بَلْ مَتَّعْتُ هَٰؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ جَاءَهُمُ الْحَقُّ وَرَسُولٌ مُبِينٌ
Vel metta’tü haülai ve abaehüm hatta caehümül hakku ve rasulüm mübın
Kelime
Anlamı
Kökü
بَلْ
doğrusu
مَتَّعْتُ
yaşattım
هَٰؤُلَاءِ
bunları
وَابَاءَهُمْ
ve babalarını
حَتَّىٰ
dek
جَاءَهُمُ
kendilerine gelinceye
الْحَقُّ
gerçek söz
وَرَسُولٌ
ve elçi
مُبِينٌ
açıklayan

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Belki de ben, onları da, atalarını da, onlara bir gerçek ve apaçık bir peygamber gelinceye dek geçindirmedeydim.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine gerçekleri içeren kitap ve onu açıklayan peygamber gelinceye kadar yaşattım.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Doğrusu bunları da atalarını da kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Bunları ve onların atalarını, kendilerine Hak ve apaçık bir Rasûl gelinceye kadar dünyadan yararlandırdım

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    Gerçek şu ki, onları ve atalarını kendilerine gerçek ve açıklayıcı peygamber gelinceye kadar geçindirdim.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar metalandırdım-yaşattım.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Doğrusu şu (Mekke’li) kâfirleri ve atalarını, kendilerine kitab ve elçiliği (mucizelerle) aşikâr bir peygamber gelinceye kadar faydalandırıp yaşattım.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Doğrusu ben, bunları ve babalarını, bu gerçek ve onu açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Hayir; Ben bunlari ve babalarini gercek ve onu aciklayan bir peygamber gelene kadar gecindirdim.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Fakat bunları ve babalarını, kendilerine hakk ve (onu) açıklayan peygamber gelinceye kadar bir süre geçindirip yararlandırdık.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    Doğrusu ben, bunları da babalarını da kendilerine hak olan (Kitap) ve (onu) açıklayan bir peygamber gelinceye kadar faydalandırıp geçindirdim.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Doğrusu onları (Mekke müşriklerini) ve atalarını kendilerine hak olan Kur’an ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar (dünya nimetlerinden) yararlandırırım.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Doğrusu bunları da atalarını da kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Doğrusu, kendilerine gerçek ve apaçık bir elçi varıncaya kadar şunlara ve atalarına imkan tanıdım.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Doğrusu ben bunları da babalarını da kendilerine hak olan kitap ve gerçeği açıklayan bir peygamber gelinceye kadar faydalandırıp geçindirdim.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine hak ve hakikatı açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Hayır; ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar metalandırdım, yaşattım.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir rasul gelinceye kadar faydalandırdım.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Daha doğrusu ben onları da, atlarını da, kendilerine hak (ve şerîat hükümlerini) açıklayan bir peygamber gelinceye kadar, fâidelendirdim (yaşatdım).

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    Daha doğrusu bunları da atalarını da kendilerine o hak (olan Kur`ân) ve (onu)açıklayan bir peygamber gelinceye kadar (yaşatarak dünya ni`metlerinden) faydalandırdım.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Hayır. Ben, onları da, atalarını da hakkı açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    O toplulukların ve atalarının geçimliklerini, hak (Kur’an) ve açıklayıcı elçi onlara gelinceye kadar, ben verdim.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Hayır, ben onları ve babalarını, onlara Hakk (Kur’ân) ve O’nu açıklayan bir resûl gelinceye kadar metalandırdım.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Doğrusu bunları da babalarını da, kendilerine hak (din) ve hakikati açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    Şimdi, (İbrahim’den sonra yaşamış olanlara gelince,) onlara -ve atalarına- her şeyi apaçık ortaya seren bir elçi aracılığıyla hakikati gönderinceye kadar istedikleri gibi yaşamalarına izin verdim:

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Ama nerde! Ben, işte şunların ve atalarının, hakikat ve (o hakikat) apaçık ortaya koyan bir elçi gelinceye kadar safa sürmelerine izin verdim.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Fakat onları ve atalarını kendilerine o hak ve apaçık resûl gelinceye kadar fâidelendirdim.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Doğrusu ben bunları da atalarını da, kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Doğrusu bunları ve babalarını kendilerine apaçık gerçeği ortaya koyan, bir elçi gelinceye kadar yaşatıp geçindirdim.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine hak ve hakikatı açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Doğrusu, Ben bunları da, babalarını da kendilerine hakikat ve onu açıklayan peygamber gelinceye kadar yaşattım.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine gerçek söz ve (onu) açıklayan elçi gelinceye dek yaşattım.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Evet, onları ve atalarını kendilerine hak ve apaçık bir elçi gelinceye kadar nimetlendirdim.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir peygamber gelinceye kadar metalandırıp yaşattım.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Ben, şunlar ve atalarını, kendilerine hak ve açık kanıtlı resul gelinceye kadar nimetlendirdim.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    Yea, I have given the good things of this life to these (men) and their fathers, until the Truth has come to them, and a messenger making things clear.