1. (1-2) Tâ Hâ. Kur’ân’ı sana, meşakkat çekip, bedbaht olasın diye indirmedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. (1-2) Tâ Hâ. Kur’ân’ı sana, meşakkat çekip, bedbaht olasın diye indirmedik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. (3-4) Yüce gökleri ve yeri yaratan tarafından onu, Yaratana saygı duyanı uyaran, irşad eden buyruklar halinde tedricen indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. (3-4) Yüce gökleri ve yeri yaratan tarafından onu, Yaratana saygı duyanı uyaran, irşad eden buyruklar halinde tedricen indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. O, Rahman’dır (Sonsuz merhamet ve şefkat sahibidir), rububiyet arşına kurulmuştur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Göklerde ne var, yerde ne varsa O’nundur. Bu ikisi arasında olan, yerin altında olan da O’nun’dur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. İster yavaş konuş, ister açıktan, O’na göre birdir. Zira O gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. O’dur Allah, O’ndan başka yoktur ilah. En güzel isimler ve vasıflar O’nundur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Sahi, olmadı mı senin haberin, Mûsâ’nın durumundan? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Hani o çölde, gece yol alırken, bir ateş gördü uzaktan. "Durun!" dedi, ailesine: "Bir ateş ilişti gözüme. Oraya doğru gideyim, Belki oradan bir kor alıp size getiririm. Belki orada yolu bilen birini bulurum." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Ateşin yanına varınca birden: "Mûsâ!" diye nida edildi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. "Haberin olsun: Senin Rabbin Benim!" denildi. "Çıkar pabuçlarını hemen! Çünkü kutsal vâdidesin sen! (Evet evet) Tûvâ’dasın sen!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Peygamberliğe seçtim seni, öyleyse iyi dinle sana vahyedileni! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Muhakkak ki Ben’im gerçek İlah. Benden başka yoktur ilah. O halde sen de yalnız Bana ibadet et! Beni anmak için namaz eda et! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Elbet gelecek kıyamet saati. Nerdeyse açıklayasım geliyor onun vaktini. Ta ki her kişi bulsun orada bütün yapıp ettiğini, işlerinin karşılığını. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Buna inanmayanlar, nefsinin arzu ve ihtiraslarının peşine düşenler, sakın seni ona inanmaktan vazgeçirmesin, sonra sen de helâk olursun! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Mûsâ, şu sağ elinde tuttuğun şey de ne? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. "O asamdır," dedi, "üzerine dayanırım, onunla davarlarıma yaprak çırparım, ayrıca onunla daha birçok ihtiyacımı gideririm." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. "Bırak onu Mûsâ!" buyurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Hemen bıraktı. Bir de ne görsün: Hızla kıvrılıp sürünen, kocaman bir yılan oldu! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. "Tut onu! Korkma, Biz onu eski haline çevireceğiz!" buyurdu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Bir de elini koynuna sok! Bir başka mûcize olarak çıkar onu hiç pürüzsüz, parlak mı parlak! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Böylece sana en büyük mûcizelerimizden birini göstermek istiyoruz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Firavun’a git! Çünkü o, iyice azdı." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. (25-27) "Ya Rabbî," dedi, "genişlet göğsümü, kolaylaştır işimi, çözüver şu dilimin bağını. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. (25-27) "Ya Rabbî," dedi, "genişlet göğsümü, kolaylaştır işimi, çözüver şu dilimin bağını. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. (25-27) "Ya Rabbî," dedi, "genişlet göğsümü, kolaylaştır işimi, çözüver şu dilimin bağını. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Ta ki anlasınlar sözümü! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. (29-30) Bana da ailemden birini, yardımcı kıl, Harun kardeşimi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. (29-30) Bana da ailemden birini, yardımcı kıl, Harun kardeşimi! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Onunla beni takviye et! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Onu bu işime ortak et! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Ta ki Seni daha çok tesbih ve tenzih edelim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Ve Seni daha çok analım. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Aslında Sen bizim bütün hallerimizi hakkıyla görmektesin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. (36-37) "Mûsâ!" dedi, "istediklerin sana verildi. Zaten başka bir sefer de sana lütufta bulunmuştuk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. (36-37) "Mûsâ!" dedi, "istediklerin sana verildi. Zaten başka bir sefer de sana lütufta bulunmuştuk." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. O vakit annene ilham edip dedik ki: Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. "Onu bir sandığa yerleştirip denize bırak! Deniz onu sahile atsın. Bana da ona da düşman olan biri onu alsın!" Ve "Ey Mûsâ! nezaretim altında yetiştirilmen için sana karşı insanların gönüllerinde tarafımdan bir sevgi bıraktım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Kız kardeşin, denizden seni alanların yanına varıp: "Ona iyi bakacak birini size buluvereyim mi?" diyordu. Böylece seni annene kavuşturduk ki gözü aydın olsun, üzülmesin. Derken sen büyüdün, bir adam öldürdün de Biz seni o sıkıntıdan kurtardık. Seni, ey Musâ, türlü türlü imtihanlarla sınayıp yetiştirdik. Bu yüzden de yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra da takdirimizle, buraya geldin! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. "Seni Ben seçip Peygamberliğime hazırladım." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. "Haydi kardeşinle birlikte âyetlerimle gidiniz, sakın Beni anmakta gevşeklik göstermeyiniz!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Gidin. Firavun’a, zira o iyice azdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Ona tatlı, yumuşak bir tarzda hitab edin. Olur ki aklını başına alır, yahut hiç değilse biraz çekinir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. "Ya Rabbenâ" dediler, "doğrusu, korkarız ki o bize son derece kötü davranır, hatta ileri gidip daha da azar." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. "Korkmayın!" buyurdu, "Ben sizinle beraberim, her şeyi işitir ve görürüm." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. "Haydi varın da şöyle deyin ona: Rabbin tarafından gönderilen elçileriz biz sana!İsrailoğullarını bizimle gönder ve işkence etme onlara!Rabbinden bir belge ile geldik biz sana. Kurtuluş hastır, bu doğru yolu tutanlara!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. "İnan ki bize: "Dini yalan sayıp ondan yüz çeviren, mutlaka azaba uğrayacaktır!" diye vahyedildi." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. "Firavun: "Sizin Rabbiniz de kimmiş ey Mûsâ!" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. "Rabbimiz," dedi, "her şeyi yaratan, sonra da onu yaratılış gayesine uygun yola koyan, Yüce Yaradandır (buna iyice inan)" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Firavun dedi ki: "Peki o zaman, önceki nesillerin durum ve âkıbeti ne olur?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. "Onların durumu, Rabbimin yanındaki bir kitaptadır. O, ne şaşırır, ne de unutur." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. O’dur ki yeri size beşik yaptı. Orada sizin için yollar ve geçitler açtı. Gökten de size yağmur indirdi. İşte o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çıkardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Hem siz yiyin, hem davarlarınızı otlatın! Elbette bunda aklı olanlar için âyetler, Allah’ın kudretine deliller vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. Sizi, ey insanlar, Biz yerden yarattık. Yine oraya göndereceğiz ve oradan tekrar Biz çıkaracağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Biz Firavun’a bütün âyetlerimizi, delillerimizi gösterdik, fakat o bunları yalan saydı ve gerçeği kabul etmemekte direndi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. (57-58) "Sen," dedi, "sihirdeki maharetinle bizi yerimizden yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin ey Mûsâ!" "O halde bilmiş ol ki biz de seninki gibi bir sihirle karşı koyacağız." "Şimdi sen, bizim de senin de caymayacağımız uygun bir buluşma vakti tayin et, düz, geniş bir alanda karşılaşalım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. (57-58) "Sen," dedi, "sihirdeki maharetinle bizi yerimizden yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin ey Mûsâ!" "O halde bilmiş ol ki biz de seninki gibi bir sihirle karşı koyacağız." "Şimdi sen, bizim de senin de caymayacağımız uygun bir buluşma vakti tayin et, düz, geniş bir alanda karşılaşalım!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. Mûsâ: "Karşılaşma zamanı, bayram günü olsun, halk sabahleyin toplansın." dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Firavun işlerini ayarlamaya girişti, bütün çare ve hilelerini, en usta sihirbazlarını toplayıp buluşma yerine geldi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Mûsâ onlara: "Yazık size!" dedi, "Allah hakkında yalan uydurmayın, yoksa O size öyle bir azap gönderir ki kökünüzü keser." "İftira eden, muhakkak perişan olur." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. Bunun üzerine onlar aralarında tartışmaya ve fısıldaşmaya, kulislere başladılar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Sonunda: "Her hâlde, dediler, bunlar, sizi sihirleriyle yurdunuzdan çıkarmak isteyen ve en ideal yaşam düzeninizi ortadan kaldırmak isteyen iki büyücü!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. O halde bütün hünerlerinizi toplayıp sıra sıra, merasim düzeninde meydana çıkın. Bugün ölüm kalım günüdür. Kim bugün üstün gelirse, iflah olacak odur! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. Onlar: "Mûsâ! İstersen hünerini önce sen ortaya koy, istersen biz ortaya koyalım!" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. "Hayır, siz ortaya koyun!" dedi. Bir de ne görsün: onların sihirleri sayesinde, ipleri ve sopaları, kendisine gerçekten hareket ediyormuş gibi geldi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. Mûsâ birden, içinde bir endişe duydu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. "Endişe etme!" dedik, "zirâ sen galip geleceksin." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. Elindeki değneği ortaya at, onların yaptıklarını yutacaktır. Çünkü onların yaptığı, sihirbaz oyunudur. Büyücü ise, nereye varırsa varsın, hiçbir yerde iflah olmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Derken bütün büyücüler secdeye kapandılar. "Harun ile Mûsâ’nın Rabbine iman ettik!" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. "Ya!" dedi Firavun, "benden izin çıkmadan ona inandınız ha! Demek ki size sihri öğreten ustanız oymuş! Ellerinizi ve ayaklarınızı farklı yönlerden keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Kimin azabının daha şiddetli, daha devamlı olduğunu işte o zaman anlayacaksınız!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. "Mümkün değil" dediler, "bize gelen bunca delillere ve bizi Yaratana karşı seni tercih edemeyiz. İstediğin hükmü ver. Senin hükmün nihayet, bu dünyada geçer." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. "Biz Rabbimize iman ettik. Onun günahlarımızı, (özellikle bizi yapmaya zorladığın sihir günahın)ı affedeceğini umuyoruz. Allah elbette daha hayırlı ve O’nun mükâfatı daha devamlıdır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Doğrusu kim Rabbine kıyamette suçlu olarak gelirse onun yeri cehennemdir. Orada ne ölür kurtulur, ne de yaşamı hayat sayılır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. Her kim de makbul ve güzel işler yapmış mümin olarak gelirse, onlara da pek yüksek mevkiler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. Zemininden ırmaklar akan Adn cennetleri var. Onlar oraya ebedî kalmak üzere girecekler. İşte kötülüklerden arınanların mükâfatı budur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. Biz Mûsâ’ya şöyle vahyettik: Kullarımla geceleyin Mısır’dan yola çık. Asanı vurarak denizde onlara kuru bir yol aç! Firavun’un size ulaşmasından ve boğulmanızdan endişe edip korkmayın! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. Firavun da askerleriyle onun peşine düştü. Deniz onları öyle bir sardı ki birden yutuverdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. Böylece Firavun halkını kurtuluşa değil, yanlış yola, çıkmaza götürdü. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. Ey İsrail evlatları! Sizi düşmanlarınızdan kurtardık. Tur’un sağ tarafında Mûsâ ile konuşmayı size vâd ettik. Size çölde kudret helvasıyla bıldırcın lütfettik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. O halde size verdiğimiz rızıkların en hoş ve temiz olanlarından yiyin, ama bu hususta taşkınlık yapmayın, yoksa gazabım tepenize iniverir. Kimi de gazabım çarparsa artık o uçuruma düşmüştür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. Şu da muhakkak ki inkârdan dönüş yapan, iman eden, güzel ve makbul işler yapan, böylece doğru yola giren kimseyi de affederim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. Hem seni halkından çabucak ayrılıp gelmeye sevkeden sebep ne ey Mûsâ? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. "Onlar," dedi, "beni izliyorlar. Benden daha çok razı olman için sana kavuşmakta acele davrandım ya Rabbî!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. Allah buyurdu: "Sen öyle biliyorsun amma onlar senin izinde değiller, Zira Biz senin ayrılmandan sonra halkını sınadık ve Samirî onları yoldan çıkardı." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. Mûsâ derhal son derece kızgın ve üzgün olarak halkına döndü: "Ey milletim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Verilen sözün üzerinden çok uzun süre mi geçti, yoksa Rabbinizin gazabının tepenize inmesini mi istiyorsunuz ki bana olan vâdinizden caydınız?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. "Biz," dediler, "kendi güç ve irademizle sana olan vâdimizden dönmedik. Fakat biz o halkın, Mısırlıların zinet eşyalarından birtakım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları ateşe attık. Samirî de kendi mücevheratını atıverdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. Derken o, ahali için böğürme marifeti olan bir buzağı heykeli döküp çıkardı. Samirî ve arkadaşları: "İşte bu, sizin de, Mûsâ’nın da tanrısıdır, ama Mûsâ bunu unuttu!" dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. Onlar görmüyorlar mıydı ki o heykel, kendilerine mukabele edecek bir çift laf söyleyemiyordu. Kendilerine gelen bir zararı önleyemediği gibi, onlara fayda da sağlamıyordu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. Doğrusu, Harun onlara, bundan önce: "Ey milletim!" dedi, "siz bu heykel ile imtihana tâbi tutuldunuz. Şu kesindir ki sizin Rabbiniz Rahman’dır (çok şefkatli ve merhametlidir). O halde beni izleyin ve emrime itaat edin!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. Onlar ise: "Mûsâ yanımıza dönünceye kadar ona tapmaya devam edeceğiz!" diye karşılık vermişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. (92-93) Mûsâ döndüğünde bu durumu bilmediğinden: "Harun!" dedi, "onların saptığını gördüğünde benim izimce gelmene ne mani oldu, yoksa emrime karşı mı geldin?" deyip onu sakalından tutarak çekmeye başladı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. (92-93) Mûsâ döndüğünde bu durumu bilmediğinden: "Harun!" dedi, "onların saptığını gördüğünde benim izimce gelmene ne mani oldu, yoksa emrime karşı mı geldin?" deyip onu sakalından tutarak çekmeye başladı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. "Ey anamın oğlu!" dedi Harun, "lütfen sakalımdan, saçımdan beni çekiştirip durma. Ben, senin "İsrailoğullarının içine ayrılık soktun, sözümü dinlemedin!" diyeceğinden endişe ettim." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. Bu sefer Samirî’ye dönerek: "Samirî! peki senin derdin nedir?" dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. "Ben," dedi, onların görmedikleri bir şeyi gördüm. O resul’ün izinden bir avuç toprak alıp onu potanın içine attım. İşte böylece nefsim böyle yapmayı bana hoş gösterdi." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. "Defol!" dedi Mûsâ, artık ömür boyunca sen: "Bana dokunmayın, benden uzak durun!" diyeceksin, yalnız yaşamaya mahkûm olacaksın. Ayrıca senin asla kurtulamayacağın bir ceza günü var. Şimdi tapınıp durduğun tanrına bak! Biz onu yakacağız, sonra da ufalayıp denize savuracağız." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. Sizin İlahınız yalnız Allah’tır. Ondan başka ilah yoktur. O her şeyi ilmi ile ihata etmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. İşte böylece sana geçmiş mühim olaylardan bir kısmını anlatıyoruz. Tarafımızdan sana da bir zikir verdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. Kim ona sırtını çevirirse, muhakkak ki o, kıyamet günü büyük bir vebal yüklenecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. O yükün altında daimî olarak kalacaklardır. Kıyamet günü bu yük, onlar için ne ağır bir yük olacak! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. Sûra üfleneceği gün, Biz suçlu kâfirleri, gözleri (korku ve heyecandan) gömgök vaziyette haşredip toplayacağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. Kendi aralarında sessizce konuşurken:"Dünyada, olsa olsa on gün kadar bir şey kaldınız." derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. Aralarında konuştukları konuyu Biz pek iyi biliriz. Onların en mûtedil ve en makul olanı, o zaman "Siz bir günden daha fazla kalmadınız." diyecek. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. (105-106) Bir de sana o gün, dağların durumunu sorarlar. De ki: "Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak, yerlerini dümdüz, boş vaziyette bırakacak." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. (105-106) Bir de sana o gün, dağların durumunu sorarlar. De ki: "Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak, yerlerini dümdüz, boş vaziyette bırakacak." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. "Orada artık ne iniş, ne yokuş göreceksin!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. O gün insanlar, Hakkın dâvetçisine hiç bir tarafa sapmadan uyarlar. Rahman’ın azametinden dolayı sesler kısılmıştır. Artık bir fısıltıdan başka bir ses işitemezsin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. O gün, Rahman’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. O, onların geleceklerini de geçmişlerini de bilir. Kulların ilmi ise bunu asla kavrayamaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 111. Bütün yüzler, hayatın ve hakimiyetin tam mânasıyla sahibi olan Hayy-u Kayyum’a baş eğmiştir. Zulüm yüklenerek gelen, gerçekten perişan olmuştur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 112. Mümin olarak güzel ve makbul işler işleyen ise, ne zulümden, ne de haklarının çiğnenmesinden korkar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 113. İşte böylece bu kitabı Arapça bir Kur’ân olarak indirdik ve onda uyarı ve tehditlerimizi farklı üsluplarla anlattık. Ta ki insanlar Allah’a karşı gelmekten korunsunlar ve ta ki o, kendilerine bir ibret ve uyanış versin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 114. Demek ki gerçek Hükümdar olan Allah çok Yücedir. Sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan unutma endişesi ile Kur’ân’ı okumada acele etme ve: "Ya Rabbî! Benim ilmimi artır." de! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 115. Doğrusu Biz daha önce Âdem’e de vahiy ve emir vermiştik, ne var ki o ahdi unuttu, onda bir azim bulamadık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 116. Düşünün ki Biz, bir vakit meleklere: "Âdem’e secde edin!" dedik. Hepsi secde ettiler, yalnız İblis diretti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 117. Biz de dedik ki: "Âdem! İyi bil ki bu, sana da eşine de tam bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra perişan olur, helâke sürüklenirsin!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 118. (118-119) "Sen cennette asla açlık çekmeyecek, asla çıplak kalmayacaksın. Orada asla susuzluk çekmeyecek ve güneşin kavurucu sıcağına mâruz kalmayacaksın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 119. (118-119) "Sen cennette asla açlık çekmeyecek, asla çıplak kalmayacaksın. Orada asla susuzluk çekmeyecek ve güneşin kavurucu sıcağına mâruz kalmayacaksın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 120. Ama şeytan ona vesvese verip: "Âdem! dedi, "ister misin sana ebediyet (ölümsüzlük) ağacını, zamanın geçmesiyle zeval bulmayan bir devlet ve saltanatı göstereyim?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 121. Derken ikisi de o ağacın meyvesinden yediler. Bunun üzerine edep yerlerinin açık olduğunu fark ettiler. Derhal cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye başladılar. Böylece Âdem Rabbine karşı geldi de şaştı kaldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 122. Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve onu hidâyetine mazhar etti. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 123. Onlara hitaben buyurdu ki: Kiminiz kiminize düşman olarak cennetten yere ininiz. Sonra ne zaman Benden bir rehber gelir de, kim ona tâbi olursa, artık o ne yolu şaşırır, ne de bedbaht olur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 124. Ama kim Benim zikrimden yüz çevirirse kitabımı dinlemez ve Beni anmaktan gaflet ederse, ona sıkıntılı bir hayat vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 125. "Ya Rabbî," der, "ben gözleri gören biri olduğum halde neden beni kör olarak haşrettin?" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 126. Buyurur ki: "Bu böyledir. Nasıl âyetlerimiz sana geldiğinde sen onları unuttuysan, bu gün de sen öyle unutulur, bir kenara atılırsın." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 127. İşte inkârda ve günahta hadlerini aşanları ve Rab’lerinin âyetlerine inanmayanları böyle cezalandırırız. Âhiret azabı ise elbette daha şiddetli ve daha devamlı olacaktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 128. Bugün meskenlerinde dolaştıkları, daha önce yaşamış bunca nesilleri helâk edişimiz, onları yola getirmedi mi? Elbette bunda akıllı kimseler için alınacak dersler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 129. Eğer Rabbin tarafından daha önce verilmiş bir söz ve tayin edilmiş bir vâde olmasaydı, azap onlara çoktan gelmiş olurdu! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 130. O halde onların söylediklerine sabret! Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbinin yüceliğini ilan et, O’na hamdet! Gecenin bazı vakitlerinde, gündüzün bazı taraflarında da O’na ibadet et ki memnun ve mutlu olasın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 131. Onlardan bazı zümrelere, sırf kendilerini denemek için verdiğimiz dünya hayatının süslerine gözünü dikme! Rabbinin sana verdiği nimet, hem daha hayırlı ve değerli, hem de daha devamlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 132. Ailene ve ümmetine namaz kılmalarını emret, kendin de namaza devam et! Biz senden rızık istemiyoruz, bilakis senin rızkın Bize aittir. Güzel âkıbet, takvâdadır, yani Allah’ı sayıp haramlardan korunmaktadır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 133. "O resul, gerçek peygamber olduğuna dair Rabbinden bizim istediğimiz bir mûcize getirse ya!" dediler. Onlara önceki semavî kitaplarda bulunan deliller gelmedi mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 134. Şayet Biz peygamber gelmeden kendilerini azab ile helâk edecek olsaydık onlar: "Ey Ulu Rabbimiz, ne olurdu bize bir elçi gönderseydin de, biz böyle rezil ve hakir olmadan önce senin âyetlerine uysaydık!" derlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 135. De ki: "Herkes beklemede! Siz de gözleyin bakalım! Doğru yolu tutanların, hidâyete erenlerin kim olduğunu yakında anlayacaksınız!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster