1. Yemin ederim o saf saf dizilenlere, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Sevk-u idare edip menedenlere, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Kitap okuyanlara ki Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Sizin ilahınız bir tek İlahtır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasında olan bütün varlıkların, hem de Güneş’in bütün doğuş yerlerinin Rabbidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Biz yere en yakın semayı yıldızlarla süsledik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Ve orayı her türlü şeytandan koruduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Onlar Mele-i Âla’ya yükselip dinleyemezler ve her taraftan bombardımana tutulurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Dinlemeye kalksalar kovulup atılırlar. Hem onlar için devamlı bir azap vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Ne var ki içlerinden birisi bir söz kırıntısı kapmayı başarırsa, derhal yakıcı ve delici bir ışın onu kovalar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Onlara bir sor bakalım: Kendileri mi yaratılışça daha güçlü kuvvetli, yoksa Bizim diğer yarattıklarımız mı? Doğrusu Biz onları, yapışkan bir çamurdan yarattık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Ne var ki sen onların haşri inkâr etmelerine şaşırıyorsun, onlar ise seninle alay ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Kendilerine nasihat edildiğinde uyarmaları dikkate almazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. (14-17) Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve "Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. (14-17) Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve "Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. (14-17) Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve "Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. (14-17) Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve "Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. De ki: "Evet, diriltilecek, hem de zelil ve perişan bir vaziyette diriltileceksiniz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Bu iş için sadece bir tek emir yeter! Bir de bakarsınız ki hepsi dirilmiş, etraflarına bakınıyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. "Eyvah, bize!" derler, "İşte bize bahsedilen hesap günü!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Melekler de: "Evet, evet bu, sizin yalan saydığınız hüküm günüdür!" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. (22-24) Yüce Allah meleklere şöyle emreder: "O zalim müşrikleri, yoldaşlarını ve Allah’tan başka putlaştırdıkları nesneleri toplayın ve hepsini doğru cehenneme sevk edin! Hem tutuklayın onları, çünkü sorguya çekilecekler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. (22-24) Yüce Allah meleklere şöyle emreder: "O zalim müşrikleri, yoldaşlarını ve Allah’tan başka putlaştırdıkları nesneleri toplayın ve hepsini doğru cehenneme sevk edin! Hem tutuklayın onları, çünkü sorguya çekilecekler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. (22-24) Yüce Allah meleklere şöyle emreder: "O zalim müşrikleri, yoldaşlarını ve Allah’tan başka putlaştırdıkları nesneleri toplayın ve hepsini doğru cehenneme sevk edin! Hem tutuklayın onları, çünkü sorguya çekilecekler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. Ne oldu size, neden birbirinize yardım etmiyorsunuz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Doğrusu bugün onlar birbirini yardımdan mahrum bırakıp azaba teslim etmişler, acz içinde kıvranmaktadırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Birbirlerine dönüp itham ederek karşılıklı soru yöneltirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Tâbi olanlar önderlerine: "Siz, derler, bize (en çok önem verdiğimiz taraftan), sağ cihetten gelir, ısrarla size tâbi olmamızı isterdiniz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. (29-32) "Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!" "Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. (29-32) "Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!" "Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. (29-32) "Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!" "Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. (29-32) "Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!" "Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. O halde o gün hepsi azap çekmekte müşterektirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. İşte Biz suçlulara böyle davranırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. (35-36) Çünkü onlara "Allah’tan başka ilah yok!" denildiğinde, kibirlenip kafa tutarlar ve: "Deli bir şairin sözüne bakarak hiç biz ilahlarımızı bırakır mıyız, olacak iş mi bu?" derlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. (35-36) Çünkü onlara "Allah’tan başka ilah yok!" denildiğinde, kibirlenip kafa tutarlar ve: "Deli bir şairin sözüne bakarak hiç biz ilahlarımızı bırakır mıyız, olacak iş mi bu?" derlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Hayır! o deli değildir. O size gerçeğin ta kendisini getiren ve bütün peygamberleri tasdik eden bir resuldür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. (38-39) Siz yarın âhirette elbette o acı azabı tadacaksınız. Ama aslında siz sadece yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz (yoksa size bundan fazla bir azap verilmeyecek). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. (38-39) Siz yarın âhirette elbette o acı azabı tadacaksınız. Ama aslında siz sadece yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz (yoksa size bundan fazla bir azap verilmeyecek). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. (Lâkin Allah’ın) ihlasa erdirdiği kulları, yaptıklarının mükâfatını, kat kat fazlasıyla alacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. (41-42) Onların, tarife hacet olmayan, her yönden mükemmel bir nasipleri vardır, onlara meyveler vardır. Ve onlar hep izzet ve ikramla ağırlanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. (41-42) Onların, tarife hacet olmayan, her yönden mükemmel bir nasipleri vardır, onlara meyveler vardır. Ve onlar hep izzet ve ikramla ağırlanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. (43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. (43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. (43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. (43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. (43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. (48-49) Yanlarında, kocalarından başkasının yüzüne bakmayan, yumuşak bakışlı, güzel gözlü, gün yüzü görmemiş yumurtanın pembe beyaz renginde eşleri de olacaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. (48-49) Yanlarında, kocalarından başkasının yüzüne bakmayan, yumuşak bakışlı, güzel gözlü, gün yüzü görmemiş yumurtanın pembe beyaz renginde eşleri de olacaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Birbirleriyle sohbete girerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. (51-53) Derken biri der ki: "Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli "Sen de mi, derdi, bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. (51-53) Derken biri der ki: "Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli "Sen de mi, derdi, bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. (51-53) Derken biri der ki: "Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli "Sen de mi, derdi, bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. (54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. (54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. (54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. (54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. (58-61) Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: "O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. (58-61) Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: "O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. (58-61) Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: "O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. (58-61) Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: "O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. (62-65) "Şimdi iyi düşünün!" buyurur Yüce Allah, "Sonuç olarak böylesi bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve azap yaptık. O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri, sanki şeytanların başları!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. (62-65) "Şimdi iyi düşünün!" buyurur Yüce Allah, "Sonuç olarak böylesi bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve azap yaptık. O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri, sanki şeytanların başları!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. (62-65) "Şimdi iyi düşünün!" buyurur Yüce Allah, "Sonuç olarak böylesi bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve azap yaptık. O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri, sanki şeytanların başları!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. (62-65) "Şimdi iyi düşünün!" buyurur Yüce Allah, "Sonuç olarak böylesi bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve azap yaptık. O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri, sanki şeytanların başları!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. İşte o zalimler bunları yer ve karınlarını tıka basa doldururlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. Zakkum yemeğinin üstüne, barsakları parçalayan irin karışık kaynar su içerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. Sonra dönüşleri, şüphesiz ateşe olacaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. Onlar atalarını haktan sapmış durumda buldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Bunlar da onların izlerinde koşmaya can atıyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. (71-72) Daha önce yaşayan insanların ekserisi de yoldan sapmışlardı. Biz de onları uyarıp gerçeği gösteren peygamberler göndermiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. (71-72) Daha önce yaşayan insanların ekserisi de yoldan sapmışlardı. Biz de onları uyarıp gerçeği gösteren peygamberler göndermiştik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. İşte bak ve düşün: O uyarılanların âkıbeti nice oldu? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Ancak, içlerinden Allah’ın imana ve ihlasa muvaffak kıldığı kullar, elçileri dinleyip o kötü âkıbetten kurtuldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. Nitekim Nûh Bize yalvardı da, Biz onun duasını ne de güzel kabul buyurduk! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. Onu, ailesini ve yanındaki müminleri o müthiş felaketten kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. Hayatta kalıp payidar olmayı da onun soyuna has kıldık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. Sonraki nesiller içinde de ona iyi bir nam bıraktık: Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. "Bütün milletler içinden selam var Nûh’a!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. Gerçekten o, Bizim tam inanmış has kullarımızdandı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. Sonra da öbürlerini, o zalim kâfirleri suda boğduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. İbrâhim de, şüphesiz onun taraftarlarından biriydi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. O, Rabbine tertemiz bir kalb ile yöneldi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. (85-87) Babasına ve halkına şöyle dedi: "Nedir bu tapındığınız nesneler? İlle de bir iftira, bir yalan olsun diye mi Allah’tan başka mâbud arıyorsunuz! Siz Rabbülâlemin’i ne zannediyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. (85-87) Babasına ve halkına şöyle dedi: "Nedir bu tapındığınız nesneler? İlle de bir iftira, bir yalan olsun diye mi Allah’tan başka mâbud arıyorsunuz! Siz Rabbülâlemin’i ne zannediyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. (85-87) Babasına ve halkına şöyle dedi: "Nedir bu tapındığınız nesneler? İlle de bir iftira, bir yalan olsun diye mi Allah’tan başka mâbud arıyorsunuz! Siz Rabbülâlemin’i ne zannediyorsunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. (88-89) Bir bayram günü, İbrâhim halkın içinde iken yıldızlara bir göz atıp: "Ben, galiba hastayım!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. (88-89) Bir bayram günü, İbrâhim halkın içinde iken yıldızlara bir göz atıp: "Ben, galiba hastayım!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. Derhal onun yanından uzaklaştılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. (91-92) O da çaktırmadan putların yanına sokuldu. Onlara takdim edilmiş öylece duran yemekleri görünce: "Buyursanıza, neden yemiyorsunuz?" "Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz?" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. (91-92) O da çaktırmadan putların yanına sokuldu. Onlara takdim edilmiş öylece duran yemekleri görünce: "Buyursanıza, neden yemiyorsunuz?" "Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz?" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. Hiddetini tutamıyarak iyice yaklaşıp putlara kuvvetli bir darbe indirdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. Bunu haber alan halk telaşla ve sür’atle onun yanına gittiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. (95-96) O da: "Â! Siz ellerinizle yonttuğunuz bu heykellere mi tapıyorsunuz? Halbuki sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Yüce Allah’tır." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. (95-96) O da: "Â! Siz ellerinizle yonttuğunuz bu heykellere mi tapıyorsunuz? Halbuki sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Yüce Allah’tır." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. Sonunda: "Haydin, dediler, onun için bir odun yığını hazırlayın da onu ateşin içine atın!." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. Ona tuzak hazırlamak istediler, ama Biz heveslerini kursaklarında bıraktık. Asıl kendilerini perişan ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. İbrâhim dedi ki: "Ben, Rabbimin gitmemi emrettiği yere doğru gidiyorum, O elbet bana yol gösterecektir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. "Ya Rabbî, salih evlatlar lütfet bana!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. Biz de ona aklı başında bir oğul müjdeledik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. Çocuk büyüyüp yanında koşacak çağa erişince bir gün ona: "Evladım, dedi, ben rüyamda seni kurban etmeye giriştiğimi görüyorum, nasıl yaparız bu işi, sen ne dersin bu işe!" Oğlu: "Babacığım! dedi, hiç düşünüp çekinme, sana Allah tarafından ne emrediliyorsa onu yap. Allah’ın izniyle benim de sabırlı, dayanıklı biri olduğumu göreceksin!". Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. (103-105) Her ikisi de Allah’ın emrine teslim olup, İbrâhim oğlunu şakağı üzere yere yatırıp, Biz de ona: "İbrâhim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk)" deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. (103-105) Her ikisi de Allah’ın emrine teslim olup, İbrâhim oğlunu şakağı üzere yere yatırıp, Biz de ona: "İbrâhim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk)" deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. (103-105) Her ikisi de Allah’ın emrine teslim olup, İbrâhim oğlunu şakağı üzere yere yatırıp, Biz de ona: "İbrâhim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk)" deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. Bu, gerçekten pek büyük bir imtihandı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. Oğluna bedel ona büyük bir kurbanlık verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. Sonraki nesiller içinde ona da iyi bir nam bıraktık ki o da, bütün milletler tarafından şöyle denilmesidir: Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. "Selam olsun İbrâhim’e!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 111. Gerçekten o Bizim tam inanmış has kullarımızdandı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 112. Biz de ona, salih kişilerden, üstelik peygamber olacak bir evladı, İshak’ı müjdeledik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 113. Kendisine de İshak’a da feyiz ve bereketler verdik. Onların neslinden gelenler arasında iyi davranan da var, kendi nefsine açıkça zulmeden de! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 114. Biz Mûsa ile Harun’a da nübüvvet vererek ihsanda bulunduk. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 115. Onları da, milletlerini de müthiş bir gaileden kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 116. Hem onlara yardım ettik de, galip gelenler onlar oldular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 117. Kendilerine gerçekleri apaçık gösteren o kitabı verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 118. Onları doğru yola ilettik! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 119. Sonraki nesiller içinde onlara da iyi bir nam bıraktık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 120. "Selam olsun Mûsâ ile Harun’a" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 121. Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 122. Gerçekten onlar, Bizim tam inanmış has kullarımızdandı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 123. İlyas da şüphesiz resullerdendi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 124. (124-126) Hani o halkına şöyle demişti: "Siz hâla şirkten ve günahlardan sakınmayacak mısınız? Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı, o Mükemmel Yaradanı bırakıp hâla Ba’l’e tapmaya mı devam edeceksiniz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 125. (124-126) Hani o halkına şöyle demişti: "Siz hâla şirkten ve günahlardan sakınmayacak mısınız? Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı, o Mükemmel Yaradanı bırakıp hâla Ba’l’e tapmaya mı devam edeceksiniz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 126. (124-126) Hani o halkına şöyle demişti: "Siz hâla şirkten ve günahlardan sakınmayacak mısınız? Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı, o Mükemmel Yaradanı bırakıp hâla Ba’l’e tapmaya mı devam edeceksiniz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 127. Fakat bunlar onu yalancı saydılar. Bundan ötürü de, onlar tutuklanıp hesap günü mutlaka yargılanacak ve cehenneme götürüleceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 128. Ancak Allah’ın ihlasa erdirdiği kulları böyle olmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 129. (129-130) Sonraki nesiller içinde ona da iyi bir nam bıraktık. "Selam olsun İlyas’a!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 130. (129-130) Sonraki nesiller içinde ona da iyi bir nam bıraktık. "Selam olsun İlyas’a!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 131. Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 132. Gerçekten o bizim tam inanmış has kullarımızdandı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 133. Lût da şüphesiz, resullerdendi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 134. (134-135) Onun suçlu kentini cezalandırırken, geride kalanlar arasında yer alan yaşlı eşi hariç, kendisini ve ailesini kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 135. (134-135) Onun suçlu kentini cezalandırırken, geride kalanlar arasında yer alan yaşlı eşi hariç, kendisini ve ailesini kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 136. Sonra da ötekileri imha ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 137. (137-138) Siz de sabah akşam onların diyarlarına uğrarsınız. Hâla aklınızı kullanmayacak mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 138. (137-138) Siz de sabah akşam onların diyarlarına uğrarsınız. Hâla aklınızı kullanmayacak mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 139. Yûnus da şüphesiz resullerdendi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 140. Hani o, Rabbinden izinsiz kaçıp yolcusunu doldurmuş gemiye kendini atmıştı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 141. Kur’a çekmiş, kur’ada kaybedenlerden olunca denize atılmıştı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 142. O yaptığından ötürü pişman bir vaziyette iken balık onu yutuverdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 143. (143-144) Şayet Allah’ı çok zikreden, ibadetli kimselerden olmasaydı, tâ mahşere kadar onun karnında kalırdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 144. (143-144) Şayet Allah’ı çok zikreden, ibadetli kimselerden olmasaydı, tâ mahşere kadar onun karnında kalırdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 145. Derken Biz onu ağaçsız çıplak bir sahile attık, o bitkin bir halde idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 146. Üzerine gölge yapması için, orada asma kabak cinsinden bir ağaç bitirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 147. Biz onu yüz bin nüfuslu bir şehre göndermiştik, hatta gittikçe nüfusları artıyordu da. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 148. Yûnus onları tekrar hakka çağırınca, bu sefer iman ettiler. Biz de belirli bir süreye kadar onları hayattan istifade ettirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 149. Onlara (Mekkelilere) sor bakalım: (hâla şirklerine devam edip) kız evlatları senin Rabbine, erkek evlatları da kendilerine mi isnad edecekler? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 150. Yoksa Biz melekleri dişi yaratmışız da onlar buna şahit mi olmuşlar? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 151. (151-152) Haberiniz olsun ki onlar sırf iftira ederek "Allah doğurdu" derler. Onlar yalancıların ta kendileridirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 152. (151-152) Haberiniz olsun ki onlar sırf iftira ederek "Allah doğurdu" derler. Onlar yalancıların ta kendileridirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 153. Allah kızları oğullara tercih mi etmiş? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 154. Ne olmuş size, aklınızı mı kaybettiniz? Ne biçim hüküm veriyorsunuz öyle! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 155. Hâla düşünüp Allah’ın bundan münezzeh olduğunu anlamayacak mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 156. Ne o, yoksa sizin açık bir deliliniz mi var? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 157. Eğer iddianızda tutarlı iseniz getirin o kitabınızı! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 158. Bir de tutup Allah ile melekler arasında bir soy bağı uydurdular! Ama o melekler, bunu iddia eden müşriklerin yargılanıp cehenneme tıkılacaklarını pek iyi bilirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 159. Ve şöyle derler: "Allah onların iddia ettikleri şeylerden münezzehtir, çok yücedir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 160. Ancak Allah’ın ihlasa erdirdiği kulları böyle olmaz, cehenneme götürülmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 161. (161-163) "Ey müşrikler! Ne siz, ne de sizin Allah’tan başka ibadet ettikleriniz, -ille de cehenneme girmek isteyen kimseler hariç- Allah’a yönelmek isteyen herhangi bir kulu yoldan çıkaracak bir kuvvete sahip değilsiniz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 162. (161-163) "Ey müşrikler! Ne siz, ne de sizin Allah’tan başka ibadet ettikleriniz, -ille de cehenneme girmek isteyen kimseler hariç- Allah’a yönelmek isteyen herhangi bir kulu yoldan çıkaracak bir kuvvete sahip değilsiniz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 163. (161-163) "Ey müşrikler! Ne siz, ne de sizin Allah’tan başka ibadet ettikleriniz, -ille de cehenneme girmek isteyen kimseler hariç- Allah’a yönelmek isteyen herhangi bir kulu yoldan çıkaracak bir kuvvete sahip değilsiniz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 164. "Bizim her birimizin belli bir makamı ve yeri vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 165. Saf saf dizilenler biziz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 166. Allah’ı zikredip O’nu tenzih edenler biziz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 167. (167-169) Müşrikler önceleri: "Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah’a ibadet eden halis kullarından olurduk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 168. (167-169) Müşrikler önceleri: "Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah’a ibadet eden halis kullarından olurduk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 169. (167-169) Müşrikler önceleri: "Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah’a ibadet eden halis kullarından olurduk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 170. Ama şimdi onu red ve inkâr ettiler fakat yakında öğrenirler! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 171. (171-173) Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 172. (171-173) Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 173. (171-173) Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 174. Artık bir süre sen onlardan uzak dur! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 175. Onları gözetle! Zaten kendileri de başlarına geleceği yakında göreceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 176. Şimdi onlar azabımızın çarçabuk başlarına gelmesini gerçekten istiyorlar mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 177. Eğer öyleyse, şunu bilsinler ki, azap onların yurtlarına inerse, o uyarılıp da yola gelmeyenlerin varacakları sabah çok fena bir sabah olacaktır! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 178. Artık sen bir süre onlardan uzak dur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 179. Başlarına inecek azabı gözetle! Zaten kendileri de yakında gerçeği göreceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 180. (180-182) İzzet ve kudret Rabbi olan senin Rabbin, onların bütün batıl iddialarından münezzehtir, yücedir. Selam bütün peygamberleredir. Bütün hamdler âlemlerin Rabbi Allah’adır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 181. (180-182) İzzet ve kudret Rabbi olan senin Rabbin, onların bütün batıl iddialarından münezzehtir, yücedir. Selam bütün peygamberleredir. Bütün hamdler âlemlerin Rabbi Allah’adır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 182. (180-182) İzzet ve kudret Rabbi olan senin Rabbin, onların bütün batıl iddialarından münezzehtir, yücedir. Selam bütün peygamberleredir. Bütün hamdler âlemlerin Rabbi Allah’adır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster