Bekir SadakBekir Sadak:
(15-17) «Bu apacik bir sihirdir; oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman, onceki babalarimiz yahut biz mi dirilecegiz?» derler.
Celal YıldırımCelal Yıldırım:
Ya önceki dede ve babalarımız da mı ?..
Cemal KülünkoğluCemal Külünkoğlu:
(16-17) “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz? Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı (diriltilecek)?” derler.
Diyanet İşleriDiyanet İşleri:
"Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?"
İbn-i Kesirİbn-i Kesir:
Veya önceki babalarımız mı?
İlyas Yorulmazİlyas Yorulmaz:
Önceki atalarımız da! Öyle mi?
İskender Ali Mihrİskender Ali Mihr:
Ve evvelki babalarımız (atalarımız) da mı?
Kadri ÇelikKadri Çelik:
"Veya önceki babalarımız da mı?"
Muhammed EsedMuhammed Esed:
Yani eski atalarımız da mı?"
Mustafa İslamoğluMustafa İslamoğlu:
Yani, önden giden atalarımız da mı?"
Ömer Nasuhi BilmenÖmer Nasuhi Bilmen:
(15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler?
Sadık TürkmenSadık Türkmen:
Önceki atalarımız da mı?"
Seyyid KutubSeyyid Kutub:
Bizden önceki atalarımızda mı dirilecek?
Suat YıldırımSuat Yıldırım:
(14-17) Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve "Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!"
Süleyman AteşSüleyman Ateş:
"Evvelki atalarımız da mı?"
Şaban PirişŞaban Piriş:
Veya önceki atalarımız mı?!
Tefhim-ul Kur'anTefhim-ul Kur'an:
«Veya önceki atalarımız da mı?»