وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً ۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا ۙ وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ ۙ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ ۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ
Ve ma ce’alna ashabennari illa melaiketen ve ma ce’alna ’ıddetehum illa fitneten lilleziyne keferu liyesteykınelleziyne utulkitabe ve yezdadelleziyne amenu iymanen ve la yertabelleziyne utulkitabe velmu’minune ve liyekulelleziyne fiy kulubihim meredun velkafirune maza eradallahu bihaza meselen kezalike yudillullahu men yeşa’u ve ma ya’lemu cunude rabbike illa huve ve ma hiye illa zikra lilbeşeri.
Kelime
Anlamı
Kökü
وَمَا
ve
جَعَلْنَا
biz yapmadık
أَصْحَابَ
muhafızları
النَّارِ
cehennemin
إِلَّا
başkasını
مَلَائِكَةً
meleklerden
وَمَا
ve
جَعَلْنَا
yapmadık
عِدَّتَهُمْ
onların sayısını
إِلَّا
başka bir şey
فِتْنَةً
bir sınavdan
لِلَّذِينَ
için
كَفَرُوا
inkar edenler
لِيَسْتَيْقِنَ
iyice inansın diye
الَّذِينَ
olanlar
أُوتُوا
kendilerine verilmiş
الْكِتَابَ
Kitap
وَيَزْدَادَ
ve artsın diye
الَّذِينَ
امَنُوا
inananların
إِيمَانًا
imanı
وَلَا
ve
يَرْتَابَ
kuşkulanmasınlar
الَّذِينَ
olanlar
أُوتُوا
verilmiş
الْكِتَابَ
Kitap
وَالْمُؤْمِنُونَ
ve inananlar
وَلِيَقُولَ
ve desinler diye
الَّذِينَ
kimseler
فِي
bulunan
قُلُوبِهِمْ
kalblerinde
مَرَضٌ
hastalık
وَالْكَافِرُونَ
ve kafirler
مَاذَا
ne?
أَرَادَ
demek istedi
اللَّهُ
Allah
بِهَٰذَا
bu
مَثَلًا
misalle
كَذَٰلِكَ
böylece
يُضِلُّ
şaşırtır
اللَّهُ
Allah
مَنْ
kimseyi
يَشَاءُ
dilediği
وَيَهْدِي
ve doğru yola iletir
مَنْ
kimseyi
يَشَاءُ
dilediği
وَمَا
ve
يَعْلَمُ
bilmez
جُنُودَ
ordularını
رَبِّكَ
Rabbinin
إِلَّا
başkası
هُوَ
O’ndan
وَمَا
ve değildir
هِيَ
bu
إِلَّا
başka bir şey
ذِكْرَىٰ
bir uyarı(dan)
لِلْبَشَرِ
insanlara

  • Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı:
    Ve biz, cehennem memûrlarını, meleklerden tâyin ettik ve kendilerine kitap verilenlerin iyiden iyiye anlayıp inanmaları için ve inananların inancını arttırsın ve kendilerine kitap verilenlerle inananlar, şüpheye düşmesinler ve gönüllerinde hastalık olanlar ve kâfirlerse, Allah bununla, bu örnekle neyi kastediyor ki desinler diye sayılarını on dokuz olarak taktîr ettik. İşte böylece Allah, bildiğini saptırır ve dilediğini doğru yola sokar ve Rabbinin ordusu ne kadardır, ancak Allah bilir ve bu, insanlara bir öğüttür ancak.

  • Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan:
    "Allah bu örnekle neyi anlatmak istedi?" desinler. Böylece Allah yoldan çıkmak isteyeni saptırır, doğruya ulaşmak isteyeni ise doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularının yani melek, rüzgar, tabii afetler vb. şeylerin sayısını kendisinden başka kimse bilemez. Bu ayetler de insanlara diğer ayetler gibi bir öğüt ve uyarıdır.

  • Adem Uğur Adem Uğur:
    Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını atrttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.

  • Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi:
    Nâr (ateş, tabiat cehennemi; enterik) Ashabı’nı ancak (on dokuz) melâike (66.Tahriym: 6) kıldık (ins ve cin türü değil)... Onların sayısını da (sanki on dokuz sayısı önemliymiş gibi) kâfir (hakikati inkâr) olanlar için ancak bir fitne (sınav objesi) kıldık… Kendilerine kitap (Bilgi) verilenler yakînen bilsin (mecazların neye işaret ettiğini de görerek Hz. Rasûlullâh’ın vahyini tasdik etsinler) ve (Rasûlullâh’ın nübüvvet ve risâletine) iman edenler de iman (ilmî yakîn) bakımından imanları artsın; (böylece sağlam bilgiye ulaşan) kendilerine kitap (bilgi) verilmiş olanlar ve (tahkiki imana ulaşan) müminler de kuşkuya düşmesinler diye!.. Kalplerinde hastalık (şek - şüphe) bulunanlar (sağlıklı düşünme yetisi olmayanlar) ve kâfirler (perdeliler; hakikati ve hakikat bilgisini inkâr edenler) de: "Mesel (ibretlik misâl; temsil) itibarıyla Allâh bununla neyi murat etti?" desinler diye... İşte böylece Allâh, dilediğini saptırır ve dilediğini hidâyet eder. Rabbinin ordularını sadece "HÛ" bilir! Bu (Sakar ve bu işaretler) beşer için ancak bir zikra (hatırlatma)dır.

  • Ahmet Varol Ahmet Varol:
    ’Allah, acaba bu örnekle neyi kasdetmiştir?’ desinler. İşte Allah, böylece dilediğini sapıklığa düşürür dilediğini de doğru yola eriştirir. Rabbinin askerlerini O’ndan başkası bilmez. Bu ancak insanlar için bir öğüttür.

  • Ali Bulaç Ali Bulaç:
    Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi’nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.

  • Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz:
    Biz o ateşin muhafızlarını hep meleklerden ibaret kıldık. Sayılarını da ancak kâfir olanlar için bir fitne yaptık, (zira on dokuz meleği azımsayarak onları helâk edebileceklerini sandılar); kendilerine kitab verilenler de Kur’an’ın hak olduğuna inansınlar; (çünkü onların kitablarında da bu meleklerin sayısı on dokuzdur); müminlerin de imanlarını artırsın. Kendilerine kitab verilenlerle müminler (böylece) şüpheye düşmesinler. Kalblerinde bir maraz (nifak) bulunanlarla kâfirler de şöyle desin: "- Allah bu sayı ile beraber hangi şeyi murad etmiştir? İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını da ancak kendisi bilir. O cehennem de insanlar için ancak bir öğüddür.

  • Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı:
    Biz cehennemin bekçilerini sırf melekler kıldık. Sayılarını da, inkâr edenlere bir imtihan yaptık ki, kendilerine kitap verilenler Kur`ân vahyinin doğruluğundan emin olsunlar; inananların imanı artsın; kitap verilenler ve inananlar şüphe etmesinler; kalplerinde inanç sorunu olanlar ve inkâr edenler de, “Allah bu örnekle ne demek istedi?” desinler. Allah dileyeni böyle saptırır, dileyeni de doğru yola ulaştırır. Rabbinin ordularını kendisinden başka kimse bilemez. Bunlar insana sadece bir öğüttür.

  • Bekir Sadak Bekir Sadak:
    Cehennemin bekcilerini yalniz meleklerden kilmisizdir. Sayilarini bildirmekle de, ancak inkar edenlerin denenmesini ve kendilerine kitap verilenlerin kesin bilgi edinmesini ve inananlarin da imanlarinin artmasini sagladik. Kendilerine kitap verilenler ve inananlar supheye dusmesinler. Kalblerinde hastalik bulunanlar ve inkarcilar: «Allah bu misalle neyi muradetti?» desinler. iste Allah, boylece, diledigini saptirir, diledigini de dogru yola eristirir. Rabbinin ordularini kendisinden baskasi bilmez. Bu, insanogluna bir gutten ibarettir.

  • Celal Yıldırım Celal Yıldırım:
    Cehennem’de görev yapanları ancak meleklerden kıldık. Biz, onların sayısını kâfirler için bir fitne yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler; imân edenlere de, imânlarını artırsın ve kendilerine kitap verilenler ile mü’minler şüpheye düşmesin ; kalblerinde (inkâr ve inâd) hastalığı bulunanlar ile kâfirler de, «Allah bununla misâl olarak neyi murad etmiştir?» desinler. İşte Allah böylece dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlara ancak bir öğüttür.

  • Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu:
    Biz o cehennemin muhafızlarını hep meleklerden ibaret kıldık. Sayılarını da ancak inkârcılar için bir sınav yaptık. Kendilerine kitap verilenler de Kur`an`ın hak olduğuna inansınlar (çünkü onların kitaplarında da bu meleklerin sayısı on dokuzdur). İnananlar da imanlarını artırsın. Kendilerine kitap verilenlerle mü`minler (böylece) şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık olan münafıklar ile inkârcılar da neticede: “Allah, bu örnek ile ne anlatmak istemiş olabilir?” desinler. Böylece Allah dilediğini (kötü niyetlerinden dolayı) sapıklıkta bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başka kimse bilemez. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.

  • Diyanet İşleri Diyanet İşleri:
    Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, "Allah, örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.

  • Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı:
    Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: «Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?» desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.

  • Edip Yüksel Edip Yüksel:
    Biz ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık. Onların sayısını (ondokuz’u) da, (1) inkârcılar için bir fitne (sınav/huzursuzluk kaynağı) yaptık, (2) kitap verilmiş olanları ikna etsin, (3) gerçeği onaylayanların onayını güçlendirsin, (4) kitap verilmiş olanlarla gerçeği onaylayanların kuşkularını ortadan kaldırsın ve (5) kalplerinde hastalık olanlarla inkârcılar da, "ALLAH bu örnekle ne demek istiyor?" desinler. Böylece ALLAH dilediğini/dileyeni saptırır ve dilediğini/dileyeni de doğruya iletir. Efendinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu (sayı) halklara bir mesajdır.

  • Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır:
    Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: «Allah bu misalle ne demek istedi?» desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.

  • Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran:
    Biz cehennem görevlilerini meleklerden seçtik, sayılarını da kafirler için sınav konusu yaptık ki kitap verilenler bunun hak olduğunu anlasınlar, mü’minlerin de imanı pekişsin. Mü’minler şüphe etmesin. Kalplerinde hastalık olanlar ve kafirler: "Allah bununla ne demek istedi" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de hidayete eriştirir. Rabbinin ordularının sayısını ancak kendisi bilir. Bu insan için bir öğüttür.

  • Gültekin Onan Gültekin Onan:
    Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını küfredenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin bir bilgiyle inansın, inananların da inançları artsın; kendilerine kitap verilenler ve inançlılar (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Tanrı bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Tanrı dilediğini böyle şaşırtıp saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını kendisinden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.

  • Harun Yıldırım Harun Yıldırım:
    Cehennem bekçilerini yalnız meleklerden yaptık. Sayılarını da küfürde ısrar edenler için sadece bir fitne kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bir bilgiyle inansın; iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah bu misalle ne anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını O’ndan başka kimse bilmez. Ve o, insanlar için sadece bir öğüttür.

  • Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay:
    Biz o ateşin bekçi (lik) lerine meleklerden başkasını me’mur etmedik. Sayılarını da küfredenler için — başka değil — ancak bir fitne yapdık ki kendilerine kitâb verilenler sağlam bilgi edinsin (ler), îman edenlerin de inanları artsın. (Hulâsa) hem kendilerine kitâb verilenler, hem mü’minler (bu hususda) şüpheye düşmesin (ler). Kalblerinde maraz bulunanlarla kâfirler dahi «Allah bu (aded) le, misâl olarak, yeni murad etmiş?» desin (ler). İşte Allah, kimi dilerse böylece şaşırtır, kimi de dilerse doğru yola getirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. O, insan (lar) için öğüdden başkası değildir.

  • Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat:
    (Biz) Cehennemin sâhiblerini (o zebânîleri) meleklerden başkası yapmadık. Onların sayısını da inkâr edenler için ancak bir imtihan vesîlesi kıldık ki, kendilerine kitab verilmiş olanlar kat`î olarak îmân etsin, îmân edenlerin de îmânı artsın ve kendilerine kitab veril miş olanlarla mü`minler şübheye düşmesin ler. Kalblerinde bir hastalık (nifak) bulunanlarla kâfir ler ise desin ki: `Allah misâl olarak bununla neyi mu râd etti?` Böylece Allah, (isyanlarındaki ısrarları yüzünden) dilediğini dalâlete atar, dilediğini de (hikmetine binâen kendi lütfundan)hidâyete erdirir. Rabbinin ordularını ise, ancak kendisi bilir. Hem bu (Sakar ve onun sıfatları), insanlara ancak bir ibrettir.

  • İbn-i Kesir İbn-i Kesir:
    Cehennem bekçilerini yalnız meleklerden kıldık. Onların sayılarını da ancak küfretmiş olanlar için bir fitne kıldık. Ki kendilerine kitab verilmiş olanlar, kesin bilgi sahibi olsunlar. İman edenlerin de imanları artsın. Kendilerine kitab verilmiş olanlar ve mü’minler kuşkuya düşmesinler. Bir de kalblerinde hastalık bulunanlarla kafirler: Bununla Allah neyi kasdetmiş? desinler. İşte böyle Allah, dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. Rabbının ordularını ancak kendisi bilir. Bu, ancak insanlara bir öğüttür.

  • İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz:
    Biz ateşin görevlilerini meleklerden oluşturduk onların sayılarını da inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki, kendilerine kitap verilenlere destek olsun ve iman edenlerin imanları artsın. Kitap verilenler ve inananlar şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık olanlar ve doğruları inkar edenler "Allah bu misalle ne anlatmak istiyor" desinler. Böylece Allah dileyen kimseyi sapıklık içinde bırakır, dileyen kimseyi de doğru yola iletir. Rabbinin ordularının sayısını, ancak Rabbin kendisi bilir. Bu anlatılanlar, insanlar için yalnızca bir öğüttür.

  • İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr:
    Ve Biz, ateş ehlini (cehennem bekçilerini), meleklerden başkası kılmadık. Ve onların sayısını kâfirler için fitneden başka bir şey kılmadık, kitap verilenler yakîn sahibi olsunlar ve âmenû olanların da îmânı artsın. Ve kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesinler. Ve de kalplerinde maraz (şüphe) bulunanlar ve kâfirler desinler ki "Allah, bu mesele ile ne murad etti (ne demek istedi)?" İşte böyle, Allah, dilediğini dalâlette bırakır ve dilediğini de hidayete erdirir. Ve Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Ve O, insanlar için zikirden başka bir şey değildir.

  • Kadri Çelik Kadri Çelik:
    Biz kendilerine kitap verilenler kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin imanları artsın, kendilerine kitap verilenler ile iman edenler kuşkuya kapılmasın, kalplerinde bir hastalık olanlar ile küfre sapanlar da, "Allah, bu örnekle (on dokuz sayısı ile) neyi anlatmak istedi?" desin diye o ateşin koruyucularını, meleklerden başkasını kılmadık ve onların sayısını da küfre sapanlar için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık. İşte Allah, dilediğini de böyle hidayete iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir hatırlatmadır.

  • Muhammed Esed Muhammed Esed:
    Çünkü yalnızca meleki güçleri (cehennem) ateşinin gözcüleri kıldık; ve onların sayısını hakikati inkara şartlanmış olanlar için bir sınama (aracı) yaptık ki böylece daha önce vahye muhatab olanlar (bu ilahi kelamın doğruluğuna) kani olsunlar ve (ona) iman etmiş olanların imanları daha da güçlensin; ve geçmiş vahiylere muhatab olanlar ile (bu vahye) iman edenler bütün şüphelerden kurtulsunlar. Ve kalplerinde hastalık olanlar ile hakikati tamamen reddedenler: "(Sizin) Allah(ınız) bu temsil ile ne demek istiyor?" diye sorsunlar. Böylece Allah, (yoldan çıkmak) isteyeni saptırır, (doğruya ulaşmak) isteyeni ise doğru yola ulaştırır. Ve Rabbinin güçlerini Kendisinden başka kimse bilemez. Bütün bunlar ölümlü insan için yalnızca bir uyarıdır.

  • Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu:
    Zira yalnızca melaikeyi ateşin muhafızları kıldık; ve onların sayısını inkarda ısrar edenler için bir sınav yaptık; ki böylece önceki vahyin mensupları gönülden ikna olsun ve (ona) iman edenlerin imanları artsın; hem önceki vahyin mensupları hem de (bu vahye) iman edenler bütün kuşkulardan arınsın; ve kalplerinde hastalık olanlar ve inkara gömülenler ise, "Allah bu temsil ile ne yapmayı diledi?" diye sorsun! İşte böylece Allah (sapmayı) dileyeni saptırır, (hidayeti) dileyeni ise doğru yola yöneltir. Ve Rabbinin ordularını(n sayısını) Zatından başka kimse bilemez. Nihayet bunlar, ölümlü insan için bir uyarı ve öğütten ibarettir.

  • Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen:
    Ve Biz cehennemin muhafızlarını meleklerden başka kılmadık ve onların adetlerini kâfir olanlar için ancak bir fitne kılmış olduk. Tâ ki kendilerine kitap verilmiş olanlar, yakîn getirsinler. Ve imân etmiş olanlara da imân arttırsın ve kitap verilmiş olanlar ile mü’min bulunanlar, şüpheye düşmesinler. Ve kalblerinde bir maraz bulunanlar ile kâfirler de desin ki: «Allah bununla bir mesel olarak ne murad etmiş?» İşte Allah, dilediği kimseyi böyle dalâlete düşürür ve dilediği kimseye de hidâyet nâsib buyurur ve Rabbin ordularını ancak kendisi bilir ve o, insan için ancak bir öğüttür.

  • Ömer Öngüt Ömer Öngüt:
    Biz cehennemin bekçilerini hep meleklerden yaptık. Onların sayılarını da inkârcılar için sadece bir fitne kıldık. Ki, ehli kitap kesin bilgi edinsin. İman edenlerin de imanı artsın. Hem kendilerine kitap verilenler, hem de müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler: "Bu misalle Allah neyi kastetmiştir?" desinler. İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.

  • Sadık Türkmen Sadık Türkmen:
    Biz melekleri cehennemin muhafızları yaptık. Onların sayısını da inkâr edenler için, bir açığa çıkarma(aracın)dan başka bir şey yapmadık, ki böylece; kendilerine kitap verilenler yakinen bilsinler ve ona iman etmiş olanların imanları daha da güçlensin, kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlar ve inkârcılar ise: "Bu misalle Allah’ın kastettiği nedir acaba?" diyorlar. İşte böylece Allah; sapıklığı dileyenlerin sapıklığını açığa/ortaya çıkarır ve doğruluğu dileyenleri de doğru yola kavuşturur. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu, insanlar için yalnızca bir öğüttür.

  • Seyyid Kutub Seyyid Kutub:
    "Allah bununla ne demek istedi" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de hidayete eriştirir. Rabbinin ordularının sayısını ancak kendisi bilir. Bu insan için bir öğüttür.

  • Suat Yıldırım Suat Yıldırım:
    Biz cehennem görevlilerini sadece melaikelerden kıldık. Onların sayısını da kâfirler için imtihan ve sıkıntı sebebi yaptık ki Ehl-i kitaptan olanlar Peygambere imanda yakîn sahibi olup, daha kesin inansınlar. mü’minlerin imanlarındaki yakinleri artsın. Ehl-i kitap ve müminler tereddüde düşmesinler. Kalplerinde hastalık olan münafıklar ile kâfirler de neticede: "Allah, bu misal ile ne anlatmak istemiş olabilir?" desinler. Böylece Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını Kendisinden başka kimse bilemez. Bu, (yani cehennem veya ondan bahseden âyetler) beşere bir öğüt ve uyarıdan başka bir şey değildir.

  • Süleyman Ateş Süleyman Ateş:
    Biz cehennemin muhafızlarını hep melekler yaptık. Onların sayısını da inkâr edenler için bir sınav yaptık ki, kendilerine Kitap verilmiş olanlar iyice inansın, inananların da imanı artsın. Kitap verilmiş olanlar ve inananlar kuşkulanmasınlar. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allâh bu misâlle ne demek istedi?" desinler. Böylece Allâh, dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlara bir uyarıdır.

  • Şaban Piriş Şaban Piriş:
    Ateş bekçilerini yalnızca meleklerden kıldık. Onların sayısını da ancak kafir olanları denemek, kitap ehlinin kesin bilgiye ulaşması ve iman edenlerin de imanını artırmak için verdik. Kitap ehli ve mü’minlerin şüphe etmemesi, kalplerinde hastalık olanların ve kafirlerin de: -Allah bu misalle ne demek istiyor? demesi için (verdik). Allah, dilediğini işte böyle sapıklıkta bırakır, dilediğine de yol gösterir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilemez. Bu, insanlar için bir uyarıdan başka bir şey değildir.

  • Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an:
    Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını da küfretmekte olanlar için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: «Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?» İşte Allah, dilediğini de böyle hidayete iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.

  • Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk:
    Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir.

  • Yusuf Ali (İngilizce) Yusuf Ali (İngilizce):
    And We have set none but angels as Guardians of the Fire; and We have fixed their number only as a trial for Unbelievers,- in order that the People of the Book may arrive at certainty, and the Believers may increase in Faith,- and that no doubts may be left for the People of the Book and the Believers, and that those in whose hearts is a disease and the Unbelievers may say, "What symbol doth Allah intend by this?" Thus doth Allah leave to stray whom He pleaseth, and guide whom He pleaseth: and none can know the forces of thy Lord, except He and this is no other than a warning to mankind.