د ع و (DǍV) kökü Kur'an'da 212 kere geçmektedir.
Ayet
Kelime
Anlamı
وَادْعُوا
ve çağırın
فَادْعُ
du’a et
ادْعُ
du’a et
ادْعُ
du’a et
ادْعُ
du’a et
دُعَاءً
çağırmadan
دَعْوَةَ
du’asına
الدَّاعِ
du’a edenin
دَعَانِ
bana du’a ettiği
يَدْعُونَ
çağırıyorlar
يَدْعُو
çağırıyor
ادْعُهُنَّ
onları (kendine) çağır
دُعُوا
çağrıldıkları
يُدْعَوْنَ
çağırılıyorlar da
دَعَا
du’a etti
الدُّعَاءِ
du’ayı
نَدْعُ
çağıralım
يَدْعُونَ
çağıran
يَدْعُوكُمْ
sizi çağırırken
يَدْعُونَ
çağırıyorlar
يَدْعُونَ
ve çağırıyorlar
تَدْعُونَ
yalvarırsınız
تَدْعُونَ
yalvarırsınız
تَدْعُونَ
istediğiniz
يَدْعُونَ
yalvaranları
تَدْعُونَ
yalvardıklarınıza
تَدْعُونَهُ
O’na yakardığınızda
أَنَدْعُو
mi yalvaralım?
يَدْعُونَهُ
çağırdıkları
يَدْعُونَ
yalvardıkların
دَعْوَاهُمْ
yalvarıları
وَادْعُوهُ
ve O’na yalvarın
تَدْعُونَ
yalvarmış
ادْعُوا
du’a edin
وَادْعُوهُ
O’na du’a edin
ادْعُ
du’a et
فَادْعُوهُ
o halde O’na du’a edin
دَعَوَا
ikisi beraber du’a ettiler
تَدْعُوهُمْ
onları çağırsanız
أَدَعَوْتُمُوهُمْ
onları çağırmanız
تَدْعُونَ
yalvardıklarınız
فَادْعُوهُمْ
çağırın onları da
ادْعُوا
çağırın
تَدْعُونَ
yalvardıklarınız
تَدْعُوهُمْ
onları çağırsanız
دَعَاكُمْ
sizi çağırdığı
دَعْوَاهُمْ
onların duaları
دَعْوَاهُمْ
dualarının
دَعَانَا
bize dua eder
يَدْعُنَا
bize dua etmemiş
دَعَوُا
dua etmeye başlarlar
يَدْعُو
çağırır
وَادْعُوا
ve çağırın
يَدْعُونَ
tapınan(lar)
دَعْوَتُكُمَا
duanız
تَدْعُ
tapma
وَادْعُوا
ve çağırın
تَدْعُونَا
bizi çağırdığın
يَدْعُونَ
taptıkları
يَدْعُونَنِي
beni çağırdığı
أَدْعُو
da’vet ederim
دَعْوَةُ
du’a
يَدْعُونَ
du’a ettikleri
دُعَاءُ
du’ası
أَدْعُو
da’vet ederim
تَدْعُونَنَا
bizi çağırdığınız
يَدْعُوكُمْ
(O) sizi davet ediyor
دَعَوْتُكُمْ
sizi davet etmekten
الدُّعَاءِ
du’ayı
دُعَاءِ
du’amı
دَعْوَتَكَ
senin çağrına
يَدْعُونَ
taptıkları
نَدْعُو
tapıyor
ادْعُ
çağır
وَيَدْعُ
ve du’a etmektedir
دُعَاءَهُ
du’a eder (gibi)
يَدْعُوكُمْ
sizi çağıracağı
ادْعُوا
yalvarın
يَدْعُونَ
yalvardıkları
تَدْعُونَ
bütün yalvardıklarınız
نَدْعُو
çağırdığımız
ادْعُوا
dua edin (çağırın)
ادْعُوا
dua edin (çağırın)
تَدْعُوا
çağırsanız
نَدْعُوَ
biz asla demeyiz
يَدْعُونَ
yalvaranlarla
فَدَعَوْهُمْ
işte çağırdılar
تَدْعُهُمْ
onları çağırsan da
بِدُعَائِكَ
sana du’a ile
تَدْعُونَ
yalvardıklarınızdan
وَأَدْعُو
ve yalnız yalvarıyorum
بِدُعَاءِ
yalvarmakla
دَعَوْا
iddia etmelerinden
الدَّاعِيَ
çağrıcıya
دَعْوَاهُمْ
mırıldanmaları
الدُّعَاءَ
çağırıyı
وَيَدْعُونَنَا
ve bize du’a ederlerdi
يَدْعُو
yalvarır
يَدْعُو
yalvarır
يَدْعُونَ
yalvardıkları
وَادْعُ
çağır
تَدْعُونَ
yalvardıklarınız
لَتَدْعُوهُمْ
onları çağırıyorsun
يَدْعُ
taparsa
دُعُوا
çağırıldıkları
دُعُوا
çağırıldıkları
دُعَاءَ
davetini
كَدُعَاءِ
daveti gibi
دَعَوْا
çağırırlar
تَدْعُوا
çağırmayın
وَادْعُوا
çağırın
يَدْعُونَ
yalvarmazlar
دُعَاؤُكُمْ
du’anız (ibadetiniz)
تَدْعُونَ
du’a ettiğiniz
تَدْعُ
çağırma
دَعَاهُ
du’a ettiği
الدُّعَاءَ
çağrıyı
يَدْعُوكَ
seni çağırıyor
يَدْعُونَ
çağıran
ادْعُوا
çağırın
فَدَعَوْهُمْ
onları çağırırlar
وَادْعُ
ve da’vet et
تَدْعُ
yalvarma
يَدْعُونَ
onların yalvardıklarını
دَعَوُا
yalvarırlar
دَعَاكُمْ
sizi çağırdığı
دَعْوَةً
bir tek da’vetle
دَعَوْا
yalvarırlar
الدُّعَاءَ
çağrıyı
يَدْعُوهُمْ
onları çağırmış
يَدْعُونَ
yalvardıkları
دَعَوُا
yalvarırlar
يَدْعُونَ
du’a ederler
أَدْعِيَاءَكُمْ
evlatlıklarınızı
ادْعُوهُمْ
onları çağırın
أَدْعِيَائِهِمْ
evlatlıkları
وَدَاعِيًا
ve da’vetçi
دُعِيتُمْ
çağrıldığınız
ادْعُوا
çağırın
يَدْعُو
çağırır
تَدْعُونَ
yalvardıklarınız
تَدْعُوهُمْ
onları çağırsanız
دُعَاءَكُمْ
sizin çağırmanızı
تَدْعُ
(başkalarını) çağırsa
تَدْعُونَ
yalvardığınız
يَدَّعُونَ
istedikleri
أَتَدْعُونَ
-mi yalvarıyorsunuz?
يَدْعُونَ
isterler
دَعَا
hemen du’a eder
يَدْعُو
yalvarmakta
تَدْعُونَ
yalvardığınız
دَعَانَا
bize du’a eder
تُدْعَوْنَ
siz çağrılırdınız
دُعِيَ
çağrıldığınız
فَادْعُوا
o halde çağırın
يَدْعُونَ
yalvardıkları
وَلْيَدْعُ
ve yalvarsın
أَدْعُوكُمْ
ben sizi çağırıyorum
وَتَدْعُونَنِي
ve siz beni çağırıyorsunuz
تَدْعُونَنِي
siz beni çağırıyorsunuz
أَدْعُوكُمْ
sizi çağırıyorum
تَدْعُونَنِي
siz beni çağırıyorsunuz
دَعْوَةٌ
du’aya değer tarafı
ادْعُوا
du’a edin
فَادْعُوا
öyle ise yalvar(ıp dur)un
دُعَاءُ
yalvarması
ادْعُونِي
bana du’a edin
فَادْعُوهُ
O’na yalvarın
تَدْعُونَ
sizin yalvardıklarınıza
نَدْعُو
biz tapmıyor
تَدْعُونَا
bizi çağırdığın
تَدَّعُونَ
istediğiniz
دَعَا
çağıran
يَدْعُونَ
yalvarıp duruyor(lar)
دُعَاءِ
istemek-
دُعَاءٍ
yalvarıp durur
تَدْعُوهُمْ
onları çağırdığın
فَادْعُ
(Hakka) çağır
ادْعُ
du’a et
يَدْعُونَ
yalvardıkları
فَدَعَا
sonra du’a etti
يَدْعُونَ
isterler
تُدْعَىٰ
çağırılır
تَدْعُونَ
yalvardıklarınız
يَدْعُو
yalvaran
دُعَائِهِمْ
bunların yalvardıkları-
دَاعِيَ
da’vetçisine
دَاعِيَ
da’vetçisine
وَتَدْعُوا
ve davet etmeyin
تُدْعَوْنَ
çağrılıyorsunuz
سَتُدْعَوْنَ
siz yakında da’vet edileceksiniz
نَدْعُوهُ
yalnız O’na yalvarır
يَدْعُ
çağıracağı
الدَّاعِ
çağırıcının
الدَّاعِ
çağırana
فَدَعَا
bunun üzerine yalvardı
يَدْعُوكُمْ
sizi çağırdığı (halde)
يُدْعَىٰ
çağırıldığı halde
تَدَّعُونَ
çağırıyor(lar)
وَيُدْعَوْنَ
ve da’vet edilecekleri
يُدْعَوْنَ
da’vet edilirlerdi
تَدْعُو
çağırır
دَعَوْتُ
da’vet ettim
دُعَائِي
benim da’vetim
دَعَوْتُهُمْ
onları da’vet ettimse
دَعَوْتُهُمْ
onları da’vet ettim
تَدْعُوا
çağırmayın
يَدْعُوهُ
O’na yalvarınca
أَدْعُو
ben yalvarırım
يَدْعُو
o çağıracak
فَلْيَدْعُ
o zaman çağırsın
سَنَدْعُ
biz de çağıracağız