40,94,95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir. Sûrede temel konu olarak Allah’ın rahmetinin gazabına üstün olduğu vurgulanmaktadır. Sûrede, Yûnus, Nûh ve Mûsâ peygamberler ile bunların kavimlerinin kıssalarına yer verilmektedir. Sûre, adını içindeki Yûnus kıssasından almıştır.
2.
İçlerinden bir erkeğe: `İnsanları (azâb ile) korkut ve îmân edenlere, Rableri katında şübhesiz ki kendileri için bir `kadem-i sıdk` (peygamberin şefâati) bulunduğunu müjdele!` diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu (da) kâfirler: `Şübhesiz bu, gerçekten apaçık bir sihirbazdır!` dedi(ler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
Muhakkak ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden,(her) işi idâre eden Allah`dır! O`nun izni olmadan hiçbir kimse şefâat edici değildir! İşte Rabbiniz olan Allah budur, o hâlde O`na ibâdet edin! Artık (iyice düşünüp) ibret almaz mısınız?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
4.
Hep birlikte dönüşünüz O`nadır! (Bu,) Allah`ın hak bir va`didir. Çünki O,(mahlûkatı) yaratmaya başlar (onları yoktan yaratır), sonra îmân edip sâlih ameller işleyenleri adâletle mükâfâtlandırmak için onu (o yaratmayı âhirette) tekrar iâde eder. Kâfirlere gelince, inkâr etmekte olduklarından dolayı kendileri için kaynar sudan bir içecek ve (pek) elemli bir azab vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı ise bir nûr yapan, yılların sayısını ve (vakitlerin)hesâbı(nı) bilmeniz için de ona (aya) birtakım menziller (yörüngeler) takdîr edendir.Allah, bunları ancak hak (ve hikmet) ile yaratmıştır. (Bu hakikatleri) bilecek bir kavim için âyetleri açıklıyor.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
Şübhesiz ki gece ile gündüzün ihtilâfında (ard arda gelmesinde) ve Allah`ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, (O`na karşı gelmekten) sakınacak bir kavim için apaçık deliller vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
(7-8) Şübhesiz ki bize kavuşmayı beklemeyenler, dünya hayâtına râzı olup onunla tatmîn olanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar var ya, işte onların kazanmakta oldukları(günahlar) sebebiyle varacakları yer ateştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
(7-8) Şübhesiz ki bize kavuşmayı beklemeyenler, dünya hayâtına râzı olup onunla tatmîn olanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar var ya, işte onların kazanmakta oldukları(günahlar) sebebiyle varacakları yer ateştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
Muhakkak ki îmân edip sâlih ameller işleyenler ise, îmân etmeleri sebebiyle Rableri, onları altlarından ırmaklar akan Naîm Cennetlerinde (mükâfâtlandıracağı doğru bir yol üzere) hidâyete erdirir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Orada onların duâsı: سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ (Ey Rabbimiz olan yüce Allah! Sen bü tün noksan sıfatlardan münez zeh sin! de meleri)dir. Orada (birbirlerine) ta hıy ye (temennî ve hediye)le ri de `Selâm!`dır. Duâlarının sonu ise: اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمي۪نَ(Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah`a mahsustur demeleri)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
Eğer Allah, insanlara hayrı acele istemeleri (sebebiyle verdiği) gibi şerri de hemen verseydi, elbette onların ecellerine (çabucak) hükmedilirdi. Artık bize kavuşmayıummayanları, azgınlıkları içinde bırakırız da bocalayıp dururlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
12.
Ve insana (ağır bir) zarar dokunduğu zaman, yanı üzerine (yatar) iken veya otururken yâhut ayakta iken bize yalvarır. Fakat biz ondan zararını giderince, sanki kendisine dokunan bir zarardan dolayı bize duâ etmemiş gibi (eski hâline) devâm eder. İşte isrâf edenlere, yapmakta oldukları şeyler böyle süslü gösterildi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
Celâlim hakkı için, sizden önceki nesilleri, kendilerine peygamberleri mu`cizelerle geldikleri hâlde zulmettikleri ve îmân edecek de olmadıklarından helâk ettik! İşte günahkârlar topluluğunu böyle cezâlandırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
Ve onlara âyetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar: `Bundan başka bir Kur`ân getir veya bunu değiştir!` dedi. De ki: `Onu kendiliğimden değiştirmem, benim için olmayacak şeydir! (Çünki ben,) ancak bana vahyolunana tâbi` olurum! Şübhesiz ki ben, Rabbime isyân ettiğim takdirde, (gelecek)büyük bir günün azâbından korkarım!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
16.
De ki: `Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve (Allah) onu size (benim lisânımla) bildirmezdi. İşte şübhesiz ki (ben) bundan önce sizin içinizde bir ömür boyu durmuşum. (Benim aslâ yalan söylemediğimi siz çok iyi bilirsiniz!) Hiç akıl erdirmez misiniz?`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
17.
O hâlde, Allah`a yalan yere iftirâ edenden veya O`nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Şu muhakkak ki, (öyle kâfir) günahkârlar kurtuluşa ermez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
Allah`ı bırakıp da kendilerine ne zararı dokunacak, ne de fayda verecek şeylere(putlara) tapıyorlar ve: `Bunlar, Allah katında bizim şefâatçilerimizdir` diyorlar. De ki: `Allah`a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?` O, onların ortak koşmakta oldukları şeylerden pek münezzeh ve pek yücedir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
Hâlbuki insanlar ancak (inanan ve güzel ameller işleyen) tek bir ümmetti; sonra ihtilâfa düştüler. Eğer Rabbin tarafından (hak ettikleri azâbın te`hîrine dâir) önceden(söylenmiş) bir söz olmasaydı (cezâları hemen gelir ve) üzerinde ihtilâf etmekte oldukları şeyler hakkında, aralarında elbette (çoktan) hüküm verilmiş olurdu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
`Ona, Rabbinden (bizim istediğimiz gibi) bir mu`cize indirilmeli değil miydi?` diyorlar. O hâlde de ki: `Gayb ancak Allah`ındır; (eğer îmân etmezseniz) artık (cezânızı)bekleyin, doğrusu ben de sizinle berâber (azâbınızın nasıl olacağını) bekleyenlerdenim!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
Kendilerine dokunan bir zarardan sonra insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların yine bir tuzakları vardır! De ki: `Allah, tuzak(larıyla onlara karşılık vermek) cihetiyle daha sür`atlidir!` Şübhesiz ki elçilerimiz(hafaza melekleri), kurmakta olduğunuz tuzakları (tek tek) yazıyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
22.
Sizi karada ve denizde gezdiren O`dur. Hattâ gemilerde bulunduğunuz ve (o gemiler) hoş bir rüzgârla onları (o yolcuları, akarcasına) götürdükleri ve (onlar da) bununla sevindikleri bir anda, ona şiddetli bir fırtına gelir ve her yerden dalgalar onlara gelir (hücûm eder) de gerçekten kendilerinin tamâmen kuşatıldıklarını zannederler; (o zaman) dinde O`nun (rızâsı) için samîmî kimseler olarak Allah`a şöyle yalvarırlar: `Yemîn olsun ki, eğer bizi bundan kurtarırsan, muhakkak şükredenlerden olacağız!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
Fakat (Allah) onları kurtarınca, haksız yere yeryüzünde fesad çıkarırlar. Eyinsanlar! Fesad çıkarmanız ancak kendi aleyhinizedir; dünya hayâtının (az bir) menfaati(nielde edersiniz ama), sonra dönüşünüz bizedir; artık (biz de) yapmakta olduklarınızı (hesâb sormak üzere) size haber veririz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
Dünya hayâtının misâli, ancak gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yediği yeryüzü bitkileri, onun sâyesinde (yetişip) birbirine karışmıştır. Nihâyet yeryüzü, ziynetini takınıp (rengârenk) süslendiği ve halkı da gerçekten kendilerini on(unni`metlerinden faydalanmay)a güçleri yeten kimseler olduklarını zannettikleri bir sırada, gece veya gündüz ona emrimiz (bir âfetimiz) gelir de onu, sanki dün hiç (üzerinde bir şey)yokmuş gibi biçilmiş bir hâle getiririz! İşte, düşünecek bir kavim için âyetleri böyle açıklarız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
Ve Allah, (sizleri) selâm yurduna (Cennete) da`vet eder. Ve dilediğini (hikmetine binâen, kendi lütfundan) dosdoğru bir yola hidâyet eder.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
26.
(Îmân edip) güzel amel işleyenlere daha güzel karşılık (olarak Cennet), bir deziyâde (Allah`ın cemâline mazhar olmak) vardır! Ve onların yüzlerine ne bir karalık bulaşır, ne de bir aşağılık! İşte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
27.
Kötülükleri kazananlara gelince, bir kötülüğün cezâsı onun misli iledir ve onları bir zillet kaplar. Onları Allah`(dan gelecek azâb)a karşı kurtarıcı hiçbir kimse yoktur. Sanki yüzleri, geceden karanlık parçalarla kaplanmıştır. İşte onlar ateş ehlidirler! Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
Ve o (mahşer) günü onları hep birlikte toplayacağız, sonra şirk koşanlara: `(Haydi) yerinize! Siz ve (Allah`a şirk koştuğunuz) ortaklarınız!` diyeceğiz. Artık onların aralarını ayırmışızdır ve ortakları (olan putlar, onlara) şöyle der: `(Siz hakikatte) bize tapmıyordunuz (kendi nefsinize ve şeytanlarınıza tapıyordunuz)!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
`Şimdi bizimle sizin aranızda şâhid olarak Allah yeter; doğrusu (biz) sizin (bize)tapmanızdan tamâmen habersiz olanlardık!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
İşte orada herkes geçmişte yaptıklarını deneye(rek, neticenin ne olduğunu iyice anlaya)cak! Artık hak Mevlâları olan Allah`a döndürülmüşlerdir ve uydurmakta oldukları şeyler kendilerinden kaybolup gitmiştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: `Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da o kulak(lar)a ve gözlere kim sâhib bulunuyor (yaratıcıları kimdir)? Ve kimdir ki ölüden diriyi çıkarıyor, diriden de ölüyü çıkarıyor! (Bütün) bu işleri kim idâre ediyor?` (Sana)hemen, `Allah!` diyeceklerdir. Bunun üzerine de ki: `Öyleyse (O`na şirk koşmaktan)sakınmıyor musunuz?`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
32.
İşte sizin Hak Rabbiniz olan Allah bu (ni`metleri veren)dir. Haktan (saptıktan)sonra, dalâletten başka artık ne vardır? Öyleyse (haktan) nasıl çevriliyorsunuz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
34.
De ki: `(Allah`a şirk koştuğunuz) ortaklarınızdan, (mahlûkatı) yaratmaya başlayıp, sonra onu (o yaratmayı, âhirette) tekrar iâde edecek olan var mı?` De ki: `Allah, yaratmaya başlar, sonra onu (kıyâmette) tekrar iâde eder! Öyleyse (haktan) nasıl çevriliyorsunuz?`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
De ki: `(Allah`a şirk koştuğunuz) ortaklarınızdan hakka hidâyet edecek var mı?` De ki: `Allah, hakka hidâyet eder. Öyle ise hakka hidâyet eden mi tâbi` olunmaya daha lâyıktır, yoksa hidâyet olunmadıkça kendi kendine doğru yolu bulamayan mı? Öyle ise size ne oluyor? Nasıl (böyle esassız) hüküm veriyorsunuz?`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Hâlbuki onların çoğu, zandan başka bir şeye tâbi` olmaz. Elbette zan, haktan(ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz! Şübhesiz ki Allah, onlar ne yaparlarsa hakkıyla bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
Bu Kur`ân ise, Allah`dan (geldiğinden,) başkası tarafından uydurulması olacak bir şey değildir! Fakat kendinden öncekilerin tasdîkı ve o kitâbın (yazılan hükümlerin)açıklamasıdır; onda hiç şübhe yoktur, âlemlerin Rabbi tarafındandır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
Yoksa, `Onu (Muhammed) uydurdu` mu diyorlar? De ki: `O hâlde (iddiânızda)doğru kimseler iseniz, (yardım için) Allah`dan başka gücünüzün yettiklerini de çağırarak onun benzeri bir sûre getirin!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
39.
Bil`akis (onlar) ilmini kavrayamadıkları ve te`vîli (ma`nâsı) henüz kendilerine gelmemiş olan bir şeyi (Kur`ân`ı daha anlamadan) yalanladılar. Onlardan öncekiler de(peygamberlerini ve kendilerine gönderilen kitabları) böyle yalanlamıştı ama, bak zâlimlerin âkıbeti nasıl oldu!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Ve onlardan kimi ona (Kur`ân`a) îmân eder, içlerinden kimi de ona inanmaz. Rabbin ise, fesad çıkaranları en iyi bilendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
(Ey Habîbim!) Eğer seni yalanlarlarsa artık de ki: `Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız da sizedir! Siz benim yapmakta olduğumdan uzak kimselersiniz; ben de sizin yapmakta olduklarınızdan uzağım!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
Onlardan seni dinleyenler de vardır. Fakat (hakkı anlamayan) o sağırlara, üstelikakılları da ermiyorsa, sen mi işittireceksin?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
43.
Onlardan sana bakan(lar) da vardır. Fakat (görmek istemeyen) o körleri, üstelik(kalb gözleriyle de) görmüyorlarsa, sen mi hidâyete erdireceksin?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
(Allah`ın) onları (mahşerde) toplayacağı gün, sanki (onlar dünyada) gündüzün bir saatinden başka kalmamış gibidirler; aralarında birbirlerini tanıyacaklardır. Allah`a kavuşmayı yalanlayanlar muhakkak hüsrâna uğramış ve hidâyete eren kimselerden olmamışlardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
46.
Eğer onlara va`d ettiğimiz (azâb)ın bir kısmını sana (onları dünyada helâk ederek)göstersek veya seni (daha önce) vefât ettirsek de onların dönüşü bizedir; sonra Allah, onlar ne yaparlarsa hakkıyla şâhiddir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
Hâlbuki her ümmetin bir peygamberi vardır. Artık peygamberleri geldiği (ve kimi îman, kimi de inkâr ettiği) zaman, aralarında adâletle hüküm verilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
De ki: `(Ben) kendim için dahi, Allah`ın dilemesi müstesnâ, ne bir zarar, ne de bir faydaya sâhibim!` Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman, artık ne bir saat geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
50.
De ki: `Söyleyin bakalım! Ya O`nun azâbı geceleyin veya gündüzün size gelirse! O günahkârlar bundan hangisini acele istiyor(lar)?`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
Sonra (azab) vuku` bulduğu zaman mı O`na îmân edeceksiniz? (Artık o zamanki îmânınız kabûl edilmeyecek ve size şöyle denecek:) `Şimdi mi? Hani siz gerçekten onu (o azâbın gelmesini) acele istiyordunuz?`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
`Sâhiden o (azab) gerçek midir?` diye de senden haber isterler. De ki: `Evet, Rabbime yemîn olsun ki şübhesiz o, elbette gerçektir ve siz ona mâni` olacak kimseler değilsiniz!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Şübhesiz ki zulmeden (ve böylelikle cezâyı hak eden) her nefis yeryüzünde bulunan herşey, (kendisinin) olsaydı, (o azabdan kurtulmak için) onu kesinlikle fedâ ederdi. Ve azâbı gördüklerinde, için için pişmanlık duyarlar. Artık aralarında adâletle hüküm verilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
55.
Dikkat edin! Muhakkak ki göklerde ve yerde ne varsa Allah`ındır. (Ve yine) dikkat edin! Şübhesiz Allah`ın va`di haktır; fakat onların çoğu bilmiyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
Ey insanlar! Muhakkak ki size Rabbinizden bir nasîhat, gönüllerde olana bir şifâve mü`minler için bir hidâyet ve bir rahmet (olan Kur`ân) gelmiştir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
De ki: `Ancak Allah`ın fazlıyla ve rahmetiyle, evet yalnız bununla sevinsinler! Bu, onların (dünyadaki bütün) toplamakta olduklarından hayırlıdır.`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
De ki: `Söyleyin bakalım! Allah size rızık olarak neleri indirdi de (siz) ondan (bir kısmını) helâl ve (bir kısmını) haram kıldınız?` De ki: `Allah mı size (böyle) izin verdi, yoksa Allah`a iftirâ mı ediyorsunuz?`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
60.
Ve Allah`a karşı yalan uyduranların, kıyâmet günü (nasıl cezâlandırılacakları)hakkındaki zanları nedir? Şübhesiz ki Allah, insanlara karşı elbette büyük ihsan sâhibidir; fakat onların çoğu şükretmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
(Ey Resûlüm!) Her ne hâlde bulunsan, o Kur`ân`dan her ne okusan ve (ey insanlar) her ne iş yapsanız, ona daldığınız zaman mutlaka (biz) üzerinizde şâhidizdir. Ne yerde, ne de gökte zerre kadar bir şey Rabbinden gizli kalır; ne bundan daha küçük, ne de daha büyük (hiçbir şey) yoktur ki, apaçık bir kitabda (Levh-i Mahfûz`da) bulunmasın!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
64.
Dünya hayâtında da, âhirette de (en büyük) müjde onlaradır. Allah`ın kelimelerinde (size verdiği sözlerde) değişme yoktur! İşte büyük kurtuluş ancak budur!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Onların sözü seni üzmesin! Şübhesiz ki izzet (asıl üstünlük) tamâmen Allah`ındır! O, Semî` (onların konuştuklarını işiten)dir, Alîm(kalblerinde olanı bilen)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
Dikkat edin! Göklerde kim var, yerde kim varsa şübhesiz Allah`ındır. Allah`dan başkasına yalvarıp duranlar (hakikatte Allah`a şirk) koştukları ortaklara uymuyorlar (çünki o putların bunlardan haberleri bile yoktur); (onlar) ancak zanna tâbi` oluyorlar. Ve onlar, sâdece yalan söylüyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
67.
Geceyi içinde istirâhat etmeniz için (karanlık), gündüzü ise (çalışmanız için etrâfınızı) aydınlatıcı kılan O`dur. Şübhe yok ki bunda, dinleyen bir kavim için apaçık deliller vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
68.
`Allah çocuk edindi` dediler. (Hâşâ!) O bundan münezzehtir! O, Ganî (hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır. Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar O`nundur. Yanınızda buna(bu asılsız iddiânıza dâir) hiçbir delil yoktur! Allah`a karşı bilemeyeceğiniz şeyi mi söylüyorsunuz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
Dünyada (az) bir faydalanmanın ardından, dönüşleri bizedir; sonra da, inkâr etmekte olduklarından dolayı onlara (pek) şiddetli azâbı tattırırız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Onlara Nûh`un haberini oku! Hani, kavmine şöyle demişti: `Ey kavmim! Eğer benim (aranızda) ikametim ve Allah`ın âyetlerini hatırlatmam size (gözünüze) büyüyorsa, o hâlde (bilin ki ben) Allah`a tevekkül etmişim. Artık (siz Allah`a şirk koştuğunuz) ortaklarınızla berâber işinizi toplayın (da ne yapacağınıza karar verin); sonra bu işiniz üzerinize dert olmasın; sonra bana yapacağınızı yapın ve bana hiç mühlet vermeyin!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
72.
`Bununla berâber eğer yüz çevirirseniz, zâten (ben) sizden bir ücret istemedim ki! Benim ücretim ancak Allah`a âiddir ve (ben) Müslümanlardan olmakla emrolundum!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
Buna rağmen onu yalanladılar; bunun üzerine onu ve onunla berâber gemide bulunanları kurtardık; onları (yeryüzünde) halîfeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları ise suda boğduk. Artık bak o korkutulanların sonu nasıl oldu!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
74.
Ve sonra onun ardından her birini kendi toplumlarına olmak üzere başka elçiler gönderdik. Öyle ki, onlar da hakkın apaçık delillerini ortaya koydular. Fakat onlar, bir kere yalan saymış oldukları şeye, sonradan bir türlü inanmak istemediler. Haddi aşanların kalplerini işte biz böyle mühürleriz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
75.
Sonra onların ardından Mûsâ ve Hârûn`u, mu`cizelerimizle Fir`avun`a ve(kavminin) ileri gelenlerine gönderdik; fakat (onlar) büyüklük tasladılar ve bir günahkârlar topluluğu oldular.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
Mûsâ: `Size hak gelince, onun için böyle mi diyorsunuz? Bu bir sihir midir? Hâlbuki sihirbazlar kurtuluşa ermez!` dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
(Onlar) dediler ki: `(Sen) bize, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyden bizi döndüresin de yeryüzünde saltanat sâdece ikinizin (kardeşin Hârûn ile senin) olsun diye mi geldin? Biz, ikinize de inanacak kimseler değiliz.`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
Bunun üzerine (onlar, iplerini ve değneklerini) atınca Mûsâ dedi ki: `Sizin getirdiğiniz şey sihirdir (bir göz boyamadır). Şübhesiz ki Allah, onu boşa çıkaracaktır. Çünki Allah, fesad çıkaranların işini düzeltmez.`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
83.
Buna rağmen Fir`avun`un ve ileri gelenlerinin, kendilerini fitneye (işkenceye)atmasından korktukları için Mûsâ`ya, kavminin (genç) bir tâifesinden başkası îmân etmedi. Çünki Fir`avun yeryüzünde çok büyüklenen (bir zorba) idi. Ve doğrusu o, gerçekten(haddi aşarak) isrâf edenlerdendi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
Mûsâ ise dedi ki: `Ey kavmim! Eğer Allah`a îmân ettiyseniz ve eğer (O`na gerçekten teslîm olmuş) Müslümanlarsanız, o hâlde sâdece O`na tevekkül edin!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
Bunun üzerine dediler ki: `(Biz,) ancak Allah`a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizi o zâlimler topluluğuna bir fitne kılma (onları bize musallat etme)!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
87.
Mûsâ`ya ve kardeşine: `Kavminiz için Mısır`da evler hazırlayın, evlerinizi namazgâh yapın ve namazı hakkıyla edâ edin! Ve (ey Mûsâ!) Mü`minleri (mükâfâtla)müjdele!` diye vahyettik.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
88.
Mûsâ şöyle dedi: `Rabbimiz! Şübhe yok ki sen, Fir`avun`a ve ileri gelenlerine dünya hayâtında ziynet (şa`şaa) ve mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye (mi bunlara mal mülk verdin)? Rabbimiz! (Artık) onların (o azılı kâfirlerin) mallarını yok et ve kalblerini şiddetle sık, öyle ki, elemli azâbı görünceye kadar îmân etmesinler!(Ehl-i îmâna yaptıklarının cezâsını görsünler!)`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
(Allah, Mûsâ`ya ve duâsına iştirâk eden Hârûn`a hitâben:) `Şübhesiz ikinizin de duâsı (onların küfürde ısrarları sebebiyle) kabûl olunmuştur; artık istikamette devâm edin ve sakın o (hakkı, hakikati) bilmeyenlerin yoluna uymayın!` buyurdu.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
Ve İsrâiloğullarını denizden geçirdik; Fir`avun ve askerleri de zulmetmek ve saldırmak için hemen onların arkalarına düştü. Nihâyet (deniz kapanarak) kendisini boğacağında (Fir`avun): `Gerçekten şuna inandım ki, İsrâiloğullarının kendisine îmân ettiğinden başka ilâh yoktur; ben de Müslümanlardanım!` dedi.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
(Ona:) `Şimdi mi (îmân ediyorsun)? Hâlbuki daha önce gerçekten isyân etmiş ve fesad çıkaranlardan olmuştun!` (buyuruldu).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
92.
`(Ey Fir`avun!) Bugün artık senin (boğulan) cesedine necat (kurtuluş) vereceğiz(sâhile atacağız) ki arkandan gelenlere bir ibret olasın!` Ve şübhesiz ki insanların çoğu, âyetlerimizden gerçekten gafil kimselerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
93.
And olsun ki İsrâiloğullarını güzel bir yurda (Mısır`a ve Şam`a) yerleştirdik ve onları temiz şeylerden rızıklandırdık. Kendilerine ilim (Tevrât) gelinceye kadar da ihtilâfta bulunmadılar. Muhakkak ki Rabbin, üzerinde ihtilâfa düşmekte oldukları şeyler hakkında kıyâmet günü aralarında hüküm verecektir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
94.
(Ey Resûlüm!) Artık sana indirdiğimiz şeylerde (bu anlattığımız kıssalarda)şübhede isen, o hâlde senden önce Kitâb`ı (Tevrât`ı) okuyanlara sor! And olsun ki sana Rabbinden hak gelmiştir; öyle ise sakın şübhe edenlerden olma!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
(96-97) Muhakkak ki üzerlerine Rabbinin (azab) sözü (hükmü) hak olanlar, kendilerine bütün âyetler gelmiş olsa bile, o (pek) elemli azâbı görünceye kadar (isyanları sebebiyle) îmân etmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
(96-97) Muhakkak ki üzerlerine Rabbinin (azab) sözü (hükmü) hak olanlar, kendilerine bütün âyetler gelmiş olsa bile, o (pek) elemli azâbı görünceye kadar (isyanları sebebiyle) îmân etmezler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
98.
Buna rağmen (helâk ettiklerimizden, azâbımız kendine gelmeden önce) îmân edip de îmânı kendine fayda veren bir şehir (halkı daha) olsaydı ya! Ancak Yûnus`un kavmi müstesnâ. (Onlar) îmân edince, kendilerinden dünya hayâtındaki rezillik azâbını açıverdik (onlardan kaldırdık) ve kendilerini bir zamâna kadar (dünya ni`metlerinden)faydalandırdık.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
99.
Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa, onların hepsi birlikte elbette îmân ederdi. Öyle ise sen mi insanları mü`min kimseler olsunlar diye zorlayacaksın?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
Hâlbuki Allah`ın izni olmadan hiçbir kimsenin îmân etmesi mümkün değildir.(Fakat O, irâdesini îmâna sarf eden kullarını hidâyete muvaffak kılar.) Azâbı ise, akıllarını kullanmayan (îmânsız)lara verir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
De ki: `Göklerde ve yerde neler var, bakın!` Fakat o deliller ve korkutmalar, îmân etmeyecek bir kavme fayda vermez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
Yoksa (onlar) ille de kendilerinden önce gelip geçen (ümmet)lerin (başlarına gelen) günlerinin benzerini mi bekliyorlar? De ki: `Öyleyse (azâbı) bekleyin, doğrusu ben de sizinle berâber (azâbınızın nasıl olacağını) bekleyenlerdenim.`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
De ki: `Ey insanlar! Eğer benim dînimden bir şübhe içinde iseniz, artık (bilin ki, ben sizin) Allah`dan başka tapmakta olduklarınıza tapmam; fakat sizin canınızı alacak olan Allah`a ibâdet ederim! Çünki (ben) mü`minlerden olmakla emrolundum!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
106.
`Hem `Allah`ı bırakıp, sana ne fayda verecek ne de zararı dokunacak şeylere yalvarma! Artık (böyle) yaparsan, o takdirde muhakkak sen, zâlimlerden olursun!` (diye bana emredildi).`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
107.
Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, artık onu O`ndan başka açacak (kaldıracak)olan kimse yoktur! Eğer sana bir hayır dilerse, O`nun ih sânını geri çevirecek kimse de yoktur! (O,) bunu (bu ihsânını) kullarından dilediğine ulaştırır. Çünki O, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
108.
De ki: `Ey insanlar! Gerçekten size Rabbi niz den hak gelmiştir. Artık kim hidâyete ererse, o takdirde ancak kendisi için hidâyete ermiş olur.Kim de dalâlete düşerse, artık ancak kendi aleyhine dalâlete düşmüş olur. Ben sizin üzerinize (ille de îmân etmeniz için) vekil değilim!`Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Sana vahyolunana tâbi` ol ve Allah hüküm verinceye kadar sabret! Çünki O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster