2.
Allâh O; tanrı ve tanrısallık yoktur, sadece "HÛ" (HÛ ismi, hüviyet-i Zât’a işaret eden isimdir ki birçok yerde önce "HÛ" denerek hüviyet-i Zât’ın âlemlerden ve tüm mânâlarla kayıtlanmaktan berî olduğu vurgulanır, sonra O’nda açığa çıkan bir özelliğe işaret eden isim belirtilir, sözü edilen konuya bağlı olarak); Hayy’dır (hayatın kendisidir) ve Kayyum’dur (âlemler O’nunla vücud bulur ve devam eder).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
3.
Senin ellerin arasındaki, geçmişten gelen Hak bilgileri tasdikleyen bu Kitabı (Hakikat ve Sünnetullâh bilgisini), Hakk’ın ta kendisi olarak, inzâl etti (bilincinde açığa çıkardı). Tevrat (Musa’ya gelen vahiyler) ve İncil’i (İsa’ya vahyolanı) de inzâl etmişti.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
4.
Önceden insanlara bir Hüda (hakikate erdirici, doğru yolu gösterici) olarak. Furkan’ı da (Hak ile bâtılı, hayr ile şerr olanı ayırt eden) inzâl etti. Muhakkak ki Allâh’ın işaretlerindeki varlığını ( Esmâ’sının açığa çıkışı olan işaretleri) örten, inkâr edenler var ya, onlar için şiddetli bir azap vardır. Allâh Aziyz’dir, Züntikam’dır (yapılanın sonucunu acıma söz konusu olmaksızın yaşatan).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
5.
İşte Allâh! Semâda (gökte - bilinç boyutunda - melekî boyutta - maddenin hakikati kuantsal boyutta) ve arzda (madde boyutunda - bedende - yeryüzünde) hiçbir şey O’na (hafî) gizli değildir! (Çünkü O Esmâ’sı itibarıyla her "şey"in hakikatidir. Ki gizlilik veya açıklık şey’iyet için söz konusudur.)Mealleri KıyaslaSayfada Göster
6.
Sizi rahimlerde (ana karnında - Rahıymiyetinde - varlığınızı oluşturan Esmâ mertebesinde) dilediği gibi şekillendiren (oluşturan - programlayan) "HÛ"dur! Tanrı yoktur sadece "HÛ"; Aziyz’dir, Hakiym’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
7.
"HÛ"dur; ki sana inzâl ettiği BİLGİ (Kitap) işaretlerinin bir kısmı muhkemdir (açık - net anlaşılır hükümler ihtiva eden), bilginin (Kitabın) anası - temelidir; diğerleri de müteşabihâttır (teşbih - misal benzetme yollu anlatım). Kalplerinde zey (art niyetli, olayı saptırmak isteyen düşünceye sahip) olan kişiler, fitne amaçlı tevilini (yorumunu - neye işaret ettiğini) yapmak üzere müteşabih olanlarıyla hükmederler. Bunların tevilini (kesin olarak ne kastedildiğini) ancak Allâh bilir. İlimde Rasih olanlar (derinlikli düşünenler): "İman ettik, onların tamamı Rabbimizin indîndendir" derler. Öze ermişlerden (Ulül Elbab) başkası bunu anlayamaz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
8.
Rabbimiz, bize hidâyet ettikten (hakikati gösterip idrak ettirdikten) sonra şuurumuzu (nefsaniyete - egoya) döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet bağışla. Muhakkak sen Vehhâb’sın.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
9.
"Rabbimiz, muhakkak ki sen, oluşacağı konusunda şek, şüphe olmayan süreçte insanları cem edeceksin. Şüphesiz ki Allâh vaadinden dönmez."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
10.
Muhakkak ki kâfirlere (inkârcılara), Allâh’tan açığa çıkacak şeye karşı ne malları ne de evlatları yarar sağlamaz. Bunlar ateşin yakıtıdırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
11.
(Onların gidişatı) tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişatı gibi... (Onlar) işaretlerimizi ( Esmâ’nın açığa çıkışı olan işaretleri) yalanlamışlardı. Allâh da onları bu suçlarıyla yakalayıverdi. Allâh "Şediyd’ül Ikab"dır (yapılan suçun hak ettiği karşılığı vermede çok şiddetlidir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
13.
Hakikat ki; sizin için, karşı karşıya gelmiş iki topluluğun hâlinde bir işaret - ibret vardı; bir topluluk Allâh için vuruşurken, diğerleri kâfirdi ve onları gözleriyle kendilerinin iki misli olarak görüyorlardı. Allâh dilediğini yardımıyla destekler. Muhakkak bunda basîret sahipleri için büyük ibret vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
14.
İnsanlara süslü gösterilerek, kadınlara, çocuklara, kantar kantar altına ve gümüşe, soylu atlara, sığırlara, ekinlere şehvetli bir düşkünlük oluşturulmuştur. Oysa bunlar geçici dünya zevkleridir. Allâh ise... Varılacak en güzel hedef O’nun indîndedir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
15.
De ki: "Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allâh indînde korunanlar için altlarında ırmaklar akan cennetler vardır ki, orada sonsuza dek kalıcıdırlar. Hem de orada tertemiz eşler (bilincin eşi kusursuz hastalıksız beden olarak da anlaşılabilir) ve Allâh’ın kendilerinden razı olması vardır. Allâh kullarının hakikatinde olarak Basıyr’dir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
18.
Allâh şehâdet eder, kendisidir "HÛ"; tanrı yoktur; sadece "HÛ"! Esmâsının kuvveleri olanlar (melâike) ve Ulül İlm de (ilim açığa çıkardığı mahaller) bu hakikatin Hak oluşuna şehâdet eder, Adl’i kaîm kılarlar. Tanrı yoktur, sadece "HÛ"; Aziyz, Hakiym’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
19.
Allâh indînde Din, İslâm’dır! Kendilerine Kitap (bu konuda bilgi) verilenler, onlara verilen bu ilimden sonra haset ve ihtirastan dolayı ayrılığa düştüler. Kim Allâh’ın işaretlerindeki varlığını ( Esmâ’sının açığa çıkışı olan işaretleri) örterse, muhakkak ki Allâh "Seriy’ul Hisab"dır (yapılan işin hesabını anında sonuçlandıran).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
20.
Eğer seninle tartışırlarsa de ki: "Vechim Allâh’a teslimdir; bana tâbi olanların da!" Hakikat - Sünnetullâh bilgisi verilmiş olanlar ile ümmî olanlara (bu bilgiden habersiz olanlar - müşriklere) de ki: "Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?.." Eğer teslim olurlarsa hakikati kabullenmiş olurlar. Ama yüz çevirirlerse, işin onlara tebliğden ibarettir. Allâh, kullarındaki Esmâ’sının sonucu olarak da Basıyr’dir (değerlendirendir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
21.
Allâh’ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ’sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr edenlere, Hakk’ın muradına karşı Nebileri öldürenlere, insanlardan adl ile hükmedenleri öldürenlere gelince; onları feci bir azap ile müjdele!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
23.
Vahyedilen bilgilerden bir nasip verilmiş olanları görmedin mi; aralarında hüküm verilmesi için Allâh vahyine davet ediliyorlar, sonra onlardan bazıları yüz çevirip gidiyor.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
24.
Bu onların "Sayılı günlerin dışında ateş bize dokunmayacak" diye düşünmelerinden ileri gelir. Uydurdukları gerçek dışı kabulleri dinlerine ihanettir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
25.
Şüphesiz gelecek olan o süreçte, kendilerini bir araya getirdiğimiz zaman, hiç kimseye haksızlık edilmeden yaptıklarının getirisi verildiğinde, ne olacak (hâlleri)!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
28.
İman edenler, iman edenleri bırakıp, hakikati inkâr edenleri velî - dost edinmesin. Bunu yapan, Allâh’la bağını koparmış olur. Bu ancak korunma amaçlı olabilir. Allâh sizi kendisine dikkatli olmanız konusunda uyarır. Dönüşünüz Allâh’adır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
29.
De ki: "İçinizdekini gizleseniz de açıklasanız da Allâh (yaratanı olarak) onu bilir. Semâlarda ve arzda (âfakî ve enfüsî anlamlarıyla) ne varsa bilir. Allâh her şeye Kaadir’dir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
30.
Her nefs, hayır veya kötülük olarak ne yaptıysa, o gün karşısında bulacaktır. Arzu eder ki, onunla arasında erilmez mesafeler bulunsun! Allâh sizi (yaptıklarınızın sonucunu kesin yaşatacağı içindir ki) kendisinden sakınmanız için uyarır. Allâh kullarına hakikatlerinden Raûf’tur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
31.
De ki: "Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana tâbi olun; ki Allâh sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
33.
Gerçek şu ki Allâh, Âdem’i, Nuh’u, İbrahim neslini, İmran neslini (kendi devirlerindeki) insanların üstüne seçip, arındırdı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
35.
Hani İmran’ın karısı: "Rabbim karnımdaki çocuğu herhangi bir şarta bağlı olmaksızın sana adadım; benden kabul buyur. Muhakkak ki sen, Semi’’sin, Aliym’sin."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
36.
Vâdesi gelip (erkek olur umuduyla mabede adadığını) doğurduğunda, "Rabbim, kız çocuk doğurdum"; Allâh biliyordu kızın erkek gibi olmadığını (dişinin erkek işini göremeyeceğini). "Onu Meryem diye adlandırdım. Onu ve neslini, taşlanmış şeytandan korumana bırakıyorum."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
37.
Bunun üzerine Rabbi onu hoşnutlukla kabul etti ve nadide bir çiçek gibi yetiştirdi. Zekeriyya’nın himayesine verdi. Zekeriyya mabede her girişinde, Onun yanında yeni yiyecekler bulur, sorardı: "Yâ Meryem, bunlar nereden?" Cevap verirdi Meryem: "Bu Allâh’ın indîndendir" (O’nun merhameti sonucu, kullarıyla ulaşmakta). Muhakkak ki Allâh, dilediğine dilediğince yaşam gıdası (rızık) verir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
38.
Aynı yerde Zekeriyya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana ledünnünden (rahmeti sonucu özel melekî kuvve açığa çıkışıyla) tertemiz bir nesil hibe et. Sen kesinlikle duamı işitensin (yönelişimi algılayansın)."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
40.
Dedi: "Rabbim, benim nasıl oğlum olur! İhtiyarlamışım, üstelik de karım kısır!" Buyurdu: "(Şartların) öyle ama... Allâh dilediğini yapar!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
41.
"Rabbim, benim için buna bir işaret göster" dedi (Zekeriyya). Buyurdu: "Senin için işaret, üç gün süreyle insanlarla el-yüz işaretleri dışında konuşmamandır; bunun yanı sıra Rabbini çokça an ve sabah akşam O’nun şanının yüceliğini hisset."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
42.
Hani melekler Meryem’e şöyle demişti: "Yâ Meryem, muhakkak ki Allâh seni saflaştırıp (hakikatini hissettirip) seçti, seni (şirk - ikilik necasetinden) tertemiz kıldı ve dünyadaki (o çağdaki) bütün kadınlardan üstün kıldı!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
44.
İşte bu bilgiler, sana vahyetmekte olduğumuz gayba ait haberlerdir. Kim Meryem’in hâmisi olsun, diye kur’a çektiklerinde sen onların yanında değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
45.
Hani melâike Meryem’e şöyle demişti: "Allâh kendisinden Bi-kelimeyi (kendisini tanımladığı Esmâ’sından kendisini vasfettiği bazı kuvveleri açığa çıkaracağı bir kulunu) sana müjdeliyor. Onun ismi El Mesih, Meryemoğlu İsa’dır. Dünyada ve sonsuz gelecek sürecinde vecîh (şerefi çok yüce) ve mukarrebûndandır (Allâh’a Kurbiyet mertebesinde yaşayan {Allâh’ın bazı kendine has isimlerinin mânâlarının bu yakınlık sebebiyle kendisinde açığa çıktığı} mucizelere vesile kişi)."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
47.
(Meryem) sordu: "Rabbim, bana bir erkek dokunmadığı hâlde benim nasıl bir çocuğum olur?"... Buyurdu ki: "İşte öylece!.. Allâh dilediğini yaratır! O bir işin olmasına hükmederse, sadece ‘OL’ der ve o iş oluşur."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
48.
Ona; Kitabı (hakikat bilgisini), Hikmeti (Allâh Esmâ’sının âlemlerde oluşturduğu sistem ve düzenin çalışma mekanizmasını), Tevrat’ı (vahyi - Musa’ya vahyolan bilgiyi) ve İncil’i (müjdelenen Hakikati) talim edecek (varlığına nakşedecek - programlayacak).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
49.
İsrailoğullarına Rasûl olarak gönderecek. (O) diyecek ki: "Ben size Rabbinizden, varlığında O’na dair işareti taşıyan biri olarak geldim. Ben size çamurdan kuş şeklinde bir mahlûk meydana getirir, içine nefhederim de (Esmâ kuvvesini onda açığa çıkartırım da) o, Bi-iznillâh (o yapıda Allâh Esmâ’sının o şekilde açığa çıkmayı dilemesiyle) bir kuş olur. Körü ve cüzzamlıları iyileştiririm. Bi-iznillâh (onların hakikatlerini oluşturan Esmâ kuvvesinin elvermesiyle) ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yeyip ne biriktirdiğinizi de size (Allâh’ın bildirmesiyle) haber veririm. Bu olayda, eğer iman ederseniz, (Rabbinizin kudreti hakkında) size (önemli) işaret vardır."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
51.
"Allâh kesinlikle (El Esmâ’sıyla) Rabbimdir ve Rabbinizdir! O hâlde O’na kullukta olduğunuzun farkındalığına erin ve ona göre yaşayın. Bu Sırat-ı Müstakim’dir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
52.
Ne zaman ki İsa, onların hakikati inkâr ettiklerini hissetti, sordu: "Kim bana Allâh yolunda yardım edecek?" Havariler cevap verdiler: "Biziz Allâh yardımcıları... "B" işareti kapsamıyla (hakikatimizin Allâh Esmâ’sı olduğuna) iman ettik; hakikatinle şahit ol! Biz Allâh’a teslim olmuşlarız."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
53.
"Rabbimiz, iman ettik (İsa’nın) hakikatinden inzâl ettiğine ve Rasûlüne tâbi olduk, bizi (hakikate) şahitlik edenlerle bir araya yaz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
54.
Mekr yaptılar ve karşılığını Allâh’tan mekr ile aldılar. Allâh mekr yapanların en hayırlısıdır. (Hakikati dillendirenin ortadan kalkması için gizli hileye başvurdular, Allâh da olayı aynı yoldan, yani onlar fark edemeden onların aleyhine sonuçlandırdı.)rn(Kişinin kendisini Allâh’tan ayrı düşüren - uzaklaştıran fiile devam edip bundan zarar görmediğini sanması, mekre uğraması demektir. Çünkü zarar görmediğini sanarak o fiile devam etmesi, sonuçta Allâh’tan daha fazla uzaklaşmasına yol açar ki, Allâh’tan, yani hakikatindeki Esmâ kuvveleriyle tahakkuk etmekten uzak düşmekten daha büyük ceza olmaz insan için.)Mealleri KıyaslaSayfada Göster
55.
Hani Allâh şöyle buyurmuştu: "Ya İsa... Seni ben vefat ettireceğim (önceki açıklamaya atıfla, gizli suikastla seni öldüremezler, seni ben, vâden dolunca vefat ettireceğim)... Seni kendime ref’ edeceğim (hakikatinin yüceliklerini yaşatacağım); hakikati reddedenler (kâfirler) arasından alarak arındıracağım ve sana tâbi olanları kıyamet sürecine kadar, hakikati inkâr edenlerden değerli - üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz banadır. Aranızda ayrılığa düştüğünüz konularda, hükmü ben vereceğim."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
56.
"Fakat o hakikati inkâr edenlere gelince; onlara hem dünyada hem de sonsuz gelecek sürecinde şiddetle azap yaşatacağım. Onların hiçbir yardımcıları da olmaz."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
57.
"Hakikatine" iman edip bunun gereği olan çalışmaları yapanlara gelince; onların yaptıklarının getirisi tamı tamına verilir. Allâh zâlimleri sevmez!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
58.
İşte bu bilgiler, (sana gayb olan geçmiş olaylara) işaretler ve hikmetli zikirdir (olayların hikmetini açıklamaktır).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
59.
Muhakkak ki, Allâh indînde İsa’nın oluşumu Âdem’in oluşumu gibidir (İsa’nın oluşumu Âdem’in oluşumu gibiyse, Âdem’in oluşumu da İsa’nın oluşumu gibidir. Buna göre düşünülmeli bu konu. A.H.). Onu topraktan yarattı, sonra "Ol" dedi ve oldu (topraktan - moleküler yapıdan meydana gelene ruhun nefh olmasıyla{ Esmâ kuvveleri farkındalığıyla} insan hâline gelmesi ile; ana rahminde moleküler yapıdan meydana gelene ruh nefh olması suretiyle insanın meydana gelmesi aynı şeydir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
61.
Sana gelen ilimden sonra, her kim bu hakikat hakkında tartışırsa, de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, yandaşlarımızı ve yandaşlarınızı çağıralım; sonra dua edelim; Allâh lâneti hakikati yalanlayanların boynuna olsun!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
62.
Muhakkak ki, işin hakikati budur. İlâhiyet (tanrı - tanrısallık) kavramı geçersizdir; sadece Allâh! Gerçek ki Allâh "HÛ"dur, Aziyz’dir, Hakiym’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
64.
De ki: "Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar, gelin aramızdaki şu ortak anlayışa; Allâh’tan başkasına kulluğu düşünmeyelim; hakikatimiz olan Allâh’a hiçbir şeyi şirk koşmayalım; bazımız bazımızı (mesela İsa’yı) Allâh dûnunda Rab ittihaz etmesin (Allâh yanı sıra ilâh - tanrı edinmeyelim)." Eğer bunlara karşı çıkıp yüz çevirirlerse, o takdirde deyin ki: "Şahit olun ki biz Allâh’a teslim olmuşlardanız."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
65.
Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar, niçin İbrahim hakkında tartışıp duruyorsunuz? Tevrat ve İncil Ondan sonra inzâl edilmiştir (dolayısıyla olayı anlatmıştır). Bunu fark edecek aklınız yok mu?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
66.
Az çok bildiğiniz konularda tartışıp durdunuz, neyse... Fakat hiç bilmediğiniz bir konuda neden tartışırsınız? Oysa Allâh bilir, siz bilmezsiniz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
67.
İbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyan... Fakat o tanrıya (dışsal ötesinde bir ilâha) inanmayan (hanîf), yalnızca Allâh’ın var olduğunun idrakında olarak O’na teslim olmuş (varlığında Allâh’ın mutlak tasarrufu olan) idi. Anlayışında şirk yoktu!..Mealleri KıyaslaSayfada Göster
68.
Gerçekte İbrahim’deki hakikate en yakın olanlar; Onun anlayışı üzere yürüyenler, bu Nebi (Hz. Muhammed) ve Ona iman edenleridir. Allâh iman edenlerin Velîyy’idir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
69.
Kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlardan bir grup sizi saptırmayı arzuladılar; oysa onlar kendilerinden başkasını saptırmazlar. Ama bunu idrak edemiyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
70.
Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar, siz hakikate şahit olduğunuz hâlde, niçin Allâh’ın işaretlerindeki varlığını ( Esmâ’sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr ediyorsunuz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
71.
Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar, niçin Hakk’ı bâtılın içinde gizleyip, bilip dururken Hakk’ı gizliyorsunuz?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
72.
Kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlardan bir grup şöyle dediler: "Şu iman edenlerin yanına sabah varıp, ‘inzâl edilenlere iman ettik’ deyin. Günün sonunda da (düşündük olmaz böyle şey diyerek) inkâr edin. Böylece belki onlar da (size uyup) dönerler."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
73.
"Dininize tâbi olmayana inanmayın!" De ki: "Hidâyet, Allâh hidâyetidir (hakikatiniz olan Allâh Esmâ’sının hidâyeti esastır). Size verilenin bir benzeri de başka birine veriliyor diye ya da (verilenle) Rabbinizin huzurunda size galip gelecekler diye mi muhalefetiniz?" De ki: "Muhakkak ki fazl Allâh elindedir, onu dilediğine verir. Allâh Vasi’dir, Aliym’dir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
75.
Kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlardan öyleleri vardır ki, kantar (dolusu) emanet bıraksan, onu sana aynen iade eder. Öyleleri de vardır ki, tek bir dinar (altın) emanet etsen, tepesine dikilip zorlamadıkça sana geri vermez. Bu onların, "Bize karşı olan ümmîlerin (hakikati bilmeyenlerin) hiçbir hakkı yoktur" diye (düşünmelerinden kaynaklanır). Onlar bile bile Allâh üzerine yalan söylüyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
77.
Allâh ahdini ve yeminlerini az bir değere satanlara gelince; onların sonsuz gelecek sürecinde hiçbir nasipleri yoktur. Allâh (dıştaki bir tanrıdan değil, hakikatlerindeki Esmâ kuvvelerinin tahakkukundan söz edilmede) kıyamet sürecinde onlarla konuşmaz, onlara bakmaz ve onları arındırmaz. Onlar için feci bir azap vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
78.
Onlardan bir kısmı da vardır ki, vahiy olan bilgiden diye düşünmeniz için, hakikat bilgisinden olanları, anlamından kaydırarak (farklı bir anlam yükleyerek) konuşurlar. (Oysa) o söyledikleri nâzil olan bilgi değildir. "O Allâh indîndendir" derler; O Allâh indînden değildir! Bile bile Allâh hakkında yalan söylerler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
79.
Bir beşer için olacak şey değildir, Allâh kendisine hakikat bilgisini, hükmü ve nübüvveti versin de, sonra o kalkıp insanlara, "Allâh’ı bırakıp, bana kulluk edin" desin! Bilakis onlara şöyle der: "Hakikat bilgisi öğretinize ve yaptığınız çalışmalara uygun olarak, Rabbinize kulluk ettiğinizin bilincinde olanlardan olun."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
80.
Size, melekleri veya Nebileri, Rabler edinmenizi de emretmez (o ilim sahibi beşer). Siz Allâh’a teslim olduktan sonra, hakikatinizi inkâr etmenizi ister mi?Mealleri KıyaslaSayfada Göster
81.
Hani Allâh Nebilerden (ve ümmetlerinden şu konuda) söz almıştı: "Size hakikat bilgisinden ve Hikmet verdim, bundan sonra beraberinizde olanı tasdik eden bir Rasûl geldiğinde, Ona bütününüzle iman edecek ve yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?", "Kabul ettik" dediler! "Şahit olun, ben de şahidim hakikatiniz olarak."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
83.
Semâlarda ve arzda (evrenin mânâ ve madde boyutlarında) ne varsa, isteyerek veya istemeyerek O’na teslim olmuş durumda iken, Allâh Dini’nden (İslâm’dan - yaratmış olduğu sistem ve düzenden) başkasını mı arıyorlar. (Oysa) O’na döndürülmektedirler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
84.
De ki: "Hakikatimizi dahi kendi Esmâ’sından var ettiğine inanmış olarak Allâh’a, bize inzâl ettiklerine; İbrahim, İsmail, İshak ve Yakup’a ve torunlarına inzâl olana; Musa ve İsa’ya ve Nebilere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlar arasında ayrım yapmayız. Biz, O’na teslim olmuşlarız."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
85.
Kim İslâm’dan (teslim olunmuşluğun idrakından) başka bir Din (sistem ve düzen) arayışındaysa, bu geçersizdir! Sonsuz gelecek sürecinde de hüsrana uğrayanlardan olur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
86.
Kendilerine açık deliller geldikten, Rasûlün Hak olduğuna şahitlik edip iman ettikten sonra hakikati inkâr eden bir topluluğa, Allâh nasıl hidâyet eder! Allâh zulmedenler topluluğuna hidâyet etmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
89.
Ancak, bu hâllerinden sonra (yanlışlarını idrak edip) tövbe ederlerse ve ıslah olurlarsa (yanlışlarını düzeltirlerse), muhakkak ki Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
90.
İmanlarından sonra hakikati inkâr edip, inkârlarında ısrarlı olanların tövbeleri asla kabul edilmez. İşte onlar sapanların ta kendileridir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
91.
Onlar ki hakikat bilgisini inkâr ederler ve bu inkâr ile ölürler; arz dolu altını olup da fidye olarak (kurtulmak için) vermeyi düşünseler, bu asla kabul olmaz. Onlar için feci bir azap vardır ve kimse de onlara yardımcı olmaz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
95.
De ki: "Allâh doğru söylemiştir. O hâlde hanîf olarak İbrahim’in milletine (din anlayışına) tâbi olun. Şirk koşanlardan değildi (O)!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
96.
İnsanlar için kurulan ilk ev (mabet) Bekke (Mekke’nin eski adı) içindedir ki âlemlere mübarek ve hidâyet kaynağı olmuştur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
97.
Onda apaçık işaretler ve İbrahim’in makâmı var. Kim Ona dâhil olursa güvende olur. Gitmeye imkânı olan herkese Beyt’i hac etmek, insanlar üzerindeki Allâh hakkıdır. Kim (gücü yettiği hâlde) bunu inkâr ederse, muhakkak Allâh âlemlerden Ğaniyy’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
98.
De ki: "Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar... Allâh tüm amellerinize şahit iken, niçin Allâh’ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ’sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr edersiniz (veya örtersiniz)?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
99.
De ki: "Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar... Sizler (hakikate) şahit olduğunuz hâlde niçin onu yanlış göstererek, iman edenleri Allâh yolundan alıkoyuyorsunuz? Allâh amellerinizden gâfil değildir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
100.
Ey iman edenler, eğer kendilerine hakikat bilgisi verilenlerden bir bölümüne (sonradan sapmış olmaları nedeniyle) itaat ederseniz, sizi imandan sonra inkâr ehline dönüştürürler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
101.
Allâh işaretleri önünüze serilirken, içinizde de Rasûlü varken, nasıl hakikati inkâr edenlerden olursunuz? Kim varlığını oluşturan özü olan Allâh’a (gayrından kesilip) sımsıkı bağlanırsa, işte o Hak yola hidâyet olunmuştur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
102.
Ey iman edenler... Allâh’tan (size yaptıklarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) hakkıyla korunun ve ancak teslim olmuşluğunu yaşayanlar olarak ölün.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
103.
Hep birlikte varlığınızdaki Esmâ hakikatine (uzanan) Allâh ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Üstünüzdeki Allâh nimetini hatırlayın. Hani sizler düşman idiniz de, şuurlarınızda aynı idrakı oluşturarak sizi bir araya getirdi; O’nun sizde açığa çıkan bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz ateşten bir çukurun tam kenarındaydınız; kurtardı sizi o ateşten. İşte böylece, hakikate eresiniz diye, Allâh size işaretlerini açıklıyor.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
104.
İçinizden hayra (Hakk’a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din’e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte onlar kurtuluşa ereceklerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
105.
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için azîm azap vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
107.
Fakat vechi (-hakikatlerini idrakın getirisi olarak) parlayanlar, Allâh rahmeti içindedirler... Orada sonsuza dek kalırlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
109.
Semâlarda ve arzda ne varsa hepsi Allâh’ındır (O’nun Esmâ’sının varlığıyla var ve kaîmdirler). Hepsi Allâh’a döner (bir zaman gelir hakikatlerinin ne olduğunu görürler, bunu değerlendirmemiş olanlar da yanarlar)!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
110.
Siz, insanlar arasından çıkarılmış en hayırlı topluluksunuz. Hak ve hakikatle hükmeder, Din’e ters düşen şeylerden kaçınılmasını tavsiye edersiniz ve dahi hakikatinizin El Esmâ ile oluştuğunu idrak ile, Allâh’a iman edersiniz. Şayet kendilerine hakikat bilgisi verilmiş olanlar (Ehli Kitap) da iman etmiş olsaydı, kendileri için hayırlı olurdu. Kimileri iman ehlidir ama çoğunluğu hakikati inkâr edenlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
111.
(Onlar) size eziyet etmekten başka zarar veremezler. Eğer sizinle savaşırlarsa, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonrasında yardım da edilmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
112.
Onlar nerede bulunsalar, üzerlerine zillet (aşağılanma) hükmü vurulmuştur; Allâh’tan bir gazaba uğradılar ve aşağılanarak yaşamaya mahkûm oldular... Allâh’tan bir ipe (‘Rabbimiz sensin’ ahdine, yani hakikatlerinin Esmâ mertebesinden oluştuğuna) ve insanlardan bir ipe (bu imana sahip birine tâbi olma) sarılmışlar müstesna! Zira Allâh’ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ’sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr ediyorlardı ve Nebileri, Hakkın muradına karşı (nefsaniyetlerine uyarak) öldürüyorlardı. İşte bu onların isyanları, haddi aşmaları sebebiyledir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
113.
Hepsi bir değildir. Kendilerine hakikat bilgisi verilmiş olanlardan secde edip, gece boyunca Allâh işaretlerini okuyup değerlendiren bir grup da mevcuttur.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
114.
Allâh Esmâ’sının nefslerinin hakikati olduğuna ve sonsuz geleceğe iman ederler, Hak ve hakikatle hükmederler, Din’e ters düşen şeylerden insanları sakındırırlar ve (maddi - manevî) hayırlara koşuşurlar. İşte onlar sâlihlerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
116.
Hakikati inkâr edenlere gelince; onların ne malları ne de evlatları Allâh’a karşı hiçbir koruma sağlamayacaktır. Onlar yanmaya mahkûmdurlar, sonsuza dek!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
117.
Onların şu süflî madde boyutunda (esfeli sâfîliyn - dünya hayatı) harcadıklarının misali, kendi nefslerine zulmeden bir topluluğun ekinlerine isâbet edip, onu mahveden dondurucu bir rüzgâra benzer. Allâh onlara zulmetmedi, lâkin onlar kendilerine zulmediyorlar.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
118.
Ey iman edenler... Sizden olmayan kişilerle (inancınıza, itikadınıza uymayanlarla) dostluk kurmayın. (Onlar) size zarar vermek için fırsat beklerler ve sizi sıkıntı içinde görmekten mutlu olurlar. Görmüyor musunuz düşmanlıkları ağızlarından taşıyor! İçlerinde sakladıkları ise daha büyüktür. İşte gereken işaretleri size apaçık bildirdik. Aklınızı kullanın (değerlendirin).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
119.
İşte siz öyle (inanca sahip) kişilersiniz ki (inandığınız hakikat dolayısıyla) onları seversiniz. Onlar ise (sizinle aynı inançta olmadıkları için) sizi sevmezler! Siz hakikat bilgisinin tümüne iman edersiniz. Sizinle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; kendi başlarına kaldıklarında ise size öfkelerinden parmaklarını ısırırlar! "Öfkenizin ateşiyle kahrolun!" de... Muhakkak ki Allâh, Esmâ’sıyla varlığınızın hakikati olarak içinizdekini bilir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
120.
Başınıza iyi bir iş gelse onlar üzülürler; size bir kötülük isâbet etse, mutlu olurlar. Eğer dayanır ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zaman zarar veremez. Muhakkak ki Allâh onların yaptıklarını ihâta eder (mekân kavramı olmaksızın).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
121.
Hani sen sabah erkenden ailenden ayrılıp iman edenleri savaşmaları için uygun mevzilere yerleştiriyordun. Allâh Semi’’dir, Aliym’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
122.
O zaman sizden iki grup korkup bozulmaya yüz tutmuştu. Allâh onların Veliyy’i idi. İman edenler Allâh’a tevekkül etsinler (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman etsinler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
123.
(Gerçekten) siz zayıf ve çaresiz bir hâldeyken, Allâh size Bedir’de zafer verdi. O hâlde Allâh’tan korunun ki böylece değerlendirenlerden olasınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
124.
Hani iman edenlere: "İnzâl olunmuş üç bin melâike ile Rabbinizin size yardım etmesi yetmez mi?" diyordun. (Bazı Esmâ ül Hüsnâ kuvvelerinin, iman edenlerde açığa çıkmasıyla oluşan yürekliliğin, mücadele azmi vermesi.)Mealleri KıyaslaSayfada Göster
125.
Evet... Eğer dayanır ve korunursanız, düşman aniden saldırsa dahi, Rabbiniz, varlığınızdaki Esmâ’dan kaynaklanan beş bin melâike kuvvesiyle size yardım eder.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
126.
Allâh bunu size bir müjde olsun ve kalplerinizdeki (hakikatinizdeki) kuvveye mutmain olmanız için yaptı. Yardım ancak ve yalnız Aziyz ve Hakiym olan Allâh indîndendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
127.
(Allâh bunu) hakikati inkâr edenlerden bir kısmını kesip (mahvetmek), diğer bir kısmını da rezil bir şekilde geri dönmeleri için (yaptı).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
129.
Semâlarda ve arzda ne varsa hepsi Allâh’ındır (O’nun Esmâ’sının varlığıyla var ve kaîmdirler). Dilediğine mağfiret eder, dilediğine (yaptıklarının karşılığı olarak) azap verir. Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
130.
Ey iman edenler, kat kat arttırılmış riba (faiz) yemeyin (tefecilik yasaklanmıştır)! Allâh’tan (yaptıklarınızın getirisini kesinlikle yaşatacağı içindir ki) korunun; kurtuluşa eresiniz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
134.
Onlar ki, bollukta ve darlıkta Allâh için karşılıksız bağışta bulunurlar, kızdıklarında öfkelerini kontrol ederler, insanların kusurlarını affederler. Allâh ihsan edenleri sever.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
135.
Onlar utanılacak bir iş yaptıklarında veya (Allâh’tan perdelenerek) nefslerine zulmettiklerinde; Allâh’ı düşünüp yaptıkları yanlış, kusur dolayısıyla istiğfar ederler. Suçları da Allâh’tan başka kim bağışlayabilir (ki)! Onlar yaptıkları yanlışlarda ısrarlı değillerdir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
136.
İşte onların yaptıklarının karşılığı (cezası), Rablerinden bir bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan cennetlerdir. Sonsuza dek orada kalırlar. Ne güzel mükâfattır bu yararlı iş yapanlara.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
137.
Sizden önce kendine özgü yaşam tarzları olan toplumlar gelip geçti. Arzda (fiilen veya bilgi yollu) gezinin de (hakikati) yalanlayanların sonu ne oldu görün.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
140.
Eğer size bir yara (-nın ızdırabı) dokunuyorsa, o topluluğa da bir benzeri dokunmuştur. Böyle günler, devridaim olur insanlar arasında. İman edenlerin Allâh’ça bilinmesi (varlığındaki Esmâ mertebesince açığa çıkarılanın sonucunun meydana getirilmesi) ve hakikate hayatları pahasına şehâdet edenlerin oluşması içindir. Allâh zulmedenleri (nefslerinin veya başkalarının hakkını vermeyenleri) sevmez.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
141.
Ve dahi (bu yaşanılanlar), Allâh’ın iman edenleri (bu olayları yaşatarak) arındırması; hakikati örtenleri de (bu yoldan) mahvetmesi içindir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
142.
Yoksa siz zannetiniz mi ki Allâh, içinizden o mücahede edenleri (azim ve kararlılıkla hakikati yaşamak için mücadele edenleri) belli etmeden, bu yolda sabırla devam edenleri ortaya çıkarmadan, cenneti yaşayacaksınız!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
143.
Andolsun siz, ölümle karşı karşıya kalmadan önce şehîd olmayı temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, bakıp duruyorsunuz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
144.
Muhammed, Rasûlden başka bir şey değildir. Ondan önce de Rasûller gelip geçti. Şimdi o ölse veya öldürülse, siz (inancınızdan - davanızdan) geri mi döneceksiniz? Her kim geri dönerse, Allâh’a hiçbir zarar veremez! Allâh şükredenleri cezalandıracaktır (değerlendirenlere bunun getirisini yaşatacaktır).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
145.
Varlığındaki Allâh Esmâ’sının oluşturduğu ("B"iiznillâh) değişmez programı (kitaben müeccela) elvermedikçe hiç kimse ölmez! Kim dünyanın nimetlerini isterse, ona dünyada veririz. Kim de sonsuz gelecek sürecinin nimetlerini arzu ederse, ona da ondan veririz. Biz şükredenlerin cezasını (karşılığını) veririz (değerlendirenlerin değerlendirmelerinin sonucunu yaşatırız).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
146.
Nice Nebiler, beraberlerinde Rablerinin kulluğu içinde olduklarını yaşayanlar olduğu hâlde savaştılar da; Allâh yolunda başlarına gelenler yüzünden gevşemediler, zaaf göstermediler ve boyun eğmediler. Allâh güçlüklere tahammül edenleri sever.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
147.
Onların söyledikleri şu idi: "Rabbimiz suçlarımızı ve yaptıklarımızdaki aşırılığı bağışla; bize metanet ve sebat ver; hakikati inkâr edenlere karşı bize yardım et, zafer ver."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
148.
Allâh da onlara hem dünya sevabını verdi hem de sonsuz gelecek sürecinin en güzel sevabını verdi. Allâh ihsan edenleri sever.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
149.
Ey iman edenler, eğer kâfir olanlara (hakikati inkâr edenlere) uyarsanız, sizi topuklarınızın üzerinde geri döndürürler de hüsrana uğrayanlar olarak kalırsınız.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
151.
Hakikatlerindeki Allâh Esmâ’sına, benliklerinin tanrı olduğu yolunda hiçbir delil inzâl olmadığı hâlde şirk koştukları için, bu gerçeği örtenlerin kalplerinde korku oluşturacağız, yaşam ortamları da ateştir. Zâlimlerin ulaştığı son ne kötüdür!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
152.
(Uhud’da) Allâh elbette size sözünü tuttu; varlığınızdaki Allâh Esmâ’sının elverdiği kuvve ile (Bi-iznihi) onları yok etmek üzereydiniz. Ancak Allâh size sevdiğinizi (zafer ve ganimet) gösterdiğinde zayıflık gösterdiniz ve size verilmiş olan hükme isyan edip tartıştınız. Sizden kimi dünyalığı istiyordu (görev yerini bırakıp ganimete koştu), kimi de sonsuz geleceği (Rasûlün hükmüne uyup direndi ve şehîd oldu). Sonra Allâh, size ne durumda olduğunuzu göstermek için geri çevirdi. Bununla beraber sizi affetti. Allâh iman edenlere fazl sahibidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
153.
Hani Rasûl, arkanızdan sizi çağırırken, siz kimseye bakmadan kaçmaktaydınız. Bunun yüzünden Allâh, içinizde üzüntü üstüne üzüntü ile cezalandırdı ki kaybettiğinize üzülmek ya da size isâbet etmiş olanla kalmayasınız diye (zafer, ganimet elinizden kaçmış, üstelik utanç verici bir duruma düşmüştünüz). Allâh yapmakta olduklarınızı yaratan olarak, her şeyden haberi olandır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
154.
Sonra gamın ardından bir güven duygusu inzâl ederek içinizi yatıştırdı. Bir grup da (münafıklar - ikiyüzlüler) kendi canlarının (çıkarlarının) kaygısına düşmüştü. Allâh’a karşı cahiliye zannı ile düşünerek "Bu karara bizim bir katkımız mı var" diyorlardı. De ki: "Hüküm - karar tümüyle Allâh’a aittir!" Onlar dışa vurmadıklarını içlerinde sakladılar. "Bu hüküm - kararda bir hissemiz olsaydı burada öldürülmezdik" dediler. De ki: "Evlerinizde dahi kalsaydınız, haklarında öldürülme yazılmış (programlanmış) olanlar her hâlükârda evlerinden çıkıp, düşüp kalacakları (öldürülecekleri) yere giderlerdi. Allâh içinizdekini (dışınıza vurup ne olduğunuzu) size göstermek ve yanlış fikirlerden arınmanızı sağlamak için bunu yaşattı. Allâh içinizdekileri bilir, zira sînelerinizin hakikati O’nun Esmâ’sıdır."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
155.
İki ordu karşı karşıya geldiğinde sizden kaçanlar, bunu, şeytanın (vehmin) kendilerinde oluşmuş yanlış fikirleri tahrik etmesi sonucu ortaya koymuşlardır. Allâh onları affetti. Allâh (ER RAHIYM... "Rahmân"daki sayısız özellikleri yoktan var kılan Rahıym özelliğidir! Potansiyeldeki özelliklerin seyrini oluşturma özelliğidir! Âlem sûretleri ile kendini seyir edendir!">Ğafûriyetin nimetlerine erdiren. )’dur, Haliym’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
156.
Ey iman edenler... Dünyada gezip dolaşan ya da savaşa çıkan kardeşleri için "Eğer yanımızda kalsalardı ölmemiş veya öldürülmemiş olacaklardı" diyerek hakikati inkâr edenler gibi olmayın! Allâh bu fikri onların içinde bir hasretlik acısı olarak meydana getirdi. Allâh diriltir ve Allâh öldürür (sebepler değil)! Allâh yapmakta olduklarınızı (Esmâ’sı itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basıyr’dir (değerlendirendir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
157.
Andolsun ki, Allâh uğruna öldürülmeniz veya ölmeniz karşılığında elde edeceğiniz bağışlanma ve rahmet, onların toplamakta olduklarından (dünyalıktan) daha hayırlıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
159.
Allâh’ın, hakikatinden açığa çıkardığı rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Eğer sert ve keskin olsaydın onlar dağılıp giderlerdi. Onları affet ve bağışlanmalarını iste. Toplumsal konularda karar verirken onların fikirlerini al. Karar verip uygulamaya koyulduktan sonra da Allâh’a güven! Muhakkak ki Allâh kendisine tevekkül edenleri (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman edenleri) sever.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
160.
Eğer size Allâh yardım ederse, size galip gelecek yoktur. Şayet sizi yardımsız kendi hâlinize bırakırsa, bunun sonucunda size kim yardımcı olabilir! İman edenler sadece (Esmâ’sıyla hakikatleri olan) Allâh’a tevekkül etsinler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
161.
Bir Nebinin emanete hıyanet etmesi mümkün değildir. Her kim hıyanet ederse, hıyaneti boynunda asılı olarak gelir! Bundan sonra her nefse (yaptıklarıyla) kazandığı tam olarak verilir; onlara zulmedilmez!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
162.
Allâh rıdvanına (Esmâ kuvvesinin, hakikatindeki varlığına) tâbi olan kimse, Allâh’ın hışmının açığa çıktığı, yaşayacağı ortam cehennem olan kişi gibi midir? O ne kötü sondur!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
163.
Onlar Allâh indînde, (ilim - irfan anlayış farkları nedeniyle) birbirlerinin üstünde olan farklı derecelerdedir. Allâh yapmakta olduklarınızı (Esmâ’sı itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basıyr’dir (değerlendirendir).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
164.
Andolsun ki Allâh iman edenlere bir lütuf olarak, içlerinde nefslerinden bir Rasûl bâ’s etti (aralarından kendi türlerinden bir Rasûl ortaya çıkardı), O’nun işaretlerini okuyor; onları arındırıyor, onlara hakikat bilgisini ve Hikmeti (her şeyin oluş sistem ve düzenini) öğretiyor. (Hâlbuki) onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
165.
Düşmanlarınıza iki katını tattırdığımız bir musîbet sizin başınıza gelince "Bu nasıl, neden oldu?" diyorsunuz. De ki: "O, nefsaniyetinizin getirisidir!" Kesinlikle, Allâh her şeye Kaadir’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
167.
(Ayrıca bir de) münafık (ikiyüzlü) olanların bilinmesi içindi. Bunlara "Gelin Allâh uğruna savaşın ya da müdafaa yapın" denildiğinde, "Savaş yapılacağını bilseydik, gelirdik arkanızdan" dediler. O gün onlar imandan çok küfür hâline yakındılar. Gerçek fikirlerini dillendirmiyorlardı! Allâh gerçeği bilirken, neyi içlerinde gizlemeye çalışıyorlardı!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
168.
O savaşa katılmayanlar, kardeşleri için "Eğer bize uysalardı, öldürülmezlerdi" dediler. De ki: "Dediğiniz doğru ise ölümü uzak kılın başınızdan bakalım!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
170.
Allâh’ın fazlından, hakikatleri olması sebebiyle kendilerinde açığa çıkardığıyla sevinçlidirler. Kendilerine katılmamış, geride kalanlara müjdelemek isterler ki; onlara ne bir korku vardır ne de üzülecekleri bir şey.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
171.
Allâh’ın üzerlerinde açığa çıkan nimetini ve fazlını ve de iman edenlerin yaptıklarının karşılıksız kalmayacağını müjdelemek isterler.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
172.
Kendileri yara aldıktan sonra (bile) Allâh ve Rasûlün davetine icabet ettiler ki, onlardan ihsan sahibi olanlar ve korunanlar için azîm mükâfat vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
173.
"Sizinle savaşmak için bir ordu oluşturdular, korkun onlardan" dediklerinde; bu haber onların bilakis imanını arttırdı da şöyle cevapladılar: "Allâh yeter bize, O ne güzel Vekiyl’dir!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
174.
Bu inanç nedeniyle kendilerine hiçbir zarar dokunmadan Allâh’ın nimet ve fazlıyla geri döndüler. Allâh rıdvanına tâbi oldular. Allâh Aziym fazl sahibidir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
175.
O şeytan (haberi getiren), ancak kendi dostlarını korkutur... O hâlde onlardan korkmayın; benden korkun, eğer iman ehliyseniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
176.
Hakikati inkârda yarışanlar seni üzmesinler. Kesinlikle onlar, Allâh’a hiçbir zarar veremezler. Allâh onlara sonsuz gelecek sürecinde bir nasip vermemeyi diliyor (onun için böyleler). Onlar için azîm azap vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
177.
Hakikatlerine iman yerine, inkârı satın alanlara gelince, Allâh’a hiçbir zarar veremezler. Onlara feci yanış vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
178.
Hakikati inkâr ederek yaşayanlar, kendilerine süre tanımamızın hayırlarına olduğunu sanmasınlar! Sadece suçlarını büyütmeleri için süre tanıyoruz (bu Allâh’ın mekridir onlara). Onlara zilleti yaşatacak bir azap vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
179.
Allâh, iman edenleri olduğu gibi bırakmayacaktır. Pis ile temizi ayıracaktır. Allâh sizleri gayba (Zât’ına) erdirecek değildir. Ne var ki, Rasûllerinden dilediğini seçer (size göre gayb olanı bildirmek isterse). Öyle ise, Allâh Esmâ’sının tüm âlemleri ve hakikatinizi var ettiğine ve Rasûllerine (bu bilgiyi size açıklamak için irsâl ettiklerine) iman edin. Eğer iman eder ve korunursanız, azîm mükâfata erersiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
180.
Allâh’ın kendi hakikatleri olan Esmâ kuvvesi ile fazlından verdiklerinde cimrilik edenler, sanmasınlar ki bu haklarında hayırlı olan bir şeydir. Bilakis şerrdir! Cimrilik ettikleri şey kıyamet sürecinde boyunlarında asılı olacaktır! Semâlar ve arzın mirası (Esmâ kuvvelerinden sürekli oluşan her şey) Allâh’ındır. Allâh yapmakta olduklarınızdan (onları yaratan olarak) Habiyr’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
181.
Andolsun ki, Allâh ; "Muhakkak Allâh fakirdir, biz zenginleriz" diyenlerin sözünü algıladı. Dediklerini ve Hakk’ın muradına karşı Nebileri öldürmelerini yazacağız ve şöyle diyeceğiz: "Tadın yakan azabı!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
182.
Bu (azap) kendi ellerinizle oluşturduklarınızın sonucudur. Allâh, kullarında hak etmediklerini açığa çıkarmak suretiyle zulümde bulunmaz!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
183.
Onlar (Yahudiler) şöyle demişlerdi: "Allâh bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir Rasûle iman etmememiz konusunda emretti." De ki: "Benden önce Rasûller açık deliller olarak gelmiş ve de istediğinizi getirmişlerdi. Eğer sözünüzde sadık idiyseniz, niçin onları öldürdünüz?"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
184.
Onlar, seni yalanladılarsa; senden önce açık deliller olarak; kutsal bilgilerle, nûrlu - aydınlatıcı bilgilerle gelmiş Rasûlleri de yalanlamışlardı.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
185.
Her bilinç, ölümü (biyolojik bedensiz yaşamayı) tadacaktır! (Biyolojik bedenli yaşam sonrası başlayacak olan) kıyamet sürecinde yaptıklarınızın mükâfatı eksiksiz verilecektir. Kim yanmaktan kurtarılıp cennete (boyutuna) geçirilirse o gerçekten kurtulmuştur. Dünya yaşamı aldatıcı (sonu pişmanlık olan) bir zevkten başka bir şey değildir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
186.
Andolsun ki, mallarınızla ve nefslerinizle imtihan edileceksiniz. Sizden önce hakikat bilgisi verilenler ve şirk ehli tarafından incitileceksiniz. Eğer dayanır ve korunursanız (bilin ki) bu ancak azminizle başarılır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
187.
Hani Allâh, kendilerine hakikat bilgisi verilenlerden, "Onu kesinlikle insanlara açıklayacak, gizlemeyeceksiniz" diye söz almıştı. Derken onlar sözlerini geride bırakıp, karşılığında az bir bedel aldılar. Ne kötü bir alışveriş!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
188.
O yaptıklarıyla mağrur olup, yapmadıkları ile övülmekten hoşlananları bir şey sanma! Onların azaptan kurtulacağını da sanma! Onlara feci bir azap vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
189.
Semâların ve arzın mülkü Allâh’ındır (çünkü bu kapsamdaki her "şey", O’nun Esmâ’sının işaret ettiği mânâlardan - kuvvelerden oluşmuştur, O’na aittir). Allâh her şeye Kaadir’dir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
190.
Kesinlikle semâların (algılanan boyuttan kuantsal boyuta kadar) ve arzın (algılamaya göre madde kabul edilen her boyutun) yaratılışında, gece ve gündüzün birbirine dönüşmesi sisteminde (neden ve nasıl gece gündüz oluşumu, süreleri vs.) öze ermişler (Ulül Elbab) için işaretler vardır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
191.
Onlar (öze ermişler) ayakta, otururken ya da yanları üzere uzanmışken Allâh’ı anıp (hatırlayıp), semâların ve arzın yaratılışını (günün getirisi ölçüsünde evren ve derûnu ya da beyin indînde bedenin yeri ve özelliklerini) tefekkür edip; "Rabbimiz, bunları boş yere yaratmadın! Subhan’sın (yersiz ve anlamsız bir şey yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir şey yaratma hâlinde olansın)! (Açığa çıkardıklarını değerlendirmemenin getireceği pişmanlıktan) yanmadan bizi koru" (derler).Mealleri KıyaslaSayfada Göster
192.
"Rabbimiz, sen kimi ateşe atarsan onu muhakkak aşağılamış olursun. Nefsine zulmedenlere hiçbir yardımcı (kurtarıcı) olmaz!"Mealleri KıyaslaSayfada Göster
193.
"Rabbimiz, gerçekten biz ‘Hakikatinizi Esmâ’sıyla oluşturan Rabbinize iman edin’ diye imana davet edeni duyduk ve hemen iman ettik. Rabbimiz, suçlarımızı bağışla, yanlışlarımızı sil; sana ermiş kullarınla birlikte olarak yanına al."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
194.
"Rabbimiz, bize, Rasûllerine vadettiğini ver ve kıyamet sürecinde bizi rezil duruma düşürme! Muhakkak ki vaadinden dönmeyensin sen."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
195.
Rableri onların duasına icabet etti: "Sizden erkek olsun kadın olsun, kimsenin yaptığını boşa çıkarmam. Hep birbirinizdensiniz (aynı özelliklerle yaratılmış olmanız dolayısıyla hepiniz aynı sisteme tâbisiniz). Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, Ben’im uğruma eziyete uğratılanlar, savaşanlar ve öldürülenlere gelince; elbette onların suçlarını sileceğim. Elbette onları altlarından ırmaklar akan cennetlere (bilinçlerine akan çeşitli ilimlerin getirisiyle kişinin dilediğini yapabileceği boyuta) sokacağım, Allâh indînden bir mükâfat olarak. En güzel mükâfat Allâh indîndendir."Mealleri KıyaslaSayfada Göster
197.
O, geçici bir zevk ve tatmindir! Sonunda varacakları yer ise cehennemdir (yapmaları gerekenleri yapmamanın pişmanlığıyla, yanmaya mahkûm oldukları mekân). O ne kötü yaşam ortamı ve şartlarıdır!Mealleri KıyaslaSayfada Göster
198.
Fakat Rablerinden korunanlara gelince, onlara altlarında nehirler akan cennetler vardır. Orada sonsuza dek yaşarlar Allâh indînden inzâl olan ile (hakikatleri olan Allâh Esmâ’sının bilinçlerine inzâl {boyutsal geçiş} ettiği kuvveler ile). Allâh indînde olanlar, Ebrâr (Allâh’a ermişler) için daha hayırlıdır.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
199.
Muhakkak ki, kendilerine hakikat ilmi verilmiş olanlardan öyleleri vardır ki, hakikatleri olan Allâh Esmâ’sına, size inzâl olunana, kendilerine inzâl olunana Allâh için huşû duyarak iman ederler. Allâh’ın işaretlerindeki varlığı realitesini, kendilerini bu hakikatten perdeleyecek az bir dışsal zevke değişmezler! İşte onlar için Rableri indînde (kendi Esmâ bileşimlerinden açığa çıkan) mükâfatları vardır. Allâh, hesabı anında görendir.Mealleri KıyaslaSayfada Göster
200.
Ey iman edenler... (İçinde bulunduğunuz zorluklara) dayanın, birbirinizle dayanıklılıkta yarışın, düşmana karşı hazır ve bütünlük içinde olun ve Allâh’tan korunun ki kurtuluşa eresiniz.Mealleri KıyaslaSayfada Göster