Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
Andolsun ki onlara, kendi cinslerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar, onları helâk ediverdi azap ve onlardır zulmedenler.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
Andolsun, onlara kendi aralarından bir peygamber de geldi ve O’nu yalanladılar, yaratılış gayeleri dışına çıktıkları için, azap onları kıskıvrak yakalayıverdi.
Adem UğurAdem Uğur:
Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
Andolsun ki onlara kendilerinden bir Rasûl geldi de Onu yalanladılar! Zâlimler oldukları hâlde, azap kendilerini yakaladı.
Ahmet VarolAhmet Varol:
Andolsun onlara kendi içlerinden bir peygamber geldi ama onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap kendilerini yakaladı.
Ali BulaçAli Bulaç:
Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azap onları yakalayıverdi.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
Yemin olsun ki, Peygamberi inkâr eden o nankörlere içlerinden bir Rasûl geldi de onu yalanladılar. Zulüm yaparlarken azab da kendilerini yakalayıverdi. (Bu azab, müşriklerin Bedir felâketidir).
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de, onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Bekir SadakBekir Sadak:
And olsun ki, aralarindan kendilerine bir peygamber gelmisti, onu yalanci saydilar. Haksizlik ederlerken azaba ugradilar.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
And olsun ki, içlerinden onlara bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Bu yüzden —onlar zâlimler iken— azâb kendilerini yakalayıverdi.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap (Bedir savaşı ile) onları yakalayıverdi.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
Andolsun, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Böylece zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Edip YükselEdip Yüksel:
Onlara kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar. Sonunda, zulmederlerken onları azap yakaladı.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Andolsun ki, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine zulüm yaparlarken azab da onları yakalayıverdi.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Gerçi onlara kendi ırklarından peygamber gelmişti, fakat onu yalanladılar. Bunun üzerine zalimlikleri yüzünden azap yakalarına yapıştı.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azab onları yakalayıverdi.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
Andolsun ki onlara kendilerinden bir peygamber de gelmişdir de onu tekzîb etmişlerdir. Derken onlar zulümlerinde berdevam iken kendilerini azâb yakalayıvermişdir.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
Şânım hakkı için, onlara kendilerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulmedici kimseler oldukları bir hâlde iken azab onları yakalayıverdi!
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Andolsun ki; onlara, kendilerinden bir peygamber gelmişti de onu yalanlamışlardı. Zulüm ederken kendilerini azab yakalayıvermişti.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Halbuki onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti de onlar, o elçiyi yalanlamıştı. Zulümlerine devam ettikleri bir zamanda onları azap yakalamıştı.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Ve andolsun ki; onlara, kendilerinden (kendi içlerinden) bir resûl geldi. Fakat onu yalanladılar. Böylece azap onları yakaladı. Ve onlar zalimlerdir.
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Şüphesiz onlara kendi içlerinden bir peygamber gelmişti; fakat onu yalanladılar. Böylece onlar, zulümlerine devam ederlerken azap onları yakalayıverdi.
Muhammed EsedMuhammed Esed:
Kaldı ki, onlara aralarından bir elçi de gelmişti; ama onlar o’nu yalanladılar. Ve onlar böylece zulüm ve haksızlıklarına devam edip giderken azap kendilerini kıskıvrak yakaladı.
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
Ve doğrusu onlara kendilerinden bir elçi gelmişti; fakat onu yalanladılar. Ne var ki onlar zulümlerini sürdürürken azap onları yakalayıverdi.
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
Ve andolsun ki, onlara kendilerinden bir peygamber geldi, onu hemen tekzîp ettiler, artık onlar zalimler oldukları halde kendilerini azap yakaladı.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
Andolsun ki onlara kendi içlerinden bir peygamber gelmişti de onu yalanladılar. Onlar zulümlerine devam ederlerken kendilerini azap yakalayıverdi.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Ant olsun, onlara kendilerinden bir elçi geldi ama onu yalanladılar. Böylece, onlar zulümlerine devam ederlerken, azap kendilerini yakalayıverdi.
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Gerçi onlara kendi ırklarından peygamber gelmişti, fakat onu yalanladılar. Bunun üzerine zalimlikleri yüzünden azap yakalarına yapıştı.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
Onlara, içlerinden bir peygamber geldi, onlar onu yalancı saydılar. Derken onlar zulümlerine devam ederken, çok geçmeden azap kendilerini kıskıvrak yakaladı.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Andolsun, onlara, kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar. Bunun üzerine onlar zulümlerine devam ederken azâb onları yakalayıverdi.
Şaban PirişŞaban Piriş:
Onlara içlerinden bir peygamber gelmişti. Ama onu yalanladılar. İşte o zaman, zalimlikleri içinde iken onları bir azap yakaladı.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Andolsun, onlara kendi içlerinden bir peygamber gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azab onları yakalayıverdi.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun ki, onlara içlerinden bir resul geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulümlerine devam edip dururken azap kendilerini yakaladı.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
And there came to them a Messenger from among themselves, but they falsely rejected him; so the Wrath seized them even in the midst of their iniquities.