1. Elif, Lâm, Râ, Bunlar, doğruyu apaçık gösteren, kendisi de apaçık olan kitabın ayetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Biz onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik ki, aklınızı kullanıp anlayasınız diye. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Ey Muhammed! Biz sana bu Kur’ân’ı vahyetmekle her türlü haberleri, sana en güzel ifade biçimiyle anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen bundan önce bu haberleri bilmeyenlerden idin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. "Babacığım, ben rüyamda onbir yıldız, güneş ve ayı gördüm. Benim önümde, saygıyla yere kapanmışlardı." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. "Yavrucuğum" dedi. "Bu rüyanı kardeşlerine anlatayım deme, yoksa kıskançlıklarından dolayı, sana karşı bir tuzak kurabilirler; doğrusu şeytan gözle görünmese bile insan için apaçık bir düşmandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Çünkü rüyanda sana gösterilene bakılacak olursa, Rabbin seni de peygamber olarak seçecek ve sana olayların içyüzünü görüp yorumlamayı öğretecek ve tıpkı ataların İbrahim ve İshak’a olan nimetini her bakımdan tam ve yeterli kıldığı gibi sana ve Ya’kub’un soyuna verdiği nimeti de, her bakımdan tam ve yeterli kılacaktır. Doğrusu Rabbin, herşeyi bilen ve herşeyi yerli yerince yapandır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Gerçek şu ki, Yûsuf ve kardeşlerinin haberlerinde, gerçekleri arayanlar için çıkarılacak nice dersler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. "Sayımız bu kadar çok, güçlü bir gurup olduğumuz halde bile, Yûsuf ve kardeşi Bünyamin babamızın yanında, bizden daha sevimli gözüküyor. Gerçek şu ki, babamız açık bir yanılgı içerisindedir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. "Yûsuf’u öldürün" dedi. "Yahut onu uzak bir yere götürün bırakın ki, böylece babanız sevgi ve alakasıyla, yalnızca size kalsın. Daha sonra da sizler, tevbe ederek iyi insanlar olmuş olursunuz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. "Hayır, Yûsuf’u öldürmeyin" diye söze karıştı. "Eğer mutlaka birşey yapmanız gerekiyorsa, onu bir kuyunun dibine atın; nasıl olsa onu oradan geçen bir kervan bulup yanına alır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. "Ey baba!" dediler. "Biz Yûsuf’un iyiliğini isteyen kimseler olduğumuz halde, neden O’nun hakkında bize güvenmiyorsun? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Bırak O’nu yarın bizimle gelsin, gezip oynasın; onu koruyup gözeteceğimizden hiç endişen olmasın!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. "Doğrusu onu götürmeniz beni çok üzer. Gözden uzak tuttuğunuz bir anda, O’nu kurdun yemesinden korkuyorum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. "Bu kadar güçlü kuvvetli bir topluluk olan bizlerin arasında, yine de onu kurt kapacak olursa, biz ölmüşüz demektir" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. "Andolsun ki, sen bir gün onların bu yaptıklarını, kendilerine farkına varmadıkları bir sırada, haber verceksin" diye vahyettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Ve akşam olunca, babalarının karşısına ağlayarak çıkıp geldiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. "Ey babamız!" dediler. "Yarış yapmak için bulunduğumuz yerden biraz uzaklaşmış ve Yûsuf’u eşyamızın başına bırakmıştık. Bir de ne görelim, onu kurt yemiş. Ama biliyoruz ki, biz böylece doğruyu söylüyor olsak da, sen bize inanmayacaksın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. "Yoo" dedi. "Sizi kendi benlikleriniz ve hayal gücünüz bu kötü oyuna sürüklemiş. Artık bana düşen güzelce sabredip bu acıya katlanmaktır. Söylediklerinize karşılık ancak Allah’ın yardımı beklenir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Derken bir kervan çıkageldi ve sucularını su kuyusuna gönderdiler, o da kovasını suya saldı ve "Müjdeler olsun, ne güzel kısmet" diye bağırdı. "Güzel bir oğlan çocuğu bu." Ve böylece kervandakiler, Yûsuf’u bir ticaret malı gibi sakladılar. Allah onların her yaptığını adım adım biliyordu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Ve sonunda Mısır’a varınca, Yûsuf’u değersiz bir fiyatla, birkaç dirhem gümüşe sattılar. O’nu ellerinde tutmak için isteksiz davrandılar. Yani buluntu olduğu için, ona fazla değer vermeyip hemen ellerinden çıkardılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Ve onu satın alan Mısırlı adam karısına, "O’na iyi bak" dedi. "Belki bize yararı olur. Kaldı ki, evlatlık edinebiliriz onu." Böylece Yûsuf’a o ülkede iyi bir yer sağladık ki, ona olayların içyüzüne ve gerçek anlamına dair bir kavrama öğretelim diye. Allah şüphesiz istediğini yapmaya güç yetirendir. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Derken, ergenlik çağını aştığı zaman eğriyi doğruyu ayırmaya yetecek keskin bir muhakeme gücü ve derin bir kavrayış yeteneği bahşettik ona. İyilik yapanları, biz işte böyle ödüllendiririz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. "Öyle birşey yapmaktan Allah’a sığınırım" diye karşılık verdi. Çünkü O Allah benim Rabbimdir, yerimi güzel ayarlamıştır. Veya senin kocan benim efendimdir, bana çok iyi baktı, ben O’nun iyiliğine karşı hainlik yapamam. Gerçek şu ki, her nerede olursa olsun, Allah’ın istediği şekilde hayat sürmeyenler, asla rahat ve huzura erişemezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Gerçek şu ki, kadın ona karşı arzu doluydu; eğer Yûsuf Rabbinin zinayı yasaklayan kesin delilini, hatırına getirmemiş olsaydı, onun da ona bir arzu ve isteği doğmuş gitmişti. Böylece biz ondan kötülüğü, çirkin ve taşkınca halleri geri çevirmek için, kesin delilimizi hatırlatmış olduk. Gerçekten de o Yûsuf, bizim seçkin kullamızdan biriydi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. "Karın için kötülük düşünen birinin cezası, hapisten ya da en ağır ceza neyse ondan başka ne olabilir?" diyerek üste çıkmaya çalıştı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. "Eğer Yûsuf’un gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru, öbürü yalan söylüyor demektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Yok eğer gömleği arkadan yırtıldıysa, o zaman kadın yalan, öbürü doğru söylüyor demektir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. "Belli ki, bu yine sizin tuzaklarınızdan biri ey kadınlar topluluğu! Doğrusu, sizin tuzaklarınız korkunçtur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. Ey Yûsuf! Sen de bu olayın üstünde durma, kimseye de söyleme! Ve ey kadın! Sen de işlediğin günahtan ötürü bağışlanma dile, çünkü sen gerçekte hatası büyük olan birisin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. "Azizin karısı, genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış, kölesine olan aşkı yüreğinin derinliğine işlemiş; doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz" diye dedikodu yapıyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Kadın, onların dedikodu yaparak kendisini dile düşürme düzenlerini işitince, onları davet edip kendileri için mükellef bir ziyafet hazırladı ve herbirinin eline de yiyecekleri eti ve meyveyi kesmek üzere bir bıçak tutuşturdu. Sonra Yûsuf'a: “Çık şimdi onların karşısına!” dedi. Kadınlar onu görünce, güzelliği karşısında şaşırıp kaldılar da onu gözlerinde büyüttüler ve şaşkınlıklarından ellerini kestiler: “Aman Allah'ım!” dediler. “Bu ölümlü bir insan olamaz, olsa olsa gözde bir melektir bu.” Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. "İşte hakkında beni kınadığınız delikanlı bu! Yemin ederim ki, ben kendisinden murad almak istedim de, o iffetinden ötürü beni reddetti. Ama benim kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, hangi konumda olursa olsun zindana atılacak, aşağılanıp perişanlığa sürüklenenlerden olacak" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. "Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettiği şeyden daha sevimlidir. Sen onların tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben o zaman onların ayartmalarına kapılır, doğru eğri nedir bilemeyen şaşkın kimselerden olurum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Rabbi onun dua ve isteğini kabul buyurdu da, kadınların tuzaklarını ondan çevirdi. Şüphesiz ki O, herşeyi işiten ve herşeyi olduğu gibi bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Sonra aziz ve çevresindekiler, Yûsuf’un iffetine dair birçok belgeleri görmelerine rağmen, onu bir süre zindana atmayı uygun gördüler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. "Ben, kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorum, kuşlar ondan yiyorlar şeklinde gördüm" dedi. "Bize bu rüyaların gerçek anlamını haber ver, çünkü sen rüyaların nasıl yorumlanacağını iyi bilen kimselerdensin" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. "Size yedirilecek yemek, size gelmezden önce, yani kısa bir zaman içerisinde, o rüyaların yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Öncelikle bilin ki, ben Allah’a inanmayan ve ahiret gerçeğine inanmayıp tüm bu gerçekleri örtbas eden bir toplumun izlediği yolu kabul edenlerden değilim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Atalarım İbrahim, İshak ve Ya’kub’un dinine uydum. Allah’a herhangi birşeyi ortak koşmak bize yakışmaz; bu tevhid inancı bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur. Ama insanların çoğu, bu lütfun değerini bilmez de onun için şükretmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Ey benim hapishane arkadaşlarım! Düşünün bir kere, ayrı ayrı isimler altında, bir sürü değişik tanrılara inanmak mı, yoksa bütün varlıkları hükmü altında tutan tek Allah’a inanmak mı daha hayırlıdır? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Siz Allah’ı bırakıp, sadece sizin ve atalarınızın taptığı birtakım anlamsız isimlere tapıyorsunuz ki, Allah onların haklılığı hakkında hiçbir belge ve kanıt indirmemiştir. Neyin eğri, neyin doğru olduğu konusunda hüküm, yalnızca Allah’a aittir. O da, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi buyuruyor. İşte dosdoğru olan tek din budur. Ama insanların çoğu bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Ey hapishane arkadaşlarım! Rüyalarınızın yorumuna gelince, biriniz eskisi gibi efendisine şarap sunmaya devam edecek, diğeri ise asılacak ve et yiyici kuşlar onun başını didikleyecek. Benden yorumlamamı istediğiniz şey, Alah tarafından bu şekilde karara bağlanmış bulunuyor." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Ve bunun üzerine Yûsuf, iki hapis arkadaşından kurtulacağını düşündüğü kimseye, efendinin yanında benim suçsuz olduğumu hatırlatmak üzere beni hatırla dedi. Fakat şeytan o adama, Yûsuf’un durumunu efendisine hatırlatmayı unutturdu; bundan dolayı Yûsuf bir kaç yıl daha zindanda kaldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. "Rüyamda yedi çelimsiz ineğin yediği yedi semiz inek, yedi yeşil başak ve bir o kadar da kurumuş başak gördüm. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumlamayı biliyorsanız, rüyamı bana yorumlayın bakalım!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. "Bir tuhaf, karma karışık düşler bunlar" dediler, "üstelik biz rüyaların altında yatan gerçek anlamı bilmekten de aciziz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Zindandaki o iki kişiden kurtulan adam, hayli zaman sonra Yûsuf’u hatırladı da, "Ben size bunun yorumunu haber vereyim, beni hemen zindana gönderin" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. "Ey Yûsuf ey doğru sözlü arkadaş! Bize yedi semiz ineği, yedi arık inek yiyor ve yedi yeşil başak, diğeri de bir o kadar kuru başak… şeklindeki bir rüyanın yorumunu yap ki, saraydaki insanların yanına döneyim ve onlar da böylece senin, nasıl bir kimse olduğunu öğrensinler!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. "Yedi yıl boyunca, her zamanki gibi ekip biçin, ama hasat ettiğiniz ekini yemek için ayıracağınız az miktar dışında, öylece başağında bırakın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Çünkü yedi yıl sürecek olan bu bolluk zamanından sonra, yedi yıllık bir kıtlık dönemi gelecek ve sizin bu dönem içinde hazırladığınız herşeyi, sakladığınız az bir miktarın dışında silip süpürecek. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. Sonra onun ardından bir yıl gelecek ki, insanlar yağmura kavuşturulacak ve insanlar bol bol üzüm, zeytin gibi meyveleri sıkacaklar veya hayvanlardan bol bol süt sağacaklar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. "Efendinize gidin ve ona sorun, ellerini kesen o kadınların maksadı neydi? Bunu araştırıp ortaya çıkarsın. Çünkü Rabbim, şüphesiz o kadınların tuzaklarını bütün gerçeğiyle bilmektedir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. "İşte şimdi gerçek yerini buldu" dedi. "Ben O’nun nefsinden murad almak istemiştim, ama o özü, sözü doğru kimselerdendi." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. "Onların bu itiraflarına lüzum görmem; benim vezirin yokluğunda kendisine hainlik etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hile ve tuzaklarını başarıya ulaştırmayacağını, vezirin de bilmesi içindir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Bununla beraber yine ben, kendimi bütünüyle temize çıkarmaya çalışmıyorum. Çünkü Rabbimin acıyıp esirgediği kimseler hariç, insanın kendi benliği de onu kötülüğe sürükleyen büyük bir zorbadır. Gerçekten de benim Rabbim çok acıyan gerçek bağışlayandır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. "Bu gün sen, yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. "Beni, yeryüzünün hazineleri üzerinde görevlendirin; güvenilir, bilgili bir gözcü ve koruyucu olacağımdan emin olabilirsiniz" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Böylece yeryüzünde Yûsuf’a imkan verdik. Herşey ve her yer O’nun idaresi altında idi. Rahmetimizi dilediğimiz kimselere nasib ederiz. İyilik yapanların mükafatını da muhakkak veririz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Ahiret mükafatı ise, iman edip yolunu Allah ve kitabıyla bulanlar için daha değerlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Her yerde başgösteren kıtlık münasebetiyle, Yûsuf’un kardeşleri de zahire almak için gelip onun huzuruna girdiler de Yûsuf onları tanıdı; onlar ise Yûsuf’u tanımıyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. "Bana, baba bir erkek kardeşinizi de getirin. Görmüyor musunuz, size o kardeşiniz adına da, tam ölçek hissenizi veriyorum. Ben konukseverlerin hayırlısıyım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Eğer o kardeşinizi bir sonraki sefer bana getirmezseniz, o zaman benden ne bir ölçek olsun zahîre bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. "Onu getirmek için babasını razı etmeye çalışacağız ve her halde bu isteğinizi yapacağız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. "Onların bedel olarak getirdikleri sermayelerini de yüklerinin içine koyun, belki ailelerine döndükleri zaman bunu farkederler de, belki daha istekli olarak bize geri dönerler" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Ve böylece babalarının yanına döndüklerinde, Yûsuf’un kardeşleri, "Ey baba!" dediler. "Bünyamin’i yanımızda götürmedikçe, artık bize bir ölçek bile zahîre verilmeyecek; bunun için kardeşimizi bizimle gönder ki, hepimize yetecek tartıda zahîre alabilelim. Şüphen olmasın ki, biz onu koruyacağız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. "Daha önce kardeşiniz Yûsuf’u size nasıl emanet ettiysem, onu da aynı şekilde size emanet edeyim öyle mi? Oysa Allah koruyup gözetici olarak, sizden elbette daha iyi, daha üstündür. Çünkü O, acıyıp merhamet edenlerin en yücesidir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. Ve neden sonra yüklerini açtıklarında, takas için götürdükleri sermayelerin de kendilerine, iade edilmiş olduğunu gördüler. "Ey babamız!" dediler. "Başka ne isteyebiliriz ki? İşte kendi mallarımız, olduğu gibi bize iade edilmiş. Eğer Bünyamin’in bizimle gelmesine izin verirsen, bu mallarla ailemize yeniden zahîre getirebilir, kardeşimizi de iyi koruyup gözetir ve böylece, bir deve yükü zahîre fazladan elde etmiş oluruz. Bu seferki alıp getirdiğimiz pek az sayılır, bize yetmez." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. "Allah bu dediklerimize karşı vekildir!" diyerek razı oldu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. "Ey oğullarım! Mısır’a bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Bununla beraber, sizden Allah’ın takdirini çevirecek de değilim. Hüküm ancak Allah’ındır. Ben O’na güvenip dayandım. Güvenip dayanmak isteyenler de, ancak O’na güvenip dayansınlar!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. Onlar Yûsuf’un bulunduğu şehre, her ne kadar babalarının emrettiği şekle uygun olarak girdilerse de, babalarının bu tedbiri, Allah’ın takdirine karşı onlara bir yararı olmadı. Yalnızca, Ya’kub’un oğullarını korumak yönünde duyduğu arzunun bir ifadesiydi bu. Çünkü o, kendisine öğrettiklerimiz sayesinde, her zaman Allah’ın hükmünün geçerli olduğuna dair, yeterli bir bilgiye sahipti. Ama insanların çoğu bunu böyle bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. Ve Yusuf’un huzuruna girdiklerinde, o, kardeşini bağrına bastı ve (diğerlerinin duymadığı bir ortamda) "Evet ben" dedi, "ben senin kardeşinim; artık geçmişte onların yaptıklarına üzülme!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Yûsuf onların yüklerini hazırlatırken su kabını öz kardeşi Bünyamin’in yüküne koydurdu ve böylece onlar, bundan habersiz şehirden ayrılırken bir çağırıcı şöyle seslendi, "Ey kervan durun! Siz hırsızlarsınız!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. "Ne kaybettiniz?" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. "Kralın su kabını kaybettik, onu kim bulursa, ödül olarak kendisine bir deve yükü zahîre verilecek. Buna ben kefilim!" diye ekledi o görevli kimse. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. "Allah’a yemin ederiz ki, sizin de bildiğiniz gibi biz Mısır toprağında bozgunculuk yapmaya gelmedik ve biz hırsızlık yapmış da değiliz!" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. "Peki ya yalancı çıkarsanız, o hırsızlık edenin sizce cezası nedir?" diye sordular. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. "Bunun cezası, su kabı kimin yükünde çıkarsa, yaptığının cezası olarak o kimse tutuklanır. İşte suç işleyen, yaratılış gayeleri dışında yaşamaya çalışanları biz böyle cezalandırırız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. Bunun üzerine kovuşturma için Yûsuf’un yanına getirildiler. Yûsuf arama işine küçük kardeşi Bünyamin’in yükünden önce ötekilerin yüklerinden başladı ve sonunda su kabını küçük kardeşinin yükünde bulup çıkardı. Yûsuf’un, dileğine erişmesi için biz olayları işte böyle düzenledik. Allah böyle dilemeseydi o hükümdarın yasalarına göre Yûsuf kardeşini başka türlü yanında alıkoyamazdı. Biz dilediğimiz kimseyi bilgice yüksek düzeylere çıkarırız, fakat her bilgi sahibinin üstünde herşeyi bilen Allah vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. "Siz kötü bir durum içindesiniz; Allah bu anlattıklarınızı çok daha iyi bilir" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. "Ey vezir! Onun çok yaşlı bir babası var, O’nun burada bırakıldığına çok üzülür, O’nun yerine bizden birimizi al; zira biz seni iyilik edenlerden birisi olarak görüyoruz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. "Yitiğimizi yanında bulduğumuz kişiden başkasını alıkoymaktan Allah’a sığınırız. Çünkü o zaman, yaratılış gayemize aykırı hareket etmiş oluruz" diye cevap verdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. "Babanızın sizden Allah adına söz aldığını, daha önce de Yûsuf hakkında işlediğiniz hatayı bilmiyor musunuz? Bunun için ben artık, babam bana izin verinceye kadar bu ülkeden ayrılmayacağım yahut Allah lehimde bir hüküm verinceye kadar. Çünkü Allah hükmedenlerin en iyisidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. Size gelince, siz babanıza dönüp gidin ve ona ey baba! Oğlun hırsızlık yaptı; fakat biz bildiğimizden ve gördüğümüzden başkasına şahit değiliz ve sana söz vermiş olsak da, onu bizim göremeyeceğimiz gizli tehlikelere karşı da koruyamazdık ki" deyiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. "İnanmazsan içinde bulunduğumuz ve döndüğümüz şehir halkına veya aralarında geldiğimiz kervandakilere sor; göreceksin ki biz gerçekten doğru söylüyoruz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. "Yoo, benlikleriniz ve hayalleriniz size yeni bir iş kurdurdu. Bana düşen yalnızca güzelce sabredip bu acıya da katlanmaktır. Belkide Allah onların hepsini birden bana geri getirecektir. Gerçekten Allah herşeyi bilendir, yaptığı herşeyi yerli yerince yapandır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. Ya’kub onlardan yüz çevirdi ve "Ey Yûsuf üzerindeki sıkıntılarım! Neredesiniz? Bu da üzerine tuz biber oldu" dedi. Acısını yutkunuyordu, gözlerine üzüntüsünden ak düştü. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. Oğulları; "Allah şahittir ki, sen Yûsuf’u anmaktan hasta olacaksın veya yok olup gideceksin!" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. "Ben tasamı ve üzüntümü ancak Allah’a havale ederim. Çünkü ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri, Allah tarafından vahiy ile biliyorum" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. "Ey oğullarım! Mısır’a gidin de, Yûsuf ile kardeşini araştırıp bulmaya çalışın ve Allah’ın lütfundan ümit kesmeyin. Ancak Allah’tan gelen gerçekleri örtbas eden toplumlar, O’nun lütfundan ümitlerini keserler." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. "Ey aziz! Biz ve ailemiz yine darlık ve sıkıntıya düştük ve pek değersiz bir sermaye ile geldik. Sen bizim için, ölçeği tam tut ve bize karşı cömert ol. Çünkü Allah cömertçe verenleri ödüllendirir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. "Siz henüz cahil kimseler iken, Yûsuf’a ve kardeşi Bünyamin’e neler yaptığınızı biliyor musunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. "Ben Yûsuf’um, bu da benim kardeşim Bünyamin, Allah bize birbirimize kavuşmayı lütfetti, bize yardımda bulunarak korudu ve yüceltti. Gerçek şu ki, kim yolunu Allah ve kitabıyla bulmaya çalışırlar ve güçlüklere göğüs gererse bilsin ki, Allah iyilikte bulunanların emeklerini boşa çıkarmaz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. "Allah’a yemin ederiz ki, Allah gerçekten seni bizden üstün tutmuştur. Biz sana ve Bünyamin kardeşimize karşı çok hatalı bir iş yaptık!" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. "Bu güne kadar yaptıklarınızdan dolayı kınanmayacaksınız, Allah sizi bağışlayabilir. Çünkü O merhametlilerin en merhametlisidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. Şimdi benim şu gömleğimi götürün, babamın yüzüne koyun, gözleri görür hale gelecektir ve sonra hepiniz, ailenizle birlikte bana gelin" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. "Eğer bana bunak demezseniz, inanın ki ben Yûsuf’un kokusunu duyuyorum!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. "Allah şahittir ki, sen eski şaşkınlığında devam ediyorsun!" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. "Ben size Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum dememiş miydim?" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. "Ey babamız! Bizim için Allah’tan günahlarımızın bağışlanmasını dile. Çünkü biz gerçekten günahkar kimseler olmuştuk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. "Sizin için, Rabbimden sonra bağışlanma dileyeceğim. Çünkü Rabbim çok acıyan ve çok bağışlayandır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. "Allah’ın izniyle Mısır’a güvenlik içinde girip yerleşin!" diyerek anne ve babasını bağrına bastı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. "Ey babacığım! Yıllar önce gördüğüm rüyanın gerçek anlamı buydu demek, Rabbim bunu gerçekleştirdi, bana iyilik etti" dedi. "Beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra da, O sizi çölden buraya getirdi. Gerçek şu ki, benim Rabbim ne isterse onu lutfeder. Çünkü O, herşeyi bilendir ve yapıp ettiği herşeyi yerli yerince yapandır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. "Ey Rabbim! Bana mülk ve saltanat verdin, olayların altında yatan gerçekleri kavrayıp, açıklama bilgisi de verdin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada ve ahirette benim yanımda ve yakınımda olan, beni koruyup destekleyen sensin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni dürüst, erdemli insanlar arasına kat." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. Ey peygamber! Bu anlatılanlar, senin önceden bilmediğin haberlerden olup, onları sana vahiyle bildiriyoruz. Çünkü Yûsuf’un kardeşleri, yapacakları işe karar verdikleri ve tuzaklarını kurdukları vakit, sen onların yanında değildin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. Ama sen, insanların iman etmelerine ne kadar içten arzu edip çırpınsan da, insanların çoğu iman edecek değillerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. Oysa, sen onlardan peygamberlik görevine karşı, hiçbir ücret de istemiyorsun. Bu Kur’ân Allah’ın bütün insanlığa bir hatırlatması ve nasihatıdır sadece. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. Kaldı ki, göklerde ve yerde nice ayetler, işaretler var ki insanlar, üzerinde düşünmeden sırtlarını çevirerek yanlarından geçip gidiyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. Ve insanların çoğu başka varlıklara da tanrısal nitelikler yakıştırmaksızın Allah’a inanmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. Onlar, Allah’ın azabından herkesi saracak bir belanın, kendilerine gelmeyeceğinden veya hiç farkında değillerken, kıyametin gelmesinden güvende mi görüyorlar kendilerini? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. "Allah kudret ve büyüklüğüyle her türlü eksikliğin üstünde ve ötesindedir, ben O’ndan başka varlıklara tanrılık yakıştıran kimselerden değilim!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. Senden evvel peygamber olarak gönderdiklerimizin hepsi, o memleketlerin halkından olup, kendilerine vahyettiğimiz ölümlü erkek kişilerdi. Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenler, yeryüzünde hiç gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler; ve onlar bilmiyorlar mı ki, yolunu Allah ve kitabıyla bulmaya çalışan kimseler için ahiret yurdu, bu dünyadan daha tercihe layıktır. Hâlâ akıllarını kullanmayacaklar mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. Önceden gönderdiğimiz elçilerin hepsi, uzun süre baskı ve zulümle karşı karşıya kalmışlar, ta ki nerdeyse bütün ümitlerini kaybettikleri ve yalanlandıklarını gördükleri bir sırada, bizim yardımımız kendilerine ulaşmıştır; ve böylece dilediğimiz kimseleri kurtarmış, Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenleri ise, yok etmişizdir. Çünkü azabımız, günaha gömülüp gitmiş insanlardan asla geri çevrilmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 111. Andolsun, geçmiş peygamberler ve onların ümmetlerinin kıssalarında, kendilerine kavrayış yeteneği verilmiş kimseler için mutlaka çıkarılacak bir ders vardır. Bu Kur’ân, hiçbir şekilde insanlar tarafından uydurulmuş bir söz olamaz. Tersine o kendisinden önceki vahiylerden doğru ve gerçek adına ne kalmışsa, onları doğrulayan ve inanmak isteyen insanlara, herşeyi açık seçik biçimde dile getiren bir rahmet ve klavuzdur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster