1. Tâ, Sîn. Şu sûre, Kur’an’ın ve helâl ile haramı açıklayan kitabın âyetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Onlar, müminlere birer hidayet, (sapıklıktan kurtuluş) ve (cenneti) müjdedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. O müminler ki, namazı gereği üzere kılarlar, zekâtı verirler; âhireti ancak bunlar hakkıyla tasdik ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Ahirete inanmıyanların âmellerini, kendilerine süslü göstermişiz de, onlar hakkı göremiyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Bunlar o kimselerdir ki, kendilerine azabın kötüsü vardır; ve âhirette de onlar, en ziyade hüsrana uğrayanlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Muhakkak ki bu Kur’an, sana, hükmünde hikmet sahibi olup her şeyi bilen Allah katından veriliyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Bir vakit Mûsa, (sefere çıkıp yolunu şaşırdığı zaman beraberinde bulunan) ehline şöyle demişti: "- Ben cidden bir ateş gördüm; size ondan (ateşin yanında bulunanlardan yol hakkında) ya bir haber getireceğim yahut parlak bir ateş koru getireceğim. Olur ki, ateş yakar ısınırsınız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Vakta ki, o ateşe vardı, şöyle nida olundu: "- Ateş yerinde olan Mûsa’ya ve etrafında bulunan meleklere bereket verildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah (bütün noksanlıklardan ve ihtiyaçtan) münezzehtir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Ey Mûsa! Her şeye gâlib ve hikmet sahibi olan Allah benim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Asânı bırak! (bırakınca) onu, çevik bir yılan gibi hareket ediyor halde gördüğü zaman, dönüp kaçtı ve arkasına bakmadı. Ey Mûsa! Korkma; benim izzet huzurumda, peygamber olanlar korkmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Ancak zulmeden müstesna. Sonra da kötülüğün arkasından iyiliğe dönen (tevbe eden) için muhakkak ki ben Gafûr’um= bağışlayıcıyım, Rahîm’im= çok merhametliyim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Elini koynuna sok, (sonra) lekesiz bembeyaz çıksın da dokuz mucize ile beraber Firavun’a ve onun (kıpt) kavmine git. Çünkü onlar kâfirler topluluğudur." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Vaktaki mucizelerimiz açık olarak onlara geldi: "- Bu meydanda bir sihirdir." dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. (Mucizelerin Allah tarafından olduğunu) kalbleriyle yakînen bildikleri halde, nefislerine zulüm yaparak ve kibrederek bütün mucizeleri (açıktan) inkâr ettiler. Ey Rasûlüm, bak ki müfsidlerin (kâfirlerin) akıbeti nasıl oldu! (Nasıl boğulup gittiler!...) Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Gerçekten biz, Davûd’a ve Süleyman’a bir ilim verdik de onlar şöyle dediler: "-Hamd olsun O Allah’a ki, bizi mümin kullarından çoğu üzerine üstün kıldı." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Süleyman, (babası) Davûd’a vâris oldu (onun nübüvvet ve ilmi kendisine geçti) de dedi ki: "- Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi; hem de bize her şeyden (bütün nimetlerden) verildi. Şüphesiz ki bu, açık bir üstünlüktür." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Bir de Süleyman’a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı. Bütün bunlar sevk ve idare ediliyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Nihayet (Süleyman ve ordusu Şam’daki karıncası bol) Karınca Vadisine vardıkları zaman, (karıncaların beyi olan) bir karınca şöyle dedi: "- Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu sizi farketmiyerek kırıp ezmesin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. (Karıncaların konuştuğu sözü anlıyan Süleyman) karıncanın bu sözünden gülercesine tebessüm etti ve şöyle dedi: "- Ey Rabbim! Bana ilham et ki, hem bana, hem de ebeveynime ihsan buyurduğun nimetine şükredeyim; ve razı olacağın iyi bir amel yapayım. Beni de rahmetinle salih kullarının arasına (cennete) koy." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Bir de Süleyman kuşları teftiş etti de şöyle dedi: "- Hüdhüd’ü niye (yerinde) göremiyorum, yoksa gaiblerden mi oldu? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Muhakkak surette ona şiddetli bir azab yapacağım veya boynunu keseceğim, yahud özrünü gösterecek açık bir delil bana getirir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Nihayet bekledi, çok geçmeden Hüdhüd gelip şöyle dedi: "-Ben senin bilmediğin bir şeyi bildim. Sana Sebe’den (Yemendeki bir kabile veya memleketten) çok sağlam ve iyi bir haber getirdim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Gerçekten ben bir kadın buldum, Sebe’ halkına padişahlık yapıyor, kendisine (padişahların muhtaç olduğu) her şey verilmiş. Muhteşem bir tahtı da var. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Onu ve kavmini, Allah’a değil, güneşe tapıyorlar buldum. Şeytan onlara amellerini süslü göstermiş, böylece kendilerini hak yoldan sapıtmış da doğru yola giremiyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. (Şeytan onlara amellerini süslü gösterdi ki), göklerde ve yerde gizli olan yağmur ve nebatı meydana çıkaran, gizledikleri ve açıkladıkları şeylerin hepsini bilen Allah’a secde etmesinler. () Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Allah, O varlıktır ki, ondan başka bir ilâh yoktur; büyük arşın Rabbidir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. (Süleyman Hüdhüd adlı kuşa şöyle) dedi: "- Bakalım doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Bu mektubumu götür de bırak onlara. Sonra yanlarından çekil de bak, ne neticeye varacaklar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. (Sebe’ hükümdarı Belkıs kavmine) dedi ki: "- Ey seçkin topluluk! Bana çok iyi bir mektup bırakıldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. O, muhakkak ki Süleyman’dandır ve o (mektubun ilk satırı) bismillâhirrahmânirrahîm’dir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. (Sonra mektupta şöyle denilmektedir): Bana karşı baş kaldırmayın ve müslüman olarak bana gelin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Ey seçkin topluluk! Bana bu işim hakkında bir fikir verin. Sizin görüşünüz olmadan ben hiç bir işi yapmış değilim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. (Kavmin ileri gelenleri Belkıs’a şöyle) dediler: "- Biz, kuvvet sahibiyiz ve cesur savaşçıyız. Bununla beraber emir sana aiddir (savaş emrine de, sulh emrine de uyarız). Artık bak, ne emredeceksin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. (Padişah Belkıs onlara şöyle) dedi: "- Doğrusu padişahlar bir memlekete girdikleri zaman, orasını perişan ederler ve halkının şerefli kimselerini (öldürerek, esir ederek, mal ve mülklerini yağma ederek) zelil kılarlar. İşte bunlar da böyle yaparlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Ben onlara (Süleyman’a) bir (heyetle) hediye göndereyim de bakayım, elçiler ne ile dönecekler (hediyem kabul mü edilecek, yoksa red mi edilecek)?" () Dikkat! Secde âyetidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Bunun üzerine gönderilen hediye Süleyman’a vardığı zaman, Süleyman dedi ki: "- Siz, bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Bakın, Allah’ın bana verdiği (mülk ve nübüvvet), size verdiğinden daha hayırlı ve faziletlidir. Doğrusu siz hediyenize güvenip ferahlık duyuyorsunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. (Ey heyet reisi, hediyelerinle) dön o padişaha (Belkıs’a) ve kavmine... VAllahi, karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da, oradan (Sebe’den) kendilerini zilletler içinde hor oldukları halde çıkarırım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. (Sonra Süleyman, kavminin ileri gelenlerine şöyle) dedi: "- Ey seçkin topluluk! Onlar (Belkıs ve kavmi), bana müslüman olarak gelmezden önce onun (Belkıs’ın) tahtını hanginiz bana getirir?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Cinlerden bir ifrît (kuvvetli ve becerikli olan biri şöyle) dedi: " - Sen yerinden kalkmadan önce, ben o tahtı sana getiririm. Muhakkak onu taşımağa gücü yetib (onu) zayi etmiyen güvenilir bir kimseyim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Kendinde ilâhî kitabdan bir ilim bulunan bir (melek) dedi ki; "-Ben gözünü kırpmadan önce onu sana getiririm." Derken Süleyman, tahtı yanında duruyor görünce dedi ki; "- Bu, rabbimin fazlındandır; beni imtihan etmek içindir: Şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü yapacağım? Kim şükrederse, ancak kendi menfaatine şükreder; kim de nankörlük ederse, muhakkak ki rabbim onun şükrüne muhtaç değildir, ona yine de nimet verir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Süleyman dedi ki: "- Onun (Belkıs’ın) tahtını tanınmaz hale getirin; bakalım, tanıyacak mı, yoksa tanımıyanlardan mı olacak?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Vakta ki (Belkıs) geldi, ona denildi ki: "- Böyle mi senin tahtın?" (Belkıs şöyle) dedi: "- Sanki odur. Bununla beraber bize bu taht mucizesinden önce (peygamberliğine delâlet eden Hüdhüd mucizesi ile) ilim verildi ve müslüman olduk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. (Daha evvel Belkıs’ın) Allah’dan başka tapmış olduğu şey, müslüman olmasına engel olmuştu (yahut Süleyman, onu, daha önce Allah’dan başka taptığı şeyden alıkoydu, güneşe taptırmadı). Çünkü o, kâfirler kavminden idi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Ona (Belkıs’a şöyle) denildi: "- Saray’a gir." (Süleyman tarafından yaptırılan sarayın giriş yerine, daha önce cam konulmuş olup altından su akıtılmakta olduğundan Belkıs) bunu görünce derin bir su zannetti ve (ıslanmasın diye) elbiselerini kaldırarak bacaklarından (bir miktar) açtı. Süleyman dedi ki:(Ey Belkıs bacaklarını ört) o, camdan yapılmış şeffaf bir saraydır. (Belkıs şöyle) dedi: "- Ey Rabbim, gerçekten ben (önceden) nefsime zulmetmişim. Şimdi Süleyman’ın beraberliğinde âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olup müslüman oldum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Gerçekten biz Semûd kavmine, Allah’a ibadet edin diye, kardeşleri Salih’i peygamber göndermiştik. Bir de baksın, onlar iki fırka olup çekişiyorlar (kimi mümin olmuş, kimi kâfir. Her biri hak üzere olduğunu iddia ediyor). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. (Salih onlara şöyle) dedi: "- Ey benim kavmim! Niçin tevbeden önce azabı çabuk istiyorsunuz? Ne olur, Allah’dan mağfiret dileseniz, belki merhamet olunursunuz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. (Onlar peygambere) dediler ki: "- Biz, sen ve beraberindekilerle (müminlerle) uğursuzluğa uğradık, (başımıza çeşitli musibetler geldi)". Salih onlara şöyle dedi: "- Size gelen uğursuzluk, Allah katında takdir edilmiştir. Doğrusu siz, imtihana çekilen bir kavimsiniz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. O (Semûd kavminin bulunduğu Hicr adlı) şehirde dokuz kimse vardı ki, bunlar yeryüzünde fesad çıkarıyorlar, iyiliğe yanaşmıyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. Allah’a yeminleşerek şöyle dediler: " - Salih’e ve ailesine (kendisine iman edenlere) muhakkak bir gece baskını yapalım (onları öldürelim), sonra geride kalan akrabasına yeminle diyelim ki, biz onun ehlinin helâkinde bulunmadık, gerçekten biz doğru söyliyenleriz." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Böyle bir hile kurdular. Biz de, onların haberi olmadan hilelerinin cezasını verdik (kendilerini helâk ettik). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Ey Rasûlüm, şimdi bak ki, hilelerinin akıbeti nasıl oldu!... Hem (o imansızların) kendilerini, hem de kavimlerini toptan helâk ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. İşte küfürleri yüzünden çökmüş, harabeye dönmüş evleri! Muhakkak ki bunda, kudretimizi bilen bir kavim için ibret alacak bir alâmet var. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Halbuki iman edip de küfürden sakınanları kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Lût’a da peygamberlik verdik. Kavmine şöyle demişti: "- Gözünüz göre göre (bilerek) hâlâ o kötülüğü yapacak mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle mutlaka erkeklere mi gideceksiniz? Doğrusu siz, ne yaptığınızı bilmez bir kavimsiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Buna karşı , kavminin cevabı ancak şu olmuştur: "- Lût âilesini memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar (bizim yaptığımız işten son derece sakınıp) temizliğe gayret eden insanlardır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. Bunun üzerine biz de Lût’u ve âilesini kurtardık; ancak karısını geride kalanlardan (helâke uğrayanlardan) takdir ettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Onların üzerine öyle (taştan ibaret) bir yağmur yağdırdık ki!... O korkutulup da iman etmiyenlerin yağmuru ne kötüdür!... Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. Ey Rasûlüm de ki: Hamd olsun Allah’a, selâm olsun O’nun seçtiği peygamber kullarına... Allah mı hayırlı, yoksa (Mekke müşriklerinin ibadet edip Allah’a) ortak koştukları putlar mı? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Yoksa, gökleri ve yeri yaratıp da sizin için gökten bir yağmur indiren mi? Bir su ki, biz onunla, sizin bir ağacını bitiremiyeceğiniz güzel manzaralı bağ ve bahçeler bitirmişizdir. Allah ile beraber bir ilâh mı var? Hayır, onlar hakdan ayrılan bir kavimdirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Yoksa, arzı bir mesken yapıp da ortasından ırmaklar akıtan, ona âid sabit dağlar yaratan ve iki denizin ortasına (acı ve tatlı suları birbirine karışmamak için) bir engel koyan mı (hayırlı)? Allah ile beraber bir ilâh mı var? Hayır, onların çoğu tevhidi bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. Yoksa, sıkıntıya düşen kimse, dua ettiği zaman, onun duasını kabul edip fenalığı gideren, sizi yeryüzünün sakinleri kılan mı, (hayırlı)? Allah ile beraber bir ilâh mı var? Siz pek az düşünüyorsunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Yoksa, (yola çıktığınız zaman) karaların ve denizlerin karanlıklarında size yol gösteren ve selâmete çıkaran, yağmurunun önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi? Allah ile beraber bir ilâh mı var? Allah, onların (putperestlerin) ortak koştukları şeylerden çok yücedir, münezzehtir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Yoksa, halkı yaratıp duran, (öldükten) sonra onu iade edecek (diriltecek) olan, size gökten (yağmurla) ve yerden (nebatla) rızık veren mi (hayırlı, yahut ortak koştukları putlar mı)? Allah ile beraber bir ilâh mı var? De ki: "- (Ey Müşrikler) eğer Allah’la beraber bir takım ilâhlar vardır." sözünüzde doğru iseniz, delilinizi getirin bakalım! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. (Ey Rasûlüm), de ki: "- Göklerde ve yerde olan kimse gaybı bilmez; ancak Allah bilir." Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. Fakat âhiretin olacağına dair kendilerine (peygamberler vasıtasıyla) arka arkaya ilim ulaşmaktadır. Doğrusu onlar bundan şüphe içerisindedirler, daha doğrusu onlar, âhiretten yana kördürler (delillerini anlıyamazlar). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. Kâfir olanlar şöyle dediler: "- Biz ve babalarımız toprak olduğumuz vakit mi, sahiden biz mi (kabirlerimizden diriltilip) çıkarılacağız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. Yemin ederiz ki, bu dirilme işi hem bize, hem bizden önce atalarımıza da vaad olundu. Bu eskilerin masallarından başka bir şey değil..." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. (Ey Rasûlüm, Mekke halkına) de ki: "- Yeryüzünde gezip dolaşın da bakın, günahkârların akıbeti nasıl olmuş!..." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. (Ey Rasûlüm, inkârlarından ve yüz çevirmelerinden dolayı) onlara karşı mahzun olma ve yaptıkları hilelerden ötürü bir sıkıntıya düşme. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. Bir de şöyle diyorlar: "- (Azabla bizi korkuttuğunuz) bu vaad ne zaman? Sözünüzde doğru kimselerseniz söyleyin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. De ki: "- Çarçabuk gelmesini istediğiniz azabın bir kısmı (yakında Bedir savaşında) size ulaşmak üzeredir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. Muhakkak ki, senin Rabbin insanlara karşı bir ihsan sahibidir. Fakat, onların çoğu şükretmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Şüphe yok ki, senin Rabbin, kalblerinin gizlediği kini ve açıkladıkları küfrü tamamen biliyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. Yerde ve gökte gizli hiç bir sır yoktur ki, açık bir kitabda (Levh-i Mahfuz’da) olmasın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. Gerçekten bu Kur’an, İsrâiloğullarına, (din hususunda) ihtilâf edip durdukları şeylerin çoğunu anlatıyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. Şüphe yok ki Kur’ân, doğruyu gösteren gerçek bir hidayetdir ve müminler için bir rahmettir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. Elbette senin Rabbin, (dinde ihtilâf eden kimselerin) aralarında hükmünü verecektir. Allah Azîz’dir= hükmünde gâlibdir, Alîm’dir= bütün hallerini bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. O halde (Ey Rasûlüm), Allah’a tevekkül et; çünkü sen apaçık bir hak üzerindesin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. Şüphesiz sen, (kalbleri) ölü olanlara işittiremezsin ve arkalarını dönmüş kaçarlarken, (kalbleri) sağırlara hak çağrını duyuramazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. Sen, o körleri sapıklıklarından hidayete erdirici de değilsin. Sen ancak âyetlerimize iman edeceklere dâvetini duyurursun da onlar müslüman olurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. (Kıyametin kopacağına dair), o sözün, üzerlerine vukuu yaklaştığı zaman, onlar için yerden bir Dabbe (kıyamet âlâmetlerinden olup, mümin ile kâfiri işaretliyerek birbirinden ayıracak olan bir hayvan) çıkarırız da, insanların âyetlerimize yakînen iman etmemiş olduklarını kendilerine söyler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. Kıyamet gününde her din ehlinden, âyetlerimizi tekzip edenlerden bir topluluk toplıyacağız. Artık bunlar, diğer kafileler arka arkaya gelip toplanıncaya kadar tutuklanacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. Nihayet hesap yerine geldikleri vakit, Allah buyurur ki: "- Siz benim âyetlerimi ilim bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. Yaptıkları küfür yüzünden o vaadedilen azap tepelerine inmiştir; artık onlar konuşamazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. Görmediler mi? Biz, içinde sükûn bulsunlar diye geceyi yarattık, görmeleri için de gündüzü... Gerçekten bunda iman edecek bir kavim için şüphe götürmez alâmetler var (öldükten sonra dirilmeye delâlet ederler). Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. O günü hatırla ki, Sûr’a üfürülüpte göklerde ve yerde olanlar (meleklerle insanlar) korkudan ölecekler; ancak Allah’ın dilediği (bazı melekler) müstesna... Onların her biri küçülmüş olarak Allah’ın huzuruna varacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. Bir de dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar, bulut geçer gibi geçer (hareket ederler. Müfessirlerin çoğuna göre, bu hareket kıyamette olacaksa da, bazılarına göre, arzın dönmekte olduğuna işarettir.) Bu, her şeyi muhkem yapan Allah’ın işidir. Şüphesiz ki, O bütün yaptıklarınızdan tamamiyle haberdardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. Kim (kıyamet gününde ihlâslı bir tevhidle= Lâ ilâhe illAllah sözü olan) hasene ile gelirse, bundan dolayı ona bir hayır (cennet) vardır. Onlar, o kıyamet azabının korkusundan emniyet içindedirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. Kim de fenalıkla (Allah’a ortak koşarak) gelirse, yüzleri üstü ateşe atılırlar. (Melekler tarafından kendilerine şöyle denir): "-Başka değil, ancak (dünyada küfür olarak) yaptığınız amellerin cezası." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. (Ey Rasûlüm) de ki: "- Ben ancak bu şehrin (Mekke’nin) Rabbine ibadet etmemle emrolundum; öyle bir şehir ki, Allah onu, hürmet edilmesi gereken emîn bir koru yapmıştır. Her şey O’nundur. Ben İslâmda sebat gösterenlerden olmamla emr edildim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. Kur’an okumamla da emr edildim. (Bu hususta bana) kim uyarsa, ancak kendi menfaatı için uyup iman eder. Kim de ayrılır küfrederse, de ki: "- Ben ancak cehennem azabından korkutanlardanım (vazifem yalnız tebliğ etmektir)." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. Yine de ki: " - Allah’a hamd olsun. O, yakında size azab alâmetlerini (Bedir savaşında veya kıyamette) gösterecektir de, onları tanıyacaksınız (Allah tarafından olduklarını anlıyacaksınız). Senin Rabbin bütün yaptıklarınızdan (Kureyş kâfirlerinin işlerinden) gâfil değildir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster