kendilerini büyük görme yüzünden onları inkâr ettiler. Ama bir bak ki o bozguncuların sonu nasıl oldu!
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri hâlde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkâr ettiler. Ama bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Edip YükselEdip Yüksel:
Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı olduğunu onayladılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Vicdanların kesinlikle doğru kabul ettiği bu mucizeleri gerçeği çiğneyerek ve küstahça burun kıvırarak inkâr ettiler. Gör bakalım, o bozguncuların sonu nice oldu?
Gültekin OnanGültekin Onan:
Vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
Vicdanları da bunlara tam bir kanâat haasıl etdiği halde zulm ve kibr ile yine bunları (inâdlarından) inkâr etdiler. (Habîbim) fesâdcıların encamı bak nice oldu!
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
Kendileri de bunlara (bu mu`cizelerimize) kat`î olarak inandıkları hâlde, zulüm ve kibir yüzünden onları inkâr ettiler. Ama bak, o fesad çıkaranların âkıbeti nasıl oldu!
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, zulüm ve kibirle bunları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Gelen ayetlerimizle mücadele ettiler ve sonunda nefislerini üstün tutarak, Allah’ın ayetlerine haksızlık (zulüm) yolunu seçtiler. Bak bakalım, bozgunculuk yapanların sonu nasıl olmuş?
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Ve onu, yakîn (kesin) olarak bildikleri (inandıkları) halde, nefslerine zulmederek ve büyüklenerek bile bile inkâr ettiler. Öyleyse müfsitlerin (fesatçıların) akıbetlerinin nasıl olduğuna bak!
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkâr ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak!
Muhammed EsedMuhammed Esed:
ve zihnen onların doğruluğuna kani oldukları halde, sırf zulmü kendilerine yol edinmiş olmalarından ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından ötürü mesajlarımıza karşı çıktılar; bak işte bozguncuların sonu nasıl oldu!
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
İç dünyalarında kesin kanaat getirdikleri halde, sırf gerçeği çarpıtma ve büyüklenmelerinden dolayı bile bile inkara saptılar: hele bir bak, fesatçıların akıbeti nasıl olurmuş?
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
Ve bu âyetleri, vicdanları da tam bir kanaat getirdiği halde bir zulm ve kibirden dolayı inkar ettiler. Artık bak, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu?
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların âkibetlerinin nice olduğuna bir bak!
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Onları inkâr ettiler. Nefisleri onların doğruluğuna kanaat getirdikleri halde! Hainlik ve böbürlenme yüzünden inkâr ettiler! Bozguncuların sonu bak nasıl oldu?
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Vicdanların kesinlikle doğru kabul ettiği bu mucizeleri gerçeği çiğneyerek ve küstahça burun kıvırarak inkâr ettiler. Gör bakalım, o bozguncuların sonu nice oldu?
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
Vicdanları onların doğruluğuna şahitlik ettiği halde, sırf kibir ve haksızlık saikiyle, onları inkâr ettiler. İşte bak da fesatçıların, bozguncuların âkıbetlerinin nasıl olduğunu gör!
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Vicdanları, onlar(ın doğruluğun)a kanaat getirdiği halde, sırf haksızlık ve böbürlenme yüzünden onları inkâr ettiler. Bak işte o bozguncuların sonu nasıl oldu.
Şaban PirişŞaban Piriş:
Gerçeği çok iyi anladıkları halde, sırf zalimlik ve büyüklenme yüzünden inkar ettiler. İşte bak, bozguncuların sonu nasıl oldu?!
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkâr ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozguncuların sonu!
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
And they rejected those Signs in iniquity and arrogance, though their souls were convinced thereof: so see what was the end of those who acted corruptly!