Abdulbaki GölpınarlıAbdulbaki Gölpınarlı:
Artık sen, bu sözü yalanlayanı bırak bana, biz onları yavaş yavaş, hiç bilmedikleri yerden cehenneme çeker dururuz.
Abdullah ParlıyanAbdullah Parlıyan:
Artık Allah’ın kelamı olan Kur’ân’ı yalan sayanı bana bırak, biz onları yavaş yavaş hiç bilmedikleri yerden cehenneme çekip yaklaştırırız.
Adem UğurAdem Uğur:
(Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur’an’ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.
Ahmed HulusiAhmed Hulusi:
(Rasûlüm) artık beni ve bu olayı yalanlayanı (başbaşa) bırak! Onları hiç bilmedikleri yönden aşama aşama helâka götüreceğiz!
Ahmet VarolAhmet Varol:
Bu sözü yalanlayanı sen bana bırak. Biz onları bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş (azaba) yaklaştıracağız.
Ali BulaçAli Bulaç:
Artık bu sözü yalan sayanı sen Bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
Ali Fikri YavuzAli Fikri Yavuz:
O halde (Ey Rasûlüm), bu Kur’an’ı yalan sayanları bana bırak, (sen kalbini onlarla meşgul etme. Ben onların hakkından gelirim). Biz, onları, bilemiyecekleri yönden derece derece azaba yaklaştırırız; (Onlara sıhhat ve bol nimet veririz de, onu haklarında iyi zannederler. Halbuki o kâfirlere verdiğimiz bu mühletin sonu fecidir).
Bayraktar BayraklıBayraktar Bayraklı:
Sen, bu Kur`ân`ı yalan sayanı bana bırak! Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.
Bekir SadakBekir Sadak:
Kuran’i yalanlayanlari Bana birak; Biz onlari bilmedikleri yerden yavas yavas azaba yaklastiracagiz.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
Artık bu sözü yalanlayanı bana bırak; biz, onları bilmedikleri cihetten kademe kademe sürükleyip (azaba) yaklaştırırız.
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
(Ey Resulüm!) Bu sözü (Kur`an`ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak! Biz (kendilerine bir takım dünyalıklar versek bile, yaptıkları yüzünden) onları bilemeyecekleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
(Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur’an’ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helâka yaklaştıracağız.
Diyanet VakfıDiyanet Vakfı:
(Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur’an’ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.
Edip YükselEdip Yüksel:
Bu hadisi (sözü) yalanlayanla Beni başbaşa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yavaş yavaş yaklaştıracağız.
Elmalılı Hamdi YazırElmalılı Hamdi Yazır:
Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.
Fizil-al il KuranFizil-al il Kuran:
Bu sözü yalanlayanı bana bırak; onları bilmedikleri yerden derece derece azaba yaklaştıracağız.
Gültekin OnanGültekin Onan:
Artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
Harun YıldırımHarun Yıldırım:
Artık beni ve bu sözü yalanlayanları baş başa bırak. Biz onları bilmeyecekleri bir yerden derece derece azaba yaklaştıracağız.
Hasan Basri ÇantayHasan Basri Çantay:
Artık bu sözü yalan sayanları bana bırak. Biz onları, kendilerinin bilmeyecekleri bir cihetden, derece derece azaba yaklaşdırıyoruz.
Hayrat NeşriyatHayrat Neşriyat:
(Ey Resûlüm!) Artık bu sözü (Kur`ân`ı) yalanlayanları bana bırak! Yakında onları, bilmedikleri yerden yavaş yavaş (azâba) yaklaştıracağız!
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Bu sözü yalanlayanları Bana bırak. Biz; onları, kendilerinin bilmeyecekleri bir yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Artık onları ve bu sözleri (Kur’an’ı) yalanlayanları bana bırak. Biz onları, bilmedikleri yerlerden yavaş yavaş yakalayacağız.
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Artık bu sözü yalanlayan kişileri Bana bırak. Yakında onları bilmedikleri bir yerden tedricen (yavaş yavaş azaba) yaklaştıracağız.
Kadri ÇelikKadri Çelik:
Artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
Muhammed EsedMuhammed Esed:
O halde bu haberi yalanlayanları Bana bırak. Onları, ne olup bittiğini fark etmeyecekleri şekilde, yavaş yavaş alçaltacağız;
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
Artık bana bırak bu sözü yalanlayanları; hiç bilmedikleri bir yerden azar azar bitireceğiz onları.
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
Artık bu kelâmı tekzîp edenleri bana bırak. Onları bilmedikleri bir taraftan derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
Ömer ÖngütÖmer Öngüt:
Bu sözü yalan sayanlarla beni başbaşa bırak! Biz onları bilmeyecekleri bir cihetten derece derece azaba yaklaştıracağız.
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Bu sözü yalanlayanları Bana bırak. Biz onları derece derece, bilmedikleri bir yönden azaba yaklaştıracağız.
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Bu sözü yalanlayanı bana bırak; onları bilmedikleri yerden derece derece azaba yaklaştıracağız.
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
(44-45) O halde sen bu şerefli sözü, Kur’ân’ı yalan sayanı Bana bırak! Biz onları, bilmedikleri, farkına varmadıkları bir yerden, yavaş yavaş azaba yaklaştırırız. Ben onlara mühlet veriyorum! Doğrusu Ben’im düzenim, pek sağlamdır.
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
Bu sözü yalanlayanı bana bırak; onları bilmedikleri yerden derece derece (azâba) yaklaştıracağız.
Şaban PirişŞaban Piriş:
Bu sözü yalan sayanları bana bırak. Onları bilmedikleri bir yerden ağır ağır azaba yaklaştıracağız.
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
Artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (günahla yükletip azaba) yaklaştıracağız.
Yaşar Nuri ÖztürkYaşar Nuri Öztürk:
Bu sözü yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız.
Yusuf Ali (İngilizce)Yusuf Ali (İngilizce):
Then leave Me alone with such as reject this Message: by degrees shall We punish them from directions they perceive not.